CUMHURİYET ve DEMOKRASİ (2)

          Cumhuriyet kavramının 1989 yılında, Fransa’da Devrim’in iki yüzüncü yılı kutlamaları sırasında patlayan ‘Türban’ tartışmasıyla yeni bir boyut kazandığına işaret etmiştik. - cumhuriyet demokrasi

          Cumhuriyet kavramının 1989 yılında, Fransa’da Devrim’in iki yüzüncü yılı kutlamaları sırasında patlayan ‘Türban’ tartışmasıyla yeni bir boyut kazandığına işaret etmiştik.

          ‘Türban’a yer verecek değiliz.

          Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin A’dan Z’ye tüm kurum ve kuruluşlarının, o arada Ordu’sunun, büyük küçük tüm mahkemelerinin, tüm eğitim ve öğretim kurumlarının, giderek eğitimsiz tüm katmanlarının başına geçirilmiş; böylece gözlerinin kapatılmış ve vicdanlarının karartılmış olduğunu, bir kez daha, kalın çizgilerle çizmemizde yarar var diyerek geçelim.

          Böyle olmadığını savunan her kim olursa olsun, onların gerçekte Cumhuriyet’i anlamadıklarını ayrıca belirtmek zorunluluğu vardır.

Ki bu tiplerin tek dayanakları ‘demokrasi’ paravanına sığınmaktır.

Philippe Reynaud, Debray’in makalesi dolayısıyla yazdığı makalede ‘Cumhuriyet’ kavramını şöyle tanımlamaktadır:

Cumhuriyet terimi, ‘demokrasi’den daha saygın (yurttaş, genel çıkar ve akıl gibi) ve çok daha güçlü tasarımları içermekte ve politik yaşamın üzerinde yükseldiği bir temel taşı olarak meşruluğu asla tartışılmamakla birlikte, daha çok bir ‘ideal’ olarak ortaya çıkmaktadır.”(1)

Böylece, Cumhuriyet ve Demokrasi kavramlarının ilk bakışta biri birlerinin ‘karşıt’ıymış izlenimi edinilebilecektir.

Gerçekten de, tarihsel olarak ne ‘köken’ ve ne ‘tanım’ları bakımından aynı olmadıkları bilinmektedir.

Öyleyse bu iki kavramın biri birlerinin tamamlayıcısı olup olmadıkları ya da bu tamamlayıcılığın nasıl olabileceği konusuna yakından bakmak gerekmektedir.

Cumhuriyet teriminin Roma, Demokrasi’nin ise Eski Yunan kökenli oluğunu biliyoruz.

Loïc Blondiaux, Roma Cumhuriyeti’nde ‘iktidar’ın oldukça özgün bir örgütlenmesi olduğunu ve bunun Cumhuriyet kavramının ‘tip model’ini (archétype) oluşturduğunu ileri sürmektedir.

Yani, Eski Roma’da (M.Ö. 500’ler), iktidarın, iktidar sahipleri (consuls) ve yüksek bürokratların (magistrat) yanı sıra bir aristokratik bileşeni ile bir köleler bileşeni olduğu ve bir ‘iktidar karması’nın söz konusu olduğunu ileri sürmektedir.

Okumaya devam et  CUMHURİYET ve DEMOKRASİ (7)

Sonuçta,  Eski Roma’da “Cumhuriyet, temsile, dolayısıyla seçime dayalı bir rejim” iken, örneğin Atina’da “demokrasi, doğrudan halka yönelik yasa çıkarma iktidarı” olmak anlamına geliyordu.

Nitekim Yunanca’daki  halk (Demos) ve  iktidar (Kratos) sözcüklerinden oluşan demokrasi terimindeki, Kratos, ‘tüm iktidara sahip’ olmak (avoir tout pouvoir sur) ya da ‘üzerinde olmak’ (avoir le desssus) anlamına gelmektedir.

Dahası, söylenirken bu ‘tüm iktidar’ ya da ‘bütün güç’ten kaçınmak için, ‘kratos’ yerine ‘kratia’ biçiminde bir söylenişinin yeğlendiği bile ileri sürülmektedir.

Yukarıda belirtildiği üzere, binlerce yıllık bir süreç içinde sözcüklerin anlamı da değişmekte ve siyaset felsefesinin ‘terim’ ve ‘kavram’ları da yavaş yavaş ‘bilim’in ve özellikle de sosyolojinin alanında yeniden ‘biçim’lenmektedirler.

Böylece, örneğin ‘demokrasi’ de sadece ‘politik rejim’ anlamına değil ama aynı zamanda ‘örgütlenme’ ve ‘kurumsallaşma’ anlamına da gelmektedir. (2)

Nitekim, zamanla ‘aile içi’ demokrasi, işletme demokrasisi, ‘parti içi’ demokrasi vb alanlarda bir ‘kullanım yaygınlaşması’ söz konusu olmuştur.

Öyle ki, kendisi de bir ‘örgütlenme’ ve ‘kurumlaşma’ olan Cumhuriyet için bile ‘Demokratik Cumhuriyet’ anlayışı geliştirilmeye çalışılmaktadır.

(Sürecek)

(1) Philippe Raynaud, « République et démocratie », dans La Démocratie (2010), pp :49-55 Cairn.info le 23/07/2019

Burada Cumhuriyet’in bir ‘ideal’ olarak tasarlandığının altı çizilmesi gerekiyor. Çünkü kimi yerlerde ne Eski Roma ve ne de Eski Yunan’da, örneğin ‘seçim’ gibi bir sözcüğün günümüzdeki anlama gelmediğine ilişkin görüşler ileri sürülmektedir. Aradaki 2500 yıllık tarihsel süreci görmezden gelen bu tür yaklaşımların ‘tarih bilinci’ ile ilgisinin olmadığını belirtmek gerekmektedir.

Okumaya devam et  CUMHURİYET ve DEMOKRASİ (8)

(2) Pierre Rosanvallon, « L’histoire du mot démocratie à l’époque moderne ».


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir