AMERİKALI ÜNÜVERSİTE HOCALARININ 1915 SOYKIRIM İDDİALARINA KARŞI ÇIKIŞLARI

 2015 yılı 1915 Zorunlu göç olayının yüzüncü yıldönümüdür. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Ermeni Diyasporası sadece Avrupa ve Amerikada değil bütün dünyada fırtına gibi esecek ve propağanda faaliyetleri çeşitli gösterilerle doruk noktasına ulaşacaktır. 50 yıldır bu konu içinde boğuşmuş, inanması zor ama gerçek anlamda Ermeni dostu bir Türk aydını olarak, 1915 olaylarını değişik açılardan ele alarak sizlere tarihi gerçekleri sunmaya çalıştık, çalışacağız. Ancak bu yazılar okunup geçilecek bir yazı olsun diye yazılmıyor, kendini aydın gören her Türk genci bu belgeleri bilmeli, soruları varsa araştırmalı ve ulusunu binbir ayrı nedenle haksızlığa uğratmak istiyenlere karşı savunmak isterken de kullanmalıdır. 5-6 sene önce yazdığım bir yazıda “ Türk aydınları artık üç cephede savaşmak mecburiyetindedir. Birinci cephe İrtica, İkinci cephe PKK ve Ayrılıkçı güçler, üçüncü cephe Ermeni ve Rum Diyasporasıdır. Birinci hiç mücadele edilemeden kaybedildi, ikinci cephe: iyiye doğru gidiyor iddialarına rağmen kaybedilmek üzere ve üçüncü cephede de büyük zafiyetler var. - bayrak abd tr

 2015 yılı 1915 Zorunlu göç olayının yüzüncü yıldönümüdür. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Ermeni Diyasporası sadece Avrupa ve Amerikada değil bütün dünyada fırtına gibi esecek ve propağanda faaliyetleri çeşitli gösterilerle doruk noktasına ulaşacaktır. 50 yıldır bu konu içinde boğuşmuş, inanması zor ama gerçek anlamda Ermeni dostu bir Türk aydını olarak, 1915 olaylarını değişik açılardan ele alarak sizlere tarihi gerçekleri sunmaya çalıştık, çalışacağız. Ancak bu yazılar okunup geçilecek bir yazı olsun diye yazılmıyor, kendini aydın gören her Türk genci bu belgeleri bilmeli, soruları varsa araştırmalı ve ulusunu binbir ayrı nedenle haksızlığa uğratmak istiyenlere karşı savunmak isterken de kullanmalıdır. 5-6 sene önce yazdığım bir yazıda “ Türk aydınları artık üç cephede savaşmak mecburiyetindedir. Birinci cephe İrtica, İkinci cephe PKK ve Ayrılıkçı güçler, üçüncü cephe Ermeni ve Rum Diyasporasıdır. Birinci hiç mücadele edilemeden kaybedildi, ikinci cephe: iyiye doğru gidiyor iddialarına rağmen kaybedilmek üzere ve üçüncü cephede de büyük zafiyetler var.

İşte biz bu zafiyetleri kapatarak sizleri güçlendirmek istiyoruz. Onun için bu bilgileri kendi arşivinizde korumaya almayın, yayın, konuşun, gizli, kapalı kalmasına izin vermeyin tartışmaya açın.  Karşı tarafın dinsel yardımlaşma duygusu ile ulusunuza karşı hatalı çıkışlar, uygulamalar yapmasını ancak böyle önleyebilirsiniz.

Gelelim size söz verdiğim belgeye; 1985 yılında Ermeni Soykırım İddiaları ABD Temsilciler Meclisinin gündemindeydi ve hazırlanan bir yasa kabul aşamasına getirilmişti. İşte bu günlerde Shaw ailesinin önderliği ve Bernard Lewis’,Halil İnalcık,Justin Mc Carty, Dankward Rustow, Heath W. Lowry, J.J. Hurewitz gibi saygın isimlerinde aralarında bulunduğu ABD Üniversitelerinden 69 bilim adamı topluca bir bildiri hazırlamış ve imzaladıkları bu bildiriyi Temsilciler Heyeti Başkanlığına göndermişlerdir. Bilim adamlarının bu onurlu çıkışı, ABD Meclis üyelerinin tıpkı Avrupalı meslektaşları gibi tek yanlı olarak Ermenilere vermeyi planladıkları desteği frenlemiştir.

Okumaya devam et  24 Nisan Yaklaşırken Sözde Ermeni Soykırım Yalanına Cevap: Bir Manifesto (6)

Her yerde kolayca bulunmaması, ayrıca Yurt dışı bir yana, yurt içinde bile Ermeni Diyaspora’sı taraftarı bazı tarih yayıncıları ve hatta Web sitelerinin, bu gibi gerçeklerin gündemde öne çıkmasını önleyebilecek kadar güçlü olmaları nedeni ile bu belgeyi özetleyerek okuyucuların görüşlerine sunmayı ulusal bir görev kabul ediyoruz.

“Amerikan Temsilciler Meclisi Üyelerinin Dikkatine:

Aşağıda imzası bulunan, Türkiye, Osmanlı ve Ortadoğu konularında uzmanlaşmış Amerikan Akademisyenleri, Ulusal Meclisin 192 No.lı yasa teklifinde belirtilen bazı hususları sağlıksız ve yanıltıcı bulmaktadırlar. Bilhassa ‘insanın insana zulmetmesinin anılacağı bir milli gün’ olarak kabulü konseptini tamamen desteklememize rağmen belirli tanımlar ifade eden bazı bölümlerin belgeden çıkarılması gerektiğine inanıyoruz.

‘ 1915-1923 yılları arasında Ermeni soyundan bir, bir buçuk milyon insanın soykırım kurbanı olduğu…’

Bizim rezervasyonumuz ‘Türkiye’ ve ‘Soykırım’ kelimeleri üzerine odaklanmış olup nedenleri şöyle özetlenebilir: ‘On dördüncü Yüzyıldan 1922 yılına kadar, bu gün Türkiye daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti olarak bilinen bölge; çok uluslu, çok dinli Osmanlı İmparatorluğu olarak tanınan devletin bir parçası idi.  Habsburg İmparatorluğunu Avusturya Cumhuriyeti ile eşleştirmek ne kadar yanlışsa, Osmanlı İmparatorluğunu da Türkiye Cumhuriyeti ile eşleştirmek o kadar yanlıştır. 1923’te Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu hazırlayan başarılı bir inkılâp hareketi ile 1922 yılında sona eren Osmanlı İmparatorluğunun, Güneydoğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu kapsayan topraklarında bu gün 25 ayrı devlet mevcut olup Türkiye Cumhuriyeti bunlardan sadece biridir. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı döneminde vuku bulmuş olaylarda hiçbir sorumluluk taşıyamaz. Buna rağmen kanun teklifindeki ‘ Türkiye’ ifadesi sahipleri 1915–1923 yılları arasındaki olayları ‘Soykırım’ olarak niteleyerek bunu Türkiye’ye yapıştırmak istemektedirler.

Soykırım ithamına gelince; imza sahiplerinin hiçbiri Ermenilerin çektiği acıları küçümsemek istemez. Ancak biz bölgede yaşayan Müslümanların da çektiği acıları biliyor ve birlikte ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Birinci Dünya Savaşında Anadolu’da ve çevresindeki bölgede vuku bulan olayların bir kısmı, henüz anlaşılamamış olan ( Müslüman ve Gayrimüslim çetelerce hazırlanmış) toplumlar arası mücadeleler, hastalık, açlık ve karşılıklı kıyımlardır. Hakikatte bölge; geçen on yıl içindeki Lübnan’da meydana gelen trajik olaylara benzemese de, savaşların yıllarca devam ettiği bir bölgedir. Bunun sonucu olarak bölgede yaşayan Müslüman ve Hıristiyanların kayıpları çok fazladır. Tarihçiler önünde kimlerin savaşçı, kimlerin masum olduğuna karar verilmesini sağlayacak, Müslüman ve Hıristiyan, Doğu Anadolu insanının ölüm ve göçlerle büyük kayıplar verdiren olayların nedenlerini aydınlatacak bilinmeyen pek çok olay vardır.

Okumaya devam et  Mustafa Kemal’den BİR DEMOKRASİ DERSİ

Tarihi devlet adamları ve politikacılar yapar. Bilim adamları yazar. Bunun için bilim adamlarına devlet adamları ve politikacıların yazılı evrak ve belgeleri verilmelidir. Bu gün Sovyetler Birliği, Suriye, Bulgaristan ve Türkiye gibi ülkeler önemli konularda sabırsız araştırmacılar için kapalı bir durumdadır. Bu arşivler açık hale gelene kadar, Osmanlı İmparatorluğunda, 192 No.lı karar tasarısında belirtilen 1915–1923 yılları arasında geçen zaman periyodundaki olaylar yeterli ölçüde bilinemez.

İnanıyoruz ki Amerika Birleşik Devletler Kongresinin bulunduğu pozisyon; bu ve benzeri konuları ele almakla bütün tarihsel arşivlerin açığa çıkarılmasını sağlamak ve tam olarak anlaşılmadan hiçbir tarihsel olay hakkında suçlamalarda bulunmamaktır. 192 No.lı yasa teklifindeki gibi ithamlar Türk Halkı üzerine adaletsiz bir durum yaratabilir ve bu gibi trajik olayların anlaşılması için tarihçiler arasında başlatılmış olan gelişmeleri önleyebilir.

Yukarıda belirtilen görüşler ışığımda, Osmanlı Ermenilerin tarihi bilim adamları arasında çok tartışılmıştır. Bu insanların çoğu 192 No.lı yasa teklifindeki tarihi faraziyelerle hemfikir değildir. Yasa teklifini kabul etmesi halinde Kongre: tarihsel bir sorunda hangi tarafın haklı olduğunu kanunla tespit etmiş olacaktır. Şüpheli tarihsel bir faraziyeye dayandırılan böyle bir çözüm; dürüst bir tarihsel araştırmaya ve Amerikan Yasama usullerinin güvenilirliğine zarar verecektir.”  (Bu tarihsel belgenin altında teker teker 69 bilim adamının adı soyadı, görev yerleri ve imzaları vardır. İsimler ek belgededir.)

 

( Washington Post ve The New York Times, 19 Mayıs 1985, Armenian Allegations Myth and Reality, The Assembly of Turkish American Assosiation, Washington-1987, s.103-106 )

 

 

Dr. M. Galip Baysan


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir