Dua Etme; Dilsel mi, Eylemsel mi?

Dua Etme;Dilsel mi, Eylemsel mi? KUR’AN!? - mevlit kandil dua

Dua Etme;
Dilsel mi, Eylemsel mi? KUR’AN!?

(Furkan,77)”De ki: ‘Duanız-çağırmanız yoksa, Rabbim sizi ne yapsın!”

(Mü’min,60)”Rabbiniz ‘Bana dua edin-Beni çağırın ki, duanıza cevap-karşılık vereyim’ demişti.”

Cemal Külünkoğlu alıntı:
“Bana dua edin, duanıza cevap vereyim’ ifadesi, yapmanız gerekeni yaptıktan sonra istediklerinizin mantîkî ve ilâhî emirlere paralel bir temeli varsa duanızı kabul edeyim’ demektir.
Dua, insanın yaratıcısına karşı iman, güven ve tevhit telakkisinin bir gereğidir.
Bir pazarlık ya da işi tamamen Allah’a havale etmek değildir. Çalışmadan, çabalamadan, gerekli önlemi almadan, elinden gelen tüm gayreti göstermeden Allah’a dua etmek saygısızlık olur.
Bu arada ifade etmek gerekir ki; Allah’a inanmak ve Ona dua etmek kulluk için yetmez. Sınırlı ve aciz olarak yaratılan insan, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan Allah’la birlikteliği hayatın gerçeği haline getirmeli.
‘Nerede olursam olayım O benimle beraberdir’ bilinciyle davranışlarında ölçülü olmalı. Fıtratına üflenen ruhla, yaratılışta kendine lütfedilen hasletlerle yaşarken Kur’an’ın desteğini de alarak gayret göstermelidir.”

Hayatın içinde, boşluk ve tesadüf yok;
müthiş, mükemmel,
matematiksel, milimetrik
bir akış var.
Bu yüzden kararlılıkla çalışma ve mücadele azmi ile,
hep tedbirli, hep hazırlıklı olmalı!

Dua işte bu mucizelere dolu
Tanrısal akışa,
hem dilsel hem de eylemsel ama özellikle eylemsel;
çalışıp çabalayarak, yapıp ettiklerimizle katılma hâli!

Şans denilen de aslında
Tanrı’nın akış sistemi içinde yaratılmış fırsatın;
eylemsel dualarla,
-bilgi, deneyim, çaba, emek ile insanın kendine yaptığı yatırımların-
buluşması!?

(Bakara,186)”Kullarım sana Beni sorarlarsa; şüphesiz Ben çok yakınım. Bana dua edenin; dua ettiğinde-çağırıp yakardığında duasına cevap veririm.”

(Bakara,153)”Ey inananlar! İnandığınız yolda güçlüklere göğüs gererek-sabırlı; azimli, kararlı, mücadeleci olun! Salâtla-çalışarak-duaya sarılarak-eksiklikleriniz, yanlışlarınız, güçsüzlükleriniz için Allah’tan yardım dileyin! Şüphe yok ki Allah, güçlüklere göğüs gerenlerle-direnç gösterenlerle-sabredenlerle; inancında azimli, kararlı, mücadeleci olanlarla beraberdir.”

Okumaya devam et  KUR’AN’da Muhammed Peygamber!

(Araf,55-56)”Rabbinize; gizlice-alçak gönüllülükle-içtenlikle-ümit ederek-gösterişsiz ve ürpererek-sessizce dua edin-yakarın-korkarak ve umutla yalvarın. Rabbinize inanın yasalarına göre hayat yaşayın! Muhakkak ki O, haddi-sınırı aşanları-azmışları-aşırı gidenleri sevmez. Hiç kuşkusuz, Allah’ın rahmeti-sevgisi ve şefkati-merhameti güzel düşünüp güzel iş yapanlara-iyilik edenlere çok yakındır.”

(A’raf,205)”Sen içten bir yalvarış-tevazu göstererek-alçak gönüllülükle ve derin bir ürperti ile sessiz ve derinden dua et. Sabah akşam her daim Rabbini an ve sakın gafillerden-umursamaz kimselerden olma!”

(Kehf,28)”Ve Rablerinin hoşnutluğunu umarak sabah akşam O’na dua eden(mazlum, dışlanmış, ezilmiş, yoksul fakat erdemli kimse)lerle beraber sen de sabret-güçlüklere göğüs germeye devam et ve dünya hayatının cazibesine kapılıp da sakın gözlerini onların üzerinden ayırma! (İyi ve güzel olanı terk ederek yalnızca) bencil arzularının peşine düştüğü için kalbini zikrimize karşı duyarsız kıldığımız, işinde aşırı giden kimseye uyma!”

(Yunus,12)”İnsana zorluk dokunduğu zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bize dua eder-yalvarır-bizi çağırır durur. Ama sıkıntısını çözdüğümüzde, kendisine dokunan bir zorluk yüzünden bize hiç yalvarmamış gibi hiç oralı olmaz-çeker gider.”

(Rum,33)”Ve insanların başına bir sıkıntı gelince, tümüyle Rab’lerine yönelerek dua ederler-yalvarırlar. Sonra, onlara bir iyilik, rahatlık verince Rablerinin ortakları olduğunu kabul ederler.”

(Ankebut,65)”Gemiye bindiklerinde (ve kendilerini tehlikede gördüklerinde), dini yalnız Allah’a özgü kılarak, Allah’a dua ederler-yalvarırlar. Onları karaya çıkarıp kurtardığında ise, tekrar ortak koşmaya başlarlar.”

(Zümer,8)”İnsana bir zarar-zorluk dokununca, bütün benliğiyle Rabbine yönelerek O’na dua eder-yalvarır. Sonra ona bir nimet lütfettiğinde, önceden Allah’a yalvarmakta olduğunu unutur, Allah’ın yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar oluşturur.”

(Fussilet,44)”Bu Kur’an, inanmak isteyenler-güvenenler için bir rehber-kılavuz-bir yol gösterici ve gönüllerine bir şifa-sorunlarına bir çözüm kaynağıdır.
Ön yargılarından dolayı inkâr edenlerin-güvenmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık-sağırlık olduğu için Kur’an onlara karışık-kapalı anlaşılmaz gelir-ayetlerimizle anlatılan gerçekleri anlayamazlar-eğer Kuran, inanmayanları etkilemiyorsa, algılamalarında bir sorun var demektir. Kur’an onlar üzerine bir körlüktür; sanki onlara çok uzaklardan sesleniliyor da onun için anlamıyorlar.”

Okumaya devam et  KUR’AN ve NUTUK-27

(Furkan,77)”Madem ki, (Allah’ın mesajını) yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır-yalanlamaya devam ederseniz sonucuna katlanacaksınız.”

(Zuhruf,44)”Gerçek şu-muhakkak ki sana Vahyedilen bu okuduğun Kur’an; sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı-bir düşündürücü-bir şan-şeref-onur (kaynağı)-bir öğüttür.
Bilin ki, bu Kuran’dan sorgulanacaksınız-
sorumlu tutulacaksınız-
hesaba çekileceksiniz!”

**KUR’AN Mealleri-Türkçe çevirilerinde;
aklıma, mantığıma, gönlüme uymayan bir anlam ile karşılaştığımda,
bu anlam yetersizliğini,
asla TANRI’ya izafe etmem.
Çeviriyi yapanın, Arapça, Türkçe dil bilgisi, çeviride kullanılacak tüm bilimsel metotlarda ki eksik bilgisi diye düşünerek başlarım araştırmaya!
Bu yüzden yıllardır sayısız farklı KUR’AN Mealleri-Türkçe çevirilerini karşılaştırmalı inceliyorum;
Yaradanım Sahibim TANRI’mı,
SADECE Kitabı KUR’AN’dan
tanımak, anlayabilmek için…..


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir