24 Nisan Yaklaşırken Sözde Ermeni Soykırım Yalanına Cevap: Bir Manifesto (6)

1915 olaylarının yarattığı mağduriyet duygusu ve Türkiye karşıtlığı Ermeni kimliğinin en önemli referans noktaları haline gelmiştir.  Türkiye’de Ermenilerin mağdur oldukları savına destek verenler maalesef soykırım yalanına ortak olmaktadırlar. Fransa’ya 1920’lerde Antep yöresinde ne aradığını, oraya neden geldiğini, bu gelişi sırasında bu bölgelerde yaşayan insanlarımızdan ne kadarını öldürdüğünü, sakat bıraktığını ve daha ne gibi zararlar verdiğini bile sorma gereği duymayan  bir  milletiz. İşin kötü yanı bunu unutuyoruz, geçmiş sayıyoruz.  Sözde Ermeni soykırımı hakkında olayın gerçek yüzünü Ermeni kaynaklarını  kullanarak Batı kamuoyunda anlatmadıkça  daha pek çok ülke sözde Ermeni soykırımını gerçek  bir soykırım gibi kabul edecektir.

1751’de İngiltere ve Rusya’nın Ermenileri hangi nedenlerle yanlarına aldıklarını, 1804-1828 yıllarında Rusya’nın Ermenileri nasıl baskı altına aldığını, 1820 de Amerikalı misyonerlerin Anadolu’ya neden geldiklerini, 1840 ve sonrasında Rusya’ya, 1870 yılından  sonra Amerika’ya yönelen  Ermeni göçlerini, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda Ermenilerin neler yaptığını, 1878’de Kara Haç örgütünün neden kurulduğunu, 1880 yılından  sonra  Ermenilerin  Amerika’daki çalışmalarını,  1885’de Ramgavar Azatakan,  (Ramgavar Partisi Tarafından II. Meşrutiyet (1908) Meclis-i Mebûsân’ına Sunulan Beyânnâme ve Program, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/821/10434.pdf)  1887’de Hınçakyan, (Sosyal Demokrat Hınçakyan Cemiyeti ve Nizamiyesi, 1895’de Daşnaksutyun örgütünün neden kurulduğunu, (Ermeni Devrimci Federasyonu, radikal milliyetçi Ermeni siyasi partisi. Ermenistan’ın bağımsızlığını sağlamak amacıyla 1890’da kuruldu. Ermenistan Cumhuriyeti’nde ve diasporadaki Ermeniler arasında aktif bir siyasi parti) 1895’den sonra Amerika’da artan Ermeni nüfusunu, 1894-1896 yıllarında Osmanlı’ya karşı yoğunlaşan Ermeni isyanlarını ve Atatürk’ü kullanarak propaganda yapan  sahtekar Ermenilere onların anlayacağı dille ve de üslupla cevap vermezsek, sözde Ermeni soykırımını kabul eden bir nesil olarak tarihe geçebiliriz. Türkiye’nin bu iyi niyetli girişimlerine rağmen Ermenistan ve Ermeni  diasporası “4 T” Planları’ndan  asla vazgeçmeyeceklerdir.  Tanıtma (dünyanın sözde soykırımı tanıması)  Tanınma (Türkiye’nin sözde soykırımı kabul etmesi) Tazminat (Türkiye’den tazminat alınması) ve Toprak. (Türkiye’den toprak alınması)

Ermenistan’ın 2 Mart 2018 tarihinde  seçilen 4. Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, Soykırım Suçuna Karşı  Global Forum’daki  konuşmasında  21’inci yüzyılda dünyada hızla gelişen kötü ya da iyi olayların  arttığını  ve  kök saldığını    açıklamıştır:  “İnsanlık tarihinin binlerce yıl süren zaman  içinde hem aydınlık zaferler ve hem de var olan kötülüğün kanıtı niteliğinde olaylar yaşandı. Siyah ve Beyaz, Aydınlık ve Karanlık Arasındaki Mücadele Devam Ediyor.” Sarkisyan siyah ile Türkiye’yi, beyaz ile Ermenistan’ı kastetmektedir. Bu ortamda  “Birinci Dünya Savaşı’nın sıkıntılı şartlarında hayatını kaybeden milyonlarca Osmanlı vatandaşına Allah’tan rahmet niyaz ediyorum”  demek, Ermeniler tarafından katledilen Türk diplomatlarının  ve de Türklerin ruhunu acaba rahatsız etmez mi?   Hocalı’daki katliamı  görmek istemeyip “sözde” Ermeni soykırımını Türkiye’ye kabul ettirmek isteyenler, Ermeni isyanlarını konu alan ve Amerikalı yönetmen Philip M. Callaghan tarafından çekilen Ermeni İsyanı 1894-1920  belgeselini izlemelidirler. Bu belgesel altı gün önce youtubedan silinmiştir. (video kullanılamıyor, https://www.youtube.com/watch?v=zNCnSDjHGTg)

 

Ermeni İsyanı 1894-1920 belgeseli şimdi adresinden izlenebilir. (57 dakika)

Sözde Ermeni soykırımı konusunda mücadele sadece devlete düşmemelidir. Üç Türk vatandaşının kazandığı dava (Mercan ve diğerleri) çok önemlidir. Ayrıca rahmetli  Şükrü Sever Aya’nın, (Big Lie, Büyük Yalan,Ka Kitap 2017) emekli Büyükelçi Pulat Tacer’in, çok yakında kaybettiğimiz emekli Büyükelçi Ömer L. Lütem’in ve Ferruh Demirmen’in (Respectable EU, European Council, and UN Dignitaries) çabalarını  göz ardı edemeyiz. Bu kapsamda benim de  bir katkım vardır.

Turgut Özal Üniversitesi, Federal Almanya Parlamentosu 1 Haziran 2016 tarihinde asılsız sözde Ermeni soykırımı iddialarını tanıma kararı alınca, bunu kınayan ilk Türk üniversitesi olmuştur. O tarihte tarafımdan hazırlanan bildiri, 2 Haziran 2016’da    Üniversite Senatosu tarafından yayınlanmıştır. (https://www.haberler.com/turgut-ozal-universitesi-nden-soykirim-kararina-8493701-haberi/ )  Kınama metni aşağıdadır.

Okumaya devam et  Başkan Biden Anayasanın dört maddesini ihlâl etmiştir

“Ermeni Diasporasının 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren, çeşitli ülkelerde Türkiye  aleyhine başlattıkları karalama kampanyaları ile varlığını hissettiren sözde Ermeni soykırımı iddiası, 1973’den sonra ASALA terör örgütü tarafından Türk diplomatlarına yönelik terör saldırılarına dönüşmüştür. Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin, yabancı mihrakların kışkırtmasıyla devlete başkaldırmaları sonucunda bulundukları bölgelerden daha emniyetli bölgelere nakledilme sürecinde üzücü olaylar ve ölümler olmuştur. Fakat bu tehcir, hiçbir zaman Ermeni nüfusunun kitlesel imhasını öngören bir şekilde gelişmemiştir ve de asla bir soykırım değildir. Türk Ermeni çatışması sırasında binlerce Müslüman Türk vatandaşının toplu olarak katledildiği, Kars, Erzurum ve Van’da ortaya çıkarılan toplu mezarlarla dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmiştir. Yeni nefret ortamlarına fırsat verilmemesi, insanların barışa ve birlikte yaşamaya davet edilmesi gerekirken Almanya Federal Parlamentosu’nun tarihi ve hukuki gerçeklerden uzak, siyasi nitelikli Türkiye’yi sözde soykırımı tanımaya davet eden kararı, Türk kamuoyu gibi Üniversitemiz mensupları tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Karar, Doğu ve Batı uygarlıkları arasındaki bütünleşme çabalarına ve de tarihi Türk – Alman dostluğuna zarar verebilecek niteliktedir. Karar, Türk-Ermeni ilişkilerine fayda sağlamayacağı gibi, geleceğe dönük bölgesel ve küresel yeni gerilimlere kaynak oluşturabilecektir. Turgut Özal Üniversitesi Senatosu olarak Birinci Dünya Savaşı’nın Savaş şartlarının yarattığı bir zorunluluktan doğan ölümlerden üzüntü duymamamız mümkün değildir. Fakat, Almanya Parlamentosu’nun tarihi gerçekleri yok sayarak sadece Ermenilerin değil, Asuriler, Süryaniler ve Keldanilerin de soykırıma tabi tutulduğunu öne sürmesi, 1915 olaylarının Almanya’da okul, üniversite ve siyasi eğitim müfredatlarına konulmasının istenmesi ve de 1915’te yaşananların hem gelecek nesillere anlatılmasına hem de Almanya’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenlilerin uyumuna katkı sağlayacağının belirtilmesi kabul edilemez. Turgut Özal Üniversitesi Senatosu olarak Almanya Federal Parlamentosunda alınan sözde Ermeni soykırımı iddialarını savunan kararı kınadığımızı Türk ve dünya kamuoyuna ilan ediyor ve alınan kararın amacına ulaşamayacağını başta Almanya olarak bütün ülkelere bir kez daha önemle hatırlatıyor, zamanımızdan 101 yıl önce yaşanan olayların başta tarihçiler olmak üzere konuyla ilgili bilim insanları tarafından araştırılması yolundaki tüm bilimsel çalışmaları destekleyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”

 

AİHM’nin  7 kişilik bir dairesi tarafından Perinçek lehine verilen karar sonrasında, temyiz başvurusu üzerine 17 kişilik Büyük Daire’nin yeniden görüştüğü dava 28 Ocak 2015 tarihinde sonuçlanmıştır. Ermenistan adına konuşan İngiliz avukat Geoffrey  Robertson’ın konuşması, sinema ve popüler kültürden alışkın olduğumuz teatral mahkeme sahnelerini aratmamıştır. Duruşma,  Perinçek v. Switzerland (no. 27510/08) Grand Chamber hearing –  28 January2015   linkinden  izlenebilir.

 

 

 

Kaynak:

Avrupa’da Fransa dışında  Almanya’da 24 Nisan yaklaşırken sözde Ermeni soykırımı konusundaki faaliyetler hızlanmıştır. 15 Nisan 2018 tarihinde, Soykırımı Hatırlatma İnisiyatifi tarafından Köln şehrinde Hohenzollern Köprüsü’nün seyir platformuna yasadışı olarak bir anıt dikilmiştir. Şehir Meclisi’nin kararı olmadan dikilen ve Köln şehrinde Ermeni ve Türk topluluklarının toplumsal huzuruna zarar verecek olan anıt, 57 Türk sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek kurduğu Köln ve Çevresi Türk Dernekleri İnsiyatifi’nin girişimleri sonucunda Köln Belediyesi’nin kararı ile kaldırılmıştır. Anıt üzerinde Ermenice, Almanca ve İngilizce “Bu acı hepimizin” yazılıydı.

Almanya Federal Meclisi  1 Haziran 2016 tarihinde 1915 deki tehcir olaylarını bir soykırım olarak kabul etmiştir. Hollanda Meclisi 22 Şubat 2018 de sözde soykırımı 3’e karşı 142 oyla onaylamıştır. Ermeni Milletvekili Vartkes Mahdessian 20 Nisan 2018’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Meclisinde yaptığı konuşmada 103 yıl sonra sözde soykırımın Türkiye tarafından tanınmasını istemiştir. (It was inconceivable that 103 years after the Armenian Genocide there were civilised states that succumbed to Turkey’s pressure not to recognise the ‘extinction plan’ applied by Ankara in 1915, the Armenian Representative at the House Vartkes Mahdessian said on Friday.20) Armenpress ve Armedia web sitelerinde Ermeni sözde Soykırımı: Mısır Milletvekilleri parlamentoyu Hollanda Örneğini Takip Etmeye Çağırdı (Armenian Genocide: Egyptian Lawmakers Call on Parliament to Follow Netherlands) başlıklı bir haber yayınlanmıştır.  Sözde Ermeni soykırımını tanıyan iki Müslüman ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülke Suriye ev Lübnan’dır. Lübnan’da etkili bir Ermeni diasporası vardır. Suriye’nin neden tanığını söylemeye bilmem gerek var mı?

Okumaya devam et  KEŞKE OLMASAYDI

Fransa ve Almanya’daki bu gelişmelere karşı  Danimarka Parlamentosu’nun 1915 olaylarına ilişik 26 Ocak 2017’de aldığı  kararda, sözde Ermeni soykırımından söz edilmemiştir. Parlamento 1915-1923 sürecinde yaşanan trajik olaylarda uzlaşımın arşiv belgelerine dayanılarak karşılıklı diyalog yoluyla sağlanabileceğini ve bu noktada bir yargılama yapmayacağını kararlaştırmıştır. Bu görüş, 1948 BM Soykırım Antlaşması uyarınca AİHM’nin soykırım suçunun tanınmasında parlamentoların yetkisi olmadığı hükmü ile bağdaşmaktadır.

Türk kamuoyunun  önemli bir kesiminin bilmediği bir gerçeği de bu kapsamda açıklamak isterim. Ülkede yaşanan karışıklıklar sebebiyle  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dik dur kardeşim yanındayız” sözleriyle destek verdiği Venezüella,  sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir ülkedir. Her fırsatta Türkiye’yi ve Türk insanını çok sevdiğini dile getiren Maduro, 14 Temmuz 2005 tarihinde  Meclis Başkanlığı  döneminde sözde Ermeni soykırımını tanınmış ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin askıya alınması istemiştir.

 

Kaynak:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu arayarak destek verdiğini  sözcü Kalın açıklamış, “Cumhurbaşkanımız, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu arayarak Türkiye’nin desteğini ifade etti ve ‘Maduro kardeşim! Dik dur, yanındayız’ dedi. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde bütün darbe girişimlerine karşı ilkeli duruşunu koruyacaktır”   demiştir.

 

Venezuela Meclisi’nin aldığı bu karara, dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç “Nicolas Venezuela Ulusal Meclisi’ne Tepki” (29 Temmuz 2005) başlıklı bir mektup yazarak alınan kararı eleştirmiştir: “Sayın Başkan,  Venezuela Ulusal Meclisi’nin 14 Temmuz 2005 tarihinde 1915 yılında Türklerle Ermeniler arasında meydana gelen karşılıklı bazı trajik olayları tek taraflı soykırım olarak niteleyen bir karar kabul ettiğini büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığıyla öğrendim. Venezuela Ulusal Meclisi’nin kararı, 1915 olayları hakkında çarpıtılmış ve tek yanlı bilgiler içermesinin yanı sıra, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği ile ilgili anlamsız bir beyana da yer vermektedir. Tarihin bu döneminin, Türkiye ve Türk Ulusu aleyhinde önyargılar yaratacak siyasi emellere alet edilmesini kabul etmek mümkün değildir. Ulusal parlamentolar tarihin tartışmalı dönemleri hakkında bir yargıda bulunmak için uygun forumlar değildir. Bunun yerine parlamentoların ülkeler ve halklar arasındaki dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesini sağlayacak bir ortam yaratılması için gayret göstermeleri gerektiğine inanıyorum. Türkiye her zaman tarihin tartışmalı dönemlerinin tarihçiler tarafından değerlendirilmesi gerektiğini savunmuş ve arşivlerini bütün araştırmacıların hizmetine sunmuştur. Son olarak, Türkiye, Ermenistan’a Türk ve Ermeni tarihçilerden oluşacak bir grubun ilgili bütün arşivlerde 1915 dönemine ait gelişme ve olayları inceleyerek, bulgularını uluslararası kamuoyuna açıklamalarını önermiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir bildiri ile bu öneriyi benimsemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir bildiri ile bu öneriyi benimsemiştir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 10 Nisan 2005 tarihli bir mektupla söz konusu öneriyi Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’a resmen iletmiştir. Sayın Koçaryan’ın 25 Nisan tarihli cevabi mektubu tarafımızdan olumlu bir bakış açısıyla kapsamlı şekilde değerlendirilmiştir. Halen, üst düzeyde yapılan bu açılımların Türk-Ermeni ilişkilerine nasıl olumlu olarak yansıtılabileceği araştırılmaktadır. Bu nedenle, Venezuela Ulusal Meclisi’nin kararının iki komşu ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi yolunda sarfedilen çabalara ters düştüğünü ayrıca dikkatinize getirmek istiyorum.”

Venezülla, başkent  Karakas’ta sözde Ermeni soykırım anıtını 2002 yılında açan bir ülkedir. Türkiye Maduro’ya bu kadar destek verdiğine göre  neden bu anıtın kaldırılması konusunda bir girişim yapmamaktadır? Herhalde Büyükelçi Şevki Mütevellioğlu bu konuyu Ankara’ya iletmemiş olsa gerek.

Okumaya devam et  ABD BAŞKANININ SOYKIRIM İDDİASINI ABD RESMÎ RAPORLARI YALANLIYOR

 

 

 

 

 

 

Türkiye Cumhuriyeti, ekonomik boykot dışında  alternatifler geliştirmelidir.  Derin devlet bu tepkinin içinde olmalı, sivil girişimleri ve açık eylemleri organize etmelidir. Basın konuya önem vermelidir. Düzensiz çalışma anlayışımız ve bir projeyi takip etmekte ve devamlılık sağlamaktaki eksikliklerimiz giderilmelidir. Bunu bilen Avrupalı stratejistler, sert tepkilerin ardından kabul ve sessizlik geleceğini tahmin ediyorlar. Bu dezavantajları görerek strateji oluşturan Fransa, aldığı kararlardan sonra ortalığın durulmasını beklemekte, daha sonra yeni kararlar almaktadır.

 

Özellikle Fransa merkezli yayın, iletişim ve medya kuruluşuna ağırlık verilmelidir.  Türkiye’de çok aktif olan internet kullanıcıları, webmasterlar aracılığı ile Avrupa dillerinde  web site, mail zinciri, gruplar oluşturulmalıdır.  Bu konuda üniversitelerimize ve de YÖK’e  büyük sorumluluk düşmektedir. Tüm üniversitelerde  Ermeni Araştırmaları Enstitüsü açılmalıdır. Buralarda yapılacak araştırma ve yayınlarla   Türkiye, sözde Ermeni soykırımı konusunda daha güçlü olabilir. Türkiye’deki Ermeni cemaatinin  tepkileri de uluslararası arenada dile getirilmelidir. Ermeni sorununun dünya gündemine girmesi, diaspora Ermenilerinin örgütlenmelerine bağlı olarak, yaşadıkları ülkelerde kamuoyu oluşturacak güce ulaşmalarıyla gerçekleşmiştir.

 

 

ABD Başkanı Donald Trump;  Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış, 1967 yılında İsrail tarafından işgal edilen  Golan tepeleri üzerinde İsrail’in  egemen olduğunu açıklamış, Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in eylemlerini geçersiz kılan 338 ve 242 sayılı kararlarını yok saymış, son olarak Rusya’dan alınması planlanan S-400 hava savunma sistemi  sebebiyle  Türkiye’ye teslimatı geciktirilen ve projesinin de iptal edilmesi gündemde olan F-35 savaş uçakları ile ilgili yeni bir adım atmış,  eğitim teçhizatının ve diğer malzemelerin Türkiye’ye gönderimi durdurulmuştur. Pentagon sözcüsü, kararın “Türkiye, S-400 alımından vazgeçtiğine dair, hiç yanlış anlaşılmaya yer vermeyecek nitelikte bir karar alana kadar” geçerli olacağını  açıklamıştır.

 

Tüm bu gelişmeler olurken Türklere yönelik iftiralarla dolu  Benny Morris ile  Dror Ze’evi’nin  kitabının  piyasaya çıkış tarihinin 24 Nisan olması  anlamlıdır.  Geçen yıl Trump tüm baskılara rağmen “soykırım” dememişti. (Nunes calls it ‘Armenian Genocide,’ but Trump carefully avoids that word in statement, April 24, 2018,

Türkiye Cumhuriyeti gerekli   önlemleri şimdiden almalıdır. Eğer Trump 24 Nisan’da Ermeni tehcirine “soykırım” derse, bunun uzun vadede Türkiye’ye gerek siyasi ve gerekse ekonomik büyük  zararları olur. Konunun önemi Türk kamuoyunda ne kadar  biliniyor  bilemem ama  son gelişmelere bakılırsa bu yıl Başkan Trump Türkiye’yi sıkıştırmak için “soykırım” diyebilir.  Umarım  gerekli tedbirler alınarak  Trump  bu  hassas konuda aydınlatılır. Ermeniler  bir stratejiye bağlı olarak çalışmakta ve gerektiği zaman yeni hamlelerini gerçekleştirmektedirler. Tüm bu gelişmeler karşısında öncelikle  sivil bir platform oluşturulmalıdır. Platformu her konuda uzman katılımcılarla  desteklemek, her alanda yüksek nitelikte iletişimciler ve strateji oluşturma yeteneği olanlarla kısa ve uzun vadede  yapılacakları belirleyerek hızlı davranmak gerekir. Platform, internet ve sanal iletişim aracılığı ile kurumsal iletişim yapılanmasına dönüştürülmelidir.

Aşağıda çeşitli ülkelerdeki sözde Ermeni soykırım anıtları verilmiştir. İlk soldaki fotoğraf  Osmanlı İmparatorluğunu tarihe gömen Sevr (Sevres) Anlaşması’nın imzalandığı Paris’in Sevr banliyösündeki seramik müzesinin önüne Ermeniler tarafından  8 Mart 2001 tarihinde konulan  soykırım  anıtıdır.

 

Kaynak:

 

 

 

 

 

 

 

Haberi paylaşın
1915 olaylarının yarattığı mağduriyet duygusu ve Türkiye karşıtlığı Ermeni kimliğinin en önemli referans noktaları haline gelmiştir.  Türkiye’de Ermenilerin mağdur oldukları savına destek verenler maalesef soykırım yalanına ortak olmaktadırlar. Fransa’ya 1920’lerde Antep yöresinde ne aradığını, oraya neden geldiğini, bu gelişi sırasında bu bölgelerde yaşayan insanlarımızdan ne kadarını öldürdüğünü, sakat bıraktığını ve daha ne gibi zararlar verdiğini bile sorma gereği duymayan  bir  milletiz. İşin kötü yanı bunu unutuyoruz, geçmiş sayıyoruz.  Sözde Ermeni soykırımı hakkında olayın gerçek yüzünü Ermeni kaynaklarını  kullanarak Batı kamuoyunda anlatmadıkça  daha pek çok ülke sözde Ermeni soykırımını gerçek  bir soykırım gibi kabul edecektir. - sadik ridvan karluk

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. Mustafa Şahin sen alçagın önde gidenisin Gazi Mustafa Kemal Atatürk e dil uzatanın dilini keserler…

  2. Düzelterek bir kez daha yazıyorum… Bu parti sizin gibi sözde CHP’liler, Çakma Atatürkçü solcular yüzünden 1999 da Ve Tarihinde ilk…

  3. Bu partiyi sizin gibi sözde CHP’liler, Çakma Atatürkçü solcular 1999 da Tarihinde ilk defa baraj altında kaldı… *** Sizler baraj…

  4. Sizin zihninizde hep bir darbe hayali var. Söze gelince demokrasi istiyoruz dersiniz. Sizin gibi batasıca batılılar ve batılılar gibi düşünenler…

  5. Bir düzeltme yapalım. Koray aydın dediğiniz gibi (sanırım 216 yıl) ceza almadı, savcı tarafından ceza istendi. Mahkemede beraat etti! Ben…

  6. Bir çok hataların olduğuna ben de katılıyorum. Çok değerli, kişilikli bir insan ama asla lider vasfı yok! Kırılma anı evet…Önceki…

  7. KUR’AN’da; ALLAH-TANRI’ya Kulluk ne demek?! KUR’AN’ın yepyeni bir bakış açısıyla, TANRI’nın (Nahl,98). ayette işaret ettiği gibi; ‘Tüm önyargı, ön kabullerden,…

  • TÜRKÇE’Yİ TANIYAN TÜRK’E ”BUYURSUNLAR ÜLKEMİZE” DİYECEKTİR

    TÜRKÇE’Yİ TANIYAN TÜRK’E ”BUYURSUNLAR ÜLKEMİZE” DİYECEKTİR

    KAŞGARLI MAHMUD ARAPLAR’A TÜRKÇE’Yİ ÖĞRETMEK VE ARAPLARA TÜRKÇE’NİN ARAPÇA’YA ÜSTÜNLÜĞÜNÜ DE GÖSTERMEK İÇİN YAZAR DİVAN-ÜL LÜGAT’ÜT TÜRK’Ü. KİTABIN BİR NÜSHASINI , KİTABIN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ YAZDIĞI […]


  • OKUL,ÖĞRETMEN VE GREV

    OKUL,ÖĞRETMEN VE GREV

                    OKUL, ÖĞRETMEN VE GREV                 HÜSEYİN MÜMTAZ Sene sonu…                 Sınavlar var.                 Mezuniyet, sınıf geçme, kolej giriş; hepsi arka arkaya. Ama isim kısaltmaları […]


  • ÇARE MİLLİ OLARAK ÖRGÜTLENMEK

    ÇARE MİLLİ OLARAK ÖRGÜTLENMEK

    UMUTSUZLUĞU, HAYIFLANMAYI VE YILGINLIĞI BIRAKIN!ÇARE MİLLİ OLARAK ÖRGÜTLENMEK VE TÜRKİYE ULUSAL KONGRESİNİ TOPLAMAKTIR. SEFA YÜRÜKEL Değerli yurtseverler, Umutsuz olmaya gerek yok. Bugünler geçici günler. Bu […]


  • Vize sorunu…

    Vize sorunu…

    Türkiye’de Schengen vize sorunu yaşanıyor. Öyle ki sanatçılar ve sporcular da bundan etkileniyor. Detaylara geçeceğiz. Vize sorununun temelinde “Türkiye’ye dönmezsin” şüphesi var. Özetle güven sorunu […]


  • Anayurdu olmayan insanın neyi olur ki!

    Anayurdu olmayan insanın neyi olur ki!

    Başucu kitaplarımdan olan İş Kültür yayını Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisini yaptığı Ömer Hayyam Dörtlükler (Rubaiyat) kitabında bu dizeleri görmedim. Ömer Hayyam’a mal edilerek paylaşılan dörtlüğün(rubai) ona iat olmadığını, Yusuf Şahin […]


  • Ömer Hayyam’ı hatırladım nedense

    Ömer Hayyam’ı hatırladım nedense

    Cellâdına âşık olmuşsa bir millet,İster ezan dinlet, ister çan dinletİtiraz etmiyorsa sürü gibi illetMüstahaktır ona her türlü zillet! .. Haberi paylaşınOkumaya devam et  PROJE: 24 […]


  • Cehalet ve gericilikle savaş, halkla savaş değildir

    Cehalet ve gericilikle savaş, halkla savaş değildir

    Cehaletin mutlaklaştırıldığı bir süreçte olduğumuz doğru. Doğru, lakin cehaletle savaş halkın kendisi ile savaş değildir. Mesela deprem bölgesindekilerin, mağduriyetlerine rağmen, iktidara oy vermesini suçlamak, halkla […]


  • AB’nin Gündeminde Kıbrıs Sorunu Yok

    AB’nin Gündeminde Kıbrıs Sorunu Yok

    Avrupa Birliği’nin dertleri başından aşkın. Kendi içlerindeki sorunlara ilaveten şimdi bir de “Türkiye ile nasıl baş ederim” düşüncesi var kafalarında. “Türkiye ile düşman mı olayım, […]


  • TÜRKLER TÜM DÜNYA HALKLARI’NIN ATASI!

    TÜRKLER TÜM DÜNYA HALKLARI’NIN ATASI!

    GENETİK MUCİZESİ ORTAYA NE Mİ ÇIKARDI; 40 BİN YIL ÖNCE TÜRKLER’İN ORTAASYA’DAN GÖÇÜNÜ KANITLADI. TÜRKLER HEMEN TÜM DÜNYA HALKLARI’NIN ATASI ! DÜNYA HALKLARI’NDA YAPILAN Y […]


  • ALLAH-TANRI’ya Kulluk ne demek?!

    ALLAH-TANRI’ya Kulluk ne demek?!

    KUR’AN’da; ALLAH-TANRI’ya Kulluk ne demek?! KUR’AN’ın yepyeni bir bakış açısıyla,TANRI’nın (Nahl,98). ayette işaret ettiği gibi;‘Tüm önyargı, ön kabullerden, üzerine yığılmış asırlık toz, kir ve iftiralardan […]


  • BİR BİNANIN BİLİŞİM SORUMLUSUYDUM

    BİR BİNANIN BİLİŞİM SORUMLUSUYDUM

    SEÇİMDE ……………’DA BİR BİNANIN BİLİŞİM SORUMLUSUYDUM. Çok yorulduk, hırpalandık. Sabah 05:30’da kalktığımız gibi karnımızı bile doyurmadan yola çıktık. Hanım da bir başka binanın sorumlusuydu, aynı […]


  • ABD`de 60 YIL

    ABD`de 60 YIL

    İmza gunu 10/06/23 Değerli dostlar,     Geliri tamamen Türk Amerikan Toplumu Merkezi Ataturk fonuna bagışlanacak ”ABD`de 60 YIL” adlı kitabımın imza ve satış günü 10 […]


  • PLEBİSİT

    PLEBİSİT

                Antik Roma’dan itibaren başvurulan ve sözcük anlamı ‘Millî İrade’ye çok yakın olarak kullanılan Plebisit (plébiscite– doğru okunuşu plebissit) halkın ancak ‘belli konularda onayı’nı almak için yapılan oylama […]


  • “Aysun Kayacı kazandı”

    “Aysun Kayacı kazandı”

    “Aysun Kayacı kazandı” Yüzde almışbeş muhafazakar kesim, yoksulluklarının farkında olmasalar da Müslüman oldukları için iktidardaki partiye oy verdiler. Bilgisiz ve eğitimsiz seçmen, Köy Muhtarına üst […]


  • Rubai

    Rubai

    800 yıl önce, Ömer Hayyam’dan, ‘Irmaklarından şaraplar akacak’ diyorsunCennet-i alâ meyhane midir?‘Her mümin’e iki huri’ diyorsunCennet-i alâ kerhane midir?* * *Tanrı bize cennette vaat ettiği […]


  • İktidar kepçeyle almaya başladı

    İktidar kepçeyle almaya başladı

    BAŞKAN KÖYBAŞI: İKTİDAR KAŞIKLA VERECEĞİNİ ŞİMDİDEN KEPÇEYLE ALMAYA BAŞLADI! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından birçok ürüne gelen fahiş […]


  • İktidar artık yapıcı olmalı

    İktidar artık yapıcı olmalı

    TDP’Lİ AKGÜN: İKTİDAR ARTIK YAPICI OLMALI! Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Akgün, ülke gündemine ilişkin değerlendirmede bulundu. İktidarın 85 milyonu kucaklaması gerektiğini […]