İkinci Yüzyıla Çağrı üzerine düşünceler – 2

CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı’sı üzerine düşünceler - 2 - ikinci yuzyila cagri kemal kilicdaroglu

CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı’sı üzerine düşünceler – 2

Geçtiğimiz 3 Aralık Cumartesi günü İstanbul’daki Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda CHP tarafından düzenlenen, televizyonlardan yapılan naklen yayınların yüksek izlenme rekoru kırdığı, izleyicilerin büyük coşkusuna mazhar olan “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısı, çok değerli katılımcıların yaptıkları sunumlarla muhalif kesimlerde önemli bir ses getirmiştir. Bu toplantıda dile getirilen hususlar günlerdir yazılı, görsel 7e sosyal medyada, uzman olan veya olmayan pekçok kişi tarafından lehte veya aleyhte görüşler öne sürülerek değerlendirilmekte ve tartışılmaktadır. Toplantıda yapılan sunumlara ait metinler CHP resmî sitesinde “İkinci Yüzyıla Çağrı” başlıklı 78 sayfalık bir belge olarak yayınlanmıştır.[1]

Bu makalemizde, anılan toplantıda yapılan sunumlar hakkındaki görüş ve değerlendirmelerimiz yapılacaktır:

2- Faik Öztrak’ın konuşması:

CHP Parti Sözcüsü Sayın Faik Öztrak[2] aşağıda verilen dip nottan da görüleceği gibi, AKP tarafından 2011 yılında yok edilmiş Devlet Planlama Teşkilatı ve daha sonra Maliye Bakanlığı’ndaki uzun görev sürelerinde edindiği tecrübeyle çok deneyimli bir bürokrat ve siyasetçidir. Gerçi, 2001 krizinden sonra Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki 57. Hükümet döneminde, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in Hazine Müsteşarı olduğu dönemde Kemal Derviş ile birlikte Türkiye’yi ekonomik krizden çıkarmakta başarısız olan Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nın hazırlanmasında, uygulanmasında ve uluslararası kuruluşlarla müzakeresinde bürokrasi içinde en üst seviyede koordinasyon görevini üstlenmiş olmasına karşın, İkinci Yüzyıla Çağrı toplantısında coşkulu ve çoğu gerçekçi tespit ve hedefler içeren bir konuşma yapmıştır.

Sayın Öztrak’ın yapmış olduğu konuşma ile ilgili bazı konulardaki görüşlerimizi aşağıda özetlemeye gayret edelim:

“Dünya yeni bir sanayi devrimini yaşıyor. Yaşadığımız Dördüncü Endüstri Devrimi’nin yakıtı ‘işlenmiş veri’, iletişim teknolojisi ise sanal ve gerçek dünyanın bütünleşmesi. Otonom robotlar ve karanlık fabrikalar, nesnelerin interneti ve bulut teknolojileri, üç boyutlu yazıcılar ve artırılmış gerçeklik; tüm iş yapış biçimlerini değiştiriyor. Yaşamın her alanını dönüştürüyor.”

Sayın Öztrak, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun, toplantıya gelme nezaketi göstermeyen, uzaktan atanmış tele-başdanışmanı Jeremy Rifkin’in aynı toplantıya yaptığı sunumda “üçüncü sanayi devrimi” olarak tanımladığı gelişmelere “dördüncü endüstri devrimi” diyerek, ekip içindeki tanım birliğinin zayıf olduğunu göstermiştir. Bahsedilen “otonom robotlar ve karanlık fabrikalar[A], nesnelerin interneti ve bulut teknolojileri, üç boyutlu yazıcılar ve artırılmış gerçeklik[B]” sanayileşmiş ülkelerin kendi üretim ünitelerinde uyguladıkları yöntemlerdir. Yani bu yöntemleri uygulamak için önce sanayileşmek veya sanayileşirken bu yöntemleri kullanmak gerekir. Günümüzde otomobil üreten fabrikalarda pekçok robot çalışmaktadır. Ancak o fabrikaların inşaatı, çelik yapıları, o çeliğin üretildiği demir-çelik fabrikaları, demir-çelik fabrikalarının kullandığı taşkömürü, demir cevheri ve benzeri üretimler hep insan eliyle yapılmaktadır. Yani yüksek düzeyde otomasyon son ürün üretiminde yaygınlaşabilir. Yoksa sanayinin tümünün dönüşümü değildir.

 Sayın Öztrak, Merkez Bankası ile ilgili olarak;

“Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu bir ismi atayacağız. Merkez Bankası’nın hedefi ‘Enflasyonu kalıcı olarak düşük, tek haneye indirmek’ olacak.”

şeklinde bir yaklaşım sergiliyor. Merkez Bankası’nın başına öncelikle Türk halkının saygı duyacağı, liyakat sahibi, işini ülkemizin yüksek menfaatlerini gözeterek yapacak bir isim atanmalıdır. Eğer bu niteliklere sahip bir isim görevlendirilse, yapacağı icraatlar nedeniyle tüm dünya saygı duyacaktır.

Avrupa Birliği ile ilgili olarak;

“Feraha kavuşmak için, iki önemli çapamız varGüçlü Türkiye, güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır. Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini canlandıracağız. Bu çerçevede özellikle; 23. Yargı ve Temel Haklar Faslının gereklerini hızla tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını da AB’den isteyeceğiz.”

Güçlü Türkiye, güçlü Avrupa değildir. Çünkü Avrupa Türkiye’yi ortaklığa kabul etmemektedir ve de etmeyecektir. Avrupa Birliği, 40 yıldır ülkemizde onbinlerce vatandaşımızın katline, binlerce güvenlik görevlimizin şehit olmasına sebep olan PKK terörünü, ayrılıkçı kürt hareketini desteklemekte, teröristlere “özgürlük savaşçısı” demekte, kaçan teröristlere kucak açmaktadır.

Okumaya devam et  İkinci Yüzyıl

Gerekleri yerine getirilerek, tamamlanacağı belirtilen 23. Yargı ve Temel Haklar Faslının, özellikle “D. EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLAR 5. Kültürel Haklar” bölümü, Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti” denir şeklinde tanımladığı, Anayasamızın değiştirilemez olan 3. Maddesinin “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” fıkralarındaki ulus devlet tanımına tamamen aykırı, yerel dillerin ve özellikle Boşnakça, Arapça, Çerkezce, Zazaca ve Kırmançi ile yayın ve eğitim yapılmasının[3] önünün açılarak “millet birliğinin” tahrip edilmesine hizmet etmektedir. Aşağıda bağlantı adresi verilen belgede, bugüne kadar çeşitli yasalarda demokratikleşme bahanesiyle anayasanın 3. Maddesine aykırı olarak nelerin değiştirildiğini ibretle okuyabilirsiniz.

İkinci çapamız ise; hızla hayata geçireceğimiz ‘Yeni Nesil Kalkınma Stratejimiz’ olacak. Bu; hem ülkemizi ferahlatacak, hem de kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak.

2030 gündemi, sürdürülebilir kalkınma amaçları ve Paris İklim Anlaşması, aslında stratejimizin en önemli küresel referanslarıdır. Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik: Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye; üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye, zenginliği adil paylaşan Türkiye, temiz ve yeşil Türkiye.”

Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye: Tamamen paylaştığımız bir tercihtir.

“Biz bu nedenle ‘Bize kral değil, kural gerek’ diyoruz. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de; ‘Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem’ olacak.”

Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. 85 milyonu kucaklayacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olacak. Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlıkları yasal güvence altında olacak. Kamu İhale Kanunu’nu uluslararası normlara uygun şekilde yenileyeceğiz. İhalelerde şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Atamaları sadakate göre değil, liyakate göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız, siyasetin itibarını koruyacağız. Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi, Mali Eylem Görev Gücü’nün gri listesinden çıkaracağız. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de, OECD ülkeleriyle bu konuda aramızdaki makası, 2030’a kadar hızla kapatacağız.

Üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye: Tamamen paylaştığımız görüşlerdir.

“Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; sanayimizin, Endüstri 4.0 dinamikleri[C] ile Dijital Dönüşüm[D] ve Yeşil Dönüşüm[E] ışığında yüksek teknolojili, katma değerli bir yapıya dönüşmesini destekleyeceğiz. Yeşil yatırımların, sürdürülebilirlik projelerinin ve sosyal yatırımların finansmana ulaşımını kolaylaştıracağız.”

Üreterek zenginleşmenin temeli sanayi, sanayinin motoru ise imalat sanayisidir. TÜİK verilerine göre; 2021 Ocak-Mart döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %79,2’dir. Ocak-Mart döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %13,3’tür.[4] Görüldüğü üzere, imalat sanayimiz hammadde ve aramalı itibariyle ithalata bağımlıdır. Diğer bir deyişle hammadde ve aramalı ithalatında; başta döviz yokluğu, savunma sanayisi ihtiyacı olan tank motorları, aktarma organları, jet motorları, çipler, gemi motorları, imalat tezgâhları, kimyasallar, petrokimya ürünleri vb stratejik mallara uygulanan açık veya gizli ambargolar vb kısıtlamalar ile karşılaşıldığında yurtiçi sanayi üretimi yavaşlayacaktır. Bu durumda “Endüstri 4.0” uygulayabilmek için önce bu malları üretecek olan temel sanayilere yatırım yapmak, bu yatırımları yaparken bilişim teknolojilerini olabildiğince kullanmak gerekir. Ancak, üretimle ilgili bilgilerin internet üzerinden paylaşılmasını öngören, Son Not [C]’de değinilen “Cihaz Tabanlı İnternet (İng. İngilizce: Internet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı” tuzağa düşülmemelidir.

Okumaya devam et  İkinci Yüzyıla Çağrı

Sayın Öztrak, tamamına katıldığımız kalkınma stratejilerini;

“2030 gündemi, sürdürülebilir kalkınma amaçları ve Paris İklim Anlaşması, aslında stratejimizin en önemli küresel referanslarıdır. Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik:

–       Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye

–       üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye,

–       zenginliği adil paylaşan Türkiye,

–       temiz ve yeşil Türkiye.”

şeklinde dört sütun üzerine kurduklarını ifade etmektedir.

“Özellikle Kaynaklarımızı GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere bölgesel ekonomik gelişmişlik farklarını azaltacak yatırımlarda kullanacağız.” [F]

Bahsi geçen bu projelere yapılacak yatırımlar, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık üretimini katlayacak, istihdamda büyük artışlar sağlayarak, kentlere göçü yavaşlatacak ve tersine döndürecektir.

“Fert başına gelirimizi 20 bin doların üstüne çıkaracağız. Milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız 600 milyar doları aşacak. 7 yılda 8,5 milyon yurttaşımıza yeni iş yaratacağız.”

2030’a kadarki yedi yıl içinde ulaşılacağı belirtilen bu hedefler oldukça iddialıdır.  Bu kadar kısa sürede 2 trilyon doların üzerinde Milli Gelir yaratmak için yeterli tasarruf ve kaynak yoktur ve bu tür sanayileşme ve kalkınma projeleri, Batının başta BOP ve Doğu Akdeniz projelerinin hedeflerine aykırı olduğundan Batıdan kaynak bulmak mümkün değildir.

* * *

[1] : https://chp.org.tr/yayin/kinci-yuzyila-cagri-bulusmasi/Open

[2] : Faik Öztrak, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nden 1977 yılında mezun olan Faik Öztrak, 1987 yılında Birmingham Üniversitesi’nden Kalkınma Finansmanı konusunda lisansüstü diploma ve master (M. Soc. Sc.) derecelerini almıştır. Meslek yaşamına Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) 1978 yılında başlamıştır. DPT’de Daire Başkanlığı, Genel Müdürlük, Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. 2000 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nda Başkan Yardımcısı, 2001 krizinden sonra ise Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in Hazine Müsteşarı olmuştur. Bu dönemde Kemal Derviş ile birlikte Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nın hazırlanmasında, uygulanmasında ve uluslararası kuruluşlarla müzakeresinde bürokrasi içinde en üst seviyede koordinasyon görevini üstlenmiştir. Hükümet değişikliğinin ardından, 2003 yılında Hazine Müsteşarlığı’ndan ayrılmış, bu tarihten sonra Milliyet Gazetesi’nde ekonomi politikaları üzerine köşe yazarlığı, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde konuk öğretim üyeliği, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu direktörlüğü yapmıştır. 23, 24, 25 ve 26. dönemlerde CHP Tekirdağ Milletvekili seçilen Öztrak, 23. dönem TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinde ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi Türk Grubu’nda bulunmuş, Asamble’ye bağlı Ekonomik ve Mali İşler, Sosyal İşler ve Eğitim Komisyonu Başkanlığı yapmıştır. 24. dönem TBMM’de NATO Parlamenter Asamblesi (NATO-PA) üyesi olan Öztrak, NATO-PA Ekonomi ve Güvenlik Komitesi Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Halen NATO-PA Transatlantik Ekonomik İlişkiler Alt Komitesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. 2008-2016 yılları arasında CHP’de Parti Meclisi üyeliği, Genel Saymanlık, Ekonomi Politikaları, İşveren Sendikaları ve Kuruluşları, Dış İlişkiler (Vekaleten) Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlenmiş olup halen parti sözcüsüdür. https://tr.wikipedia.org/wiki/Faik_%C3%96ztrak_(1954_do%C4%9Fumlu)

[3] : Avrupa Birliği Müzakere Sürecinde Yargı ve Temel Haklar Faslı, Sayfa 113-114, https://www.ab.gov.tr/files/yargivetemelhaklar/yargi_ve_temel_haklar_kitap.pdf

[4] : https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Mart-2021-37415#:~:text=Y%C3%BCksek%20teknoloji%20%C3%BCr%C3%BCnlerinin%20imalat%20sanayi%20%C3%BCr%C3%BCnleri%20ithalat%C4%B1%20i%C3%A7indeki%20pay%C4%B1%20%13,%13%2C3’t%C3%BCr.

SON NOTLAR:

[A] : Karanlık fabrika, minimum veya sıfır insan müdahalesi ile üretim sağlayan, makinelerin operatöre veya gözetime ihtiyaç duymadan otomatik olarak çalışmasını hedefleyen bir üretim yöntemidir. Karanlık fabrika yöntemi, üretim sürecinin kritik kısımlarında daha fazla otomasyona dayanır. Aynı zamanda üretim sürecinin, insanlar fabrikadan ayrıldıktan sonra da devam edebilmesi sağlanır. Bu şekilde imalatta devamlılık sağlanırken, aynı ürün kalitesinde sabit bir üretim çıktısı elde edilmektedir. İnsanlar daha fazla yaratıcılık ve öngörü gerektiren görevlerle uğraşırken; daha basit ve tekrarlayan görevler robotlar tarafından üstlenilmiştir.

Okumaya devam et  İkinci Yüzyıla Çağrı üzerine – 3

[B] : Artırılmış gerçeklik (İngilizce: Augmented reality; AR), gerçek dünyadaki çevrenin ve içindekilerin, bilgisayar tarafından üretilen; ses, görüntü, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek meydana getirilen canlı veya dolaylı fiziksel görünümüdür. Bu kavram kısaca gerçekliğin bilgisayar tarafından değiştirilmesi ve artırılmasıdır. Teknoloji kişinin gerçekliğini zenginleştirme işlevini görür. Buna karşın sanal gerçeklikte ise gerçek dünya yerine tasarlanıp canlandırılmış bir dünya vardır. Zenginleştirme gerçek zamanlı gerçekleşir ve çevredeki ögeler ile etkileşim içindedir. Gelişen zenginleştirilmiş gerçeklik teknolojisinin de yardımıyla kullanıcı etrafındaki bilgi ile etkileşime girebilir. Bulunulan çevreyle ilgili yapay bilgi ve ögeler gerçek dünyayla bağdaşabilir. Zenginleştirilmiş gerçeklik teriminin literatüre 1990 yılında Boeing üzerinde çalışan Thomas Caudell tarafından kazandırıldığına inanılır.  https://tr.wikipedia.org/wiki/Art%C4%B1r%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F_ger%C3%A7eklik

[C] : Endüstri 4.0 temel olarak Bilişim Teknolojileri ile Endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Ana bileşenlerinden ilki Yeni Nesil Yazılım ve Donanım, yani bugünün klâsik donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir. İkinci ve belki de en önemli bileşen ise Cihaz Tabanlı İnternet (İng. İngilizce: Internet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş, sensör ve işleticilerle donanmış, İnternet bağlantılı akıllı elektronik sistem bu sisteme kısaca Siber-Fiziksel Sistemler de diyebiliriz. Üretim sürecinde fabrikalardaki makinelerde siber-fiziksel sistemlerin kullanılması demek insanlardan neredeyse bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek ‘akıllı fabrikalar’ demektir. Eğer Endüstri 4.0 stratejisi gerçekleşirse üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı azalacak, üretim miktarı ve kalitesi artacak.https://tr.wikipedia.org/wiki/End%C3%BCstri_4.0

 [D]: Dijital dönüşüm, toplumsal ve sektörel ihtiyaçlara dijital teknolojilerin entegrasyonuyla çözüm bulmanın ve buna bağlı olarak iş akışlarının ve kültürün gelişmesi ve değişmesi sürecini tanımlayan bir kavramdır. Yaratıcılığı ve inovasyonu merkeze alan dijital dönüşüm, geleneksel metodlardan daha verimli sonuçlar elde etmek için ortaya çıkmıştır. Dijital Dönüşüm, insan ve çevre odağında, teknolojinin sosyolojiyle etkileşiminden ortaya çıkan “yaratıcı yıkımla”, toplumsal olarak yeni bir yönetim, üretim ve yaşam sürecine değişerek dönüşümü olarak da ifade edilebilir.https://tr.wikipedia.org/wiki/Dijital_d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm

[E] : Avrupa Yeşil Mutabakatı; Avrupa Birliği’nin gelecek dönem sanayi politikasının ve ekonomik büyüme stratejisinin çerçevesini çizen yeni yol haritasıdır. Üretim, tüketim, yaşama ve çalışma biçimlerinde kaynak verimliliği ve sera gazı emisyonlarını azaltma odağında dönüşümü hedefler.https://www.deik.org.tr/deik-yesil-donusum#:~:text=Avrupa%20Ye%C5%9Fil%20Mutabakat%C4%B1%20Nedir%3F,emisyonlar%C4%B1n%C4%B1%20azaltma%20oda%C4%9F%C4%B1nda%20d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm%C3%BC%20hedefler.

[F] : GAP, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin durdurulan sulama sistemleri yatırımlarının hızla bitirilmesi gerekir.

DAP Doğu Anadolu Projesi, DAP kapsamında gıda ve tarım sektörünün öncelikleri; toprak ve su kaynaklarının daha etkin kullanılması, bitkisel ve hayvansal ürün üretiminde çeşit ve verim artışının sağlanması, elde edilen ürünlerin katma değer artışı için bölge dahilinde işlenmesi, yenilikçi uygulamaların bölgeye özgü biçimde yaygınlaştırılması yanında pazarlama ağlarının geliştirilmesi ve ürün ticaretinin artırılmasıdır. http://www.igdirozelidare.gov.tr/kurumlar/igdirozelidare.gov.tr/Dap/DAP%20SAYFASI.pdf

KOP, Konya Ovası Sulama Projesi, birkaç değişik kaynaktan Konya Ovası’nın sulanmasını sağlayacak büyük sulama projesidir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Konya_Ovas%C4%B1_Projesi

DOKAP Doğu Karadeniz Projesi, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin, kaynaklarını değerlendirerek bölgenin yaşam kalitesi ve gelir düzeyini artırmak, bölge içi ve bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltmak, ülke düzeyinde sosyal istikrar ve ekonomik gelişmeyi sağlamayı hedefleyen bir bölgesel gelişim projesidir.https://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fu_Karadeniz_Projesi

Haluk Dural 
Milli Merkez Genel Sekreteri
17.12.2022


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir