Amerikan Misyonerlerine Ermeni Patrikhanesinin Tepkisi

19. yüzyılda hem Amerika'nın hem de dünyanın en büyük Protestan misyonerlik kuruluşu olan American Board of Commissioners for Foreign Missions, Osmanlı topraklarındaki misyonerlik faaliyetlerini 1820 yılında başlattı. Amerikan misyonerler imparatorluğun Müslüman ve Yahudi cemaatleri arasında kendilerine yer bulamayacaklarını görünce Hıristiyanlara yöneldiler. Katolikler ile Müslümanlar arasına sıkışmış Doğu Kiliselerine mensup topluluklar olarak tanımladıkları Ortodoks milletlere yönelik misyonlar kurdular. The American Board'un Ermenilere yönelik faaliyetleri çok boyutludur. Amerikan misyonerler eğitim ve basın-yayın faaliyetleriyle Ermeni toplumunun liberal fikirlerle tanışmasında ve Ermeniler arasında milli bilincin yükselmesinde rol oynadılar; Anadolu'da meydana gelen olaylarda yarı siyasi kimlikleriyle Ermenileri himaye ettiler; daha da önemlisi bu hadiseleri Amerikan kamuoyuna tek taraflı olarak aktararak kamuoyunda zalim Türk, mazlum Ermeni imajının oluşmasına katkıda bulundular. Bununla beraber, Ermenilere yönelik Protestan misyonerlik faaliyetlerine çeşitli dönemlerde çeşitli sebeplerle Ermeni Patrikhanesi, ihtilalci Ermeni örgütleri ve hatta Protestan Ermeniler karşı çıktılar, tenkitler yönelttiler. Bu çalışmamızda 19. yüzyılda Ermenilere yönelik Protestan misyonerlik faaliyetlerine Ermeni Patrikhanesinin tepkisi üzerinde durulacaktır. - bayrak abd tr

19. yüzyılda hem Amerika’nın hem de dünyanın en büyük Protestan misyonerlik kuruluşu olan American Board of Commissioners for Foreign Missions, Osmanlı topraklarındaki misyonerlik faaliyetlerini 1820 yılında başlattı. Amerikan misyonerler imparatorluğun Müslüman ve Yahudi cemaatleri arasında kendilerine yer bulamayacaklarını görünce Hıristiyanlara yöneldiler. Katolikler ile Müslümanlar arasına sıkışmış Doğu Kiliselerine mensup topluluklar olarak tanımladıkları Ortodoks milletlere yönelik misyonlar kurdular. The American Board’un Ermenilere yönelik faaliyetleri çok boyutludur. Amerikan misyonerler eğitim ve basın-yayın faaliyetleriyle Ermeni toplumunun liberal fikirlerle tanışmasında ve Ermeniler arasında milli bilincin yükselmesinde rol oynadılar; Anadolu’da meydana gelen olaylarda yarı siyasi kimlikleriyle Ermenileri himaye ettiler; daha da önemlisi bu hadiseleri Amerikan kamuoyuna tek taraflı olarak aktararak kamuoyunda zalim Türk, mazlum Ermeni imajının oluşmasına katkıda bulundular. Bununla beraber, Ermenilere yönelik Protestan misyonerlik faaliyetlerine çeşitli dönemlerde çeşitli sebeplerle Ermeni Patrikhanesi, ihtilalci Ermeni örgütleri ve hatta Protestan Ermeniler karşı çıktılar, tenkitler yönelttiler. Bu çalışmamızda 19. yüzyılda Ermenilere yönelik Protestan misyonerlik faaliyetlerine Ermeni Patrikhanesinin tepkisi üzerinde durulacaktır.

1.İlk Temaslar (1820-1831)

1820 yılında Anadolu’ya gelen ilk iki American Board misyoneri Fisk ve Parsons’un günlükleri , Amerikan misyonerlerinin Katolik ve Ortodoks kiliselerine nasıl baktıklarını gösterir. Fisk’e göre, Akdeniz’in kuzeyindeki Portekiz, İspanya, Sardinya ve Sicilya gibi Katolik ülkelerdeki insanların üzeri Papalığın karanlığı ile örtülmüştür. Sadece adları Hıristiyan olan Ortodokslar ise cahil, geri ve acınacak bir haldedirler . Parsons’un günlüğünde Ermenilerin kendilerine ilgi gösterdikleri belirtilir. Parsons, 1821 yılında Filistin’e yaptığı gezi esnasında Kudüs’teki Ermeni Patrikhanesini ziyaret ederek patrik ile görüşmüştür. Ermenice bastıkları bir Eski Ahit’i kendisine vermiş, tercüme yanlışları varsa bildirmelerini rica etmiştir. Patrik, tercümeyi incelediğini, yanlış bulunmadığı cevabını vermiştir. Parsons daha sonra beraberindeki Ermenice İncilleri uygun bir fiyatla Hac için Kudüs’e gelen Ermenilere satmak için Patriğin iznini almıştır. Kudüs’e ilişkin notları arasında Ermenilerin kendisine çok yakın davrandıklarını, daha fazla Ermenice İncil ve dini broşür istediklerini kaydeder . Parsons’dan sonra Orta Doğu’ya gelen the American Board’dan Bird ve William Goodel, 1823 yılında kurdukları Suriye Misyonu içerisindeki faaliyetleri çerçevesinde Piskopos Dionysius ve Jakob isimli iki Ermeni din adamını Protestanlığa celbettiler. Ermeniler arasındaki ilk Protestanlar muhtemelen bunlardır .

Amerikan misyonerlerine Orta Doğu’da ilk karşı çıkan kurumlar Katolik ve Rum Patrikhaneleri oldu. Marunî ve Rum Ortodoks patriklerinin şikâyeti üzerine, vesvese ve karışıklığa sebep olduğu gerekçesiyle 1824 yılında Osmanlı yönetimi Suriye’ye İncil getirilmesini yasakladı . Goodell ve Bird, Beyrut’ta kendi kiliselerine şüpheyle bakan Ermeni Marunî ve Rumlardan oluşan yaklaşık yirmi kişilik bir cemaat oluşturmuşlardı. 1826 yılında Katolik Marunî Patriği bu nevzuhur misyonerlere karşı sert tedbirler alma ihtiyacını hissetti. Cemaatini misyonerleri kovmaya çağırdı ve onlara ev verecek olanları aforoz edeceğini duyurdu . Protestanlığı benimsemiş olan Esad Şidyak’a ömür boyu hapis cezası verdi . Bu şartlarda misyonerler ve Ermeni yardımcıları 1828 yılında Suriye’den Malta’ya geçerek Ermeniler için yayın faaliyetlerine giriştiler. Ermenice ve Ermeni harfleriyle Türkçe dini broşürler bastılar. Goodell, Dionysius’un yardımıyla 1830 yılında İncil’i Ermeniceye çevirdi . Bu yıllarda İstanbul’daki Ermeni Patriği, Marunî ve Rum patriklerinin aksine Amerikan misyonerlerinin faaliyetlerine sempati ile bakıyor, Ermeni gençlerinin misyonerlerden yararlanması gerektiğini düşünüyordu. Misyonerlerin kaynaklarında patriğin bazı öğrencilerini misyonerlere gönderdiği bilgisi yer almaktadır .

The American Board, Eli Smith ve H.G.O. Dwight isimli iki misyonerini müstakilen Ermenilere yönelik bir araştırma gezisi yapmaları için 1830 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na gönderdi. Misyonerlerin İzmir’den başlayan gezisi bir buçuk yıl sürdü. İstanbul, Tokat, Erzurum, Tiflis, Tebriz, Eçmiyazin ve Trabzon’a gittiler. Ermeni kiliselerini ziyaret ettiler. Ermenilerin ekonomik, dini, sosyal ve kültürel durumu hakkında bilgi topladılar. Bu gezi esnasında İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi’ne de gittiler. Patrik ile iki defa görüştüler. Aynı şekilde Eçmiyazin’de Ermeni Katogikosu ile görüştüler. Katogikos Ermenilere hizmetlerinden dolayı kendilerine teşekkür etti .

2. Ermenilere Yönelik Misyonerlik Faaliyetlerinin İlk Yılları (1831-1837)

Belli bir noktaya gelmiş olan Türkçesi sayesinde Ermenilere de ulaşabileceği göz önüne alınarak Goodell’e İzmir veya İstanbul’a yerleşerek Ermeniler arasında çalışması önerilmişti. Misyonun 1829 yılında Malta’da yapılan toplantısında Godell’in İstanbul’da çalışmaları başlatması the American Board’un Genel Sekreter Yardımcısı Rufus Anderson tarafından yeniden teklif edildi. 1831 yılında the American Board tarafından resmen görevlendirilen Goodell 9 Haziran 1831 tarihinde İstanbul’a geldi . Goodell, Board’a 21 Kasım 1831 tarihli mektubunda, Ermenilerden çok Rumlarla ilgilenmek mecburiyetinde kaldığını, Ermenilere yönelik bir eğitim faaliyeti başlatabilecek hiçbir altyapının bulunmadığını, bu bakımdan Rumların durumunun çok daha iyi olduğunu yazdı. Aynı mektupta İstanbul’a gelişini müteakip Ermeni patriği ile görüştüğünü, okullar ve eğitim meselelerini konuştuklarını, bu konuyla çok ilgilenen patriğin, misyonerlerin bazı papazları ve okul müdürlerini alarak sistemli eğitim konusunda yetiştirmelerini arzu ettiğini bildirdi. 14 Ocak 1832 tarihli mektubunda da yine patriği ziyaret ettiğini, patrik ve vekili ile Amerika ve okullar konusunda konuştuklarını yazdı. Goodell’in bildirdiğine göre, patrik, misyonerlerin dinini çok merak etmektedir. Calvin’i mi Luther’i mi takip ettiklerini, Çin’deki faaliyetlerini sormuştur. Goodell, kendisine Amerika’daki din özgürlüğü nedeniyle, bazılarının Luther’i bazılarının Calvin’i takip ettiklerini, bunların dışında anlayışların da olduğunu; Çin, Hindistan ve Burma’da yeni açılan misyonlarını anlatmıştır. Görüşmenin sonunda Patrik, misyonerlerin hangi Hıristiyanlığı telkin ettiklerini, hangi mezhebi takip ettiklerini, kendilerine ne denildiğini sormuş, Goodell’de misyonerlerin insanları Calvin, Luther, Papa veya başka biri adına değil sadece Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz ettiklerini söylemiştir .

Daha evvel E.Smith ile birlikte Ermenilerin yaşadıkları yerlerde bir inceleme gezisi yaptığını belirttiğimiz Dwight, 5 Haziran 1832’de İstanbul’a gelerek Goodell’e katıldı. Goodell faaliyetlerini büyük ölçüde Türkçe yürütüyordu. Çünkü bu şekilde Türklerin yanı sıra Rumlara ve Ermenilere de ulaşabiliyordu. Dwight’in bütün çalışmaları Ermenilere yönelikti. Bu meyanda Ermeniceye başladı. 1830’lu yıllarda Ermeni patrikhanesinin başında bulunan Stephen çok yumuşak mizaçlı bir insandı. Bundan dolayı kendisine güvercin Stephen deniliyordu. Setphen’in müşfik ve toleranslı mizacından misyonerler de yararlandılar. 1833 yılında Beyoğlu’nda büyükçe bir bina kiralayarak Ermenilere yönelik bir lise açtılar. Patrikhanenin akademisinde okuduğu halde misyonerlerle birlikte hareket eden Sahakian isimli Ermeni’yi okulun müdürlüğüne getirdiler. Aralık ayında ikisi papaz olmak üzere öğrencilerinin sayısı 27’yi buldu . 1835 yılı başlarında Patrikhane vekili bir papazı teftiş yapmak üzere okula gönderdi. Okuldaki öğrencilerin sayısını ve isimlerini kaydeden papaz vekilin isteği üzerine kendi çocuğunu okuldan aldı. Vekil ayrıca okula devam eden öğrencilerin birinden ne okuduklarını, Amerikalıların kendilerine ne söylediklerini soruşturdu . Amerikan misyonerler İstanbul’da eğitim, propaganda ve yayın faaliyetlerini sürdürürlerken Anadolu’da istasyonlar açarak çalışma alanlarını genişlettiler. Bu çerçevede 1833 yılında İzmir’de, 1834 yılında Bursa’da ve 1835yılında Trabzon’da istasyonlar açtılar.

Dwight hatıralarında, Goodell ile birlikte, 12 Ocak 1835 günü Ermenilerin yeni yıl ayini için Ermeni Patrikhanesi’nin kilisesine giderek Patrik Stephen’in yönettiği ayine katıldıklarını anlatır. Kilisede kendilerine özel ilgi gösterilmiş, Patriğin yanında kendilerine oturacak yer bulunmuş, iltifat etmiştir. Patrik ayinden sonra kendilerini yanına çağırmış, ikramda bulunmuş, iltifat etmiştir. Misyonerler, Patrikten hemen sonra vekil tarafından kabul edilmişlerdir. Goodell vekile Dwight’in Ermeniceyi öğrendiğini ve böylece tam bir Ermeni olduğunu belirterek, yanına almasını ve vaftiz etmesini söylemiştir. Vekil, Dwight’i kabul ettiklerini, eski vaftizinin geçerli olduğunu, Rumların yeniden vaftiz ettiklerini, kendilerinin buna gerek görmediklerini söylemiştir. Böylesine sıcak bir ortamda başka şeylerden de konuştuktan sonra vekil Dwight’e yönelerek adım adım Ermenilere vaizlik yapacaksın demiştir. Misyonerler, İstanbul Ermeni Patrikhanesi vekilinden sonra da Kudüs Ermeni Patrikhanesi vekili ile görüşmüşlerdir. Bu olaydan birkaç gün sonra da misyonerler eşleri ile birlikte Patrikhanenin kilisesine giderek Patriğin yönettiği, Dwight’in bir tiyatro olarak nitelediği ayine katılmışlardır .

1835 yılı boyunca misyonerler, din adamlarından bir muhalefetle karşılaşmadan Ermeniler arasındaki çalışmalarını devam ettirdiler. Ermeni papazları ve diğer ileri gelenleri Amerikalıları ziyaret etmeyi sürdürdüler . Goodell’in hatıralarına göre, Şubat ayında hemen her gün bir grup reform yanlısı Ermeni, misyonerlerle toplanarak İncil okudu; Ermeniler Patriğin sorularına verdiği cevaplardan tatmin olmayarak misyonerlere geldiler. Müstakil bir kilise kurmak isteyen Ermenilere, acele etmemelerini, belki Patriğin kendilerine bir kilise vereceğini söylediğini kaydeden Goodell, Nisan ayında, Ermeniler arasındaki çalışmaların verimli geçtiğini, son beş ay içerisinde güzel gelişmeler kaydettiklerini, Ermeni Patrikhanesi Sinodu’nun üyesi üç önemli kişinin reform yanlısı olduğunu yazdı. Ekim ayında Ermeni Patrikhanesi’nde Patrik’ten sonraki en etkili kişi olan vekilin, biri Patrikhane’den olmak üzere iki piskoposla ziyaretine geldiğini, Hıristiyanlıktan konuştuklarını bildirdi. Kasım sonunda da Ermeniler arasındaki çalışmalarının çok iyi gittiğini yazdı . Dwight ise aynı dönemde pek çok insanın kendilerine Protestan olduğunu söylediğini, bunların aslında ne birbirleri ile ne de Protestanlıkla alakalı olmadıklarını bildiklerini yazdı .

1896 yılında yazılan ve Amerikalı misyonerlerin Ermenileri aldattığını savunan bir kitapta, Amerikan misyonerlerinin Ermeni Patrikhanesi, papazları ve halkı ile ilişkilerinin ilk yılları şöyle değerlendirilmektedir: Amerikan misyonerler Ermenilerle temaslarının ilk yıllarında kendilerini Ermenilere büyük ilgi duyan, onlar arasında yaşamak, onlar arasında eğitimi yaygınlaştırmak amacıyla ta Amerika’daki evlerini barklarını bırakıp gelen din adamları olarak takdim ettiler. Eğitime çok önem veren Ermeniler, okyanuslar aşarak kendilerine yardım etmek için ayaklarına kadar gelen Amerikalı Philarmenian din adamlarını içlerine aldılar. Bazı Ermeni papazlar Ermeni okullarında okutulmak üzere Yeni Ahit’in basımına yardımcı oldular. Misyonerler matbaalarında Yeni Ahit başta olmak üzere Ermeni Gregoryen inancına aykırı düşmeyen dini kitaplar ve ders kitapları bastılar. Patrik Amerikalıların bir gün Ermeni kilisesine mensup olmak suretiyle Ermenileşeceklerini düşünüyordu. Hatta onları din adamı olarak Ermeni kilisesinde istihdam etmeyi planlıyor, bu suretle eğitim faaliyetlerini kolaylıkla yürütebileceklerini hesap ediyordu. Bir seferinde Ermeni piskoposlardan biri kilisedeki misyonerlerden birinden kendi yerini almasını istemiş, misyoner reddedince piskopos bunu misyonerin tevazuuna yormuştu. Mamafih misyonerler kendilerine gösterilen yakınlığı ve desteği yanlış değerlendirdiler, Ermeni din adamlarının Protestanlık mesajlarına susamışlıkları şeklinde sundular. Ermeni papazlar Dwight’in arkasından diğer Amerikalıların da Ermeni kilisesine girmesini bekliyorlardı. Bu çerçevede gerçekleştirilen ziyaretler Ermeni papazların Protestanlık hakikatine açlıkları olarak takdim edildi. Hâlbuki o günlerde Amerikalılar Protestan olduklarını belli etmiyorlar, Ermeni papazlara ayrı bir inanç telkinine girişmiyorlardı. Misyonerler iyi maaş alıyorlar, iyi evlerde kalıyorlardı. Kavasları, aşçıları, uşakları ve hizmetçileri vardı. Bundan dolayı fakir Ermeniler, onlardan yararlanmayı, yardım alabilmeyi, misyonerlerin yanında kendilerine iş bulabilmeyi umarak Protestanlığı benimsediklerini söylediler .

Ermeni Patrikhanesi’nin ve papazlarının misyonerleri tanımadıkları ve farklı bir inanca sahip olduklarını bilmedikleri iddiasını kabul etmek zordur. Goodell, bizzat Patrik ile 1831 ve 1832 yıllarında yaptığı görüşmelerde, inanç esaslarını ve başka ülkelerdeki faaliyetlerini anlatmıştır. Ermeni Patrikhanesi, Osmanlı topraklarındaki diğer kiliselerin Amerikan misyonerlerine karşı tutumlarını, 1830 yıllarının ortalarında İstanbul’daki Fener Patrikhanesi’nde Amerikan misyonerler dolayısıyla yaşanan büyük tartışmaları da bilmektedir . Muhtemelen Ermeni Patrikhanesi, Amerikan misyonerlerin kendi Ermeni cemaati üzerinde etkili olabileceğine ihtimal vermemiş; onlarla iyi geçinerek imkânlarından ve güçlerinden yararlanmayı düşünmüştür. Bilindiği gibi İngiliz, Fransız, Alman ve Avusturyalı Philhelenler, 1820’li yıllarda Avrupa’da Yunan davasına siyasi anlamda büyük destek vermişlerdir. Ermeni Patrikhanesi de 1830’lu yıllarda siyasi olarak değil ama eğitim ve kültür alanında Philarmenian Amerikalılardan istifade etmek istemiştir.

3. Patrikhane’nin Misyonerlere Karşı Tavır Aldığı Yıllar (1836-1850)

1830’lu yılların ikinci yarısında Amerikan misyonerlerinin Ermeni Patrikhanesi’ni tenkide, Ermenilere ayrı bir din anlayışını telkine ve Ermeniler arasında ayrı bir cemaat oluşturmaya başlamaları üzerine misyonerlerle Patrikhane’nin ilişkileri gittikçe kötüleşmeye başladı. 1836 başlarında bir Ermeni papaz, misyonerlerin yerli yardımcılarından birini kilisede kâfir ilan etti. Patrikhane konuyu araştırmak üzere piskoposlar ve papazlardan oluşan bir komisyon kurdu. Goodell, 5 Nisan 1836 tarihli mektubunda, misyonerlik karşıtlarının 800 kişilik bir Evangelik kâfirler listesi yaptıkları duyumunu aldıklarını bildirerek, bu hareketin misyonerler ve Protestanlar aleyhine bir çığ gibi büyümesinden endişe ettiklerini yazdı . Bu hadisenin arkasından okul kapamalar geldi. 1834 yılında misyonerler tarafından Beyoğlu’nda açıldığını belirttiğimiz liseye devam eden öğrencilerin velileri 1837 başlarında Patrikhane’ye davet edilerek çocuklarını çekmeleri istendi ve okul kapatıldı. O aylarda zengin bir Ermeni bankerin desteğiyle Hasköy’de çok daha büyük sayıda bir öğrenci kitlesine hitap edebilecek bir okul açıldı. Ancak bu okul da uzun ömürlü olamadı. Patrikhane’nin baskısı sonucunda Ermeni banker okulu kapatmak zorunda kaldı .

Bu günlerde İzmit’teki papaz Der Vertanes ve bir papaz arkadaşının Protestanlığa geçmeleri Ermeniler arasında büyük bir dalgalanmaya sebep olmuştu. Ermeni Patriği Stephen’in yumuşak tavrından cesaret alan misyonerlerin Ermeni cemaatini böleceğini ve zayıflatacağını düşünen İstanbul’un ileri gelen Ermenileri, misyonerlere sempati ile bakmadığı bilinen Merzifon ve Amasya Piskoposu Jacop Serapian’ı 17 Şubat 1839’da Patrikhane vekilliğine getirdiler. Serapian’ın vekilliğe getirilmesinden sonra Patrikhane’nin misyonerlere karşı tavrı sertleşti. Diğerlerine bir gözdağı vermek amacıyla yukarıda okul müdürlüğünü yaptığını belirttiğimiz Protestan Ermeni Sahakian, Ermeni kilisesinin ayin törenlerini tenkit ettiği, Protestan olduğu, büyücülük yapıp başkalarını etkilediği gerekçesiyle tutuklandı. Arkasından Boghos Physica ve Hohannes tutuklanarak aynı şekilde Patrikhane’nin hapishanesine konuldular. Dört gün sonra Babıâli’den aldıkları izinle İstanbul dışına sürüldüler. Bunları başka tutuklamalar izledi. Rus uyruklu bir Protestan Ermeni ve Anadolu’da misyonerlerle işbirliği yapan bazı Ermeniler tutuklanıp hapsedildiler. Patrikhane 3 Mart’ta misyonerlerin yayınlarını yasakladı. Bu kitapları ellerinde bulunduranların derhal bağlı bulundukları kiliselere teslim etmeleri istendi. 25 Mart 1839’da Seropian, Stephan’ın yerine Patrikliğe geçti. 28 Nisan’da yeni Patrik misyonerlerle ilişki kuran, onların yayınlarını okuyan ve bunları haber vermeyenlerin aforoz edileceğini ilan etti . Osmanlı hükümeti, Ermeni Patrikhanesi ile misyonerler arasındaki ilişkilere, kamu düzenini bozmadığı ve bir şikâyet olmadığı müddetçe karışmamıştır. Ermeni Patrikhanesi Osmanlı İmparatorluğu dâhilindeki Ermenilerin Siyasal, dini, sosyal ve kültürel yegâne kurumu olarak tam yetkiyle Ermenileri yönetmiştir. Osmanlı hükümeti nezdinde Ermeni cemaatini, Ermeni cemaati nezdinde Osmanlı hükümetini temsil etmiş, vergileri toplamıştır. Ermenilerin eğitim ve kültürü tamamen Patrikhane’nin denetiminde olmuştur. Kendi dini hukuklarına göre Ermenilerin kendi aralarındaki davalara bakmış, Gregoryen anlayışına göre Ermenilerin dini hayatını yürütmüştür. Patrikhane Ermeniler arasındaki davalara kendi inançlarını temel alarak bakmış, cezalar vermiştir. Osmanlı millet sistemi içerisinde bu şekilde geniş yetkilerle donatılmış olan Patrikhane manevi bir saldırı durumunda ceza verme, hapse atma ve sürgüne göndermeye yetkili olmuştur. Teorik olarak sürgüne gönderme için hükümetin onayı gerekmişse de genellikle hükümet Patrikhane’nin sürgün talebini sorgulamadan onaylamıştır . Misyonerlerle ilişkilerin bozulduğu ilk yıllarda, Patrikhane Ermenilerin dini inançlarına zarar verdiği gerekçesiyle misyonerlerden şikâyetçi olmuş, Babıâli de gereğini yerine getirmiştir. 4 Mart 1839 tarihli bir Osmanlı belgesinde, Beyoğlu’nda Amerikalılar tarafından açılan okulun, devam eden Ermenilerin inançlarını bozduğu için kapatıldığı, inançlarına aykırı zararlı kitaplar yayınlayan birkaç Ermeni’nin de sürgün edildiği yer almaktadır .

Cyrus Hamlin, Osmanlı topraklarındaki Protestan misyonerlik faaliyetleri içerisinde çok önemli bir isimdir. Hatıralarında, 1839’un ilk aylarında İstanbul’da Protestan Ermenilerle tanışmaya başladığını, yaklaşık 22 kişilik gizli bir topluluk olduklarını belirtir. Öğretmenleri Avedis Der Sahakian’ın kardeşi Hohannes Der Sahakian’ın liderliğindeki Evangelican Union isimli topluluk fiilen bir kilise gibi çalışmakta, düzenli olarak toplanmaktadır. Kardeşi Patrikhane’de tutuklu olarak bulunan ve sürgüne gönderilecek olan Avedis’in bir gün soluk soluğa gelerek polislerin evi aramaya geleceklerini bildirmesi üzerine Hamlin bazı evrakı alarak arka kapıdan kaçar. Bu olaydan sonra Ermeniler korkularından misyonerlerin evine gelmez olmuşlardır. 1839-1840 kışında İstanbul’daki misyonerlik çalışmaları ve hayatları hakkında çok düşündüklerini yazar. Protestanlığı kabul eden Ermeniler büyük zorluklarla karşılaşmakta, sürgün veya aforoz edilmekten korkmaktadırlar. Çok az sayıda Ermeni misyonerlere yaklaşmaya cesaret edebilmektedir. 1840 yılının sonlarında İstanbul’a geleli bir yıl dokuz ay geçtiği halde -Seropian’ın vekil ve patrik olduğu döneme tekabül etmektedir- Protestanlığı kabul eden Ermenilere yönelik baskı sebebiyle halkla ilişkilerinin yok derecesinde olduğunu yazar .

Okumaya devam et  Ermenistan ile oynanan Rus Ruleti!

Daha önce patriklik yıllarında yumuşak huyluluğu sebebiyle güvercin olarak anılan Stephen 27 Eylül 1840’da yeniden patriklik makamına geçti. Seropian’ın yerine Stephen’in yeniden Ermeni Patriği oluşunu misyonerler büyük bir memnuniyetle karşıladılar . Ancak Stephen bu görevde ancak bir yıl kalabildi. 1 Ekim 1841 tarihinde Theodore Patrik oldu . Bu yıllarda Ermeni Patrikhanesi’nin misyonerlerle ilişkileri hiçbir zaman 1830’lu yılların ilk yarısındaki gibi olmadı. Seropian dönemindeki kadar sert olmasalar bile Stephen ve Theodore dönemlerinde Patrikhane yine misyonerlere karşı oldu. Patrikler, vekiller, piskoposlar ve diğer yetkililer bazen sert bir şekilde misyonerlerin üzerine gittiler, bazen de görmezlikten geldiler. Ermeni Kilisesi teşkilatının genel tavrının yanı sıra yetkili kişilerin şahsi anlayış ve değerlendirmelerine göre de bu tavır yer yer sertleşti, yer yer gevşedi. The American Board’un yayın organı The Missionary Herald, Stephen döneminde Dwight’in haftada üç toplantı yaptığını, çalışmaların gayet iyi gittiğini yazdı. Hamlin’in Ermeniler için ne yapılacaksa bir an evvel yapılmasını isteyen 28 Ağustos 1841 tarihli mektubunu yayınladı .

Amerikan misyonerlerinin Ermenilere yönelik Protestanlaştırma faaliyetleri içerisinde Bebek Semineri’nin özel bir yeri vardır. Hamlin tarafından 1840 Kasımında açılan Bebek Semineri’nin amacı Protestan papaz ve vaiz yetiştirmektir. Evvela misyonerlik karşıtı Ermeniler Patriğe başvurarak Hamlin’i geri göndermesini istediler. Hamlin’i geri gönderemeyeceği cevabını veren Patrik, okulun açılmasından birkaç ay sonra harekete geçti. Bir papaz okula gelen öğrencilerin ve ailelerinin listesine sahip olduklarını, aileleri Patrikhaneye çağırıp bütün öğrenciler okuldan ayrılana kadar onları hapiste tutacaklarını bildirdi. Hamlin de okuldaki çocukları aileleri ile birlikte Patriğe göndererek kendisi ile çatışmak için değil halkına yardım için İstanbul’da bulunduğunu, semineri kapattığını ve bütün çocukları dağıttığını bildirdi. Sarrafların kendisine baskı yaptıklarını ve böyle hareket etmeye mecbur kaldığını, akıllı bir insan olan Hamlin’in kendisini tatsız bir şey yapmaktan kurtardığını söyleyen Patrik, yabancıların okulundan daha iyi bir okul açacaklarını vaat etti. Mamafih bir grup Ermeni esnaf bu tavra karşı çıkarak Patrikhaneyi geri adım atmaya mecbur bıraktı. Üç hafta sonra öğrenciler yeniden okula gelmeye başladılar. Bu sefer öğrencilerin sayısı 12’den 14’e çıktı Seminer 1841 Kasımında aynı yerde bir başka binaya taşındı. Öğrenci sayısı 20 oldu. Pek başarılı olamasa da Ermeni Patriği misyonerleri memleketlerine gönderme, çocukları tekrar kendi eğitimine alma uğraşını sürdürdü .

3 Mayıs 1841 tarihli mektubunda, Patrikhanedeki bir toplantıdan sonra kendisine gelen bir papazın, Patrikhanede misyonerlerin durumunun tartışıldığını, bu günlerde fazla göze batmamalarının uygun olacağını, okulu büyütmemelerini tavsiye ettiğini aktaran Dwight , bir başka mektubunda, 1841 yılında 1000 kişi ile görüştüğünü; Ermeni Patrikhanesi vekilliğine yeni gelen kişinin kendilerine yakın olduğunu, Trabzon’da iken Protestanlıkla itham edildiğini, tercüme işlerinde kendilerine yardımcı olabileceğini söylediğini yazmaktadır . Daha evvel Tokat’ta görev yaparken misyonerlerden dağıtmak için kitap alan, 1839 yılında Protestanlıkla suçlanıp Erzurum’a sürülen piskopos burada misyonerlere karşı sert bir tutum içerisine girmiştir . Misyonerlerin kitaplarını lanetlemiş, misyonerlerin Ermenilerle temasını önlemeye çalışmıştır . The American Board’un Eylül 1842’de yapılan genel kurulunda sunulan yıllık faaliyet raporunda Ermenilere yönelik faaliyetleri hakkında olumlu ifadelere yer verilmekte ve hasat zamanı olduğu vurgulanmaktadır .

Patrikhanenin 1839 yılında yasak getirmesine rağmen misyonerler İzmir’deki matbaalarında kitaplar basmayı ve dağıtıp satmayı sürdürmüşlerdir. 1841 yılında misyonerlerin İzmir’deki matbaasında Ermenilere yönelik olarak 1.340.000 sahife Ermenice, 3.860.000 sahife Ermeni harfleriyle Türkçe yayın yapılmıştır . Burada Ermeni harfleriyle Türkçe yayınların sahife sayısının Ermenicelerin üç misli olması bilhassa dikkati çekmektedir. Yasağa rağmen her yıl basılan kitap ve sahife adedi azalmamış artmıştır. 1842 yılı itibariyle ellerinde 30 çeşit kitap vardır ve Ermenice ve Ermeni harfleriyle Türkçe toplam 19.000 kitap basmışlardır. Ermeni harfleriyle Türkçe Eski Ahit bu rakama dahil değildir. Bastıkları kitapları yarı fiyatına satmaktadırlar . Bursa’dan Benjamin Schneider, Haziran 1840’ta hemen her gün kitap talebi aldığını, bir Ermeni köyüne 36 kitap ve broşür gönderdiğini, bir okul müdürünün kitaplara yasak getirilmesi talebiyle Piskopos’a vekâlet eden Vartabed’e çıktığını, ancak Vartabed’in bu talebe itibar etmediğini . Ağustos 1841’de Balıkesir’deki bir panayırda toplam 247 kitabın satıldığını yazmaktadır . Erzurum’dan Willam C.Jackson, 7 Aralık 1840 tarihli mektubunda, bir önceki yıl konulan yasağın etkisinin gevşediğini, kitaplarına büyük bir talep olduğunu; 7 Ocak 1841 tarihli mektubunda ise kitapları alan iki kişinin yasağı öğrenince kitapları geri getirdiklerini yazmaktadır . Henry A.Homes 15 Mayıs 1842’de İstanbul’daki Patriklerin, yabancıların yayın yapmalarının izne bağlanması hususunda Babıâli’ye başvurduklarını, şimdilik uygulanmamakla birlikte Patriklerden izin almadıkça yeni kitap basılamayacağını bildirmektedir . Goodell 1842 yılının sessiz ama verimli geçtiğini, İstanbul’da durumun sakin olduğunu, taşrada ise hala sıkıntılar yaşandığını bildirir . 1845 yılında Ermenilere yönelik olarak 39.000 kitap ve broşür, bir başka ifade ile toplam 4.150.000 sayfa basmışlardır .

Amerikan misyonerler bu yıllarda karşılaştıkları zorluklara rağmen Anadolu’ya yayılmayı sürdürdüler. İzmir, Bursa ve Trabzon’a ilaveten 1839’da Erzurum’da, 1840’da da Adapazarı’nda istasyonlar açtılar. Ermeni Patrikhanesi’nin niyetinin kendilerini Amerika’ya geri göndermek olduğunu düşünen misyonerler, İstanbul’daki Amerikan elçiliğine müracaat ederek himaye edilmelerini istediler. Ancak o dönemde Amerikan elçiliği misyonerlerle ilgili konulara girmemeye özen gösterdi. Amerika ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 1830 yılında imzalanan ticaret anlaşmasının misyonerleri kapsamadığını belirterek teklifi reddetti. Bunun üzerine misyonerler the American Board vasıtasıyla Amerikan hükümetine başvurarak korunmalarını sağladılar .

1842 yılında Viyana’dan İstanbul’a gelen Schauffler, misyonerlerin evlerinin Ermeni casuslar tarafından gözlendiği için evlerinde Protestan Ermenilerle toplanamadıklarını başka yerlerde gizli gizli bir araya geldiklerini yazmıştır. 1843 yılı sonlarında Rufus Anderson ve Joel Hawe İstanbul’a geldiklerinde zorluklara rağmen cemaatin tamamen dağılmamış ve misyonun kapanmamış olduğunu görmekten duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir .

1843 yazından sonra Patrikhane misyonerlere karşı yine sert bir tutum içerisine girdi. 1843 Eylül’ünde Ermeni Patriği iki Pazar ayininde misyonerler ve Protestanlar aleyhine çok ağır ifadeler kullandı. Patriğin konuşmalarının eskisi gibi Ermenileri korkutmadığını, Ermenilerin misyonerlere gitmeyi sürdürdüklerini bildiren Hamlin, Patrikhane’nin baskısıyla üç dört öğrencinin okuldan ayrıldıklarını aktardı . Dwight, İstanbul’dan gönderdiği 30 Mart 1844 tarihli mektubunda son üç ay içerisinde Ermeni kiliselerindeki vaazların konusunun değiştiğini, kendilerine yakın vartabetlerin, azizlerin menkıbeleri yerine İncil’i anlattıklarını; Patriğin bir Pazar ayininde yine Protestanlar aleyhinde konuştuğunu, misyonerlerin İncil’i oltanın ucundaki balık gibi tuttuklarını, asıl amaçlarının toplumu imha olduğunu söylediğini bildirdi .

Patrikhaneye bağlı Gregoryen Ermeniler ile Protestan misyonerler ve Protestanlığı kabul eden Ermeniler arasındaki gerginlik ve çatışmalar İstanbul’un yanı sıra misyonerlerin faaliyet gösterdiği Anadolu şehirlerinde de devam etti. Erzurum Ermenileri Nisan 1843’te Patrikhane’ye mektup yazarak 46 kişinin Protestan olmasından ve kitaplar dağıtılmasından şikâyet ettiler . Erzurum Piskoposu Ağustos 1843’te misyonerlerle görüşülmesini yasakladı. Pasin’de beş papaz misyonerlere yakın olduğu gerekçesiyle görevlerinden alındı . Erzurum Ermenileri, yine 1843 yılında, Ermenilerin dini usullerini ihlal ettikleri gerekçesiyle iki Amerikan misyonerini Osmanlı makamlarına şikayet ettiler. Osmanlı hükümeti konuyu Amerikan elçiliğine bildirdi ve gerekli incelemenin yapılması için Erzurum Valisine emir verdi . 7 Şubat 1844 tarihinde Erzurum’dan gönderilen cevapta Erzurum’da Ermenileri Protestan yapmak isteyen iki Amerikalı rahibin Ermenilerle görüştürülmediği ve İstanbul’a gönderileceği bildirildi .

Aynı yıllarda benzer olaylar Trabzon’da da yaşandı. 1843-1844 kışında Trabzon Ermenileri Patriğe 27 imzalı bir dilekçe göndererek, hükümetin misyonerleri şehirden atmasını istediler. 10 Nisan 1844’de ölen bir Protestan’ın cenazesi Ermeni kilisesine ait olan mezarlığa kabul edilmedi. Cenaze ortada bırakıldı. Nihayet geceleyin Türk hamallar cenazeyi alarak şehrin dışındaki bir yere gömdüler. 14 Nisan günü Ermeni vartabet Trabzon’un küçük kiliselerini kapatarak bütün ahaliyi en büyük kilisede topladıktan sonra Protestan oldukları için üç kardeşi aforoz etti. Onların evlerini, onlara selam vereni, onlardan selam alanı lanetledi. Bunlar gibi başkalarının da olduğunu, kendilerini düzeltmezlerse onların da aforoz edileceklerini bildirdi . Benzer gerginlikler başka yerlerde de yaşandı. Ermeniler Mayıs 1844’te Osmanlı hükümetine başvurarak, Erzurum, Trabzon ve Bursa’da Ermenileri Protestanlığa teşvik eden Amerikan misyonerlerinden şikâyetçi oldular. Ermeniler arasında Protestanlık propagandasının yasaklanmasını istediler .

Ermenilerden gelen şikâyetler doğrultusunda, Hariciye Nezareti Amerikan Elçiliğine bir yazı yazarak huzursuzluk çıkaran misyonerlerin geri çekilmesini istedi. Amerikan Elçiliğinin misyonerlere karışamayacakları cevabı üzerine Babıâli adı geçen üç vilayete emirler gönderdi, Ermeniler arasında Protestanlaştırma faaliyetlerinin yasak olduğunu bildirdi. 1844 ve 1845 yılları arasında Hıristiyan topluluklara yönelik Amerikan misyonerlik faaliyetleri konusunda Babıâli ile İstanbul’daki Amerikan Elçiliği arasında bir hayli yazışma yapıldı. Bununla ilgili Amerikan Elçisi Carr, Washington’a gönderdiği bir değerlendirmede, Osmanlı hükümetinin misyonerlerin insani yardım faaliyetlerinden rahatsız olmadığını ancak Hıristiyan din adamlarının isteklerinden dolayı konunun bir mesele haline geldiğini belirtmektedir .

Ele aldığımız dönem içerisinde Amerikan misyonerlerinin en istikrarlı muhalifleri Katolik kilisesi ve misyonerleri olmuştur. Suriye’deki Marunî Patriği’nin 1820’li yıllarda A The Missionary Herald, Vol.41, No:2, Amerikan misyonerlere ve Protestanlığı benimseyen mensuplarına karşı tutumundan bahsetmiştik. Amerikan misyonerler İstanbul’da Ermenilere yönelik faaliyetlerinde de Katoliklerle çatıştılar. Goodell 1841 yılında Ermeniler için ne yapılacaksa biran evvel yapılması gerektiğini yazarken, aksi takdirde Ermeni çocuklarını Katoliklere kaptıracaklarını belirtiyordu . Hamlin 1840 sonlarında Bebek’te seminerini açtıktan altı ay sonra Katolikler aynı semtte benzer bir okul açtılar. 1843-1844 kışında İstanbul’da Lazaristlerin veya Cizvitlerin desteğiyle Protestanlar aleyhine bir kitap çıkarıldı . 1845 yılında Cizvitler Protestan misyonerler aleyhine Boré imzalı iki kitap yayınladılar. Bunlardan Ermenice olanı Fransızcadan tercümeydi, Ermeni harfleriyle Türkçe olanı ise Vanlı Ermeni ile Protestan Öğretmen başlığını taşıyordu .

1845 yazında hem Fener Rum Patrikhanesi hem Yunan Ortodoks Kilisesi Protestanlara ayrı ayrı aforozlar yayınladı. İstanbul’daki Fener Patrikhanesi, İncil’i muhtelif dünya dillerine tercüme ettirip dağıtmayı gaye edinen Brtish and Foreign Bible Society isimli İngiliz misyonerlik cemiyetini aforoz etti. Söz konusu cemiyetin 1840 yılında tercüme ettirerek bastırdığı Eski Ahit’in ve cemiyetin diğer kitaplarının alınmasını, satılmasını, okunmasını yasakladı. Bu kitapların din karşıtı ve devlet karşıtı olduğunu ilan etti . Aforoz Yunanistan’daki bütün kiliselerde duyuruldu. Sinod AYRICA Yunanistan Anayasası’nı ve Ceza Kanunu’nu ihlal ettiği gerekçesiyle King’i Yunan hükümetine şikayet etti .

Bu yıllarda İstanbul’daki the American Board misyonerleri, Katolik ve Ortodokslardan çok İstanbul’daki bir başka Amerikan Protestan misyonerinden bekledikleri desteği bulamamaya içerlediler. İstanbul’daki the American Board misyonerleri ile Amerikan Episcopol Cemiyeti’nin misyoneri Horatio Saouthgate arasındaki tartışma ve anlaşmazlıklar çerçevesinde the American Board misyonerleri Southgate’i Katolik misyonerler gibi kendilerine muhalefet etmek ve çalışmalarını zorlaştırmakla itham ettiler; Southgate’in Ermeni Patrikhanesi’ni haklı bulduğunu, Protestanların tavrını isyankârlıkla nitelediğini, Ermeni Patrikhanesi’nin aforozunu haklı görerek İngiliz büyükelçisine müdahale etmemesini telkin ettiğini yazdılar. Bu konuda Amerika’daki iki misyonerlik kuruluşu arasında tartışmalar, karşılıklı ithamlar yaşandı ve yayınlandı .

Bu şartlarda İstanbul, İzmir ve Bursa’da piskoposluk yapmış olan Matthew’un 29 Temmuz 1844 tarihinde Patrik oluşu ile Patrikhane’nin misyonerlere karşı tavrı çok sertleşti. Mathew piskopos iken misyonerlerle irtibatı olan, onlarla şahsen görüşen bir insandı. Patrik seçildikten sonra kendisini ziyarete gelen Protestanlara iyi davrandı. Protestanlara, makul davranırlar ve Ermeni Kilisesine karşı saldırgan olmazlarsa bir zarar görmeyecekleri intibaını vermeye çalıştı. Amerikalılar işlerini yapsınlar, bir şeye karışmasınlar, ortalığı karıştırmasınlar demekle birlikte sistemli olarak misyonerler aleyhinde çalışmaya başladı. Çocuğunu Bebek Semineri’ne gönderdiği için mahcubiyet içerisinde olduğunu söyleyenlere, çocuklarını oradan çekerlerse en iyi okulu açacağını vaat etti. Yanında Protestan Ermeni çalıştıran ileri gelen Ermenilere, bunları işten atmalarını, bunlara iş vermemelerini istedi. Emir uygulandı. Ayrıca Ermeni papazlara emir vererek cemaatlerindeki herkesin gelip günah çıkarmasını sağlamalarını istedi. Günahlarını itiraf edenlerin affedilerek cemaate dahil edileceğini bildirdi. Bu emir Protestan olduğundan şüphelenilen herkese ulaştırılacak, günah çıkarmaya gelmeyi reddedenlerin isimleri bir liste halinde Patrikhaneye bildirilecekti .

İstanbul’dan yazdığı 9 Aralık 1844 tarihli mektubuna göre, Goodell, Patrikhane’de her Çarşamba günü toplanarak gelen şikâyetleri değerlendiren 12 kişilik heyetin bir üyesiyle görüştü. Söz konusu şahıs, adil bir değerlendirme yapabilmek için Goodell’dan, çalışma şekli, prensip ve kurallarını gösteren bir metin hazırlamasını istedi. Aynı şahıs bir Protestan’dan Goodell’in bir konuşmasından tuttuğu notları istedi. Yine aynı şahıs Goodell’a ne kadar kalacaklarını sordu. Goodell, Türkiye’de çok iyi okullar açılıp kendi okullarına gerek kalmayıncaya kadar, bütün kiliselerde çok iyi vaazlar verilip kendi yabancı aksanlı vaizlerine insanların ihtiyaç duymayacakları zamana kadar ve İncil’in ışığının ve rahmetinin her yeri kuşatmasına kadar kalacakları cevabını verdi .

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde aforoz edilen Protestan Ermenilerle ilgili Ocak 1845 tarihli iki önemli belge bulunmaktadır. Bu belgelerin 9 Ocak 1845 tarihli olanında, Protestanlığı benimsedikleri için Patrik tarafından aforoz edilen bir grup Ermeni Osmanlı hükümetine müracaat ederek kendilerine kolaylık gösterilmesini istemektedir . Ocak 1845 tarihli diğer belge ise Protestanlığı benimseyenlerin Gregoryen Ermeni toplumundan tamamen soyutlanması üzerine, İngiltere’nin İstanbul’daki Büyükelçisi Canning’in Hariciye Nezareti’ne yazdığı mektubun tercümesidir. Canning, ruhban sınıfının kendi mezheplerine aykırı olarak inanç propagandası yapanları kiliselerinden uzaklaştırabileceğini, ancak olayın boyutlarının belediye hukukuna, özel ve şahsi ilişkilere ve geçim kaynaklarına el uzatılması noktasına getirilmemesi gerektiğini vurgulayarak Osmanlı hükümetinin buna izin vermemesini istemektedir . Eğer bu belgelerdeki tarihler doğru ise aforozların 1845 Ocağında veya hatta daha önce başladığını düşünmemiz gerekir. Ancak misyonerlerin kaynaklarında böyle bir bilgi yoktur. Daha da önemlisi olayların genel seyri içinde bu iki belgede geçen hadiselerin 1845 değil 1846 yılında vuku bulmuş olması daha mantıklı görünmektedir. Dolayısıyla bu iki belgenin tarihlendirilmesinde bir yanlışlık yapılmış olabileceğini düşünüyoruz.

1845 yılı boyunca Ermeni Patrikhanesi misyonerler ve Protestanlık faaliyetleri aleyhine tutumunu sürdürdü. Patrikhanenin baskısıyla 1845 Şubat ve Mart aylarında dört öğrenci Bebek Semineri’nden ayrıldı . Aynı şekilde seminerin Ermenice öğretmeni ayrılmak zorunda bırakıldı . Dwight, 6 Mart 1845 tarihli mektubunda, patrikhane’nin günah çıkarma talimatının istenildiği şekilde yürümediğini yazdı . Aynı yıl Hıristiyan ilahiyatı konusunda Patrikhane yanlıları ile Protestan Ermeniler arasında tartışmalar yaşandı. Genellikle evlerde yapılan bu tartışmalarda Patrikhane’nin anlayışını Tscamourjian, Protestanların anlayışını ise Apisoghom savundu . Tscamourjian Patrikhane’de Protestanlığa karşı Ermeni kilisesinin din anlayışını savunan Kilisenin Yanılmazlığı ve Doğru Çalışma başlıklı iki konferans verdi . Tscamourjian’ın iki konferansı daha sonra kitapçık şeklinde bastırıldı. Misyoner Wood ve Hatschadurian bunlara birer kitapçıkla cevap verdiler .

Her şeye rağmen Protestanlık Ermeniler arasında yayılmasını sürdürdü. İstanbul’da Ermeni kızları için bir seminer açılması için misyoner Henry J.Van Lennep ve karısı tarafından yürütülen çalışmalar, bayan Van Lennep’in ölümü üzerine durmuştu. Harriot M.Lowell’in 17 Kasım 1845 tarihli mektubuna göre, seminer yaşları 11-13 arası olan 6 ve 20 civarında olan iki öğrenciyle başladı. Bayan Lowell’in Ermenicesinin yeterince iyi olmaması sebebiyle bu kadar öğrenci kabul edebildiler. Seminerde yemek yapmak ve çamaşır yıkamak dışında kalan bütün işleri kızlar yapıyorlardı. Goodell sabahları Türkçe duaya katılıp Eski Ahit okuyor, Dwight ise akşamları Ermenice yapılan duaya katılıp Yeni Ahit okuyordu. Goodell 27 Kasım 1845 tarihli mektubunda da yakında Galata’da açılacak olan küçük kilise ile İstanbul’da Protestanların Pazar ayinlerini yapabilecekleri mekânların sayısının dörde çıkacağını bildiriyordu .

Okumaya devam et  Diasporanın 2015 paniği

Protestan Ermeniler 1845 yılı boyunca Erzurum, Trabzon, İzmit, Adapazarı ve Bursa’da Patrikhane taraftarlarının baskılarıyla karşılaştılar . 1845 başlarında Trabzon’dan Protestan bir Ermeni, Piskopos ve Patriğin talebiyle Trabzon valisi tarafından tutuklanarak İstanbul’a gönderilip tımarhaneye konuldu. Çocuk kısa bir süre sonra tımarhaneden çıktı. İstanbul’daki Protestan cemaatine katıldı. Misyonerler bu hareketi kendilerine bir gözdağı olarak algıladılar . Nisan1845’te Trabzon’da Ermeniler Patriğe bir dilekçe göndererek Protestanlık propagandasının yasaklanmasını istediler. Dilekçelerine henüz cevap gelmeden Trabzon’da Protestan bir Ermeni kadın öldü. Ailesinden yeniden kiliseye bağlılık sözü alınmasına rağmen kadının cenazesi Ermeni mezarlığına kabul edilmedi. Cenazenin başka bir yere defnedildiği gün Patrik’ten beklenen cevap geldi. Patrik, Protestanlara her türlü zorluğun çıkarılması, selamlarının alınmaması, kendilerine selam verilmemesi, onlarla iş yapılmaması, ev ve işyeri kiralanmaması talimatını verdi . 1845 yazında Adapazarı’nda misyoner Schneider kadı ve mutasarrıf tarafından şehirden atıldı .

1846 yılı Gregoryen ve Protestan Ermeniler arasındaki ilişkiler bakımından daha da sert geçti. Ermeni Patrikhanesi Kilisesinde, 27 Ocak 1846 tarihinde gerçekleştirilen Pazar ayininde, Patrik Matthew, Der Vertannes isimli Protestanlığı benimsemiş Ermeni papazı aforoz ettiğini duyurdu. Patriğin aforoz metni şehirdeki bütün Ermeni kiliselerinde okundu . 12 Ocak 1846 tarihli aforoz metninde Vertanes, hakikatin düşmanı şeytan, kutsal kilisenin düşmanı hain, cemaati bölen ve ahaliyi iğfal eden, İsa’nın katili, şeytanın ve İsa düşmanlarının çocuğu olması itibariyle cemaatten çıkarıldığı, cemaate girmesinin yasaklandığı, İsa’nın manevi bedenini kesen birisi olması sebebiyle papazlıktan atıldığı ilan edildi. Asmanın kuru bir dalı olması sebebiyle sadece ateşte yakmaya yarayacağı bildirildi. Şeytan suratlı olması sebebiyle yüzüne bakılmaması, ruhları zehirleyen bir kişi olması bakımından selamının alınmaması, evleri talan eden bir kurt olması sebebiyle kutsal mekânlara sokulmaması istendi. Ebeveynler, aile fertlerini yeni mezhepçilerin yanlış doktrinlerini benimseyenlerin iğfalinden korumaları konusunda uyarıldı .

Vertanes’in aforozu münferit bir hadise olmanın ötesinde diğer Protestanlara da bir uyarı mahiyetindeydi. Bu meyanda aforoz metni okunmak için İmparatorluk dâhilindeki bütün Ermeni kiliselerine gönderildi. Patrik, Protestanlığı benimseyen Ermenileri toplumdan dışlamak ve en ağır bir şekilde cezalandırmak istiyordu. Aforozun ilanını takip eden günlerde Protestan Ermeniler birer ikişer Patrikhaneye davet edilerek, şeytana kapıldıklarına, pişman olduklarına, bir daha misyonerlerle ilişki kurmayacaklarına dair bir yazıyı imzalamaları istendi. Aksi takdirde kendilerinin de aforoz edilecekleri söylendi .

Birinci aforozdan bir hafta sonra Mathew, ikinci bir aforoz yayınladı. Bazılarının zannettiği gibi birinci aforozun sadece Vertanes’e yönelik olmadığına dikkat çekerek, Tanrı’nın, bütün azizlerin ve kendisinin Vertanes’i ve Vertanes gibi düşünenlerin tamamını aforoz ettiğini ilan etti. Böyle bir oğlu, kardeşi veya iş ortağı olan ve böyle birine yardım eden ve böyle birine ekmek verenlerin evlerinde zehirli bir yılan beslediklerini, bir gün o yılan tarafından zehirlenerek öldürüleceklerini ve ruhlarını kaybedeceklerini bilmeleri gerektiği; bunların Hz. İsa’ya ihanet eden Yahuda’ya ekmek verdiklerini; bu insanların Hıristiyanlığın düşmanı olduklarını ve Ermenilerin Kutsal Ortodoks Kilisesi’ne zarar verdiklerini duyurdu. Ermenilerin bu tip insanlardan uzak durmalarını istedi .

Aforoz kilise üyeliğinden çıkarılmaktan ibaret değildi. Aforoz edilen kişi toplumdan dışlanıyor, iktisadi ve sosyal bakımdan büyük bir darbe yiyordu. Osmanlı millet sistemi içerisinde Patrikhane’nin dinin yanı sıra siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatı da kontrolü altında tuttuğu hatırlanırsa cezanın ağırlığı daha bir anlaşılabilir. Aforozun ilan edilmesinin ertesi gününden itibaren Protestan Ermenilerin ailelerinden ve sosyal hayattan dışlanması başladı. Evlerinden çıkarıldılar, işlerini kaybettiler. Dwight 17 Şubat itibariyle aforoz edilenlerin sayısının otuza yakın olduğunu bildirdi . Aforoz edilen Ermenilerin evleri ve dükkânları kapatıldı. Bu meyanda aforoz edilen otuz beş civarında Ermeni işadamının ticaret yapma izni elinden alındı. Yabancılar marifetiyle dükkân açanlara boykot uygulandı. Gregoryen Ermenilerin aforoz edilen Ermenilere borçlarını ödemek yükümlülükleri ortadan kalktı. Aforoz edildiği için yerinden olan Ermenilerin bir kısmı misyonerlere sığındılar bir kısmı misyonerler tarafından sağlanan imkânlarla kalacak yer buldular. Aforoz edildiği için maddi ve manevi zarara uğrayan Ermeniler, durumlarını anlatan bir metin hazırlayarak Avrupa’nın ve Amerika’nın Protestan çevrelerine gönderdiler ve yardım istediler. Hazırladıkları metin bazı gazetelerde yayınlandı . Gelen yardımlarla aforoz edildikleri için mağdur olan Protestan Ermenilerin acil ihtiyaçları karşılandı. Misyonerlik kaynaklarına göre yetmiş civarında Ermeni bu şekilde evinden, mahallesinden ve toplumundan ayrılmak zorunda kaldı .

Protestan Ermeniler birinci aforozun ilanından iki gün sonra Patrikhane’ye bir mektup yazarak inançsız olduklarına dair iddiaları reddettiler. Teslise, Baba, Oğul ve Kutsal Ruha inandıklarını bildirdiler. Kiliselerinin yıkıcısı ve milletlerinin düşmanı olmadıklarını, kendilerine Protestan denildiğini, milliyetlerinin Ermeni ve dinlerinin Hıristiyanlık olduğunu belirterek Osmanlı vatandaşı olduklarını vurguladılar . Şubat ortalarında Protestan Ermeniler Patrikhane’ye ikinci bir mektup yazarak aforoza karşı çıktılar, dokuz madde halinde inançlarının esaslarını ortaya koydular . İlaveten, 15 Şubat 1846 tarihinde Hariciye Nezareti’ne bir dilekçe yazarak durumlarını anlattılar. Patrikhane’nin ateistlik ve Protestanlık ithamıyla kendilerini kiliseden atmakla kalmayıp, ailelerinden, evlerinden ve işyerlerinden de attığını ve iş bağlantılarını feshe, ticaret yapma izinlerini iptale gittiğini belirttiler. Hükümetin patrikhaneyi bu tutumundan vazgeçirmesini talep ettiler .

Tanzimat Fermanı ile başlayan bu yeni dönemde daha önceki yıllarda olduğu gibi Ermeni Patrikhanesi’nin doğrudan Ermenileri hapsetme yetkisi yoktu. Buna rağmen dolaylı olarak bazı ileri gelen Protestan Ermenilerin Osmanlı hükümeti marifetiyle hapsedilmesi sağlandı. İngiliz ve Prusya büyükelçileri ve Amerika’nın İstanbul’daki temsilcisi Protestan Ermenilerin durumu ile ilgilendiler. Hariciye Nazırı Reşit Paşa ile konu hakkında haberleştiler . Nihayet Reşit Paşa Mart ortalarında Ermeni Patriği Matthew’u çağırarak Protestanlığı benimseyen Ermenilere karşı takındığı sert tutumu bırakmaya davet etti. Bu meyanda hapsedilen Protestan Ermeniler serbest bırakıldılar . Bilahare Patrikhane’nin yayınladığı bir broşürde Protestanlara eziyet yapılmadığı savunuldu. Patrik kürsüsünde Türkiye’de dinin özgür olduğunu söyledi .

1846 Nisanı sonlarında Prusya ve İngiltere büyükelçileri aforoz edilen Ermenilerle ilgili olarak yeniden Osmanlı hükümetine başvurdular. Reşit Paşa İngiliz Büyükelçisi Cnning’e Protestan Ermenilerin yeniden işyerlerini açma haklarına ve diğer sivil haklarının garanti edileceğine söz verdi . Nihayet Reşit Paşa Mayıs başlarında Protestan Ermenilerin işlerine dönebileceklerini bildirdi. Bu iznin alınmasında Canning büyük bir rol oynadı. Prusya Büyükelçisi Le Coq ve Amerikan temsilcisi Brown da her zaman Protestanlara sahip çıktılar . İşyerlerini açabileceklerine dair sadrazamın imzasıyla verilen izinde Ermeniler değil Protestanlar olarak adlandırıldılar. Sadrazamın Erzurum Valisine gönderdiği, Patrikhaneye karşı kendilerini koruyan 2 Haziran tarihli mektupta Protestanlar şeklinde anıldılar . Patrikhanenin pişmanlık belgesi İstanbul’da olduğu gibi Anadolu’da da Protestan Ermenilere sunuldu. İmzalamayı kabul etmeyenler aforoz edildi. Bu çerçevede Bursa’da ve İzmir’de dörder Protestan aforoz edildi. Bu iki şehirde Protestan Ermeniler ayrıca bir baskı görmediler. Trabzon’da dokuz kişi aforoz edildi. Aylarca Protestanlar şiddete maruz kaldılar, çeşitli sebeplerle hapsedildiler. Erzurum’da altı kişi aforoz edildi. Protestan Ermeniler burada saldırılara uğradılar. Adapazarı’nda 26 Temmuz günü 24 Protestan aforoz edildi. Sayılarını tam olarak bilemesek de İzmit’te de Protestan Ermeniler aynı şekilde aforoz edildiler .

25 Ocak’ı takip eden beş ay boyunca Patrikhane önüne yeni isimler geldikçe aforoz etti. 21 Haziran 1846’da Eçmiyazin Festivali dolayısıyla Patrik Mathew bütün Protestan Ermenileri aforoz ettiğine dair yeni bir bildiri yayınladı. Bu beyanname bütün Ermeni kiliselerinde okundu . Mathew, 1846 yılında Protestan Ermenileri Ortodoks Kilisesi’nden kovduktan sonra detaylı bir mektup yazarak şikâyetlerini Osmanlı hükümetine sundu. Osmanlı hükümeti bir defa daha Amerikan elçiliğine yazarak Ermeniler arasında misyonerlik faaliyetlerinin durdurulmasını istedi .

1846 Sonbaharında misyonerlerin kitaplarını satan ilk Protestan Ermenilerden Oscan öldü. Patrikhane Oscan’ın oğlunun babasının cenazesine katılmasına izin vermedi. Protestanlık karşıtı Gregoryen Ermenilerin Oscan’ın cesedinin defnedilmesine izin vermeyecekleri, parçalayıp sokaklarda gezdirecekleri, şayiasının çıkması üzerine misyonerler karakola başvurarak koruma istediler. Cenazeyi ve cenaze törenine katılan 100-200 kişilik Protestan’ı korumak için karakoldan 16 bekçi görevlendirildi. Bekçilerin korumasında cenaze defnedildi. Muhalif Gregoryen Ermeniler dönüşte kafileye taşlarla saldırdılar. Misyonerleri ve kafileyi bekçiler korudu. Oscan’dan bir süre sonra ölen diğer Protestan Hosep’in cenazesi de Osmanlı polisinin korumasında gerçekleşti. Bir grup Gregoryen Ermeni mezarlıkta toplandıysa da polislerden dolayı saldırmaya cesaret edemediler .

1846 ve 1847 yıllarında Ermeni Patrikhanesi ve Patrikhane taraftarları gerek İstanbul’da gerekse İstanbul dışındaki yerlerde Protestan Ermenilere karşı tutumlarını sürdürdüler. Protestanlar, Gregoryen Kilisesi’ne ait mekânlardan ve imkânlardan mahrum edildikleri gibi çeşitli bahanelerle Osmanlı otoritelerine şikâyet edildiler. Bir kısmı hapsedildi. Protestanların okullarına baskı yapıldı, ibadet ve toplantı mahalli açmalarına zorluklar çıkarıldı . Hamlin’e göre Ermeni Patrikhanesi’nin Protestanlığı kabul eden Ermenilere karşı takındığı sert tutumun arkasında Rusya vardır. Protestanlık hareketinin Rusya’daki Ermenileri de etkileyeceğinden endişe eden Rus hükümeti bu konuda Eçmiyazin Katogikosluğu’na talimat vermiş, Eçmiyazin Katogigosluğu da İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi’nden Protestan misyonerlere karşı sert davranılmasını ve Protestanlığı kabul eden Ermenilerin ağır bir şekilde cezalandırılmasını istemiştir .

Bu şartlarda İstanbul’da bulunan American Board misyonerlerinin toplantısında kurulması düşünülen Protestan Ermeni kilisesinin tüzüğü hazırlandı. On iki maddeden oluşan tüzük Congregationalist ve Presbyterian bir yapı arz ediyordu. Söz konusu tüzük İstanbul Protestanlarının 1 Temmuz 1846 tarihinde yaptıkları toplantıda resmen kabul edildi. Daha evvel Patrikhane yanlıları ile Protestan Ermeniler arasında evlerde yapılan teolojik tartışmalarda Protestanların görüşlerini savunduğunu belirttiğimiz Apisoghan ilk Protestan kilisesinin pastörü oldu . Temmuz ve Ağustos aylarında bu esaslar dâhilinde İzmit, Adapazarı ve Trabzon’da benzer Protestan kiliseler kuruldu. Kiliselerin üye sayıları çok mütevazı idi. Birinci ve ikinci kilisenin on dörder, üçüncüsünün ise dokuz üyesi vardı. Mamafih yılsonunda söz konusu dört kiliseye üye Protestan Ermeni sayısı 140’ı bulmuştu . Bazı kaynaklarda 1845 yılı itibariyle Protestanlığı benimseyen Ermenilerin sayısının 8.000 civarında olduğu iddia edilmekle birlikte aslında sayıları birkaç yüz kişiden ibarettir. Gerek aforoz edilen Ermenilerin, gerekse daha sonra kurulan Protestan kiliselerine üye olanların burada belirttiğimiz sayıları da bu kanaatimizi teyit etmektedir. Nitekim 1847 yılına ait faaliyet raporunda Türkiye ve Suriye’de Ortodoks kilisesinden ayrılmış ve açıkça Protestan olduğunu beyan edenlerin sayısının, erkek, kadın ve çocuk toplam 1007 olduğu bildirilmektedir .

Protestan Ermeniler 17 Ağustos 1846’da İstanbul’da yaptıkları bir toplantıda kurdukları kilisenin dış ilişkilerini sürdürmek için dört kişilik bir yürütme kurulu oluşturdular. Söz konusu kurul, 16 Haziran 1847 tarihli toplantısında Ermeni cemaatinden ayrılma ve diğer cemaatler gibi kendilerine de bir berat verilmesi için Padişaha başvurma kararı aldı. Takip edilen aylarda Padişaha bu konuda dört dilekçe verdikten sonra İngiliz büyükelçiliğinin delaletiyle Protestanlar 15 Kasım 1847 tarihinde istediklerini aldılar. Sadrazam Reşit Paşa’nın imzasıyla İngiliz büyükelçisine hitaben verilen izinde Protestanlar müstakil bir cemaat olarak tanınıyor, inanç ve ibadet hürriyetleri kabul ediliyor, Latinlerde olduğu gibi vergiden pasaport çıkartılmasına kadar kendileri için ayrı bir defter tutulacağı bildiriliyordu. Söz konusu izin metninde Ermeni kelimesi geçmiyor, bütün milliyetlerden Protestanlar bir grup olarak değerlendiriliyordu . İstanbul’daki the American Board misyonerleri 21 Aralık 1847 tarihinde İstanbul’daki İngiliz temsilcisi Lord Cowley’e ortak bir mektup yazarak Protestanlığın kabul edilmesindeki katkılarından dolayı teşekkür ettiler. Lord Cowley de 26 Aralık’ta yazdığı cevabi mektupta Protestanlığın yayılması için gösterdikleri gayretlerden ötürü misyonerlere teşekkür etti; her zaman kendilerine yardımcı olmaya hazır olduğunu bildirdi; Patrikhane ile gereksiz çatışmalara girmemeleri ve tahriklere kapılmamaları konusunda kendilerini uyardı .

1847 iradesi Stephan Seropian’ı Protestan cemaatin vekili olarak kabul etmekle birlikte sadece Kapı Oğlanı unvanı ile Babıâli nezdinde cemaat adına görüşmeler yapmaya yetkili kılmıştı. Mamafih bu iradedeki ifadeler yeterince kuvvetli değildi. İstanbul’daki Protestan cemaatin yönetimi 31 Temmuz 1849 tarihinde İngiltere’nin İstanbul’daki büyükelçiliğine başvurarak haklarının ve statülerinin daha kuvvetli ifadelerle belirlendiği, seçecekleri millet başının Babıâli tarafından onaylanmasına dair bir irade alabilmek için yardım istediler. İngiliz Büyükelçisi Lord Stratford de Canning 22 Nisan 1850 tarihinde Protestan Ermenilere ferman verilmesi için Hariciye Nezareti’ne başvurdu . Nihayet 27 Kasım 1850 tarihinde Protestanları ayrı bir millet olarak tanımlayan Sultan Abdülmecid’in fermanı çıktı . Protestan cemaatin İstanbul’da 13 Aralık 1850 tarihinde yaptığı genel bir toplantıda, Padişahın fermanı okundu ve 1857’den beri Protestan cemaati Babıâli nezdinde temsil eden Stephen Seropian Protestan milletinin başı seçildi .

4. Protestan Milletinin Tanınmasından Sonraki Yıllar (1850-)

Protestanların ayrı bir millet olarak kabul edilmelerinden sonra da gerek İstanbul’da gerekse Anadolu’da Gregoryen ve Protestan Ermeniler arasında gerginlik ve çatışmalar devam etti. Gregoryen Ermenilere göre, Amerikan misyonerler Ermenilerin evlerine kuzular gibi girip kurtlar gibi her şeyi tahrip ettiler; Ermeni toplumunda ayrılık ve bölünmeye sebep oldular, babayla oğlun arasını açtılar, sürüyü çobana, kardeşi kardeşe karşı kışkırttılar; dindar Ermenilere, kutsal olarak öğrendikleri şeylere karşı tepeden bakmayı ve küçümsemeyi öğrettiler. Bütün bunların sonucunda manevi ve ahlaki bir alçalma ve soysuzluk ortaya çıktı. Bu mülahazalarla Gregoryenler, Protestanları cüzamlı anlamına gelen porod olarak adlandırdılar .

Protestanlığı kabul ettikten sonra sürekli olarak Ermeni kilisesi aleyhine konuşan, Ermeni kilisesini put hane ve Gregoryen Ermenileri putperestler olarak suçlayan Garabed Mirikelam 1860 yılında öldü. Gregoryen Ermeniler sürekli olarak kiliselerine ve kendilerine hakaret eden bu şahsın cenazesinin, Ermeni kilisesinin mülkü olan mezarlığa gömülmesine karşı çıktılar. Mezarlığı zapt ettiler. İngiltere’nin ve Amerika’nın diplomatları Patrikhane’ye temsilciler göndererek defnin gerçekleştirilmesine izin vermesini istediler. Fakat Patrik Sarkis Ermenilerin ne kadar şiddetle buna karşı olduklarını göz önüne alarak talebi reddetti. Daha sonra söz konusu temsilciler Babıâli’ye gittiler. Harbiye Nazırı Rıza Paşa ve Zaptiye Nazırı Mehmet Paşa yanlarında askerler ve polisler olduğu halde mezarlığa geldiler. Patrik de mezarlığa geldi. Rıza Paşa’nın bütün ısrar ve tehdidine rağmen Patrik defne izin vermedi. Ermenilerin söz konusu defne ne kadar karşı olduklarını gören Rıza Paşa, Mehmet paşa ile görüşerek cenazenin mezarlığın dışındaki bir yere gömülmesi kararını verdi . Bu hadiseden sonra 23 Temmuz 1860 tarihinde İngiltere, İsveç-Norveç, Danimarka ve Amerika büyükelçileri ile Hollanda ve Prusya maslahatgüzarları Sadaret’e başvurarak Ermenilerin nümayişleri sebebiyle hükümetin defin kararının uygulanamamasından duyulan üzüntülerini bildirdiler, Protestan Ermeniler için bir mezar yeri tahsis edilmesini istediler . Gerek bu hadisede gerek daha önce Anadolu’nun muhtelif şehirlerindeki olaylarda, Gregoryen Ermenilerin Protestanları mezarlıklarına defnettirmemek konusundaki katı tutumları ve yabancı devletlerin temsilciliklerinin talepleri doğrultusunda, Osmanlı hükümeti, Protestan Ermeniler için ayrı bir mezar yeri tahsis etmeyi kararlaştırdı .

19. yüzyılın ikinci yarısında da Anadolu’nun pek çok yerinde Ortodoks Ermeniler ile Protestan Ermeniler arasında gerginlik sürdü; Sivas, Siirt, Revan, Antakya, Tekirdağ, Yozgat, Maraş, Kayseri ve Çanakkale’de kavgalar yaşandı. Ortodoks Ermeniler, Protestanları Osmanlı yönetimine şikâyet ettiler; Protestanlar, kendilerine baskı yapan Ortodokslara karşı Osmanlı hükümetinden korunma istediler . 19. Yüzyılın birinci yarısında olduğu gibi, ikinci yarısında da İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi ve diğer Ermeni Patrikhaneleri Protestan Ermenilere karşı olumsuz bir tavır içerisinde oldular. Eçmiyazin Katogikosluğu da Protestan misyonerlere karşı tutumunda İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ni destekledi . 1856 yılında Sis’teki Ermeni Patriği Tarsus’ta Protestan Ermenilerin yedi tanesini hapse attırdı . 19. Yüzyıl boyunca Gregoryenler (Patrikhane, papazlar ve Gregoryen Ermeniler) ile Protestanlar (Amerikalı misyonerler ve Protestan Ermeniler) arasındaki problemlerde İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliği ve Anadolu’daki İngiliz konsolosları Protestanlara sahip çıktılar; Osmanlı hükümetinin Ermeni Patrikhanesi’ne, papazlarına ve taraftarlarına karşı Protestan Ermenileri korumasını istediler . İngiliz büyükelçisi Protestan Ermenilere karşı saldırıların durdurulması için bazen de doğrudan Ermeni Patrikhanesi’ne yöneldi. 1879 yılında Diyarbakır vilayetindeki Protestan Ermenilerin Ortodoks Ermenilerden korunmasını Ermeni Patrikhanesi’nden isterken, Patrikhane’ye bağlı Ermenilerin Protestan Ermenilere yönelik saldırılarını durdurmazsa, Müslümanlardan veya Hıristiyanlardan gelen saldırılara karşı kendilerini himaye etmeyeceklerini ve bilhassa Babıâli nezdinde kendilerine destek vermeyeceklerini bildirdi. Ermeni Patriği cevabında Protestan Ermenilerle Gregoryen Ermenilerin barış içinde varlıklarını sürdürmeleri taraftarı olduğunu belirterek İngiliz Büyükelçiliğinin Gregoryen Ermenileri korumayı sürdürmesini talep etti, bir daha benzer saldırıların olmayacağına söz verdi .

Okumaya devam et  “Türkiye nasıl AB’nin başkanı olabilir diye soranlara…”

Sonuç olarak, Osmanlı topraklarında başlatılan Amerikan misyonerlik faaliyetleri ilk yıllarında Ermeni Patrikhanesi hariç Katolik ve Ortodoks bütün Hıristiyan kiliselerin tepkisini çekti. Amerikan misyonerlerin Ermeni cemaati içerisinde pek etkili olabileceğine ihtimal vermeyen Ermeni Patrikhanesi, misyonerlerin eğitim ve yayın faaliyetlerinden yararlanmak düşüncesiyle kendilerine diğer kiliselerden çok daha fazla hoşgörülü davrandı. Patrikhane ile iyi ilişkiler kuran misyonerler, İstanbul’da bir okul açarak Ermeni çocuklarını eğittiler, Ermeni papazların yardımıyla Ermenice yayın yaptılar, Anadolu’da istasyonlar kurdular; Patrikhane’nin Hıristiyanlık anlayışını tenkit eden Protestan bir cemaat oluşturmaya başladılar. 1830’lu yılların ikinci yarısında, otoritesinin tartışılır hale getirildiğini ve tabanının altından çekiliyor olduğunu fark eden Patrikhane, misyonerlere karşı sert tedbirler alma yoluna gitti. Amerikan misyonerleri Osmanlı hükümetine şikayet ederek Protestanlık propagandasına izin verilmemesini istedi. Protestanlığı benimseyen Ermenileri aforoz ederek Ermeni cemaatinden çıkardı. Gerek İstanbul’da gerekse Anadolu’da Patrikhaneye bağlı Ermenilerle Protestan Ermeniler arasında çatışmalar yaşandı. Osmanlı idaresi, Ermeniler arasındaki bu kavgalara mümkün olduğu kadar karışmak istemedi. İngiliz Büyükelçisi Canning’in desteği sayesinde Protestan Ermeniler 1850 yılında müstakil bir millet statüsünü kazandılar. 1850 sonrasında da Gregoryen ve Protestan Ermeniler arasındaki kavgalar hem İstanbul’da hem Anadolu’da devam etti.

İki misyonerin günlükleri ile ilgili bir değerlendirme için bk. Ömer Turan, “Osmanlı Orta Doğusu’nda Amerikan Misyonerlik Faaliyetlerinin Başlangıcı”, On Birinci Askeri Tarih Sempozyumu Bildirileri I, Genelkurmay Başkanlığı, Ankara 2007, s.153-166.
Alvan Bond, Memoir of the Rev. Pliny Fisk, A.M., Late Missionary to Palestine, Boston 1828, s.103, 132-133.
Daniel O.Morton, Memoir of Rev. Levi Parsons, First Missionary to Palestine from the United States, Second Edition, Burlington 1830, s.334-335; The Missionary Herald, Vol.18, No:2, February 1822, s.34, 43-44.
E.D.G. Prime, Forty Years in the Turkish Empire; or Memoirs of Rev. William Goodell, D.D. Late Missionary of the ABCFM at Constantinople, Robert Carter and Brothers, New York 1876, s.83-84; Leon Arpee, The Armenian Awakening, A History of the Armenian Church, 1820-1860, The University of Chicago Press, 1909, s.93.
Robert L.Daniel, American Philanthropy in the Near East, 1820-1960, Ohio University Press, Ohio 1970, s.24.
William E. Strong, The Story of the American Board, An Account of the First Hundred Years of the American Board of the Commissioners for Foreign Missions, The Pilgrim Press, Boston 1910, s.84.
Report of the American Board of the Commissioners for Foreign Missions Compiled from Documents Laid Before the Board at the Eighteenth Annual Meeting, Boston 1827, s.49-56; Prime, Forty Years in tehe Turkish Empire…, s.98; James A. Field, American and the Mediterranean World, 1776-1882, Pirnceton University Press, 1969, s. 99.
Arpee, the Armenian Awakening…, s.94.
Strong, The Story of the American Board…, s.91.
Bu iki misyonerin gezisi hakkında Bkz. Ömer Turan, “Amerikan Misyonerlerinden E.Smith ve H.G.O. Dwight’e Göre 1830-1831 Yıllarında Ermeniler”, XIV. Türk Tarih Kongresi, Kongre’ye Sunulan Tebliğler, C.II, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2002, s.1459-1483; Bu iki misyonerin gezilerninin sonucu olan kitap için bkz. Eli Smith, Researches of the E.Smith and Rev. H.G.O. Dwight in Armenia: Including a Journey Through Asia Minor, and Into Georgia and Persia, With a Visit to the Nestorian and Chaldean Christians of Oormiah and Salmas, Crocker and Brewster, Vols.I-II, Boston 1833.
Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.112-113.
Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.128-133.
The Missionary Herald, Vol.31, No:1, January 1835, s.6-7. Goodell ve Dwight’in beraber yazdıkları bir raporda okulun açılmasından bir süre sonra Katoliklerin baskısı sonucunda kapatıldığı belirtilmektedir. Muhtemelen burada belirtildiği gibiokul kapatılmış ve fakat yeniden açılmıştır. The Missionary Herald, Vol.32, No:1, January 1836, s.33; Vol.32, No:2, February1836, s.42. Bu binanın bahçesindeki küçük bir binada Rum okulu vardı. Burada Schauffler sayıları 20 civarında olan İstanbul’daki Protestan Almanlara Almanca dini ayin yaptırıyordu. Bk. William G.Schauffler, Autobiography of Willam G.Schauffler, for Forty-Nine Years a Missionary in the Orient, Anson D.F.Randolph&Company, New York 1887,s.91.
Dwight bu hadiseyi not ettiği 6 Şubat 1835 tarihli günlüğünde vekilin okulu kapatmak istediğini, ancak halkın tepkisinden çekindiğini yazmaktadır. The Missionary Herald, Vol.32, No:2, February1836, s.48; Arpee, The Armenian Awakening…, s.96-98.
The Missionary Herald, Vol.32, No:2, February 1836, s. 46-47.
Armayis P. Vartooguian, Armenia’s Ordeal, A Sketch of the Main Features of the History of Armenia; and an Inside Account of the Work of American Missionaries among Armenians, and its Ruinos Effect, New York 1896, s.43-47.
Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.178-185.
Missionary Herald, Vol.32, No:1, January 1836, s. 49.
Vartoogian, Armenia’s Ordeal…, s.42-43, 46-47, 50.
Goodell, 1834 yılında kendilerine müsamahalı davranan Fener Patriğine karşı Rum papazlarının çok öfkeli olduklarını, bütün ahalinin kâfir, Protestan ve Lutheren olduğunu ve patriğin ise olan biteni sadece izlediğini söylediklerini yazar. Nihayet patrik değiştirilir. Yeni patrik eskisinin bütün yaptıklarını iptal etmek için harekete geçer. Tayin ettiği bir papaz eski patriğin üç yıl daha makamında kalması halinde bütün ahalinin Protestan yapılacağını söylemiştir. Bkz. Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.165-180.
Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.186.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.98-99; Schauffler, Autobiography of William G.Schauffler…, s.130-131; Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.195.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.100-102; Aynı günlerde Rum Patriği de misyonerlerin kitaplarını alanları, satanları, okuyanları aforoz etti. Pek çok Rum misyonerlere yakın oldukları gerekçesiyle tutuklandı. Bk. Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.232-234.
Ermeni kiliseleri, İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin kuruluşu ve yüzyıllar içerisindeki gelişimi, inanç esasları ve içyapısı hakkında bir dönem patriklik de yapmış bulunan yetkili bir kalemin eseri için bkz. Malachia Ormanian, The Church pf Condition, Second Edition, G.Marcar Gregory (tr.), A.R.Mowbray&Co.Ltd., London 1955.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), hat, Belge No: 512/25086.
Cyrus Hamlin, My Life and Times, Second Edition, Congragetional Sunday School and Publishing Society, Boston ve Chicago 1893, s.183-185, 205-210.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:1, January 1842, s.6.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.100-109.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:1, January 1842, s.6, 13-15.
Cyrus Hamlin, Among the Turks, Robert Carter and Brothers, New York 1881, s.62.
Hamlin, My Life and Times, s.213-216,221; Hamlin, Among the Turks, s.65-66.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:3, March 1842, s.81-82.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:11, November 1842, s.447.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:2, February 1842, s.48.
The Missionary Herald, Vol. 39, No:8, August 1843, s. 323.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:11, November 1842, s.421.
“Abstract of the Thirthy-Second Annual Report”, The Missionary Herald, Vol.38, No:1,, January 1842, s.5.
The Missionary Herald, Vol.38, No:10, October 1842, s.338; Vol.38, No:11, November 1842, s.453; Vol.39, No:9, September 1843, s.350.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:2, February 1842, s.49-50.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:6, June 1842, s.222.
The Missionary Herald, Vol. 38, No:2, February 1842, s.47-48.
The Missionary Herald, Vol. 39, No:3, March 1843, s.107.
Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.280-281.
The Missionary Herald, Vol.42, No:1, January 1846, s.5
Schauffler, Autobiography of Willam G.Schauffler…, s.131-134. 1820’li yıllarda Amerikan misyonerlere karşı takındığı sert tavırdan bahsettiğimiz Maruni Patriği, 1841 yılında Suriye Valisi Zekeriya Paşa’ya müracaat ederek yıkıcı faaliyetlerinden dolayı söz konusu misyonerlerin çalışmalarının yasaklanmasını istedi. Suriye’den gelen bu talep doğrultusunda Babıâli Mayıs 1841’de Amerikan elçiliğinden söz konusu misyonerlerin Lübnan’dan çekilmelerini istedi. Amerikan elçisi cevabında, misyonerleri çaıştıkları yeri terke zorlayamayacakları ve bu konuda bir sorumluluk alamayacakları cevabını verdi. Çağrı Erhan, “Main Trends in Ottoman-American Relations”, “Türkish-American Relations Past, Present and Future”, Mustafa Aydın and Çağrı Erhan (eds.), Routledge Taylor&Francis Group, London and New York 2004, s.15.
Schauffler, Autobiography of Willam G.Schauffler…, s.180.
The Missionary Herald, Vol.40, No:4, April 1844, s.115; Vol. 40, No:7, July 1844, s.226.
The Missionary Herald, Vol.40, No:10, October 1844, s.355.
The Missionary Herald, Vol.40, No:3, March 1844, s.76-77.
The Missionary Herald, Vol.40, No:9, September 1844, s.296.
BOA, C.DH., Belge No:30/1485.
BOA, A.MKT.MHM., Belge No:1/14.
The Missionary Herald, Vol.40, No:9, September 1844, s.297-299.
BOA, C.HR., Belge No:83/4111; HR.MKT., Belge No: 4/18.
Erhan, “Main Trends in Ottoman-American Relations”, s.15-16.
The Missionary Herald, Vol.38, No:1, January 1842, s.6, 13-15.
The Missionary Herald, Vol.40, No:1, January 1844, s.25.
The Missionary Herald, Vol.41, No:2, February 1845, s.6, 50-51.
The Missionary Herald, Vol.41, No:2, February 1845, s.51-52.
The Missionary Herald, Vol.41, No:12, December 1845, 50-51.
Schauffler, Autobiography of William G.Schauffler…, s.188; The American Board misyonerlerinin bu konuda yayınladığı bir kitapçık için bk. ALetter from the Missionaries at Constantinoplein Reply to Charges by Rev. Horatio Southgate, Crocker and Brewster, Boston 1844. Southgate bu ithamlara bir kitapçık yayınlayarak cevap verdi: Horatio Southgate, A Letter to a Friend, in Reply to a Recent Pamplet, from the Missionaries of the American Board of Commissioners for Foreign Missions, at Constantinople, D.Appleton&Co., New York, Philadelphia 1845.
The Missionary Herald, Vol.41, No:4, April 1845, s.109-112; Arpee, The Armenian Awakening…, s.110.
The Missionary Herald, Vol.41, No:4, April 1845, s.112-113.
BOA, A.MKT., Belge No:21/78.
BOA, HR.SYS., Belge No:1774/1.
The Missionary Herald, Vol.41, No:6, June 1845, s.201; Vol.41, No:9, September 1845, s.291.
The Missionary Herald, Vol.42, No:3, March 1846, s.76-77.
The Missionary Herald, Vol.41, No:6, June 1845, s.199
The Missionary Herald, Vol.44, No:2, February 1848, s.39-43.
The Missionary Herald, Vol.42, No:3, March 1846,, s.78.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.110-113.
The Missionary Herald, Vol.42, No:3, March 1846, s.74-76
The Missionary Herald, Vol.41, No:6, June 1845, s.199.
The Missionary Herald, Vol.41, No:9, September 1845, s.292.
The Missionary Herald, Vol.41, No:6, June 1845, s.298-301.
The Missionary Herald, Vol.42, No:4, April 1846, s.109.
The Missionary Herald, Vol.42, No:5, May 1846, s.164.
Aforoz metninin İngilizcesi için bk. The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.196-197.

The Missionary Herald, Vol.42, No:5, May 1846, s.165-167.
Joseph L.Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence on American Policy, 1810-1927, University of Minnesota Press, 1971, s.13. Bu ikinciaforoz metninin İngilizcesi siçin bkz. The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.198.
The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.199.
The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.198-199.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.123-125; Hamlin, My Life and Times, s.284-285; Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.308-314.
Mektubun tam metninin İngilizcesi için bk. The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.197-198.
Arpee, The Armenian Awakening…, 121-123.
The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.198-199.
The Missionary Herald, Vol.42, No:6, June 1846, s.195, 199, 203.
The Missionary Herald, Vol.42, No:7, July 1846, s.218-219.
The Missionary Herald, Vol.42, No:7, July 1846, s.223-224.
The Missionary Herald, Vol.42, No:8, June 1846, s.270.
The Missionary Herald, Vol.42, No:8, August 1846, s.272-273; Arpee, The Armenian Awakening…, s.126-127.
The Missionary Herald, Vol.42, No:9, September 1846, s.301-302.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.127-132.
Prime, Forty Years in yhe Turkish Empire…,s.316.
Erhan, Main Trends in Ottoman-American Relations, s.16.
Hamlin, My Life and Times, 286-290; The Missionary Herald, Vol.43, No:1, January 1847, s.16-19.
The Missionary Herald, Vol.43, No:2, February 1847, s.58-59; Vol.43, No:6, June 1847, s.193-195; Vol.43, No:8, August 1847, s.264-265; Vol.43, No:9, September 1847, s.298-299; Vol:43, No:11, November 1847, s.372-373; Vol.44, No:1, January 1848, s.4.
Arpee, the Armenian Awakening…, s.132-136; The Missionary Herald, Vol.44, No:2, February 1848, s.43.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.132-136; The Missionary Herald, Vol.44, No:2, February 1848, s.43.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.132-137; Goodell’in hatıralarındaİstanbul’daki ilk Protestan kilisesinin kuruluşunda 40 kişinin bulunduğu yer alır. Bkz. Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.317.
Hagop Barsoumian, “The Eastern Question and the Tanzimat Era”, The Armenian People from Ancient to Modern Times, Vol.II, Rchard G.Hovannissian (ed.), St Martin’s Press, New York 1997, s.188.
The Missionary Herald, Vol.44, February 1848, No:2, s.51.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.137-138. İradenin İngilizce tercümesi için bk. The Missionary Herald, Vol.44, No:3, March 1848, s.98-99; Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.483. Protestan Ermeniler, Ocak 1847’de Ermeni Patrikhanesi’nin izni olmadan evlenebilme izni almalarını da Protestanların müstakil bir millet olarak tanınmaları sürecinde önemli bir merhale olarak kabul ederler. Bk. The Missionary Herald, Vol.43, No:5, May 1847, s.150-151.
The Missionary Herald, Vol.44, No:5, May 1848, s.157-158.
BOA, HR.SYS.,Belge No: 1774/7. Bugünlerde de patriğin Protestan olan Ermenileri aforoz etmeyi sürdürdüğünü görüyoruz. 28 Nisan 1850 tarihli bir Osmanlı belgesi, Gregoryenlikten çıkıp Protestanlığa geçen Kayserili bazı Ermenilerin aforoz edildikleri için diğer Ermenilerin düşmanlıklarına maruz kaldıkları hakkındadır. BOA, HR.MKT., Belge No:33/6.
Fermanın İngilizcesi için bkz. Arpee, the Armenian Awakening…, s.139-141; The Missionary Herald, Vol.47, No:4, April 1851, s.114-115; Prime, Forty Years in the Turkish Empire…, s.483-484.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.142.
Vartooguian, Armenia’s Ordeal…, s.37.
Vartooguian, Armenia’s Ordeal…, s.57.
BOA, HR.SYS.,1774/16.
Arpee, The Armenian Awakening…, s.143.
Davut Kılıç, Osmanlı İdaresindeki Ermeniler Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler, ASAM, Ankara 2000, s.170-176; British Documents on Armenians (1856-1880), Bilal Şimşir (ed.), Vol.I, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1989, s.384-385, 614-615.
Kılıç, Osmanlı İdaresindeki Ermeniler Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler…, s.168, 171-173.
BOA, HR. SYS., Belge No:1774/9.
BOA, HR. SYS., Belge No:1774/22, 1774//24, 1774/29, 1774/34; Kılıç, Osmanlı İdaresindeki Ermeniler Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler…, s.174-176.
British Documents on Ottoman Armenians (1856-1880), Vol.I. s.400-402.

Kaynak: Prof. Dr. Ömer Turan-Orta Doğu Teknik Üniversitesi Erciyes Üniversitesi-Nevşehir Üniversitesi II. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempo


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir