Musul, Kerkük ve 18 Ada

Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya - 12tepeden

Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya

Siyasilerin sorumluluklarının, iktidar veya muhalefet pozisyonlarına göre, hatta belediye başkanı, milletvekili veya bakanlık görevlerine göre değişmesi kaçınılmazdır. Muhalefette iken bir görüşü savunanın iktidar mensubu olduğunda tersi kararlar alması genellikle makul karşılanır. Bununla beraber ideal olan, hangi görevde olursa olsun temel konularda doğru bildiklerini savunma ve uygulamadır. Muhalefette iken doğru sandığının iktidara geldiğinde yanlış olduğunu anlamak, makul hatta makbul bir davranıştır. Ancak bu durumun da halka izah edilmesi gerekir.

İktidar veya muhalefetten bağımsız olarak siyasi yelpazenin her kesimine zaman zaman ihtiyaç duyulmaktadır. Aşırı milliyetçilik veya muhafazakarlıktan merkeze, sola ve aşırı sola politikaların gerekli veya anlamlı olduğu şartlar ortaya çıkabilir. Genellikle merkez sağ veya sol, mevcut kurumları ve politikaları sürdürme ve koruma, devrimlere veya “eksen değişmesi”ne mesafeli olma anlamına gelmektedir. Yelpazenin sağına gittikçe ırkçılığa varan milliyetçilik, ülkeye ve şartlara göre “eski toprakları geri alma” temelli irredentist versiyonlar sözkonusu olabilir. Sola gidildikçe, mevcut kurumlar, politikalar, gelenekler sorgulanırken halkların birliği söylemi, bir aşama sonra toplumsal değerlerle savaşa dönüşebilir. Bununla beraber sanayi devrimi sonrası batıda sosyal adalet mekanizmaları önemli ölçüde sosyalist liderlerin çıkışları sayesinde gelişmiştir. Nihai hedefi komünizm olan aşırı sol düşünürler, mevcut ulus devletleri hedef almış, başarılı olduğu coğrafyalar sözkonusu olmuştur. Ancak batının sanayi toplumu, gidişin tehlikeli olduğunu görerek çalışanların sosyal haklarını dikkate alan düzenlemeleri zamanında gerçekleştirmek zorunda kalmıştır.

Temelinde istikrar, güven, müzakere yeteneği ile birlikte gücünü kullanabilme sanatı olan dış politikada aşırı söylemler, bazen iktidarların işini kolaylaştırabilmektedir. Türkiye’ye karşı oyalama taktiğini benimsemiş Avrupa liderleri, yelpazenin uçlarında yer alan ırkçı söylemleri bahane ederek Türk ve İslam karşıtı politikalarına meşruiyet kazandırmaktadırlar. “Bizim dediğimizi yapmazsanız, aşırıların iktidarında işiniz daha zor olur” anlamındaki tutumlarını sürdürürken muhtemelen perde arkasında ırkçılara teşekkür ediyorlar. Bununla beraber kitlelere bu alanda da liderlik etmesi gerekenlerin radikal söylemlerden sebeplenme yolunu seçmeleriyle nasıl bir uçurumun kenarına geldiklerini kendileri de görmektedirler.

Musul, Kerkük, Halep, Batı Trakya, Kıbrıs veya Kırım gibi, kısaca eski topraklar diyebileceğimiz konularda tarihî veya kültürel mirasımız oldukça zengindir. Bununla beraber Uluslararası Hukuk şartlarını veya Uluslararası Sistem gerçeklerini her aklı başındaki politikacı görmelidir. Ülkücü veya Alperen benzeri çıkışların siyasal kültür, toplumsal hafıza yanında dış politik etkisi de son derece önemlidir. Muhalefette olanların, iktidarın dile getiremeyeceği gerçekleri cesurca savunmasına da bazen şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Buna karşın ağızdan çıkan söz, tam tersi politikaların, baskıların, zulümlerin gerekçesini oluşturuyorsa iki kere düşünmek lazım.

Musul-Kerkük, Lozan süreci ve sonrasında çeşitli hilelerle Türkiye’den koparılmıştır. Bu bölgenin Irak’ın parçası olduğuna dair hukuksal belgeyi biz de imzaladık. Bugünkü şartlarda yapılması gereken, arkasında olduğumuz bu devletin birliğini savunurken oradaki soydaşlarımızın (Türkü, Kürdü ve Arabı ile) haklarını, güvenliklerini, refahını kollamak ve geliştirmektir. Beş veya on bin vatan evladını oraya göndermeyi telaffuz edince, müdahil aktörlerin bölge halkına baskı yapma fırsatı çıkıyor. Sırf bu tür söylemlerden dolayı Türkmenlere karşı yeni kumpas ve haksızlık mekanizmaları bilinçaltına yerleştiriliyor. Bu bağlamda iktidarın net olarak dile getiremediği, Irak’ın kuruluşunda Türkiye imzasından kaynaklanan haklarını, muhalefetin daha gür bir şekilde getirmesi beklenmektedir. Ancak bu süreçte tuzak söylemlerden kaçınmak, halkları gerçeklerden uzaklaştırarak hayal dünyasında ezilmeye mahkum etmememek gerekmektedir.

Musul ve Kerkük konusundaki bu hatalı söylemlere karşın Ege’de Yunanistan’ın fiilen işgal ettiği, hukuken protesto edilmediğinden zamanaşımı süreci işleyen 18 ada konusunda milliyetçi veya vatansever eylemleri bırakalım söylemlerin dahi gündeme gelmemesi endişe vericidir. Ekonomik değeri sıfıra yakın olan bu adacıklar için ortaya düşmeye gerek olmadığını zannedenlerin, mâlî kriz içindeki Yunanistan’ın niçin bu adacıklara garnizon kurduğunu, niçin cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı, bakanlar veya başpiskopos seviyesinde ziyaretler düzenlendiğini sorgulamaları gerekmektedir.

“Megali İdea” hayali, ortalama Yunan politikacısının savunduğu bir ülkü olup yelpazenin sağına doğru çok daha aşırı söylem ve eylemler sözkonusudur. Albaylar cuntasının teşviki ile Kıbrıs’ta Nikos Sampson liderliğindeki darbeyle Enosis’i (Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak) gerçekleştirme hayali de bu ideanın bir parçasıydı. Barış Hareketi ile Enosis büyük yara aldığı halde, 18 adaya yapılan yatırımlar, Megali İdea’nın santim santim uygulamasının aşamalarıdır. Bu bağlamda adaların karasuları ve fır hattı konusu ile Türk donanmasının Marmara’ya hapsedilmesi, tehlikenin sadece birkaç maddesini oluşturmaktadır.

Düne kadar Türkiye toprağı olan bu adaların birkaç yüz kişilik askeri birlikler tarafından işgalinin hiçbir uluslararası hukuk temeli bulunmamaktadır. Dolayısıyla iktidarın yeni bir gaile almama kaygısına karşın muhalefetin söylemden öteye eylem aşamasında dahi bu adaları savunması, gerektiğinde sivil toplum kuruluşları mensupları (ülkücüler, alperenler, vatanseverler…) olarak planlı programlı bir şekilde buradaki işgalcileri çıkartmaları, haktan öteye bir görev haline gelmiştir. Tıpkı Sütçü İmam gibi böyle bir çıkış yapan lider ve izleyenleri tarihe altın harflerle adlarını yazdıracaklardır. Bu fiili işgale karşı sivil direnişi, Türkiye’nin güvenlik güçleri çeşitli saiklerle engellemediği takdirde birkaç yüz kişilik topluluk karşısında Yunan işgalciler adaları terketmek zorunda kalacaktır.

Belirtmek gerekir ki 18 adaya genç vatanseverleri çıkarırken bunların hayatlarını veya geleceklerini risk altına atmamak için gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu arada Ülkücüleri veya Alperenleri vatan aşkıyla ateş hattına süren liderler ile varsa çocukları ve yakınları da bu hareketin içinde olmalıdırlar.

07.11.2017, Öncevatan

[email protected]

Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya - 12tepeden

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Alaeddin Yalçınkaya, 1961'de Elazığ'da doğdu. Adapazarı Ozanlar Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1987-1996 yılları arasında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde çalıştı. İ.Ü. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde "Cemalettin Efgani ve Türk Siyasi Hayatı Üzerindeki Etkileri" konulu teziyle 1990’da Yüksek Lisans, “Sömürgecilik-Panislamizm Işığında Türkistan” başlıklı tezi ile 1995’te doktora eğitimini tamamladı.

1993-1994 yıllarında, New York University, Center for Middle Eastern Studies'de visiting scholar statüsüyle araştırmalarda bulundu. 1996’da Sakarya Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent, 2000 yılında doçent, 2007’de Profesör olan Yalçınkaya, 2013 yılından beri Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesidir.

Yayınlanmış kitaplarından bazıları, "Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler Birliği'nde Moskova - Türkler İlişkileri", "Almatı'dan Akmola'ya Kazakistanı'ın Başkenti", "Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları", "Etnik Düğümlerden Küresel Kördüğüme Kafkasya'da Siyasi Gelişmeler" başlığını taşımaktadır.

Yalçınkaya, Sakarya, Kocaeli, Bahçeşehir, Marmara üniversiteleri ile İstanbul, Şükrü Balcı Polis MYO'nda Uluslararası İlişkiler, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Örgütler, Diplomatik Yazışma Teknikleri, Bölgesel Dış Politika, Türk Dünyası ve Kafkasya, İnsan Hakları Hukuku gibi alanlarda lisans ve lisansüstü seviyesinde dersler vermiştir/vermektedir.

Evli ve iki çocuk babası olan Yalçınkaya, halen Marmara Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanıdır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Babam Uğur Otluçimen de o anda ekmek alıyormuş fırıncıdan o da hakkın rahmetine kavuşmuş. Allah rahmet eylesin.

  2. Benimde annemin amcası Abdullah Soylu dedemiz bu olayda şehit olmuştur. Kendisi o tarihte bölgede fırıncılık yapmaktadır ekmek dağıtımı yaparken o…

  3. Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı?! Hadisler? KUR’AN!? Din’den beslenenler-sömürücüler-din satıcıları; ‘Tanrı-Allah-Kitap-Kur’an’ söylemiyle bireysel olması gerekirken, kurumsallaştırdıkları ‘inancı’ önce; Yahudilik-Hıristiyanlık-Budizm gibi farklı dinlere,…

  4. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  5. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  6. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  • BAKMAK ve GÖRMEK

    BAKMAK ve GÖRMEK

                Kimi yazılarımda ‘ben söze bakarım’ dediğim için eleştiriler almıştım.             Bu uzsözün tamamı; “ben söze bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım adam […]


  • “Can güvenliği her şeyin önünde…”

    “Can güvenliği her şeyin önünde…”

    Yaşanan depremler olası İstanbul’da beklenen depremi gündeme taşıdı. Uzmanlar İstanbul’da yıkıcı depremin olabileceğini söylüyor ve tedbir almada geç kalınmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Prof. Dr. Naci […]


  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • HANGİ TATAR?-HÜSEYİN MÜMTAZ

    HANGİ TATAR?-HÜSEYİN MÜMTAZ

    HANGİ TATAR? HÜSEYİN MÜMTAZ KKTC Cumhurbaşkanı Tatar bir gazetecinin; “14 Mayıs sonrası Türkiye politikasını değişirse siz aynı çizgide kalmaya devam edecek misiniz?” sorusuna, “Böyle doğdum, […]


  • Marmaris, İngilizler için daha maliyetli…

    Marmaris, İngilizler için daha maliyetli…

    Turizm sezonunda bu yıl daha çok İngiliz Türkiye’ye gelecek. Özellikle Marmaris, Bodrum gibi tatil yörelerinde bu yaz daha çok İngiliz göreceğiz. Marmaris, Dalaman ve Bodrum’a […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]



Posted

in

by