TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar
,

İÇİNDEKİLER:

GÖÇMENLERE OY HAKKI VERİLSİN

GÖÇMEN KÖKENLİ ÖĞRENCİLERİN BAŞARI ARAŞTIRMASI

BERLİN TÜRK TOPLULUĞU DERNEĞİNDEN ”ANI” YAŞLILAR MERKEZİ

OTOPSİ SKANDALI

TÜSİAD’DAN OBAMA’YA ERMENİ MEKTUBU

***

GÖÇMENLERE OY HAKKI VERİLSİN

25 Mart 2009 / A.A.

Almanya’nın eski Federal Meclis Başkanı Rita Süssmuth, ülkede yaşayan göçmenlerin yerel seçimlerde oy kullanmak için sürdürdükleri çabalara destek verdi.

Süssmuth, Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyalet meclisinde düzenlenen bir basın toplantısında yaptığı konuşmada, entegrasyonun kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi boyutu olduğunu belirterek, ”Uyumun kültürel, sosyal ve ekonomik yönü gayet iyi işlerken, mallesef siyasi boyutu işlemiyor. Bunun nedeni de 40 yıldan bu yana Almanya’da yaşayan göçmenlerin yerel seçimlerde oy kullanamamasıdır.

Ben bu ülkede 5 yıldan uzun bir süre yaşayan göçmenlerin yerel seçimlerde oy kullanmasından yanayım” dedi. Almanya’da 40 yıldan bu yana yaşayan göçmenlerin oy kullanamadıklarına, ancak henüz AB’ye yeni girmiş üye ülke vatandaşlarının hemen oy kullanabildiklerine dikkat çeken Süssmuth, ”Bu ikilemi açıklayamıyorlar.

Ben de Fransa’da bir müddet yaşadım ve bu konuda hiç bir sorun yaşamadım. AB, üye bir ülkede en az 5 yıldan bu yana yaşayan üçüncü ülke vatandaşlarının yerel seçimlerde oy kullanabilmesini öngörmektedir. Ancak bu, bizim ülkemizde uygulanmıyor” şeklinde konuştu.

KRV Göçmen Meclisleri Birliği (LAGA) Başkanı Tayfun Keltek de, Süssmuth’un kendilerine verdiği destekten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, göçmenlerin yerel seçimlerde oy kullanmaları isteğiyle 2007 yılının eylül ayında Alman Sendikalar Birliğiyle (DGB) birlikte başlattıkları kampanya için bugüne kadar 20 bin imza topladıklarını, bu sayının gün geçtikçe arttığını belirtti.

Keltek, 30 il meclisinin bu kampanyaya destek verdiğini, 13 kentin de bu desteği red ettiğini ifade ederek, ”Kampanyaya destek olmayan il meclislerinin kararına tabii ki üzüldüm. Ancak bunun beni mutlu eden yanı, kampanyamıza red cevabı veren kentlerde yaşayan göçmenlerin, partilerin kendileriyle ilgili tutumlarını öğrenmiş olmalarıdır” diye konuştu.

KRV eyaletinde yaklaşık 1,4 milyon göçmenin yaşadığına işaret eden Keltek, kampanyanın federal düzeyde de ilgi gördüğünü, Münih il meclisinde bu konunun tartışmaya açıldığını sözlerine ekledi. Basın toplantısına katılan DGB temsilcisi Barbara Hemkes ve LİGA temsilcisi Andreas Johnsen de, göçmenlere oy hakkı verilmesini kurum olarak desteklediklerine vurgu yaptılar.

***

GÖÇMEN KÖKENLİ ÖĞRENCİLERİN BAŞARI ARAŞTIRMASI

25 Mart 2009 / A.A.

Almanya’da yapılan bir araştırma, göçmen kökenli öğrencilerin başarısının, aynı kökenden gelen öğretmenlerin verdikleri destek ve ek derslerle arttığını ortaya koydu.

Mercator Vakfı tarafından yapılan araştırmada, “Göçmen Kökenli Çocuk ve Gençleri Destekleme” projesiyle, matematik ve Almanca derslerinde geçer not alamayan göçmen kökenli öğrencilerin yüzde 70’inin, özellikle aynı kökenden gelen öğretmenler tarafından verilen ek derslerle en azından bir puan daha iyi not aldıkları belirtildi.

Araştırmada ayrıca, bu projeyle öğretmen adayı olan üniversite öğrencilerinin de göçmen öğrencilere verdikleri derslerle mesleklerine daha iyi hazırlandığının tespit edildiği ifade edildi. Mercator Vakfı, bu projeyi gelecekte de toplam 10 milyon euro ile destekleyeceğini açıkladı.

Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer de söz konusu projenin, pratikte çok yararlı ve etkili bir model olduğunu, çocuklara Almanca öğrenmeleri konusunda destek verilmesi için de yol gösterici bir işlevi olacağını belirtti.

***

BERLİN TÜRK TOPLULUĞU DERNEĞİNDEN ”ANI” YAŞLILAR MERKEZİ

25 Mart 2009 / A.A.

Almanya’da Berlin Türk Topluluğu derneği, ”Anı” adlı yaşlılar merkezi açtı. Wedding semtindeki merkezin açılışına, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Berlin eyalet meclisi üyesi Emine Demirbüken-Wegner, Berlin Muavin Konsolos Emel Derinöz Tekin, Mitte ilçesi Belediye Başkanı Christian Hanke, Berlin eyaletinin eski yabancılar sorumlusu Barbara John ve çok sayıda davetli katıldı.

Berlin Türk Toluluğu Başkanı Celal Altun, açılış konuşmasında, yaşlıların, aile bağları her ne kadar güçlü olsa da toplumda yalnızlaşmayla karşı karşıya kaldıklarını, bunun önüne geçmek için yaşlıların söz konusu merkezde buluşmalarının sağlanacağını belirtti.

Yaşlıların burada birlikte kültür, spor ve diğer istedikleri faaliyetleri yapabileceklerini ifade eden Altun, yaşlılar merkezine gençlerin de gelebileceğini, yaşlılarla gençler için düzenlenecek programlarla kuşaklar arasında diyalog yaratılacağını kaydetti.

Altun ayrıca, buluşma merkezinin yanında hukuk ve diğer konularda danışmanlık hizmeti veren bir büronun da bulunduğunu, buradan da hizmet alınabileceğini sözlerine ekledi. Hanke de Wedding semtinde böyle bir merkeze ihtiyaç duyulduğunu, gençleri ve yaşlıları bir araya getirecek bu merkezin komşuluk ilişkilerine de katkı sağlayacağını belirtti.

Komşulukta birbirine yardım etmenin çok önemli olduğunu ve burada kapıların herkese açık olacağını ifade eden Hanke, merkezi işletecek Berlin Türk Topluluğu’na başarılar diledi. Tekin de sivil toplum kuruluşlarının geçmişe ve geleceğe sahip çıkılan bu tür çalışmalarını desteklediklerini ve takdirle karşıladıklarını belirterek, Berlin Türk Topluluğu’nun bu girişiminin, yaşlılara ve gençlere yönelik projelere öncü olması dileğinde bulundu.

John da Türkçeyi çok sevdiğini, yaşlı insanların zaman zaman söz konusu merkezde gençlerle de bir araya gelerek Türk çayı içmelerinin ve sohbet etmelerinin çok güzel bir ortam yaratacağını ifade ederek, Hanke’nin gelecekte de Berlin Türk Topluluğu’na destek vermesini ümit ettiğini söyledi.

***

OTOPSİ SKANDALI

25 Mart 2009 / Yusuf BENLİ

Avusturya’nın Bregenz kentinde Tokatlı Polat Ailesi, doğumdan sonra ölen bebeklerine izinsiz otopsi yapılması nedeniyle büyük üzüntü yaşıyor.

Otopside sadece 48 saat hayatta kalan bebekleri Yasin Muhammet’in organlarının alınması ile ikinci şoku yaşayan aile şimdi hukuk yoluna başvurdu. 3 Nisan 2007’de Feldkirch Hastanesi’nde gerçekleşen doğumdan sonra bebeklerinin idrar yolundaki tıkanıklıktan dolayı öldüğünü söyleyen anne Leyla Polat ve baba Adem Polat “Ölüm haberi ile yıkıldık. Cenaze bize teslim edildi. Türkiye’ye götürdük. Cenaze yıkanırken bebeğimize izinsiz otopsi yapıldığı ortaya çıktı. İncelememizde bebeğin bütün iç organlarının alındığını gördük” dediler.

İnkar ettiler

Avusturya’ya döndükten sonra hastane yetkilileri ile görüştüklerini söyleyen anne Leyla “Otopsi yaptıklarını ancak organları almadıklarını söylediler. Bu konuda ısrarlı olduğumuzu görünce geri adım atarak sadece bir kaç parça alındığını itiraf ettiler. Daha sonra bu organ parçaları bir Avusturya cenaze firması aracılığı ile Türkiye’ye götürüldü. Orada yapılan incelemede organların çoğunun eksik olduğu ortaya çıktı. Organları toprağa verip tekrar Avusturya’ya döndük. Hastaneye tepki gösterdik. Aylar sonra geriye kalan organları da verdiler. Üçüncü kez Türkiye’ye giderek diğer organları da toprağa verdik. Bütün bu yaşananlar korkunçtu” diye konuştu.

TAZMİNAT DAVASI AÇILACAK

Polat Ailesi, hastane hakkında tazminat davası açmaya hazırlanırken gelişmeler hakkında bilgi veren İnnsbruck’lu avukat Hüseyin Kılıç “Bu yapılanların yasal bir dayanağı yok. Aileye otopsi yapılacağı söylenmediği gibi organların alınması için izin de istenmemiş. Hukuki işlemler başladı. Aile yaklaşık 70 bin Euro’luk tazminat davası açacak” dedi.

***

TÜSİAD’DAN OBAMA’YA ERMENİ MEKTUBU

AHU ÖZYURT Washington
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ABD Başkanı Barack Obama’ya gönderdiği ve birer kopyası Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Savunma Bakanı Robert Gates ve Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones’a da iletilen mektupta, Türkiye ve Ermenistan arasında artan diyaloğa dikkat çekti
24 Mart’ta gönderilen mektupta, “Ortadoğu ve Kafkasya gibi sorunlu bölgelerde ABD-Türkiye ittifakına her zamankinden fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde Kongre’ye sunulan ‘Ermeni Soykırımı’ tasarısı gibi girişimlerin olumsuz etkileri olacaktır” denildi.
Mektupla gönderilen raporda, TÜSİAD’ın 1915 olaylarını tartışmak için yeni bir platform girişiminde olduğu vurgulandı.
“Dünya kamuoyu tek taraflı olarak biçimlendirilmiş durumda. Olayları iyi bilen ya da militan görüşe itiraz eden kişiler üzerinde sansür var. Bazı akademisyenler ‘inkârcı’ olarak damgalanıyor, taciz ediliyor, hatta fiziksel olarak saldırıya uğruyorlar” denen rapor şöyle devam etti: “TÜSIAD olarak politik olarak daha az kirletilmiş bir yolla meseleye yaklaşmak gerektiğine inanıyoruz. Ermeni cemaati Osmanlı İmparatorluğu’na pek çok önemli devlet adamı verdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında tecrit sürerken bile Ermeni askerler Osmanlı ordusunda görev yapıyordu. Tarihçi ya da jüri değiliz. Ermeni meselesinde gerçeğin peşindeyiz ve çok uzun süredir gerçek olarak sunulan bir karalamayla mücadele ediyoruz.”

***


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir