MÜSAVAT ve MEŞVERET

            1908 Genç-Türk Devrimi’ni yapanlar bir yandan Fransız ulusal marşı olan ‘Marseyyez’i söylerken, bir yandan da Hürriyet, Adalet, Müsavat ve Meşveret diye sloganlar atıyorlardı. - Habip Hamza ERDEM

            1908 Genç-Türk Devrimi’ni yapanlar bir yandan Fransız ulusal marşı olan ‘Marseyyez’i söylerken, bir yandan da Hürriyet, Adalet, Müsavat ve Meşveret diye sloganlar atıyorlardı.

            O Marseyyez ki, başlangıçta bir ‘yurtseverlik türküsü’ iken 1789 Fransız Devrimi’nden buyana ‘Ulusal Marş’ olarak söylenmektedir:

            Haydi vatan evlatları/ Zafer günü gelip dayandı/ Tiranlığın karşısında/ Kızıl bayrak dalgalandı

            Kırlardan yükselen/ Kahpe düşman böğürtüsü/ eş ve çocuklarımızı boğmak arzusunun habercisi

            Haydi yurttaşlar/ Kurun taburlarınızı/ Haydi yürüyelim/ kirli kanlarıyla sulayalım tarlalarımızı

            İyi bir edebiyatçı belki daha vurgulu bir çeviri yapabilirdi.

            Ancak benim dikkatimi çeken, Valéry Giscard d’Estaign’den Jacques Chirac’a, Sarkozy’den Macron’a değin tüm sağcı Cumhurbaşkanlarının bile haydi yurttaşlar/kurun taburlarınızı ki onların kirli kanlarıyla tarlalarımız sulansın diye haykırmalarıdır.

            Yani kendileri ‘tiran’ların yerini almış olsalar bile, karşılarında kanlarını dökebilecekleri bir ‘düşman’ bulabilmektedirler.

            Ancak, bu yazıda ben, daha çok bizim Genç-Türk devrimcilerimizin ‘müsavat ve meşveret’ sloganları üzerinde durmak istiyorum.

            Biliyorsunuz Türkiye’de kendilerine ‘Milliyetçi’ diyen en azından beş-altı siyasal parti var.

            Bunlardan birinin genel başkanı, bizim milliyetçiliğimiz 1908 ve hatta daha öncesine dayanmaktadır diyordu.

            Ve yine, Meral Akşener’in ‘kahrolsun istibdat/yaşasın hürriyet’ diye bir sloganı da bulunmakta idi.

            Tarihin mi yoksa kaderin mi bir ‘cilvesi’dir bilinmez, Meral Akşener’in Müsavat adlı bir milletvekili ve GUGUK üyesi de var.

            Her iki tümcesinden birini ‘vatan ve millet düşmanları’ diyerek bitiren ve ‘Millet İttifakı’na taş koymaya çalışan bir Yavuz Sığıralioğlu da vardı, ki sonradan onu partiden attılar galiba.

            Her neyse!

            Ancak İYİ Parti’de, gerçekten ‘milliyetçi’, ‘inançlı’ ama ‘laik’, insan haklarını bilen ve savunan Turhan Çömez gibi yönetici ve milletvekilleri de var.

            Fakat adı Müsavat olan ama adının anlamına uygun bir dünya görüşüne sahip olmayan, gerçekte gerici, tutucu ve ısırıcı milletvekilleri de var.

            Sayılarının kaç olduğunu bilmiyorum ama, İYİ Parti’yi ‘Kötü’ ve hatta Türkiye’nin yüzkarası bir parti haline getirenler işte bu tip milletvekilleridir.

            Hatta bunlardan Ankara milletvekili mi ne, Merdan Yanardağ için suç duyurusunda bulunmuş.

            Sözü uzatmayacağım ve İYİ Parti’nin eğer bu ‘tip’ yöneticilerle yoluna devam etmesi düşünülüyorsa, ‘Millet İttifakı’ benzeri bir siyasal oluşuma asla ve kat’a alınmamalıdır diyeceğim.

            Bunlardan ne Millet’e ve ne de Devlet’e zerre yarar gelmez, nokta.

            Ancak, taa yetmişlerin ‘Milliyetçi Cephe’lerinden buyana, bu ‘tip’, sapık ve sapkın ‘Milliyetçi’ler Devlet’in açık ve gizli kurumlarına sızdırılmış bulunmaktadırlar.

            O sokakta görülen saf ve samimi ‘milliyetçi’ler kuşkusuz bunların ‘ne namussuz’ olduklarını bilememektedirler.

            Ki nasıl bilebilsinler?

            Ancak bir ‘Müsavat’ın ‘muhbirlik’ yapmasıyla ortaya çıkabilmektedir.

            Meral Akşener de, son kongresinde kendisine yapılan ‘eleştiri’lerden yakınmakta idi.

            Ona yanıt verilecek olursa, siz ‘Parti’nizde bu ‘tip’ alçak ve namussuzları barındırdığınız sürece, eleştirilerin de odağı olacağınız gayet normaldir denilebilir.

            Türkiye’nin tek ‘gerçek’ ve ‘namuslu’ televizyon kanalını kapattırmak ve yöneticilerini hapislere attırmanın en katıksız ‘Millet ve Devlet düşmanlığı’ olduğunu bilmeyecek kadar ‘saf’ olmadığınızı varsayıyoruz.

            Sizin ‘vatan/millet edebiyatınız’ ise, Fransa’nın en sağcı cumhurbaşkanlarının ‘Haydi vatan evlatları/ Zafer günü gelip dayandı/ Tiranlığın karşısında/ Kızıl bayrak dalgalandı’  marşını söylerken takındıkları tutuma çok benzemekte.

            ‘Hürriyet/Adalet/Müsavat/Meşveret’miş. 

İşte ‘Müsavat’larınız ortada.

Meşveret’iniz ise size kalsın diyeceğim.

            Benim bunlarla ‘Devrim’ yapabileceğimiz tezime gelince; o sav, iktidarı bir kez aldıktan sonra, bunların ‘adam’ olabilecekleri bir ortam yaratılabileceği varsayımına dayanıyordu.

            İçine girdiğimiz şu kaos ortamında ise, başıboş kalan bu ‘tip’ler o bildik karakterlerini rahatlıkla sergilemektedirler.

            İYİ parti içinde bunlardan kaç adet var doğrusu çok merak ediyorum.

            Umarım çok değildirler.

            O nedenle, ‘Müsavat’la müsavi olmayan tüm ‘hakiki milliyetçi’ yani ‘gerçek yurtsever’lere Haydi vatan evlatları/ Kurun taburlarınızı/ gelin gerçek bir ‘ittihad’ yapalım diyorum.

            ‘Meşveret’inse, sadece ve ancak ‘Tiran ve paydaşları’nın dışında kalanlarla yapılabileceğinin altını çizerek, ‘Tiranlık’ın karşısında ‘ittihad’ yani ‘birlik ve beraberlik’ niyet ve amacında olanların bayramını kutluyorum.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir