Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?
Ölüm?-KUR’AN?!

(Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak için ölümü ve hayatı yarattı.”

Yaşamın amacı konusunda verilen bu KUR’AN bilgisinden sonra hayatı; amacı dışında yaşayanların tanıtıldığı ve uyarıların TANRI tarafından yapıldığı ayetler neler söylüyor, bakalım!

(Câsiye,24)”Onlar derler ki: ‘Hayat sadece yaşadığımız dünya hayatıdır. Yaşarız ve ölürüz. Bizi yok eden zamanın akışıdır. Başkası yok etmez.’ Onların bu konuda bilimsel-gerçeğe dayalı hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece varsayıma-tahmine-zanna göre değerlendirme yapıyorlar.”

(Kasas,50)”Onlar sadece iğreti arzularına keyiflerine uyuyorlar-geçici doyumlara tutsak, bencil ve çıkarcı isteklerinin peşindedirler. Allah’tan bir doğru yol bilgisi-bir delil-kılavuzluk olmaksızın sırf kendi arzularına-keyfine uyandan daha sapık kim olabilir? Şüphesiz ki Allah zulmü kendine yol edinen toplumu doğru yola eriştirmez.”

(Câsiye,23)”Kişisel kabul-boş-iğreti arzu ve özlemlerini-egosunu ilahlaştıran-kendi heva ve hevesini-kötü arzularını tanrı edinen-kendi düşüncelerini putlaştıran-kendisini vazgeçilmez sanan kimseye dikkat ettin mi? O, arzusunu ilahlaştırdığı için, Allah onu sapıklıkta bırakmış, işitmeyen, düşünmeyen ve görmeyen bir kişi gibi kılmıştır. Şimdi böyle birini Allah’tan başka kim doğruya iletebilir? Hiç düşünüp ders almaz mısınız?”

Vazgeçilmez sandığımız yaşamın bir de sonu var. Son konusunda TANRI, bizlere rehberlik ettiği Kitabı KUR’AN’da ısrarla uyarılarda bulunur.

(Tekasür,1-2-5-6-8)”Ey insanlar! Çokluk yarışı, gösteriş hırsı-mal, mülk ve evladın çokluğuyla övünmek sizi oyalayıp durdu-hırs ve açgözlülük yarışını mezarlıklara varıncaya kadar-mezarlarınıza girinceye dek sürdürmektesiniz. İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Eğer siz bu övünmenin neye mal olduğunu tam kavramış olsaydınız-kesin bilgi ile bilseydiniz, çoğalttıklarınızın başınıza açacağı cehennemî felaketi mutlaka görürdünüz. Üstelik dünyada hırsla elde ettiklerinizin başınıza açtığı cehennemî felâketler yanında, ahirette de size verdiklerimizin tümünden sorulacaksınız.”

(Rum,8)”Kendi kendilerine hiç düşünmediler mi ki Allah gökleri, yeri ve aralarındakileri bir amaç-hakk için ve belli bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Bunu idrak edemeyen insanların çoğunluğu Allah’a varıp hesap vereceğine inanamaz-Rableriyle karşılaşmayı inkâr ediyorlar.”

Okumaya devam et  Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

(Şuara,88-89)”Kıyamet günü ne malın mülkün-servetin, ne de çoluk çocuğun bir yararı olmayacaktır. Yalnızca Allah’a ortak koşarak kirlenmemiş-kötülükten korunmuş tertemiz bir kalple gelenler yarar göreceklerdir.”

(İsra,18-19)”Kim sadece dünya için çalışırsa-aceleciyi isterse, dilediğimiz kimseye dilediğimiz şeyi çabuklaştırırız. Sonra onun için Cehennem’i mekân yaparız. Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer-yaslanır. Kim de âhireti isterse ve mümin olarak onun gerektirdiği şekilde çalışırsa, işte onların çalışmaları meşkûrdur-teşekkürle karşılanır.”

(İbrahim,31)”Alışverişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, salâtı ikame etsinler-Vahyi hayatlarına hâkim kılsınlar kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak etsinler.”

(Âli İmran,92)”Kendiniz için özenle ayırdığınız-sevdiğiniz-kazandığınız şeylerden Allah için yoksullara pay ayırmazsanız, dünyada ve âhirette mutlu olamazsınız.”

(Kasas,77)”Allah’ın’ın sana verdiği nimetlerle-servet ile, dünyadaki payını unutmadan âhiret yurdunu elde etmeye çalış-iyilik yolunda kullanarak-Allah için de harcayarak öbür dünyanı da gözet! Ama yine de dünyadaki payını-dünyadan da nasibini unutma!”

Dünyadan da payını-nasibini unutma diyen, asırlardır bitmez-tükenmez bir halde tüm dünya nimetlerini-yaşam güzelliklerini insanların kullanımına sunan, sevgisi-merhameti-şefkati sonsuz-sınırsız TANRI, KUR’AN’da başka ayetlerde bildirdiği ahlâkî uyarılar dışında; aşağıdaki ayette, ‘haram’ kıldıklarını-dokunulmaması gerekenleri istisnasını da vererek, ‘haram'(?) konusuna açıklık getiriyor.

(Nahl,115)”Allah size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasına adananları yasakladı-haram kıldı; fakat zorunluluk durumuna düşen kimse, istekli olmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla yiyebilir. Çünkü Allah, tövbe edenleri bağışlayan-gerçek bağışlayacıdır ve merhametli olan-koruma altına alandır.”

Sayısız ‘haram-günah’ söylemleriyle TANRI’ya iftira ede ede dünya hayatını yaşanmaz hale getiren zalim din satıcılarının; içeriğini kendi sapkın düşüncelerine göre oluşturdukları ‘günah’ kavramı; ‘namazı kılmadın-saçını gösterdin; günaha girdin-yandın’ demek değil!

(İsra,13-14-15)”Biz her insanın dünyada yaptıklarının sorumluluğunu-kaderini kendi kişisel-özgür seçimine bırakmışızdır. Ancak dünyada işlediği her şeyi de bir kayda alırız. Kıyamet gününde, bu kaydı çıkarıp yayınlarız. ‘Seyret bandını-oku hayat kitabını-kaydını-sicilini! İşte dünyada yaptıkların. Bugün hesap görücü olarak kendi hesabını kendin gör’ diyeceğiz. Kim doğru yolda yürürse sırf kendi iyiliği için yürür. Kim de yoldan saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir kimse/günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez.”

Okumaya devam et  Allah deyince iyi düşünmek gerekir

‘Sevap’ kavramı da; ‘namazı kıldın-başını örttün-hacca gittin-kurban kestin-câmi yaptırdın; tamam, sevapları kazandın’ demek değil!

Sevap, çok emek isteyen; nefsi doymayan-istekleri sınırsız insanın canından, malından, parasından, bilgisinden yani TANRI’nın kendisine lütfettiği şeylerden, çıkar sağlamadan sadece insanlık-iyilik için, sadece TANRI için; gönülden-özden-yürekten vermesi demek!

Sadece yasaklar-haramlar konusunda değil uygulamalarda da, iftirada sınır tanımayan din satarak saltanat kurmuş kara yobazların yönetimindeki, dinci iktidarların zulmü altında inleyen geri kalmış ülkelerde ve artık maalesef ki ülkemizde de, bırakın keyif almayı, pagan kültürü ritüellerle, yaşam; neredeyse ‘ölülere’ tapınmaya dönmüş durumda! Nasıl mı?

KUR’AN’da olmayan; selâ vermeler, yıkama, kefenleme, gömme törenleri, yaşarken vermedikleri değeri, ölünün arkasından abartarak gösterme şovuna dönüşüyor!

Yine KUR’AN’da olmayan, geleneksel cenaze namazı ritüeli, ölünün ardından ‘hakkınızı helâl ediyor musunuz’ diye imamın sorusuna sahne oluyor! ‘Haklar’ konusunda ‘helâleşmek’ bu kadar basit mi, bu kadar kolay mı? Biri de çıkıp ‘helâl etmiyorum!’ derse ne olacak?

Para ile yapılan her iş ticarî olduğundan; tam bir ticarî sektör olan diyanetin, imamları kazançlarına kazanç katsın diye ölüler arkasından;
Arapça KUR’AN,
mevlüt,
Yâsin(70.ayet: ‘KUR’AN, diriler içindir; uyandırır-uyarır’ derken) şarkı söyler gibi nağmeler, üfürülen anlamsız okumalar,
7’ler, 40’lar, 52’ler, sene-i devriyeler,
hatim(!) indirmelerle,
ölülere törenler-ölülere tapınma bir türlü bitmiyor.

Ayrıca abartılı mezarlar için; dağları delik deşik edip, doğaya zarar vererek ocaklarda oluşturulan mermerleri, ölenin üzerinde ‘mabet’ haline getiriyorlar.

(Enbiya,10)”Yemin olsun! Size öğüt veren, sizi uyaran akılda tutmanız gereken her şeyi kapsayan bir Kitap indirdik. Hâlâ aklınızı kullanarak ondan yararlanmayacak mısınız?”

(Yunus,54-55-56)”Ayetlerimizi yalanlayarak kendi kendine zulmeden-kötülük eden-haksızlık yapan herkes, o gün-azabı gördüklerinde derin bir pişmanlık duyacaklardır. İşte o zaman onlar, yeryüzünün tüm servetine sahip olsalar, azaptan kurtulmak için hepsini vermeye hazırdırlar. Onlara hiç haksızlık yapılmadan adaletle yargılanacaklardır. Dikkat edin! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır! Dikkat edin! Allah’ın vaadi-uyarısı başa gelmesinden şüphe edilmeyecek bir gerçektir; ne var ki, onların çoğu bunu bilmez! Canı veren de alan da O’dur-O yaratır-hayat verir ve öldürür. Sonunda O’nun huzuruna çıkarılacaksınız…”

Okumaya devam et  KUR’AN’da ‘Şeriat’?!

Evet, ölüm de var. Ve belki de yaşamın en büyük gerçeği! Yani kaçış yok. Ölüm ile ilgili anlatılanlar maalesef ki hep korkutmaya yönelik! Bizlere öğretildiği şekliyle ölümden korkmak, yakınlarımızı kaybedince abartılı, kendimizi harap edercesine ölüm acısı yaşamak; Yaratıcı’ya saygısızlık olmuyor mu?

Yaşam da, hiç kimse de, hiç bir şey de vazgeçilmez değil!

Tek vazgeçilmez olan, Yüceler Yücesi Yaratıcı Güç ALLAH-TANRI!

Biz insanlar için oluşturduğu bu muhteşem sistem ve henüz bil(e)mediğimiz daha pek çok şey için TANRI önünde saygıyla eğilelim!

TANRI’nın, Kitabı KUR’AN’da bildirdiği sınırları koruyup sonsuz bir minnettarlık içinde, dünyadan da nasibimizi alarak-keyfini, tadını çıkararak ve yapmamız gerekenleri-görevlerimizi şikayet etmeden, sızlanmadan yerine getirmek için emek ve çaba harcayalım ki, O’na lâyık kullar olabilelim. Zoru başarmaksa insanın görevi, bu konuda TANRI, doğru olanın hep yanında, hep yardıma hazır! Yeter ki bizleri yaratan muhteşem bir Gücün-TANRI’nın olduğunu ve O’na lâyık olabilmek için doğru-dosdoğru olmamız gerektiğini farkedebilelim!!!

Haberi paylaşın
Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?Ölüm?-KUR’AN?! - insan dna

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

“Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?” için 3 cevap

  1. Yasemin Çin avatarı
    Yasemin Çin

    Sadece (Bakara,136)ayeti ekleyerek ve içeriği olduğu gibi aynı bırakarak; (Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı-Hadisler-KUR’AN) yazısı, yeni başlıkla kabul görür mü?

    Tüm ilgi-alâka, muhteşem seçilmiş resimler ve yayınlama nezaketiniz için tekrar tekrar teşekkürler. İşlerinizde çok kolaylıklar dileklerimle, yayında emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunuyorum. KUR’AN bilinirse din satıp saltanat kuramazlar! KUR’AN, kara-kapkara yobaz din sömürüsü yapanların elinden-dilinden kurtulduğu zaman, atalar kanı bedeli ve aziz Atatürk’ün emekleri ile kurulmuş Cumhuriyetimiz de kurtulur!

    Yeni başlık!

    TANRI ve Peygamberler(i)!
    KUR’AN!

    Din’den beslenenler-sömürücüler-din satıcıları; ‘Tanrı-Allah-Kitap-Kur’an’ söylemiyle bireysel olması gerekirken, kurumsallaştırdıkları ‘inancı’ önce; Yahudilik-Hıristiyanlık-Budizm gibi farklı dinlere, sonra; sünnilik-alevilik gibi farklı mezheplere, en sonunda da nurculuk, mevlevilik gibi tarikat-cemaat-dergâh alt oluşumlarına ayırıp, kutsallaştırılmış kişilere tapınma(?) haline getirmiş bulunuyorlar.

    (Rum,32)”Ortak koşanlar dinlerini parçaladılar ve firkalar-hizipler-mezhep mezhep oldular. Her mezhep-grup-parti kendi bağlandıklarıyla sevinip övünmektedir.”

    (Mü’minun,53)”İnsanlar, işlerini kendi aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yazdıkları kitapla övünüyor.”

    Evrenin kurucusu Yüce Yaratıcı sistemini; hak-adalet-doğruluk ilkeleri üzerine kurmuş ve bu ilkelerini Peygamberleri aracılığıyla insanlara yaşamlarında rehberlik etsin diye Kitaplarıyla iletmiş. Maalesef ki bu muhteşem ilkeler yerine; gönderilen peygamberler ilâhlaştırılmış, ilkeler-uyarılar dikkate bile alınmamış!

    (Âli İmran,80)”Allah, size, doğal güçleri-melekleri ve peygamberleri-nebîleri tanrı-rab edinmenizi söylemez-istemez.”

    (Âli İmran,83)”Allah’ın tüm peygamberlere gönderdiği dinin-bireysel ve toplumsal yaşam düzeni dışında, bir başka din mi arıyorlar-arzuluyorlar?”

    Peygamberleri yarıştıran dinlere inat; KUR’AN’da Peygamberler arası ayırım da yok!

    (Bakara,136)”“Biz; Allah’a, bize indirilene-Kur’an’a, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına indirilmiş olanlara; Musa’ya, İsa’ya verilenlere, nebilere Rableri tarafından verilmiş olanlara iman ettik. Onların hiçbirini diğerinden-birbirinden ayırt etmeyiz-onların arasında herhangi bir ayırım-hiçbir ayrım yapmayız. Biz ancak O’na teslim olanlarız.”

    (Bakara,285)”Her biri-hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine-resullerine inanırlar ve ‘Elçilerinin-resullerinin hiçbiri arasında ayırım yapmayız-resullerin hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz!’ derler.”

    KUR’AN Arapça orjinal metinde, ‘resûl ve nebî’ olarak geçen ‘peygamber’ kelimesi; KUR’AN’ın orjinal anlam boyutu ile araştırılmalıdır ki; ALLAH’a ortak edilen-edilebilen, yanlış peygamber inancı doğru anlamına ve yerine kavuşsun.

    ALLAH’ın görevlendirdiği bütün Peygamberler, yaşadığı dönemde, ALLAH’ın ayetlerini iletmeleri nedeniyle ve sadece bu sözlere uyulması gerektiğinden, tebliğini yaparken: ‘Bana uyunuz-tâbi olunuz.’ demiştir. Ayrıca yaşadıkları toplum için de ALLAH’ın ayetlerini ilk uygulayan olmalarından örnek oluşturmuşlardır.

    (Zuhruf,63)”İsa, açık-seçik kanıtlarla-delillerle geldiğinde şöyle demişti:’Allah’a saygı gösterin-karşı gelmekten sakının-Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olun ve bana itaat edin-ben sizi Allah’ın yasalarına uymaya çağırıyorum! Sözümü dinleyin!”

    (Mümtehine,4)”Ey inananlar! İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için iyi-güzel bir örnek vardır.”

    Peygamberler yaşarken-sağlığında; onların, ALLAH’tan alıp ilettikleri Vahiylere uyulacak ve üstelik elçiler destekleneceklerdir de!

    (Ahzab,56)”Allah ve melekleri Peygambere yardımcı olmaktadır-destek veriyor-salât ederler. Ey inananlar! Siz de Peygambere yardımcı olun-destekleyin-salât edin, gereksiz davranışlarınızla onu incitmeyin, ona gereken saygı ve itaati gösterin.”

    Çok zorlu elçilik mücadelesinde, Peygamberimize itaat edilmesini söyleyen ALLAH; itaat edilmesi-uyulması gereken ilkelerini-sözlerini-ayetlerini, Peygamberimiz yaşarken-sağlığında uygulattırıp ve yine Peygamberimizin sağlığında-yaşarken; KUR’AN olarak yazıya geçirtmiştir ve kulların din hükmü koyma kapısını kapatmıştır.

    (Kaf,45)”Ey Muhammed! Sen Kur’an ile öğüt ver.”

    (Enam,106)”Rabbinden sana Vahyedilene-Kur’an’a uy.”

    Ayetlerden anlaşıldığı üzere; Peygamberimiz, sadece KUR’AN’a yönlendiriliyor ve sınır KUR’AN olarak belirleniyor.

    KUR’AN; TEK olan ALLAH’ın yolundan sapmanın; İsa ve Musa Peygamber örneklerinde şirk bataklığına nasıl düştüklerini defalarca dikkatimize sunar!

    (Tevbe,31)”(Yahudiler) Allah’la beraber (aşırı yücelttikleri din adamları olan) hahamlarını ve (Hıristiyanlar da aynı şekilde kendi) rahiplerini Allah’tan ayrı birer Rab konumuna getirdiler. Meryem oğlu (İsa) Mesih’i de (zaten Allah’ın oğlu ilan ederek) rab edinmişlerdi. Hâlbuki onlara yalnız bir tek ilah (olan Allah’)a kulluk etmeleri emredilmiştir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır/yücedir.”

    Düzeltme ve uyarılardan biri de; rahip-papazlardan ‘günahların affını’ dileme şirki!

    (Âli İmran,135)”Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki-Allah’tan başka günahları bağışlayan yoktur.”

    (İbrahim,28,30)”Allah’ın iyilik amacıyla gönderdiği ayetleri değiştirerek, halkların yok olmasına neden olanları görmedin mi? Allah’ın yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar-Allah’a denk tanrılar oluşturdular.”

    (A’raf,6)”Yemin olsun! Biz elçiler-resuller gönderdiğimiz toplulukları da sorguya çekeceğiz, elçileri-resulleri de sorguya çekeceğiz.”

    Bir de; ALLAH’ın ayetlerine hüküm ortağı(!) ettikleri Peygamber hadisleri(?) ve Peygamberimizin görevi konusunda KUR’AN ne demiş; ona bakalım!

    (Câsiye,6)”Ortak koşucular, artık, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden-Kur’an’dan başka hangi hadise-söze inanıyorlar?”

    (Ahkaf,9)”Ben elçilerin-resullerin ilki değilim, benden önce de birçok elçiler geldi. Bana ve size ne yapılacağını bilmem-bilmiyorum. Ben ancak-yalnızca bana Vahyedilene-Kuran’a uyuyorum-Allah’ın bana bildirdiklerini uyguluyorum. Ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim.”

    (Âli İmran,144)”Bilin ki Muhammed sadece Allah’ın buyruklarını bildiren bir elçidir-yalnızca bir peygamberdir-resûldür ve ondan önce de birçok elçiler-resuller gelip geçmiştir.”

    (İsra,105)”Seni, bu Kur’an’la, insanları müjdelemen ve uyarman için gönderdik.”

    (Nahl,82)”Sana düşen yalnızca açık bir tebliğdir-senin görevin sadece, sana vahyolunan mesajı açıkca duyurmaktan ibarettir.”

    (Lokman,6)”Öyle kimseler var ki, insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan çelişkili hadisleri, hikmet dolu Kuran’ın ayetleriyle bir tutarlar.”

    (Hud,12)”Şunu iyice bil ki sen sadece bir uyarıcısın ve yalnızca Benim Vahyettiğimi aynen duyurmakla görevlisin.”

    (Yusuf,2)”Biz sana bu Kitabı, diliniz Arapça olduğu için, anlayasınız-aklını çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”

    (Hakka,44-45-46)”Eğer Peygamber kendi sözlerini, Allah’ın Kuran’ı ile eş tutmuş olsaydı, Biz, Peygamberi kıskıvrak yakalar, sonra onun hayat-can damarını-Vahyi keserdik.”

    (Tövbe,40)”Allah’ın Sözü en yücedir-sözlerin en yücesidir-yüce olan, yalnızca Allah’ın sözüdür.”

    (Mâide,15-16)”Allah’tan bir ışık ve hakikatleri açıklayan-apaçık bir Kur’an geldi size. O Kuran’la Allah, rızasını gözetenleri barış, esenlik ve huzur-kurtuluş yollarına ulaştırır, izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkararak dosdoğru yola iletir.”

    Yukarıda okuduğumuz ayetlerden sonra; KUR’AN’da yer almayan-tüyler ürperten ve aynı sözü; -Hıristiyanların İsa peygamber için de söylediği- ‘sen olmasaydın, âlemler olmazdı(!?!)’ sözünü ALLAH’a izafe edebilmek KUR’AN’a uyar mı?
    Ayrıca, Peygamberimize izafe edilen akla-ALLAH’ın TEK ilahlığına uymayacak-Peygamberimizi Allah’a ortak edecek-Allah’tan daha üst konuma(HÂŞÂ) çıkaracak-KUR’AN’a asla uymayan sayısız-sınırsız-uydurulmuş hadisleri, Peygamberimiz söylemiş olabilir mi?
    Düşünün!!!

    (Nisa,36)”Allah’tan başka hiçbir şeye asla ilahlık yakıştırmayın-Allah’a hiçbir şeyi ve kimseyi ortak koşmayın.”

  2. Yasemin Çin avatarı
    Yasemin Çin

    Adalet; Hakka-Gerçeğe Hizmet? KUR’AN!

    Yüceler Yücesi Yaratıcı Güç, müthiş-muhteşem bir akışla çevirdiği bu dünyada, sistemini hak-adalet ilkeleri üzerine kurmuş. Zaten adaletin yaratıcısı-kaynağı TANRI-ALLAH değil mi?

    (Nisa,40)”Şüphesiz-hiç kuşkusuz Allah, bir zerre miktarı-bir atom ağırlığınca bile-zerre kadar haksızlık yapmaz.”

    (Mâide,8)”Ey inananlar! Allah için adaleti yerine getirmede, adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak, adaleti gerçekleştirenlerden-Allah için hak ve adalet timsali insanlar olun-Allah için hakkı-adaleti ayakta tutun-asla doğruluktan şaşmayın. Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü-bir halka olan kininiz-nefretiniz-düşmanlığınız sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun-adaletli olun-adil davranın-adaletten asla şaşmayın. Allah’ı dinleyin-Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah yaptıklarınızı haber alır-yaptığınız her şeyden haberdardır.”

    (Nisa,135)”Ey inananlar! Kendiniz, anneniz, babanız ve yakınlarınız aleyhinde bile olsa, adalet ve eşitlikten şaşmayın. Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetmeye azmedin. Varlıklı-zengin, yoksul-fakir ayrımı yapmadan; gerçeği sadece gerçeği gözetin-adaleti gerçek anlamıyla yerine getirin. Allah her iki tarafa sizden daha yakındır-HAK öncelikli olmalıdır. Öyleyse kişisel çıkar ve duygularınıza-arzunuza-hevesinize uyarak, taraflı davranmayın-adaletten uzaklaşıp da nefsinize uymayın-haddi aşarak, tutkunuza tâbi olmayın. Eğer gerçeği-hakikati çarpıtıp, yüz çevirirseniz-eğilir, bükülür-kıvırtıp geri dönüş yaparsanız veya savsaklarsanız-tanıklık etmekten çekinirseniz, bilesiniz ki Allah bütün yaptıklarınızdan mutlaka haberdardır.”

    (Mâide,42)”Hüküm-karar verecek olursan, adaletle-hakkaniyetle hüküm ver-eğer hakemlik yaparsan, o zaman aralarında hakça karar ver. Allah adaletle hükmedenleri-hakkaniyetli olanları-adaletli-adil davrananları-adaleti ayakta tutanları sever.”

    (Nisa,58)”Allah, sorumluluklarınızı yürütürken insanlara karşı adil davranmanızı öğütler-insanlar arasında adaletle hükmetmenizi buyurmaktadır. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Kuşkusuz, Allah, her şeyi Duyan’dır-duyuyor, her şeyi Gören’dir-görüyor.”

    (Rahman,9)”Dengeyi titizlikle ve adaletle koruyun-tartıyı hakkaniyetle ayakta tutun-tartıda adaleti gözetiniz- ölçüyü hakça yapın-adaletle tartın-ölçülü davranın, adalet ve eşitlikten şaşmayın, dengeyi-ölçüyü kaybetmeyin-eksik tartmayın.”

    *(tartı, ölçü, terazi, mizan kavramları; titizlikle-derinlemesine, kök anlamı ile ve adaletle bağlantısı araştırılmalı?)

    (En’am,115)”Rabbinin kelimeleri-buyrukları doğruluk ve adaletle tamamlanmıştır-Rabbinin Sözü doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Allah’ın sözlerini-kelimelerini-hükmünü değiştirebilecek yoktur.”

    (En’am,152)”Ergenlik-olgunluk çağına erişinceye kadar, iyiliği için olmadıkça-lehine en iyi şeklin dışında yetimlerin mallarına dokunmayın-yaklaşmayın-onun çıkarlarını en iyi şekilde koruyun. Adalet gereği, ölçüyü ve tartıyı tam olarak gerçekleştirin–hakkaniyetle yapın-ölçü ve tartıya tam olarak, adaletle uyun. Yakın akrabanız da olsa konuştuğunuz zaman adaleti gözetin-adil olun-doğruyu konuşun.”

    (Hud,85)”Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam uygulayın-tam bir dürüstlükle-doğru yapın, adil bir biçimde yerine getirin-hakka-hukuka uyun, insanları kendi hakları olan şeylerden yoksun bırakmayın-malını-haklarını eksik vermeyin.”

    (Enbiya,47)”Biz kıyamet gününde adalet divanları-hassas-doğru teraziler-hak edilenleri eksiksiz belirleyen tartılar kuracağız. Kimseye hiçbir haksızlık edilmeyecek. Bir atom çekirdeği kadar-hardal tanesi olanı bile hesaba katacağız.”

    (Fussilet,52-Ahkaf,10)”Hiç düşündünüz mü? Ya o Kur’an gerçekten Allah’tan idiyse ve siz de onu yalanlamış-gerçekliğini inkâr etmiş-karşı çıkmış iseniz!”

    ALLAH, Kitabı KUR’AN’da yer alan Sözleri ile, insanları her hâl ve şartta ısrarla adalete-adil olmaya-hakka çağırmakta, adil olmayı teklif etmektedir. Zorlama yoktur(Bakara,256).

    Ağızlarından ALLAH-KUR’AN-din-iman söylemleri düşmeyen , hoşlanmadıklarını kolayca ‘kâfir’ ilân eden, imanın, şekilsel birkaç ibadeti yerine getirme gösterisi olduğunu zannedenlerin yani din’i-KUR’AN’ı; siyasi, ticarî ve kişisel çıkarları için kullananların yukarda sıralanan ALLAH’ın ‘ADALET’ ile ilgili ilkelerini işlettiklerini-uyguladıklarını söyleyebilir misiniz?

    Maalesef görüntü amaçlı yaşanan din; içselleştirilmiş ahlâkî ilkelerle donanmadan, KUR’AN’da TANRI’nın öğütlediği, önerdiği gerçek insanî boyutlarına ulaşamamaktadır.

    Başkalarının haklarına gösterilen azamî özen, kendi haklarına sahip çıkma konusu; adaletli olma çerçevesinde değerlendirilmelidir. Burada başka bir konuya -KUR’AN’la ilgili- değinmek istiyorum.

    Yalnız KUR’AN, KUR’AN’ın anlaşılması söz konusu olunca benim, kendi haklarına sahip çıkma anlamında; KUR’AN çerçevesinde olaya bakış açım farklı!

    Amaç; tüm insanlara KUR’AN’ın gerçekte nelerden söz ettiğini ‘aracısız’ kendilerinin anlayabilmelerini sağlamaksa; KUR’AN’ın daha iyi anlaşılmasına hizmet eden çalışmayı; ‘çoğaltma yapamazsınız, Ben’i anmadan olmaz, vb. sözler etmek sadece ALLAH-TANRI’ya hizmet değil de, Ben’e hizmet olmuyor mu? Zaten her ne kadar biz emek verip çalıştığımız için olsa da Yüce Kaynak değil midir esas bilginin Sahibi!

    Tabii ki emeklerimize sahip çıkalım-kaynak gösterelim ama KUR’AN söz konusu olunca şu benlik duygumuzdan sıyrılalım!
    KUR’AN’da yer alan Yüceler Yücesi Yaratıcı’mızın Sözlerinin en iyi şekilde anlaşılması amaçsa; kimin hangi çalışmayı yaptığı, altında kimin imzası olduğu, sözleşmelerle kısıtlandığı, çoğaltılıp dağıtmaların-yararlanmaların sınırlandırıldığı bağlayıcı kurallar anlamını yitirmeli değil mi? TANRI Sözlerine parasal değer biçilemeyeceğine göre; parayla, üç-beş kuruşa satmak(!); bu yaşamın EN DEĞERLİ SÖZLERİNİ ticarîleştirmez mi?

    (Bakara,174)”Allah’ın indirdiği Vahiyden-gönderdiği Kitap’tan, saklayıp bunları az bir para karşılığı satanların kıyamet yiyeceği sadece ateştir.”

    Bırakalım herkes bu Sözlerden özgürce yararlansın, bağlayıcı kurallarla sınırlamasın. Sen-ben kavgası olmasın, TANRI’nın biz insanlara doğruluk-gerçek adına söylemek istedikleri, TANRI’nın en değerli Sözleri kamuya açık olsun ki herkes kolaylıkla ulaşabilerek özgürleşsin!

    Böylece anlattıklarının başında hep KUR’AN diyerek ama içeriği bilinmesin diye Arapça okutarak, sonuçta da sadece kendilerine hizmet ettiren, insanları kandıran-aldatan tüm kara yobaz din satıcılarından; KUR’AN’ı siyasî, ticarî, kişisel çıkarı-menfaati için kullanan ‘aracı’lardan KUR’AN kurtulsun!

    (Bakara,79)”Kendi ürettikleri rivayetleri, görüşleri, kitaplara yazarak, ‘Bunlar Allah’tandır-Allah’ın ayetlerini açıklıyor’ diye insanlara sunan ve bundan maddesel kazanç elde edenlere yazıklar olsun! Vay kendi elleriyle yazdıklarına! Vay bu yolla kazandıklarına!”

    (Mü’minun,53)”İnsanlar, işlerini kendi aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yazdıkları kitapla övünüyor.”

    (Rum,32)”Ortak koşanlar dinlerini parçaladılar ve fırkalar-hizipler-mezhep mezhep oldular. Her mezhep-grup-parti kendi bağlandıklarıyla sevinip övünmektedir.”

    (Âli İmran,103)”Hepiniz-hep birlikte Allah’ın ipine-Kuran’a sımsıkı sarılın-tutunun, fırkalara-gruplara bölünüp ayrılmayın-parçalanmayın-ayrılığa düşmeyin. Doğru yoldan ayrılmayasınız-doğru yola eresiniz-gelesiniz-doğruyu-hidayet bulasınız diye Allah size, ayetlerini-ilkelerini açıklıyor-Allah Kitabı Kur’an ile doğruyu göstermiştir.”

    (İsra,41)”Biz ortak koşuculara öğüt almaları-hatırlayıp anlamaları-düşünüp ibret almaları için, gerçekleri Kur’an’da her fırsatta, farklı şekillerde-detaylı-ayrıntılı olarak açıkladık-ayetlerimizle gerekli uyarıları-her türlü açıklamayı yaptık-türlü biçimlerde anlatıyoruz. Ne var ki gerçeklerin açıklanması, ortak koşucuların nefretini-kaçışlarını artırıyor.”

    (Hadid,25)”Biz elçilerimizi Söze dayalı apaçık delillerle-kanıtlarla-beyyinelerle gönderdik. Onlarla birlikte, adaleti ve hukukun üstünlüğünü sağlayacak değer ölçüleri koyduk-insanların hakkaniyeti ayakta tutmaları için-insanlıkta adalet ve eşitlik dâim yaşasın-halk adaleti gözetsin diye, Kitabı-KUR’AN’ı ve mîzanı-ölçüyü indirdik. Şüphesiz Allah, görkemli bir güce sahiptir-mutlak Güç sahibidir-çok Kuvvetli, mutlak Üstün olandır-Azîzdir.”

  3. Yasemin Çin avatarı
    Yasemin Çin

    KUR’AN; Özgürlük Kitabıdır.

    KUR’AN; Yüceler Yücesi TANRI’nın Kendisini tanıttığı, muhteşem güzellikteki öğüt, öneri, tavsiyeleri ile uyarı ve sınırlarını içeren Sözlerini-Ayetlerini, son peygamber Muhammed aracılığıyla yazıya geçirttiği, -(Peygamberimizin elçilik görevi bitince canını aldı; artık yok, ne kaldı? Sadece KUR’AN!)- ve insanlığa rehber olarak bıraktığı, diğer Kitaplar-ilâhî metinlerdeki sapmaları düzelten son ilâhî Kitap’tır ve din hükümlerinin TEK kaynağıdır.

    Sözün en güzel, en önemli, en değerlisi TANRI Sözleri KUR’AN’da ve TANRI’nın; din’de ki tüm ilke, kural, hükümleri de KUR’AN’da, sadece KUR’AN’da yer almaktadır. KUR’AN’da TANRI vardır. KUR’AN içinden, Sözleri olan ayetleri ile okuyan kişiye seslenir.

    TANRI, Kitabı KUR’AN’da; ahlâkî öğüt, tavsiye, önerilerde bulunurken, dünya ve sonsuz yaşama dair de uyarılarını yapmakta, sürekli kullanılmasını, işletilmesini istediği akıldan bahsetmektedir. Akıl bir cevherdir ama kullanıldıkça, işletildikçe anlam kazanır; başkalarına ipotek edilirse tüm özelliklerini yitirir, bloke olur.

    İşte KUR’AN’da TANRI, yarattığı kullarına sadece Kendisine bağlı kalarak, işletilen-kullanılan akılları ile kula kul olma onursuzluğundan kurtulmalarının ve özgürlüklerine kavuşmalarının ilkelerini verir.

    Yüce Yaratıcı’yı tanımayı ve yaşam rehberi KUR’AN hakkında bilgiyi ana kaynağından yani KUR’AN’dan edinmemiz şarttır. Sonuçta eğer aklınızı işletir-kullanırsanız ve anladığınız dilde Yaratıcınızın Kitabını okursanız; KUR’AN sizi tüm aklınızı bloke eden aracılardan, tarikat-cemaatlerden-diyanetten ve inancınızı sömüren tüm şeyh, şıh, hacı, hoca, imam vb. din adına konuşan herkesten, tüm yanlış bilgilerden kurtarır ve tertemiz bir akılla Yaratıcınızla başbaşa kalmanızı sağlar.

    KUR’AN’ı radikal dincilerde görülen vahşi teröre izin veren, Arapların örf ve adetlerinden ibaret, ilkel kabîle kitabı olarak bilen batı toplumları; hukuk-yaşam standardı anlamında ve teknolojik olarak gelişmişliklerine rağmen, kutsallaştırılmış kullara tapınmalarını eleştiren, din alanında yanlışlarını düzelten KUR’AN’ın verdiği bilgilerden habersiz; TANRI’nın oğlu(!) olabileceğini iddia ediyor, papaz-rahip gibi din adamlarından(!) günahlarının affını(!) diliyorlar, peygamberlerini-din adamlarını TANRI’ya ortak ediyorlar(ŞİRK). TANRI yaratılmışlara özgü -oğul edinmek gibi- nitelendirmelerden kesin uzak olduğunu, ‘af’ yetkisinin sadece Kendisinde olduğunu ve yalnızca Kendisine ortak koşulmasını affetmeyeceğini, KUR’AN’da çok açık olarak beyan etmektedir.

    (Tevbe,30)”Kitap verilenlerden Yahudiler; “Üzeyr Allah’ın oğludur!” dediler. Hristiyanlar “İsa Mesih Allah’ın oğludur!” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri gerçek dışı sözlerdir.”

    (Âli İmran,135)”Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki-Allah’tan başka günahları bağışlayan yoktur.”

    (Yunus,108)”Ey insanlar! Andolsun size Rabbinizden gerçek/Kur’an gelmiştir. Kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa kendi aleyhine sapar.”

    (Hud,17)”O Kur’an, Rabbinden gelen gerçektir-Kur’an’dan hiç kuşkun olmasın!”

    (İsra,107)”Allah’ın gönderdiği ayetlere ister inanın ister inanmayın!”

    TANRI bizleri iyiye, güzele, doğruya, hakka, gerçeğe, adalete KUR’AN ilkeleri aracılığıyla çağırmaktadır. Çağrı bir tekliftir. Zorlama içermemektedir(Bakara,256). Gönüllü, bilinçli bir tercihle kabul edilmeyi beklemektedir. Yani TANRI KUR’AN’da emretmiyor; tercih-seçim hakkı vererek bizlere örgütlerini, tavsiyelerini ve uyarılarını, sadece söylüyor!

    KUR’AN; insanların kendi gibi yaratılmış kullara asla -Allah adına, Allah yerine- hizmet edilmemesi gerektiğini ve uyarılarıyla bu çok tehlikeli olan yola girilmemesi için, bunun tüm olası yollarını göstermektedir.

    (En’am,55)”Ayetlerimizi-ilkelerimizi ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz-uzun uzun anlatıyoruz ki, inkârcıların ne tarz bir yol izlediklerini açık-seçik göresiniz-günaha batmış olanların-suçluların yolu-nelerin suç, kimin suçlu olduğu iyice ayrılıp belli olsun.”

    KUR’AN, temel kavramlardan olan ‘adalet-hak’ konusunda da öylesine muhteşem ilkeler verir ki, bu ayetleri(Mâide,8-Nisa,135) uygulamak insanı çok zorlar ama ana amaçlardan biri de zoru başarmaktır.

    Yine bir KUR’AN ilkesi; size verilen her şeyin ihtiyacınızdan fazla olanını ihtiyaç sahipleri ile paylaşmak! Bu gerçek de, KUR’AN’da hayata geçirilmesi istenen ana amaçlardan biridir.

    KUR’AN, din adına yalan-yanlış konuşan zalimlerin-din tacirlerinin tüm foyalarını açığa çıkaracak muhteşem uyarılarla ve doğru olanı gösteren muhteşem ipuçları ile doludur. Sadece TANRI’ya bağlı kalma özgürlüğü içinde gerçek yaşam rehberliği yapar.

    ‘KUR’AN’ bazılarınca yalnızca ‘uhrevi’ olanla ilgili ve bilimden uzak konular olarak değerlendirilir. KUR’AN, esas bilimsel çalışmalarla anlamı, derinliği ortaya çıkacak yaşam Kitabıdır; insanlığı mutluluğa ve huzura kavuşturacak; doğruya, iyiye, güzele, gerçeğe, hak olana, adalete götüren yollara kılavuzluk-rehberlik eder. TANRI’nın da üzerinde olduğu dosdoğru yolda, TANRI ile birlikte yürütür.

    Ve KUR’AN’da; arayışta olan kişi neyi arıyorsa, neyi bulmak istiyorsa onu buldurur! Kehanet arayana kehanet(!), şifre arayana şifre(!), çelişki arayana çelişki(!).

    Sadece TANRI’yı arayana da, TANRI’yı buldurur! KUR’AN, TANRI ile ve TANRI’nın yasası ile, ilkeleri ile, en önemlisi sevgi ve şefkati ile buluşturur!

    Yaklaşık binbeşyüz yıldır tartışılan, altıbin küsur ayetten oluşan, orjinal metne bir kelime dahi ilave edilemeyen bu muhteşem ilâhî Kitap KUR’AN, insanın ahlâkî erdemlerle donanması noktasında evrensel tüm kuralları içerir.

    KUR’AN, hayatın kendisidir, dünyevi yaşamın da tam ortasında durmaktadır.

    (Kamer,17,22,32,40)”Yemin olsun! Biz Kuran’ı öğüt alınması için kolaylaştırdık; o halde yok mu öğüt alıp düşünen?”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. Yazılmış olan yıllar için düşülen notlar şimdilik şöyle dursun. Kalemşör olduğuna inananlar da kurtarıcı arama sevdasından kurtulamamışlar ise  bizim gibi…

  2. Bu kadar aklı başında makul mantıklı cevaplar verebiliyorsun da (yani aklın gayet başındayken), günümüz sözde Atatürkçü chp sini habis ur…

  3. ‘KUR’AN’da, hiçbir şeyi eksik bırakmadık, her şeyi ayrıntılı açıkladık.’ Ayetleri! Asırlardır, başı açık dokunamazsın, abdestsiz okuyamazsın, belinden aşağıda taşıyamazsın,…..yoksa! ateşlerde…

  4. bay kemal ve partisi vede adamları ülkeye hiç hizmet yapmadılar..pkk lılaştılar.apocuları bünyesine aldılar.teröristlerin ihanetlerinimi unuttu bay kemal.inanca başörtüsüne vel hasıl…

  5. KUR’AN’da; ‘Şehit’ ve ‘Şefaat’?! KUR’AN’ın işaret ettiği anlamdan çok uzak, yine saptırılmış, dini, saltanatları için kullanan yönetimlerin, acımasızca sömürdükleri iki…

  6. Unutmayalım ki Nazım Hikmet karısını ve küçücük çocuğu Mehmet’i Türkiye’de terk etmiş, ilgilenmemiş ve Vera’yla sonradan evlenmiş hayırsız bir babadır.…

  • “Şehir turizmi kaliteli restoranlarla gelişir…”

    “Şehir turizmi kaliteli restoranlarla gelişir…”

    Şu görüşümüzü yineleyelim: Turizmde dengeler değişiyor. Turistler artık, deniz, kum ve güneşin ötesinde yeni şeyler istiyor. Şehir turizminin kaliteli restoranlarla geliştiği de gerçek. Turizmdeki en […]


  • CIA raporu tesadüf değil

    CIA raporu tesadüf değil

    ABD Dış İstihbarat Örgütü CIA’nin 2006 Türkiye raporundaki başkanlık tavsiyesi ve bugünkü durum tesadüf değil Başkanlıkla ilgili en çarpıcı ifadeler ise eski CIA Türkiye şefi […]


  • Oteller zam şampiyonu…

    Oteller zam şampiyonu…

    Otel fiyatlarının yükseldiğinden daha önce söz etmiştik. Artık orta sınıfın otellerde konaklaması artık zora giriyor. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı verilere göre enflasyon Mayıs ayında bir önceki […]


  • Kara Ahmet

    Kara Ahmet

    Osmanlı’da Diri Diri Mezara Gömülen Cihan Pehlivanı Kara Ahmet’in Trajik Öyküsü..! Türkler için itibarlı ve millî bir spor olan güreşin geçmişi Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. […]


  • Köşe yazarımıza hapis cezası

    Köşe yazarımıza hapis cezası

    Yazılarını Turkish News’da takip ettiğimiz Turkish Forum köşe yazarı Temel Sağıroğlu’na “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla 1 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Ceza 5 yıl aynı suçu […]


  • Almanya Corona’yı biliyor muydu?

    Almanya Corona’yı biliyor muydu?

    Uzman Psikiyatrist dr. Sedat İrgil’in 21 Haziran 2023 tarihinde „yapay zeka“ konulu sunumu hakkındaki bilgiler alt tarafta. Tıp mesleğindeki insanları çok beğenirim, zira bütün ömürlerini […]


  • Yapay zekanın Sağlık alanındaki kullanımı

    Yapay zekanın Sağlık alanındaki kullanımı

    Yapay zeka, sağlık sektöründe son derece önemli bir rol oynamaktadır ve gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır. Yapay zeka, görüntü analizi, ses analizi ve büyük […]


  • Memur ve emekliye kademeli zam…

    Memur ve emekliye kademeli zam…

    Seçim öncesi memur ve emekliye zam yapılacağı açıklanmıştı. Şimdi bu vaatlerin yerine getirilmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en düşük emekli aylığı ve bayram ikramiyesinin yeniden […]


  • BATAR MI BATMAZ MI ?

    BATAR MI BATMAZ MI ?

                Şu kendine ‘ekonomist’ diyenlerin çoğunluğunu birkaç yıl ekonomi öğrenimi görmüş olmalarına bağlayan ‘şapşal’ların sayısı her geçen gün artmaktadır.             Bunların ‘en iyi’leri ise, ekonomi […]


  • AH KEMAL KILIÇDAROĞLU AH!!!

    AH KEMAL KILIÇDAROĞLU AH!!!

    Ah Kılıçdaroğlu ahhhh!Sevgi dedin, saygı dedin, özgürlük dedin, adalet dedin, insanca yaşam dedin. Yetmedi…“Yolsuzluğa son verip, hırsızlığa izin vermeyeceğim” dedin.“Halk sefalet içinde yaşarken saray benim […]


  • SUUDİ ARABİSTAN’DA İSLAM

    SUUDİ ARABİSTAN’DA İSLAM

    Türkiye’de devletin dine bakışını ve tavrını eleştiren, laik eğitim karşıtı dinci ve siyasal İslamcılara ithaf olunur. Okuyun da ülkenizdeki dini serbestliğin demokrasinin değerini bilin. Türkiye’de […]


  • Resim bize ne anlatıyor?

    Resim bize ne anlatıyor?

    Bn. Sümer’e teşekkür ediyoruz. Yalnız olmadığımızı duyumsattı. 1929 yılına ait bu resim bize ne anlatıyor? Henüz Cumhuriyet yönetimine geçeli 7 yıl olmuş. Her yaştan 10 […]


  • Türkçe Bilmeyen Türk Vatandaşı Olmamalı

    Türkçe Bilmeyen Türk Vatandaşı Olmamalı

    Seçimler öncesi Türkçe bilmeyenlere vatandaşlık verilmesi çeşitli spekülasyonlara yol açmıştır. Türk vatandaşlığı doğum yoluyla veya sonradan başvuru yoluyla kazanılabilir. Yabancılar sonradan kazanma şansına sahiptir. Türk […]


  • TÜRKÇE’Yİ TANIYAN TÜRK’E ”BUYURSUNLAR ÜLKEMİZE” DİYECEKTİR

    TÜRKÇE’Yİ TANIYAN TÜRK’E ”BUYURSUNLAR ÜLKEMİZE” DİYECEKTİR

    KAŞGARLI MAHMUD ARAPLAR’A TÜRKÇE’Yİ ÖĞRETMEK VE ARAPLARA TÜRKÇE’NİN ARAPÇA’YA ÜSTÜNLÜĞÜNÜ DE GÖSTERMEK İÇİN YAZAR DİVAN-ÜL LÜGAT’ÜT TÜRK’Ü. KİTABIN BİR NÜSHASINI , KİTABIN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ YAZDIĞI […]


  • Cehalet ve gericilikle savaş, halkla savaş değildir

    Cehalet ve gericilikle savaş, halkla savaş değildir

    Cehaletin mutlaklaştırıldığı bir süreçte olduğumuz doğru. Doğru, lakin cehaletle savaş halkın kendisi ile savaş değildir. Mesela deprem bölgesindekilerin, mağduriyetlerine rağmen, iktidara oy vermesini suçlamak, halkla […]


  • ABD`de 60 YIL

    ABD`de 60 YIL

    İmza gunu 10/06/23 Değerli dostlar,     Geliri tamamen Türk Amerikan Toplumu Merkezi Ataturk fonuna bagışlanacak ”ABD`de 60 YIL” adlı kitabımın imza ve satış günü 10 […]


  • TÜRKLER MİLLET VE DEVLET OLARAK DAKİKADAN DAKİKAYA YOK OLMA SÜRECİNDE

    TÜRKLER MİLLET VE DEVLET OLARAK DAKİKADAN DAKİKAYA YOK OLMA SÜRECİNDE

    Olaylar gösteriyorki, Türkiye’yi Türklerin yönetemediği, çok açık olacak bir şekilde ve her yeni kabine’nin açıklanmasından sonra dahada ve açıkça ortaya çıkıyor. Vatandaş’ta Atatürk’ün kendisine vasiyet […]



Posted

in

by