İnanmamayı seçme sorumluluğu?

‘İnanmamayı seçme’ sorumluluğu?Kalbin mühürlenmesi? KUR’AN??! - mum isigi inanc

‘İnanmamayı seçme’ sorumluluğu?
Kalbin mühürlenmesi? KUR’AN??!

(İnsan,2-3)”İnsanı karışık bir nutfeden evreden evreye geçirerek yarattık. Ona yükümlülükler vereceğiz; bu sebeple onu; işiten, gören, düşünen, akıl eden kıldık. Biz ona bir de doğru yolu gösterdik. Artık insan ya bu nimetlerin hakkını verir-teşekkür eder veya ona nankörlük eder kâfir olur.”

(En’am,104)”Kesinlikle size Rabbinizden gözünüzü açacak, doğru yolu bulduracak bilgiler geldi. O halde, kim (gerçeği) görmek isterse kendi yararına ve kim de (bunca hakikate rağmen) körlüğü tercih ederse kendi zararına davranmış olur.”

(Kehf,29)”Hak-Kur’an-Doğru olan Rabbinizden gelen Gerçektir. Artık dileyen inansın, dileyen bilerek reddetsin-inanmasın.”

(Tegabün,2)”Sizi yaratan-oluşturan Allah’tır. Böyleyken kimi inkar eder-Allah’ın ilahlığını ve rabliğini bilerek reddeder, kimi de inanır.”

(A’raf,172)”Uyarıyoruz ki hesap günü ‘Biz bunlardan bilgisizdik demeyesiniz. Rabbin, Âdemoğullarının bellerinden zürriyetlerini-döllerinden soylarını alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: ‘Rabbiniz değil miyim?’ Onlar: ‘Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz.’ demişlerdi-kıyamet günü doğrusu biz bundan habersizdik!’ diyemezsiniz.”

(İsra,107)”Allah’ın gönderdiği ayetlere-Vahye Kuran’a ister inanın ister inanmayın-(bu tutumunuz, Kur’an’ın hak kitap olduğunu değiştirmez)!”

(Yunus,108)”Ey insanlar! Size Rabbinizden Gerçek-Hak-Kur’an gelmiştir. Artık Kuran ile doğru yolda yürümeyi seçen, kendisi için seçmiş olur. Yoldan çıkan da kendi aleyhine çıkmış olur.”

(Hac,17)”İnananlar-Gerçeği onaylayanlar, yahudiler-yahudi olmuş kimseler, sabiîler-doğal dindarlar-din değiştirenler, nasraniler-hıristiyanlar, zerdüştiler-mecûsîler ve müşrik olanlar-şirke sapanlar-ortak-eş koşanlar-çok tanrıcılar….
Allah bunlar arasındaki görüş farkını, kıyamet gününde gösterecektir.”

(Âli İmran,113)”Yahudilerin Hristiyanların-Ehlikitap-geçmiş Vahyin izleyicileri-Kitap sahiplerinin hepsi aynı değildir. Ehlikitap içerisinde, geceleri boyun eğip teslimiyet göstererek Allah’ın ayetlerini okuyup Allah’a saygı duyanlar vardır.”

TANRI’nın, sonsuz, sınırsız bilgisiyle dolu Kitabı KUR’AN’da;
insanın seçimleri, tercihleri konusunda özgür bırakıldığının Ayetleri bunlar!

Özgür iradeli seçimler, bilinçli tercihler; insana sorumluluklar yükler!
‘İnandım’ demenin nasıl sorumluluğu varsa, ‘inanmama’yı seçmenin de sorumluluğu vardır.

Gelelim KUR’AN’ın
‘kalbin mühürlenmesi’ konusunda Ayetlerine;
önce alıntılarla açıklamalar!

**(Hakkı Yılmaz Alıntı:
“Kur’an’da kalp; kan pompalayan organ değil aklın, düşüncenin, tüm zihinsel fonksiyonların merkezi olan beyin anlamındadır.
Mühürlemek sözcüğünün mecazi anlamı ‘Bir şey üzerine örtü örtmek, içine bir şey girmemesi için kilitlemek’tir.
Damgalamak ile mühürleme sözcüğü eş anlamlı kullanılmıştır.
Kalbin mühürlenmesi,
‘aklın yollarının tıkanması, iyi düşünmeye, bilgilenmeye engel olmak, aklı işe yarar olmaktan çıkarmak’tır.
Kulların kendi seçkileriyle yaptıkları işler; Allah’ın işi değil kulların işidir.
Allah bu işlerin yaratıcısıdır.
Yapıcısı değildir.
Allah kulların kötü iş işlemelerinden dolayısıyle Kendisinin de kötülüğü yaratmasından hoşnut değildir.
Ama kulunu özgür bıraktığından kulun kötülük yapmasına engel olmaz.
Ki sorumluluk gerçekleşsin.”)

**(Cemal Külünkoğlu Alıntı:
“Hakka karşı inkâra şartlanmış ve küfrü tercih etmiş olanların, inanmamakta direnmeleri-inatçı yaklaşımları onların gerçekleri duymak konusunda kalplerinde bir basiretsizlik oluşturur, ilahi mesajları kavramalarına engel olur. Hakikate karşı kör ve sağır davranmaları onlar için mazeret değildir, aksine kendi tercihlerinin doğal bir uzantısıdır. Kalplerinin, kulaklarının bu anlamda iş görmez duruma gelmesi onların tavırlarından kaynaklanmaktadır.
Yoksa onlar hakkı kavramaktan mahrum kalsınlar diye Allah onlara maksatlı bir şekilde akıl tutulması ve basiret bağlanması yaşatmaz.
Kur’an hislerle anlaşılmaz, duygusallıkla kavranmaz, bu sebeple bütün hitaplar insan aklına yapılır ve
(Yunus,100)’Aklını işletmeyenlerin üzerine pislik yağar.’
(Nahl,98)’Kur’an okuyacağın zaman, ilâhî rahmetin dışladığı her türlü kötü düşünceden, önyargıdan ve şeytanın ayartmalarından Allah’a sığın!’ der.”)
**(Burada yine Hakkı Yılmaz alıntısı bir bilgi; ‘şeytan’, haktan uzak olan, hakka ve akla aykırı hareket eden her türlü kişi, güç, kurumun ortak ve tipik adı. -Halk arasında kabul görmüş şeytan ile bir ilgisi yok.)

Okumaya devam et  Zina; Nesep Sorunu?

**(Muhammed Esed Alıntı:
“Bütün tabiat kanunları Allah tarafından vaz’edildiğinden -ki bunlara bir bütün olarak sünnetullâh (‘Allah’ın kanunu’) adı verilir.
‘Mühürleme’ de Allah’a izafe edilmektedir;
oysa bu, insanın hür tercihinin sonucudur,
bir ‘önceden takdir edilme’ değildir!”)

(Câsiye,23-24)”Kendi düşüncelerini putlaştırana bakın! Onca ilmine rağmen Allah’ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği şu adama bakın! Şimdi Allah’tan başka kim onu yola getirebilir düşünsenize bir!? Öğüt almaz mısınız-hâlâ düşünüp ders-ibret almıyor musunuz?
‘Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur. Yaşarız ve ölürüz. Bizi ancak zaman[dehr] yok eder (öldükten sonra da dirilmeyiz).’ derler. Onların bu konuda gerçeğe dayalı hiçbir bilgileri-bilimsel dayanağı yoktur. Sadece zannediyorlar-delilsiz varsayımda bulunuyorlar.”

(Bakara,7)”Allah fanatik inkârcıların gözlerini kulaklarını kalplerini-akletme yetilerini kendi ön yargılarıyla mühürlemiştir-özgürlüğü kullanarak inkârı seçerler-kısır bilgilerini asıl sayarlar. Allah’ın yol gösterici Kitabı Kuran’a kalplerini ve kulaklarını kapatmış gözleri ile görmek istememişlerdir-onları inkârlarından döndürüp inanmaya zorlamayız.”
(Bakara,256:Dinde zorlama yoktur.)

(A‘raf,101)”Kentler-medeniyetler haberlerinden-tarihsel gerçeklerden bir kısmını anlatıyoruz sana. Yemin olsun, resulleri onlara açık-seçik deliller-söze dayalı apaçık ayetler getirmişti. Ama önceden yalanladıkları şeylere-önyargılarını kırıp da inanmak istemediler. Küfre sapanların-gerçeği örtenlerin; Allah’ın ilahlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin(inatları yüzünden) kalplerini Allah işte böyle mühürler-damga basar-Allah’ın uyarılarına kalplerini kapatan bu kâfirlerdir.”

(Yunus,74)”Nuh’un ardından birçok resulleri daha toplumlarına gönderdik. Onlara açık-seçik kanıtlar-belgeler getirdiler-apaçık sözlerle uyanmaya çağırdılar. Fakat daha önce yalanladıkları hakikatlere inanmamakta direndiler. İşte biz haddi aşanların-sınırları çiğneyip geçenlerin-inkârlarını önyargı haline getirenlerin kalplerini; kendi önyargılarıyla damgalarız-mühürleriz-kalplerini uyarılara kapadılar.”

(Nahl,108)”İşte onlar inkârlarından dolayı Allah’ın kalplerini-akletme yetilerini, kulaklarını ve gözlerini-gerçeği idrak etme, işitme ve basiret yeteneklerini mühürlediği kimselerdir-Allah, böylesi toplumların ileriyi görme ve duyma yeteneklerini köreltmiş, ayrıca görüş alanlarını daraltmış, hepten ilgisiz ve duyarsız bir toplum olup çıkmışlardır.”

(Rum,58-59)”Yemin olsun! Biz bu Kuran’da insanlara her türlü örneği vererek gerçekleri anlattık-uyardık. Artık sen onlara bir ayet de getirsen, gerçeği örten-yalanlayan nankörler kesinlikle: ‘Siz hep boş ve asılsız iddialarda bulunan kimselersiniz. Biz böyle saçmalıklara inanmayız!’ derler.
Allah, bilginin kadrini-kıymetini bilmeyenlerin (ve bilmek istemeyenlerin)-ilimden nasipsizlerin-Gerçeği idrak etmeyen, algılamayan-anlamamakta ısrar edenlerin kalplerini (inatları yüzünden) işte böyle mühürler-damga vurur.”

(Muhammed,16)”İnkâr edenlerden seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından-dersten çıktıkları zaman [küçümseyici bir edayla]-alaycı tavırlarıyla derste beraber olduğu bilgi verilmiş olanlara: ‘Sahi az önce ne söyledi?’ derler. Böylece sanki ayetlerde açıklananların karmakarışık, anlaşılmaz olduğunu vurgulamak isterler-kuşku yaratırlar. İşte onlar, kalplerini Allah’ın mühürlediği-damgaladığı-kalplerine huzursuzluk verdiği kimselerdir ve onlar kendi arzularının peşine düşmüşlerdir-Allah’ın Vahyine kalplerini kapatıp heva ve heveslerine uymuşlardır.”

(Nisa,155)”Verdikleri misakı-sözü bozdular-sözlerinde durmadılar, Allah Kelâmını horladılar, nebileri haksız yere öldürdüler, ‘kalplerimiz zaten bilgi ile doludur-bunlara ihtiyacımız yok’ diye böbürlendiler. Kalplerindeki önyargıları-inkârları sebebiyle Allah ferasetlerini bağladı-bilinçlerini kilitledi-gerçeği yalanlayarak nankörlük ettiklerinden dolayı Allah, onların kalplerini mühürlemiştir.”

Okumaya devam et  KUR’AN ve NUTUK-10

(Mü’min,35)”Gerçek bilgi sahibi olmadıkları-hiçbir delil [sultân]-kanıt gelmediği halde Allah’ın ayetlerine karşı mücadele edenlere-Allah Kelâmı-ayetleri hakkında şüpheci olan-kısır çekişmelere girenlere-ileri geri tartışanlara gelince; onların bu davranışları, hem Allah hem inananların nazarında ne çirkin bir durum! Allah, küstah zorbanın-kibirli-büyüklük taslayanın kalbini (yaptıkları yüzünden) işte böyle mühürler-kendilerini dev aynasında görenlerin basiretini bağlar.”

(Mü’min,56)”Kuran aleyhinde atıp tutanların, bilimsel bir dayanakları yoktur-yetkili kılınmadıkları halde-kendilerine ulaşan hiçbir bilgi ve belge[sultân]-delil olmaksızın, Allah’ın ayetlerine karşı çıkanların-ileri geri konuşanların, içlerinde hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri bir üstünlük tutkusu-küstahça bir kibir-kendini beğenmişlik-asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır.”

(Nahl,4)”Allah, insanı bir damla sudan-nutfeden-spermatozoid’den yarattı. İnsan büyüyüp gelişince, bir de bakmışsın her şeyi kendine mâl edip, açıkça Allah’ı devre dışı bırakıverir-buna rağmen insan Rabbine düşmanlık yapar. Haddini bilmez. Yaratılmış olduğu halde Yaratıcıyla kendini eşit görür.”

(Alâk,6-7)”Gerçek şu ki, insan, öğrendiklerini Rabbinden soyutladığı-kendinden başkasına muhtaç olmadığını zannettiği-zenginliği kendine yeterli-bildikleriyle kendisini her türlü ayrıcalığın üstünde gördüğünde Rabbine karşı aşırı derecede azabilir. Yaratılmış olduğunu unutur(kendini tanrılaştırır).”

(A’raf,146)”Yeryüzünde, haksız yere büyüklük taslayanlar kanıtlarımı kavramıyorlar-ön yargılarını ayetlerime perde yapacağım-ayetlerimle olan tüm bağlarını koparacağım-ilkelerimden yüz döndürteceğim-ayetlerime mâni olamayacaklar-ayetlerimden uzak tutacağım. Onlar [hakikatin] her türlü belirtisini-kanıtı-ayeti görseler de inanmıyorlar ve onlar doğruluğa götüren yolu pekâla görüyor olsalar bile, onu izlenecek yol olarak seçmezler; tersine, yanlış yolu görseler onu hemen kendilerine yol edinirler. Bu ayetlerimizi yalanlamalarından-hiç aldırış etmediklerinden ve ayetlerimize karşı umursamaz-duyarsız-ilgisiz-kayıtsız olmalarındandır.”

(Neml,14)”Zulüm-gerçeği çarpıtma ile ve haksızca-kibirlenerek-büyüklenerek gerçekleri-kanıtlarımızın gerçek olduğunu bilmelerine rağmen inkâr ettiler-ayetlerimize karşı çıktılar.”

(Yunus,101)”Göklerde ve yerde neler var-neler oluyor, ibret nazarıyla bir bakın! Fakat ayetler ve uyarılar-uyanma çağrıları, inanmayan-akıllarını işletmeyen bir topluma yarar sağlamaz.”

KUR’AN’da;
ALLAH’a koşullu inananlara da;
‘inanma-inanmama’ arası gidip gelenlere-ince hesapları-menfaatleri, çıkarları doğrultusunda yön değiştirenlere, inanan görünüp aslında inanmayan-inkârını gizleyen ve inananları kandırma yoluna gidenlere de uyarılar var!

(Hac,11)”Yine insanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a tek yönlü-sınırda-kararsız-koşullu-tereddüt içinde ibadet-kulluk eder. Öyle ki dinden menfaat sağladığında-işleri yolunda gidince sevinir, başına bir belâ-sıkıntı gelirse bozulur-Allah’a inancını yitirir-inkâra döner ve böylece dünyayı da, ahireti de kaybeder; zaten, hiçbir şeyle kıyaslanamayan kayıp da gerçekte budur!”

(Münafikun,2-3)”Münafıklar-ikiyüzlüler-infak etmeyenler iddia ettikleri konularda yalan yeminler ederek-yeminlerini [yalan ve sahtekarlıklarına] kalkan yapmakla, bir taraftan kendilerini korurken diğer taraftan da insanların gerçekleri öğrenmelerine engel olurlar-Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Yaptıkları açıkçası çok çirkin-ne kötüdür!
Bu, onların önce inanıp sonra da inkâr etmiş olmalarındandır. Bu yüzden kalpleri mühürlendi-damgalandı. Artık sözün maksadını-gerçeği kavrayamazlar-(neyin doğru neyin yanlış olduğunu)-incelikleri anlayamazlar.”

(Zümer,8)”İnsana bir zarar-zorluk-sıkıntı dokundu mu, hemen bütün gönlüyle Rabbine yönelerek O’ndan yardım ister. Fakat Allah insana bir iyilik verdi mi, daha önce O’na yalvarıp yakardığını unutur. Ve O’nun yolundan (kendisini) saptırması için Allah’tan başka varlıklara tanrısal nitelikler yükle(yerek ‘bizi onlar kurtardı’ de)r-Allah’a eşler, ortaklar isnat eder.”

Okumaya devam et  KUR’AN ve NUTUK-42

(Mü’min,10,12)”Gerçeği yalanlayan nankörlere seslenilir: ‘Allah’ın kızgınlığı, kendinize-birbirinize kızmanızdan daha büyüktür. Zira siz inanmaya çağrıldığınız zaman, gerçeği yalanlayarak inkâr-nankörlük ediyordunuz.’
Bu hale düşmenizin sebebi şudur; tek Tanrı’ya davet edilirken onu göz ardı-inkâr ettiniz. Ancak Allah’a-aracı varsa-eş-ortak koşulursa inandınız. Artık söz ve karar, Yüceler Yücesi ve çok büyük-ulu Allah’ın…”

(Zümer,32-Ankebut,68)
“Kendi uydurduğu yalanları Allah’a dayandıran-yakıştıran-Allah adına yalan rivayetler uydurup Allah’a iftira eden veya kendisine geldiğinde Gerçeği-Hakkı-Doğruyu-Kuran’ı yalan sayandan-yalanlayandan daha zalim-haksız-yanlış; kendi zararına iş yapan kim olabilir? Gerçeği yalanlayan-Allah’ın ilahlığını ve rabliğini bilerek reddedenler için cehennemde yer mi yok?”

İnsan ateşe, seçtikleri-yaptıkları ile gidiyor yani kendi ateşini kendi hazırlıyor!

(Hac,10)”Ve ‘Bu senin dünya hayatında kendi tercihinle yaptıklarından dolayıdır-önceden hazırladığın-kazandığın şeydir.’ Çünkü Allah kullarına asla en küçük bir haksızlık yapmaz-asla zulmedici değildir.”

(Mülk,10)”Eğer Vahye kulak vermiş olsaydık yahut kendi aklımızı kullansaydık bugün bu alevli ateşin içinde olmazdık, dediler.”

Bu ‘Ateş’in nasıllığına ilişkin, dayatılan yalan-yanlış anlatılardan başka doğru bir bilgimiz yok!
Belki bedensel değil, zihinsel bir durum! Belki de pişmanlıklarımızın yol açacağı; içimizde bazen hissettiğimiz yürek ya da beyin yangısı gibi bir şey?!?

VE;

TANRI, ‘seçimlerin’ sonuçları için Kitabı KUR’AN’da;
süreklilik içinde önceden bilgilendirerek, tekrar, tekrar
sadece ama sadece uyarıyor!!!

(Zümer,59)”Hayır! Öyle değil! Ayetlerim sana geldi! Ama sen onları yalanladın-onları kabul etmeyi kibrine yediremedin! Büyüklük taslayarak-haddi aşarak inkârcılardan-yalanlayan nankörlerden oldun.”

Gerçeğe-Hakka-Doğruya-Kuran’a çağıran, davet eden ayetlerle sonlandıralım!

(Hud,3-4)”Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da tövbe edin(kötü-yanlış her şeyden vazgeçin). O zaman Allah yaşamınız boyunca sizi güzel nimetlerle geçindirir. Fazladan yararlı işler üreten herkese de, ürettiğinin karşılığını verir. Eğer Kitabın ayetlerini reddederseniz o çok büyük günde başınıza azap gelmesinden korkarım. Unutmayın en sonunda,
yalnız Allah’adır dönüşünüz…”

(En’am,71)”Allah’ın gösterdiği yol, yegâne-tek doğru yoldur-gerçek yol gösterici Allah’tır-yürünecek yol, ancak Allah’ın yoludur-Allah’ın gösterdiği yoldur-Allah’ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk-şüphesiz Allah’ın doğru yolu, gerçek doğru yolun tâ kendisidir.”

(Talak,2-5)”Kim Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olursa-Allah’ın koyduğu hükümler konusunda duyarlı ve bilinçli davranırsa-Allah’ı sayıp dinlerse-Allah’ın koruması altına girerse, Allah ona [daima] bir çıkış yolu gösterir-kapı açar.
Ve ona beklemediği ve tahmin etmediği-umulmadık yerlerden rızıklar verir.
Kim Allah’a dayanıp güvenirse-işin sonucunu havale ederse,
Allah ona yeter.
Kim Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olursa-öğüdünü dinlerse, Allah ona işinde kolaylık verir.
Kim Allah’a karşı sorumluluk bilincinde-saygılı olursa-Allah’ın buyruklarına uyarsa, Allah onun kusurlarını örter ve ödülü büyütür.”

(Yunus,82)”Allah Gerçeği-Hakikati-Hakkı, Kendi Kelimeleriyle-(Vahiy)-Sözleriyle ortaya koyup gerçekleştirir-suçlular-günaha gömülüp giden insanlar istemeseler de Allah Sözlerinin Gerçek olduğunu ortaya koyacaktır-kanıtlayacaktır!”

(Âli İmran,138)”Bu Kuran, tüm insanlığa bir çağrı-bir açıklama-hakikati ifade eden bir bildiridir ve sorumlu davrananlar-Allah bilincini içlerinde canlı tutanlar-saygın olanlar için de bir doğru yol gösterici-rehber-kılavuz ve öğüttür.”

(Hud,17)”Kur’an’dan asla bir şüphen olmasın-hiç kuşkuya düşme-sakın Kuran’dan tereddüt içinde olma! Muhakkak o, Rabbinden gelen hakkın tâ kendisidir. Çokları tarafından tasvip görmese de Kuran, Sahib’in tarafından indirilen bir gerçektir-insanların çoğu ona inanmasa da…”


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir