Site icon Turkish Forum

Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?Ölüm?-KUR’AN?! - insan dna

Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?
Ölüm?-KUR’AN?!

(Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak için ölümü ve hayatı yarattı.”

Yaşamın amacı konusunda verilen bu KUR’AN bilgisinden sonra hayatı; amacı dışında yaşayanların tanıtıldığı ve uyarıların TANRI tarafından yapıldığı ayetler neler söylüyor, bakalım!

(Câsiye,24)”Onlar derler ki: ‘Hayat sadece yaşadığımız dünya hayatıdır. Yaşarız ve ölürüz. Bizi yok eden zamanın akışıdır. Başkası yok etmez.’ Onların bu konuda bilimsel-gerçeğe dayalı hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece varsayıma-tahmine-zanna göre değerlendirme yapıyorlar.”

(Kasas,50)”Onlar sadece iğreti arzularına keyiflerine uyuyorlar-geçici doyumlara tutsak, bencil ve çıkarcı isteklerinin peşindedirler. Allah’tan bir doğru yol bilgisi-bir delil-kılavuzluk olmaksızın sırf kendi arzularına-keyfine uyandan daha sapık kim olabilir? Şüphesiz ki Allah zulmü kendine yol edinen toplumu doğru yola eriştirmez.”

(Câsiye,23)”Kişisel kabul-boş-iğreti arzu ve özlemlerini-egosunu ilahlaştıran-kendi heva ve hevesini-kötü arzularını tanrı edinen-kendi düşüncelerini putlaştıran-kendisini vazgeçilmez sanan kimseye dikkat ettin mi? O, arzusunu ilahlaştırdığı için, Allah onu sapıklıkta bırakmış, işitmeyen, düşünmeyen ve görmeyen bir kişi gibi kılmıştır. Şimdi böyle birini Allah’tan başka kim doğruya iletebilir? Hiç düşünüp ders almaz mısınız?”

Vazgeçilmez sandığımız yaşamın bir de sonu var. Son konusunda TANRI, bizlere rehberlik ettiği Kitabı KUR’AN’da ısrarla uyarılarda bulunur.

(Tekasür,1-2-5-6-8)”Ey insanlar! Çokluk yarışı, gösteriş hırsı-mal, mülk ve evladın çokluğuyla övünmek sizi oyalayıp durdu-hırs ve açgözlülük yarışını mezarlıklara varıncaya kadar-mezarlarınıza girinceye dek sürdürmektesiniz. İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Eğer siz bu övünmenin neye mal olduğunu tam kavramış olsaydınız-kesin bilgi ile bilseydiniz, çoğalttıklarınızın başınıza açacağı cehennemî felaketi mutlaka görürdünüz. Üstelik dünyada hırsla elde ettiklerinizin başınıza açtığı cehennemî felâketler yanında, ahirette de size verdiklerimizin tümünden sorulacaksınız.”

(Rum,8)”Kendi kendilerine hiç düşünmediler mi ki Allah gökleri, yeri ve aralarındakileri bir amaç-hakk için ve belli bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Bunu idrak edemeyen insanların çoğunluğu Allah’a varıp hesap vereceğine inanamaz-Rableriyle karşılaşmayı inkâr ediyorlar.”

(Şuara,88-89)”Kıyamet günü ne malın mülkün-servetin, ne de çoluk çocuğun bir yararı olmayacaktır. Yalnızca Allah’a ortak koşarak kirlenmemiş-kötülükten korunmuş tertemiz bir kalple gelenler yarar göreceklerdir.”

(İsra,18-19)”Kim sadece dünya için çalışırsa-aceleciyi isterse, dilediğimiz kimseye dilediğimiz şeyi çabuklaştırırız. Sonra onun için Cehennem’i mekân yaparız. Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer-yaslanır. Kim de âhireti isterse ve mümin olarak onun gerektirdiği şekilde çalışırsa, işte onların çalışmaları meşkûrdur-teşekkürle karşılanır.”

(İbrahim,31)”Alışverişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, salâtı ikame etsinler-Vahyi hayatlarına hâkim kılsınlar kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak etsinler.”

(Âli İmran,92)”Kendiniz için özenle ayırdığınız-sevdiğiniz-kazandığınız şeylerden Allah için yoksullara pay ayırmazsanız, dünyada ve âhirette mutlu olamazsınız.”

(Kasas,77)”Allah’ın’ın sana verdiği nimetlerle-servet ile, dünyadaki payını unutmadan âhiret yurdunu elde etmeye çalış-iyilik yolunda kullanarak-Allah için de harcayarak öbür dünyanı da gözet! Ama yine de dünyadaki payını-dünyadan da nasibini unutma!”

Dünyadan da payını-nasibini unutma diyen, asırlardır bitmez-tükenmez bir halde tüm dünya nimetlerini-yaşam güzelliklerini insanların kullanımına sunan, sevgisi-merhameti-şefkati sonsuz-sınırsız TANRI, KUR’AN’da başka ayetlerde bildirdiği ahlâkî uyarılar dışında; aşağıdaki ayette, ‘haram’ kıldıklarını-dokunulmaması gerekenleri istisnasını da vererek, ‘haram'(?) konusuna açıklık getiriyor.

(Nahl,115)”Allah size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasına adananları yasakladı-haram kıldı; fakat zorunluluk durumuna düşen kimse, istekli olmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla yiyebilir. Çünkü Allah, tövbe edenleri bağışlayan-gerçek bağışlayacıdır ve merhametli olan-koruma altına alandır.”

Sayısız ‘haram-günah’ söylemleriyle TANRI’ya iftira ede ede dünya hayatını yaşanmaz hale getiren zalim din satıcılarının; içeriğini kendi sapkın düşüncelerine göre oluşturdukları ‘günah’ kavramı; ‘namazı kılmadın-saçını gösterdin; günaha girdin-yandın’ demek değil!

(İsra,13-14-15)”Biz her insanın dünyada yaptıklarının sorumluluğunu-kaderini kendi kişisel-özgür seçimine bırakmışızdır. Ancak dünyada işlediği her şeyi de bir kayda alırız. Kıyamet gününde, bu kaydı çıkarıp yayınlarız. ‘Seyret bandını-oku hayat kitabını-kaydını-sicilini! İşte dünyada yaptıkların. Bugün hesap görücü olarak kendi hesabını kendin gör’ diyeceğiz. Kim doğru yolda yürürse sırf kendi iyiliği için yürür. Kim de yoldan saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir kimse/günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez.”

‘Sevap’ kavramı da; ‘namazı kıldın-başını örttün-hacca gittin-kurban kestin-câmi yaptırdın; tamam, sevapları kazandın’ demek değil!

Sevap, çok emek isteyen; nefsi doymayan-istekleri sınırsız insanın canından, malından, parasından, bilgisinden yani TANRI’nın kendisine lütfettiği şeylerden, çıkar sağlamadan sadece insanlık-iyilik için, sadece TANRI için; gönülden-özden-yürekten vermesi demek!

Sadece yasaklar-haramlar konusunda değil uygulamalarda da, iftirada sınır tanımayan din satarak saltanat kurmuş kara yobazların yönetimindeki, dinci iktidarların zulmü altında inleyen geri kalmış ülkelerde ve artık maalesef ki ülkemizde de, bırakın keyif almayı, pagan kültürü ritüellerle, yaşam; neredeyse ‘ölülere’ tapınmaya dönmüş durumda! Nasıl mı?

KUR’AN’da olmayan; selâ vermeler, yıkama, kefenleme, gömme törenleri, yaşarken vermedikleri değeri, ölünün arkasından abartarak gösterme şovuna dönüşüyor!

Yine KUR’AN’da olmayan, geleneksel cenaze namazı ritüeli, ölünün ardından ‘hakkınızı helâl ediyor musunuz’ diye imamın sorusuna sahne oluyor! ‘Haklar’ konusunda ‘helâleşmek’ bu kadar basit mi, bu kadar kolay mı? Biri de çıkıp ‘helâl etmiyorum!’ derse ne olacak?

Para ile yapılan her iş ticarî olduğundan; tam bir ticarî sektör olan diyanetin, imamları kazançlarına kazanç katsın diye ölüler arkasından;
Arapça KUR’AN,
mevlüt,
Yâsin(70.ayet: ‘KUR’AN, diriler içindir; uyandırır-uyarır’ derken) şarkı söyler gibi nağmeler, üfürülen anlamsız okumalar,
7’ler, 40’lar, 52’ler, sene-i devriyeler,
hatim(!) indirmelerle,
ölülere törenler-ölülere tapınma bir türlü bitmiyor.

Ayrıca abartılı mezarlar için; dağları delik deşik edip, doğaya zarar vererek ocaklarda oluşturulan mermerleri, ölenin üzerinde ‘mabet’ haline getiriyorlar.

(Enbiya,10)”Yemin olsun! Size öğüt veren, sizi uyaran akılda tutmanız gereken her şeyi kapsayan bir Kitap indirdik. Hâlâ aklınızı kullanarak ondan yararlanmayacak mısınız?”

(Yunus,54-55-56)”Ayetlerimizi yalanlayarak kendi kendine zulmeden-kötülük eden-haksızlık yapan herkes, o gün-azabı gördüklerinde derin bir pişmanlık duyacaklardır. İşte o zaman onlar, yeryüzünün tüm servetine sahip olsalar, azaptan kurtulmak için hepsini vermeye hazırdırlar. Onlara hiç haksızlık yapılmadan adaletle yargılanacaklardır. Dikkat edin! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır! Dikkat edin! Allah’ın vaadi-uyarısı başa gelmesinden şüphe edilmeyecek bir gerçektir; ne var ki, onların çoğu bunu bilmez! Canı veren de alan da O’dur-O yaratır-hayat verir ve öldürür. Sonunda O’nun huzuruna çıkarılacaksınız…”

Evet, ölüm de var. Ve belki de yaşamın en büyük gerçeği! Yani kaçış yok. Ölüm ile ilgili anlatılanlar maalesef ki hep korkutmaya yönelik! Bizlere öğretildiği şekliyle ölümden korkmak, yakınlarımızı kaybedince abartılı, kendimizi harap edercesine ölüm acısı yaşamak; Yaratıcı’ya saygısızlık olmuyor mu?

Yaşam da, hiç kimse de, hiç bir şey de vazgeçilmez değil!

Tek vazgeçilmez olan, Yüceler Yücesi Yaratıcı Güç ALLAH-TANRI!

Biz insanlar için oluşturduğu bu muhteşem sistem ve henüz bil(e)mediğimiz daha pek çok şey için TANRI önünde saygıyla eğilelim!

TANRI’nın, Kitabı KUR’AN’da bildirdiği sınırları koruyup sonsuz bir minnettarlık içinde, dünyadan da nasibimizi alarak-keyfini, tadını çıkararak ve yapmamız gerekenleri-görevlerimizi şikayet etmeden, sızlanmadan yerine getirmek için emek ve çaba harcayalım ki, O’na lâyık kullar olabilelim. Zoru başarmaksa insanın görevi, bu konuda TANRI, doğru olanın hep yanında, hep yardıma hazır! Yeter ki bizleri yaratan muhteşem bir Gücün-TANRI’nın olduğunu ve O’na lâyık olabilmek için doğru-dosdoğru olmamız gerektiğini farkedebilelim!!!

Exit mobile version