Bildiğimiz kadarıyla referandum anayasa değişikliği, yasaların kabulü gibi bazı önemli meselelerde halkın iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır.
16 Nisan’da yapılacak olan Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi oylamasına günler kala bu referandumun eşit şartlarda yapılmadığını görüyoruz.
AKP iktidar olmasının avantajını ve devletin tüm imkânlarını kullanarak muhaliflere nefes aldırmamak için elindekini ardına koymuyor.
Tahrik-Tehdit- Yasak-Hakaret ne isterseniz var.
Bunun adına halkın gerçekleri öğrenmemesi için korkmak denilir.
Bunun adına Milli iradeyi kandırmaya çalışmak demektir.
250 televizyon kanalında neredeyse her gün, her saat iktidar yetkililerini ve Erdoğan’ı izlemekten ikrah geldi.
Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
Toplumun aklıyla alay edercesine söylenen aslı olmayan yalanlar var tabi.
Hangi gazeteye baksak iki üç ulusalcı basından gayri hepsi EVET propagandası yapmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Bir de sonradan türeyen güya din adamlarının abuk sabuk sözleri var.
Hayır dersek cehennemde yanarmışız, vatan haini sayılırmışız vs.
İktidarın amacı ne diye sormayacağım tabiî ki…
Evet, yoğun baskılar altında bir oldubittiye getirerek rejimi değiştirmek, tek adamlı bir düzen kurmak istiyorlar.
Anamuhalefet partisi CHP’nin “HAYIR” afişlerini, pankartlarını kesiyorlar, seçim otobüslerinin önünü kapatıyorlar.
Toplantı salonlarını verdirmiyorlar.
“HAYIR” Otobüsü Bayburt’ta meydana sokulmuyor.
Hoparlörlerinden yapılan HAYIR propagandasını engellemek için son ses EVET propaganda müziklerini açılıyor.
(Bunu 2010 referandumunda da Kadıköy’de yapmışlardı.
AKP ile metrobüs durağına yakın bir alanda yan yana stant kurmuştuk.
Son sistem cihazlarla, barkavizyon gösterileri ile kulaklarımızı sağır eden ses kirliliği yaparak bizi bastırıyorlardı.)
Burası Almanya, Hollanda veya herhangi bir yabancı ülke değil tabi.
Nasıl olur da kendi ülkemizde muhalefet otobüsünü Bayburt’a sokmazlar?
Böyle bir düzende demokrasiden söz edilebilinir mi?
Ey AKP, Ege’ deki 52 adamıza Yunan’ı sokuyorsun, bayraklarını diktiriyorsun ama kendi ülkende ana muhalefetin otobüsünü yasaklıyorsun.
Demek ki korku büyük…
52 ada hakkında çok söz edildi, yazıldı, soruldu ama iktidardan ses çıkmadı.
Yunan, adalarımızı işgal etmiş, silah yığınağı yapmış, karargâhlar kurmuş çıt yok bizim iktidardan.
Başbakan Yıldırım’ın oralara pasaportla girmesi çok tuhaf…
Düşünüyorum da acaba o adalarıda mı sattınız?
***
Hakaret sözcüğüne gelirsek KIlıçdaroğlu’na daniskasını yapıyorlar.
Hangi birisini yazayım.
Hele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trabzon mitinginde konuşan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin sosyal medyayı sallayan şu çok bilinen bir öteki dünya fıkrasını anlatımına bakın.
Fıkranın sonunda halka , ‘’Kılıçdaroğlu, Pensilvanya’dakiler, bütün terör örgütlerini kaleye geçireceğiz. “Gazanız mübarek olsun’’demiş.
Cevap verirdim ama terbiyem izin vermiyor.
Ayıptır ya bu kadar da olmaz.
Hem “hainlerin koyduğu sistemi değiştireceğiz” diyeceksiniz (AKP Esenyurt Beld.Bşkn Necmi Kadıoğlu.) hem de bir yığın tatlı vaatler vereceksiniz.
Buna derler ki geçti Bolunun pazarı…
15 senedir gördük yaptıklarınızı.
Köprüyü geçene kadar her yalan mübahtır sizin için.
Sonra karşınızdaki kitle nasılsa sizin emirlerinizle getirilen bir kitle…
Onlara mı anlatıyorsunuz sözlerinizi. Sadece gülüyorum.
Millet uyandı artık.
Ne yaparsanız yapın inandıramazsınız kimseyi.
2019 za kadar mecburen sizi çekeceğiz, hepsi bu kadar…
Tünay Süer
4 Nisan 2017
Bir yanıt yazın