Başkasının toprağını işgal eden, oranın her tülü yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koyan, kültürünü ortadan kaldırarak kendi dilini ve değerlerin dayatılmış eden emperyalist anlayışa karşı tarihte verilen en anlamlı direnişin tarihi olan 30 Ağustos zafer bayramı kutlu olsun.
Bu toprakların taşını toprağını, insanını, kültürünü, bitkisini, hayvanını bilmez ülkelerin ganimet için işgal ettikleri emperyalistlere karşı “Ya istiklal ya ölüm” diye bayrak açarak kendi toprağına ve değerlerine sahip çıkmayı göstermiştir kalpaklı Mustafa Kemal. “Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir” diyerek savaşa karşı olduğunu ancak yeri geldiğinde savaşılması gerektiğini ortaya koymuştur. Ve demiştir ki “geldikleri gibi de giderler”.
Kendi haklı ve onurlu bağımsızlık savaşının vermekle kalınmadı, bütün mazlum ülkelere örnek olarak birçok ülkeye rol model oldu Türkiye’nin kurtuluş savaşı.
Başkasını toprağını işgale kalkanlara ülkesinden dışarı etmekle kalmadı kendi topraklarından yeni bir toplumun demokratik yaşam temeli olan Cumhuriyet fikrinin de yeşermesinin yolunu açtı. “Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir” diyen Mustafa Kemalin özgürlükçü, toplumcu ve dönüştürücü bir lider olarak kendi çıkarı ve ikbali için değil, insanlığın barış içinde “yurtta barış, dünyada barış” için çabalamıştır. 30 Ağustos yalnız işgalcilere karşı kazanılmış bir savaş zaferi değil, aynı zamanda bir medeniyetin oluşması yolunun taşlarının döşendiği kültürel, tarihsel, hukuksal yapıların bütünlüğünde bir çağdaş uygarlık yaratma zaferidir. Kutlu olsun…
Mustafa Kemal’in daha sonra Başkomutan Meydan Savaşı’nın ikinci yıldönümü nedeniyle Dumlupınar’da “Şehit Asker Anıtının” açılışında yaptığı konuşmada, sevk ve idare ettiği savaşı değerlendiren konuşması 31.08.1924 de Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanan ifadeler arasındaki şu paragraf neden karalılıkla haklı bir savaş verdiğini belirtiyor.
“…Efendiler, kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve gücünü yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve kabul edilir yararlar elde etmesi yolunda kullanmakla sorumlu olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirip işgal etmek, o memleketlerin sahiplerine hükmetmek için yeterli değildir. Bir milletin ruhu baskı altına alınmadıkça, bir milletin kararlılığı ve iradesi kırılmadıkça, o millete hükmetmenin imkânı yoktur…”
Bu irade ve bu tutum insanın kendi toprağına sahip çalışmasını sağladı. Falih Rıfkı Atay, Çankaya anlılarında “Nemiz varsa, bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaş olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak…, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak…, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz” diyor.
Onun için Kurtuluş Savaşını ve 30 Ağustosu ve arkasındaki tarihsel süreci iyice okumadan ve anlamdan zaferin önemi anlaşılamıyor. Haklı olmak, bilgi sahibi olmak, erdemli olmak, karalı duruş sergilemeden hiçbir savaşın kazanılamayacağını göstermiştir 30 Ağustos ve devamındaki süreç. Öğrencilerimize, çocuklarımıza tarih bilinci içinde önce okuyalım, anlayalım ve kıymetini bilinçli olarak içselleştirerek koruyalım.
Yazıları posta kutunda oku