ONURLU 1 MART TESKERESİ ve SONRASI…

Varlığınız, amire mutlak itaat ve sadakate bağlanmışsa zor dostum zooor. “Vazifelerinizi” ifa etmek zorundasınız... - noyan umruk

Varlığınız, amire mutlak itaat ve sadakate bağlanmışsa zor dostum zooor. “Vazifelerinizi” ifa etmek zorundasınız…

“Mış” gibi yapılırsa yerler mi? Yemezler sanırım, çetele tutup, “büyük yanlışı” beklerler.

Ama, sonuç Pinochet’den Mübarek’e değin hep aynıdır: Hüsran.

Gelelim tevdi edilen vazifelere:

*Bir dizi Irak’a müdahale taşeronluğunu reddeden bir önceki iktidarın da dramatik sonunu getirdiği gibi, özellikle son yıllarda TBMM meclisinin tarihi ve onurlu
çıkışlarından en önemli biri olan 1 Mart Teskeresinin TBMM’e reddedilmesi bir dizi manipülasyonla TSK üzerine atılıp, bir taşla iki kuş vurulmuş oldu…

TSK adına sonrası malum: Ergenekon, Balyoz operasyonları ve de hala devam eden süreç…

*Ama daha sonra hizmette kusurun telafisi çabaları hızla ve de eksiksiz sürdürüldü:*

*İlk görev olarak hevesle Annan planına sarılıp, tüm becerilerinizi sergilediğiniz Kıbrıs’ta, amirleriniz açısından Allah vere sonuç yok, not: Sıfır

*Ermenistan ile hemhal olma” projesinde de her 24 Nisan’da ABD başta olmak üzere yinelenen soykırım bildirimleri tam bir düş kırıklığı…

*Ya, İran’la nükleer takas anlaşmasında dünya âlem önünde ofsaytta düşülmesi…

*Murtaza’lık işlevi, asıl Suriye meselesinde iyice su yüzüne çıktı. TC’nin donanımlı diplomatları yerine liyakatsız bir kadroların “sufleleri” ile Suriye’yi kolay yutulur lokma sanarak mahalleyi ayağa kaldırmak ve ne yaman bekçi olduğunuzu göstermek için, düdük çalındı da çalındı. Şimdi düdük elinizde kaldı. Nerelere sokuşturulacak, bilenemiyor..

Rusya, Kazakistan ve Beyaz Rusya’nın oluşturduğu Avrasya Gümrük Birliği ile Suriye, “serbest ticaret bölgesi” çalışmalarını başlattı. İzvestiya, böylece Batı’nın Suriye’ye uyguladığı yaptırımların etkisiz kalacağı yazmıştı…

Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Beyaz Rusya ve Ermenistan’ın oluşturduğu Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) Genel Sekreteri Bordyuzka, Suriye’de Barış Gücü konuşlandırmak için ön çalışmalara başlıyor, ilk aşamada 20 bin mavi berelinin Suriye’ye gönderiyordu (1)

Bu meyanda, Putin ülke dışına silahlı güç gönderilmesi hazırlığı için emir veriyor; gücün görev alanına Suriye’de dahil ediliyordu. Plan hem KGAÖ, hem de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile iş birliği de işliyordu.(1)

Bu arada Clinton, Moskova’yı, Esad yönetimine askerî helikopter satmakla suçluyor; Lavrov da ABD’nin bir bölge ülkesinin muhaliflerine, askerî teknoloji desteği sağladığını ileri sürüyor; sonunda ABD Kürecik ‘de ve Rusya Suriye’de bölgeyi yakından izlemek üzere radar üsleri kuruyordu.

Okumaya devam et  Tezkerenin yıldönümünde neleri hatırlamalıyız?

Süreç böyle devam ederken parlamento çoğunluğu tek iradenin eline geçtiğinden Suriye’ye silahlı güç kullanımına halkın karşı olması rağmen gerçekleştiriliyordu.
100.000 olacağı öngörülen sığınmacı rakamı ise milyonlarla ifade edilir hale geliyordu…

Asıl vazife:

Ancak, amirlerinizce ifa edilmesi beklenen asıl vazife Habur, Oslo, Açılım- Saçılım, PKK’nın YPG’i oluşturmak üzere topraklarımızdan güle oynaya geçirdiği militanlarla ve de ABD silahlı desteğiyle güney sınırımızda bir PYD adı altında bir oluşum gerçekleştiriliyordu…

Tüm bu seçmeli ders sınavlarında istedikleri ölçüde uyumlu ve de “başarılı” olamayıp, giderek onlara göre yüze göze bulaştırınca “beceri” ve “yeteneğiniz”den iyice kuşku duymaya başlıyordu amirler…

Artık “Staratejik Müttefik” “İttifak” lafları falan rafa kaldırılmıştı…

Sorunu kimlik ve kültürlerin birlikte özgürce ve kardeşçe yaşaması sorunu olmaktan, Ana dilde eğitim -demokratik özerklik- Türkiye ile federasyon oluşturacak Diyarbakır merkezli bir federe devlet ve nihayet komşu ülkelerden kopartılacak parçalarla oluşturulacak büyük Kürdistan süreci. Böylece Ortadoğu ve Kafkaslar’ın denetimi için İsrail- Kürdistan kuşağı tamamlanana kadar çıtanın her aşamada daha da yükseltilmesi sürecine evrilmesi öngörülüyordu…

Pekiyi, tüm toplumun, saçı bitmemiş yetimin hakkı olan, örneğin; başta GAP olmak üzere onlarca baraj, dünyanın gıda ambarı olmaya aday Harran ovası vb. ve de en önemlisi bunca şehit ne olacak?

Bu arada en uzun kıyılarına sahip olduğumuz denizlerimizi, D. Akdeniz’i, Ege’de ütülen adaları falan hiç sormayın… 

Hooop dedik, demezler mi adama? Hep son kertede ortaya çıkan bir illet vardı: Millet.

Bu büyüdüğü söylenen ekonomiden, ne tarafa doğru büyüdüğünden hiç bir şey anlamayan millet…

Eveeet Mart kapıdan baktırıyor, lakin kazmayı da küreği de yaktırıyor…

Ne dersiniz dostlar yine ortaya çıkar mı artık karnını bile zor doyuran bu millet…

(1) Sergey Konovalov, “Siriyskoye…”, Nezavisimaya G., 06.06.2012.

Okumaya devam et  1 Mart tezkeresinin geçmemesi hataydı

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir