Suriye İç Savaşı’nın 10. Yılında Katiller Yarışı

Biden-Putin arasında "kim daha katil" tartışması ilginç aşamalara evrildi. Rusya'nın Washington'dan büyelçisini istişare için çağırması, diplomaside, bağların koparılmadan önce gevşetilmesi demektir. Biden'ın Putin'i seçimlere müdahale ve zehirleme gibi gerekçelerle suçlamasına karşılık, Putin'in "aynaya bakıp kendini anlatıyorsun, adını sormadım.." türünden vecizelerini Suriye üzerinden de incelemek gerek. Bu gibi tartışmalar sayesinde Rusya'nın yeniden super güç yolu açılırken ABD'nin Avrupa'daki zemininin güçlenmesi ayrı konudur. Biden-Putin'in asıl hedefi olmasa da iki ülke mahfilleri açısından katillik başlığıyla gelişen bir anlamda danışıklı dövüş, küresel politikaları açısından verimli hale gelmiştir. ABD ve Rusya istihbaratları, hangisinin kaç yüzbinlerin katili olduğu hakkında yeterli bilgilere sahiptir. Her ikisi de ülkemize sıçrayan kan gölünün baş mimarlarıdır. Bu katliamda İsrail, Avrupa ve diğer küresel güçler ile mesela Papalık gibi aktörlerin katkısı ayrı konulardır. Papa'nın hâk ile yeksân Irak gezisinin, emniyet literatüründe "katilin, cinayet mahalline uğraması" olarak açıklanması, yerinde bir tespittir. Nitekim Irak'ı ve Suriye'yi yangın yerine çeviren sürecin başında Bush'un kilise temelli evhamları da bulunmaktaydı. Irak'taki mabetleri yıkan teröristlere silahları kimin verdiği, aptalca bir soru değilse "tecâhül-i ârifâne"dir. Cevabını çok iyi bilen Papa, soruyu yanlış yerde yanlış kişilere sormuştur. Bununla beraber bu ilginç ziyaret ile başlayan asırlık, belki milenyumluk proje ayrı bir konudur. - abd belgesine gore pyd pkk nin suriye kolu 1456130413

Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya

Suriye İç Savaşı’nın 10. Yılında Katiller Yarışı

Biden-Putin arasında “kim daha katil” tartışması ilginç aşamalara evrildi. Rusya’nın Washington’dan büyelçisini istişare için çağırması, diplomaside, bağların koparılmadan önce gevşetilmesi demektir. Biden’ın Putin’i seçimlere müdahale ve zehirleme gibi gerekçelerle suçlamasına karşılık, Putin’in “aynaya bakıp kendini anlatıyorsun, adını sormadım..” türünden vecizelerini Suriye üzerinden de incelemek gerek. Bu gibi tartışmalar sayesinde Rusya’nın yeniden super güç yolu açılırken ABD’nin Avrupa’daki zemininin güçlenmesi ayrı konudur. Biden-Putin’in asıl hedefi olmasa da iki ülke mahfilleri açısından katillik başlığıyla gelişen bir anlamda danışıklı dövüş, küresel politikaları açısından verimli hale gelmiştir.

ABD ve Rusya istihbaratları, hangisinin kaç yüzbinlerin katili olduğu hakkında yeterli bilgilere sahiptir. Her ikisi de ülkemize sıçrayan kan gölünün baş mimarlarıdır. Bu katliamda İsrail, Avrupa ve diğer küresel güçler ile mesela Papalık gibi aktörlerin katkısı ayrı konulardır. Papa’nın hâk ile yeksân Irak gezisinin, emniyet literatüründe “katilin, cinayet mahalline uğraması” olarak açıklanması, yerinde bir tespittir. Nitekim Irak’ı ve Suriye’yi yangın yerine çeviren sürecin başında Bush’un kilise temelli evhamları da bulunmaktaydı. Irak’taki mabetleri yıkan teröristlere silahları kimin verdiği, aptalca bir soru değilse “tecâhül-i ârifâne”dir. Cevabını çok iyi bilen Papa, soruyu yanlış yerde yanlış kişilere sormuştur. Bununla beraber bu ilginç ziyaret ile başlayan asırlık, belki milenyumluk proje ayrı bir konudur.

Suriye İç Savaşı’ndaki felaketler zincirinin sorumlusu olarak sadece terör örgütlerini görmek, göstermek bunları sürekli kılmanın en kestirme yoludur. Böyle bir coğrafyada her terör örgütünün finansörü, destekçisi, hâmisi durumundaki başta ABD ve Rusya olmak üzere İsrail, İran, İngiltere, Fransa, Çin ve diğer devletleri görmek ve onların gerçek hedeflerini doğru okumak lazımdır. Her ne kadar temelde Büyük İsrail olsa da her birinin hesapları farklıdır. Bununla beraber genellikle farkında olmadan daha küçükler, büyüklerin piyonu olmuşlardır. Bu anlamda küçük devletler, şartları dikkate alarak karar verirler; büyükler ise küçüklerin, kendilerinin istediği kararları alması için gerekli şartları oluştururlar. Arap Baharı sürecinde sadece o günkü haberleri dinleyerek politikalarını oluşturanlar kullanılmış, aldatılmışlardır. Bu süreçte hissedarları oldukça karışık bağlantılar üzerinden büyük güçlere çıkan terör örgütleri son derece kullanılışlı enstrümanlardır.

10 yıl boyunca belirtilen devletlerin taşeron örgütler üzerinden hangisinin kaç on bin kişinin katili olduğu, muhtemel bir Suriye İç Savaşı Ansiklopedisi’nin konusudur. Katliam çeteleri ile devletler arasında herkesin gözü önünde cereyan eden bağlantılar dahi ürkütücü boyutlardadır. Gizli bağlantıların ayrıntıları için on yıllar beklenecektir. Öte yandan bilinen bağlantılar da birkaç adım sonra kördüğüme dönüşmektedir. Mesela ABD füzeleriyle öldürülen İranlı general Kasım Süleymani’nin CIA ile işbirliği halinde Haleb’i yerle bir ederek on binlerce Sünni Müslümanın katili olması gibi. Tıpkı daha önce Afganistan’da, Yemen’de yaptıkları gibi.

2021 başı itibariyle Irak ve Suriye enkazı, hem İsrail, ABD’nin hem de Rusya’nın tam da arzu ettiği sonuçlardır. Netice itibariyle İsrail çevresinde güçlü bir devlet kalmamış, uydu devletler tomurcuklanmaya başlamıştır. Rusya ise Doğu Akdeniz’in önemli deniz ve hava üslerine sahip olmuştur. Doğu Türkistan’dan çakma terörist alayları gönderen Çin, büyük bir iştahla yıkılan şehirlerin inşasından pay almayı beklerken bölgede Çin kolonilerinin temelleri atılmıştır.

İç savaşın daha başında Ankara-Şam ilişkilerinin kesilmesi ile başlayan politikaların çok daha tehlikeli sonuçları olacağını bu sütunlarda yazmış olmam, ileri görüşlü olmamdan kaynaklanmamaktadır. Arap dünyasına da artık demokrasi geldiğini savunan az çok tarih, jeopolotik, sosyoloji bilgisi de bulunan uluslararası ilişkiler uzmanlarının, bu tür hayalperest laflarına kendileri de inanmadığı halde milyonların ölümüne, sakat kalmasına yol açan süreci alkışlamaları ibretle hatırlanacaktır. 10 yıl boyunca her fırsatta, Türkiye’nin Suriye rejimi ile yeniden ilişki kurması için fırsatın kaçırılmaması gerektiğini hatırlatmam da bu coğrafyayı, buradaki asırlık stratejileri az çok bilen herkesin görmesi gereken gerçeklere dayanmaktaydı. Esasen bu yıllarda nice programlarda Türkiye’nin katil Esed ile bağları koparan Suriye politikasını doğru bulduklarını, rejim ile yapılması gereken işlerin Rusya üzerinden halledilmesinin yerinde olduğunu savunan arkadaşlar, perde kapanınca, programa ara verilince “Suriye ile ilişkilerin koparılmasını kendilerinin de yanlış bulduklarını, ama….” cümlelerini fısıldamışlardır. Böyle bir konuda 10 yıl sonra haklı çıkmış olmak dahi hüzün sebebidir. Zira onlar da Esed’in sadece kullanılışlı bir kiralık katil olduğunu, ona silah temin eden asıl katillerle Türkiye’nin sorunu olmaması çelişkisini kabul etmişlerdi.

Belirtmek gerekir ki 10 yıl önce olayların başlangıcında Türkiye’nin ÖSO’yu örgütlemesi ve ülkesinde karargâh kurdurtması yanlışların başlangıcını oluşturmaktadır. 10 yıl sonradan bakınca mutlaka görülmesi gereken husus: ÖSO her ne kadar mazlumların haklarını koruyan ve savunan bir örgüt olsa da sonraki terörist örgütlerin, Suriye coğrafyasında zemin bulmasının yolunu açmıştır. Bir günlüğüne veya birkaç saatliğine Ankara’ya gelen Pentagon, CIA veya Beyaz Saray yetkililerinin, bu örgütün kurulması sürecinde neler konuştuklarının, ne gibi vaat ve tehditlerde bulunduklarının açıklanma zamanı gelmiştir. ABD’nin yönledirmesiyle kuruluşuna öncülük ettiğimiz ÖSO’nun teörist örgütlerin kuruluşuna öncülük yaptığının delili, ABD’nin bir aşama sonra ÖSO’yu bırakıp başka örgütlerle iş tutmasıdır ki netice itibariyle dev gibi ABD-PKK-PYD terörist (Kürt değil!) organizasyonu ortaya çıkmıştır.

2021 itibariyle Washinton’ın başlangıçta neler söylediği-neler yaptığı kapsamında, Türkiye’yi nasıl aldatmış olduğunu o günkü sorumlular bütün ayrıntılarıyla ifşa etmelidirler. Her ne kadar bir kısmının yolları ayrılmış olsa dahi Türkiye’nin güvenliği ve bölgenin yeniden inşası için bu süreçteki sahtekarlıklar bir an önce gün yüzüne çıkarılmalıdır. Belki bunun faturası ağır olabilir ancak ertelenen hesabın faturası çok daha ağır olacaktır. 10 yıl boyunca, “zararın neresinden dönülürse kârdır” cümlesini tekraren yazdım. 10 yıl önce Esed’in bu kadar iktidarda kalabileceğini herkes gibi bu satırların yazarı da tahmin etmemişti. Ancak Esed’in başında olduğu Şam rejiminin, İsrail-ABD stratejileri için en uygunu olduğu gün gibi âşikardı. Siyonist hedefler doğrultusunda Türkiye’nin lehine olan Suriye ile bağların koparılmasının, bütün bölge için felaket olacağı ortada idi. 2021 itibariyle her ne kadar Şam diyarı harap olmuşsa da bunun inşası, yaraların sarılması için Türkiye ile işbirliği aklın, siyasetin, jeopolitik gerçeklerin öncelikli şartıdır. Kimin daha katil olduğu tartışılırken Suriye’deki katliamların tekrar gözden geçirelmesi, katiller için hareket alanının daraltılması, yok edilmesi yollarının görülmesi gerekmektedir.

Öncevatan, 23.03.2021

[email protected]

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Alaeddin Yalçınkaya, 1961'de Elazığ'da doğdu. Adapazarı Ozanlar Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1987-1996 yılları arasında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde çalıştı. İ.Ü. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde "Cemalettin Efgani ve Türk Siyasi Hayatı Üzerindeki Etkileri" konulu teziyle 1990’da Yüksek Lisans, “Sömürgecilik-Panislamizm Işığında Türkistan” başlıklı tezi ile 1995’te doktora eğitimini tamamladı.

1993-1994 yıllarında, New York University, Center for Middle Eastern Studies'de visiting scholar statüsüyle araştırmalarda bulundu. 1996’da Sakarya Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent, 2000 yılında doçent, 2007’de Profesör olan Yalçınkaya, 2013 yılından beri Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesidir.

Yayınlanmış kitaplarından bazıları, "Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler Birliği'nde Moskova - Türkler İlişkileri", "Almatı'dan Akmola'ya Kazakistanı'ın Başkenti", "Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları", "Etnik Düğümlerden Küresel Kördüğüme Kafkasya'da Siyasi Gelişmeler" başlığını taşımaktadır.

Yalçınkaya, Sakarya, Kocaeli, Bahçeşehir, Marmara üniversiteleri ile İstanbul, Şükrü Balcı Polis MYO'nda Uluslararası İlişkiler, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Örgütler, Diplomatik Yazışma Teknikleri, Bölgesel Dış Politika, Türk Dünyası ve Kafkasya, İnsan Hakları Hukuku gibi alanlarda lisans ve lisansüstü seviyesinde dersler vermiştir/vermektedir.

Evli ve iki çocuk babası olan Yalçınkaya, halen Marmara Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanıdır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Ermeni orospo çocukları siz kimsiniz itler türklere küfrediyorsunuz örümüz kökümüz gelmiş orta asyadan biz başkayız amerika rusyadan oküfürlerin hepsini sizin…

  • Devlet işlerini anlamak

    Devlet işlerini anlamak

    Sn. Erdoğan amatör kümede top koştururken, Kılıçdaroğlu Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanıydı. Sn. Erdoğan bir firmada çalışmaya başladığında, Kılıçdaroğlu Gelirler Genel Müdürü’ydü. Sn. Erdoğan  Refah Partisi’nde […]


  • Bu izinleri kim verdi?

    Bu izinleri kim verdi?

    43 gün oldu. Israrla talep ediyoruz, soruyoruz, bu izinleri kim vermiş? Kim göz yummuş 43. gün. 50 bin 96 kişi öldü, 107 bin 204 kişi […]


  • Muhalefet gelirse Elektriksiz kalacakmışız

    Muhalefet gelirse Elektriksiz kalacakmışız

    Şenyurt: Elektriksiz kalınacabileceği söylentisine, enkaz altındaki depremzedeleri hatırlattı BİZ AYDINLIK TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETME İDDİASI İLE GELİYORUZ Cumhuriyet Halk Partisi Konya Milletvekili A.Adayı Rıdvan Şenyurt, muhalefetin […]


  • YÜZYÜZE HAYAT, YÜZYÜZE TEORİ, YÜZYÜZE EĞİTİM

    YÜZYÜZE HAYAT, YÜZYÜZE TEORİ, YÜZYÜZE EĞİTİM

    Diploma Kalitelerinin Zedelenmemesi için Yüz-Yüze Eğitim veya Eğitimi Yaz Dönemine Ötelenmesi Önerilebilinir Uzaktan Eğitim Yerine Düzenli Eğitim İçin Koşullar Yaratılabilir Deprem sonrası 17 Şubat 2023 […]


  • İstifa Kültürü

    İstifa Kültürü

    Ortada bir başarı varsa, benim başarımdır, Bir başarısızlık varsa, benimle ne alakası var… Bu nereden geliyor biliyormusunuz? Çocukluktan. Son beş nesil böyle yetişti, belki daha […]


  • 21 MART, DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ !!!

    21 MART, DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ !!!

    Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey,kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.Mustafa Kemal ATATÜRK Değerli arkadaşlar, 21 Mart günü, […]


  • EĞİTİMDE KALİTE VE DONANIM ŞART

    EĞİTİMDE KALİTE VE DONANIM ŞART

    Çeşitli yarışmalar da ve sokak röportajlarında gördük ki, eğitimde kalite ve donanım kalmamış. Böylece eğitim seviyemiz, gelişmiş ülkeler seviyesinde değil de, üçüncü sınıf Afrika ve […]


  • JETON

    JETON

    Günlük hayatımızda ‘Jeton’ çok önemli yer tutmaktaydı. Çevirmeli telefonlar vardı. Telefonlara bağlı birde JETON kutusu bulunurdu. Jeton satın alırdınız. Kutunun boşluk yerine Jetonu yerleştirip aşağıya […]


  • BAK MUHARREM !

    BAK MUHARREM !

                Bak Muharrem, bugün cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklayacakmışsın.             Açıkla ve aday ol lütfen.             Ve CHP’ye geri dönmek ya da Milet İttifakı”na (doğrusu Halk İttifakı’dır, sen anlamazsın) destek […]


  • Türkiye Rus uçaklarına yer hizmeti verecek…

    Türkiye Rus uçaklarına yer hizmeti verecek…

    Türkiye’nin ABD ve AB yaptırımlarına uyarak Rus hava yolu şirketlerine ait Boeing ve Airbus uçaklarına yakıt vermeyi durdurduğu haberleri sonrası, iki ülkenin havacılık otoriteleri Ankara’da […]


  • Atılan her oya sahip çıkacağız

    Atılan her oya sahip çıkacağız

    VEKİL BÜLBÜL: KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN HER BİR OYA SAHİP ÇIKACAĞIZ! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Süleyman Bülbül, yurt dışında […]


  • Özal, adaylık başvurusunu yaptı

    Özal, adaylık başvurusunu yaptı

    ÖZAL CUMHURBAŞKANI ADAYLIK BAŞVURUSUNU YAPTI Türkiye İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Özal, Yüksek Seçim Kuruluna giderek 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde Cumhurbaşkanlığı adaylığı için resmi başvurusunu […]



Posted

in

by