CEHENNEMİN KAPISI

            Hemen söyleyeyim; 28 Mayıs 2023 günü Türkiye ve bölgesi için ‘Cehennemin Kapısı’nın ya sonuna kadar açılacağı ya da tamamen kapanacağı gün olarak tarihe geçecek. - erdogan kilicdaroglu

            Hemen söyleyeyim; 28 Mayıs 2023 günü Türkiye ve bölgesi için ‘Cehennemin Kapısı’nın ya sonuna kadar açılacağı ya da tamamen kapanacağı gün olarak tarihe geçecek.

            Yalan, iftira, yasak, yolsuzluk ve kalleşliğin genelleşip içselleştirilmesine karşı olanlar Türkiye toplumunun çoğunluğunu oluşturmaktadırlar.

            Ancak öyle bir ‘seçim yasası’,  SEÇSİS denilen öyle bir sayım/döküm merkezi ve YSK denilen öyle bir ‘çete’ var ki, bugün akşam kimin ne oranda oy aldığını kesinlikle bilemeyeceğiz.

            Tıpkı ‘Nüfus idaresi’nin verdiği sahte nüfus ve seçmen sayısı, Merkez Bankası’nın gösterge faizi ve döviz kuru oranı, İstatistik Kurumunu’nun enflasyon oranı, Sağlık Bakanlığı’nın Kovid ve depremde ölen yurttaşlarımızın sayısı, Hazine Bakanlığı’nın iç ve dış borç miktarı gibi sözde Devlet’in ‘resmi rakamları’ bu akşam YSK’nın SEÇSİS’te yapacağı dalavereden sonra ‘seçim sonucu’ olarak açıklanacak.

            Büyük olasılıkla bu ‘sonuç’ Devlet’in gizli mahfillerinde şimdiden yaklaşık olarak kararlaştırılmış bulunmaktedır.

            Mafhil denildiğinde camilerde müezzinlere ayrılmış özel bir yer akla gelebilir.

            Ancak halk arasında ‘gizli pis işler’in konuşulup kararlaştırıldığı yer anlamında kullanılmaktadır, ki tam da bu ‘seçim sonuçları’nın kararlaştırıldığı yer için kullanılmasında sakınca yoktur.

            Gerçekten de bu seçimler Türkiye’de okullardan fazla sayıda olan camilerde kotarılmıştır.

            Burada bir parantez açarak, 1960’larda başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine giden işçi ailelerinin çocuklarının ‘yurttaşlık kimlikleri’ni korumak, onların tarih, kültür ve inançlarını unutmamaları ya da bu değerlerinden olası sapmalarını önlemek için Devlet tarafından gönderilen bir öğretmenin çocuğu olduğumu belirtmek isterim.

            1990’lara değin yurtdışına bu bağlamda ‘imam’ gönderildiğini ise sanmıyorum.

Okumaya devam et  VALLAHİ ADAM KAZANMAMIŞ

            Ancak bugün Avrupa’da yaşıyor olmama karşın Milli Eğitim Bakanlığı’ın gönderdiği bir tek öğretmene rastlamadığım gibi, büyük kentler şöyle dursun en küçük yerleşim yerlerinde bile Türk Devleti’nin gönderdiği imamlar ve devlet destekli camilerin varlığına tanıklık etmekteyim.

            İşte bu ‘mahfil’lerde dinden çok ‘siyaset’in örgütlenip yaygınlaştırıldığını söylemeye bile gerek yok diyebilirim.

            Yurtdışı böyle ise yurt içinin hali pür melalini siz tahmin edebileceksiniz demektir.

            Bunun ‘din düşmanlığı’ ile ilgisi yoktur, tersine ‘din’in nasıl bu ‘din düşmanı iktidar’ tarafından sömürüldüğüne ilişkin tespit vardır.

            İşte bu ‘mahfil’ler Avrupa’daki Türk imajını ‘köktendinci milis’ler olarak değiştirmiş bulunmaktadır.

            Ardından Avrupa’da ‘yabancı düşmanlığı’ ya da ‘islam düşmanlığı’nın arttığını ileri süren görüşler ve ‘sözde akademik’ çalışmalar yapılmaktadır.

            Hele dünyada yükselen bir ‘Milliyetçilik’ akımından sözedilmektedir ki, kökten temelsiz veya yanlış veri üzerine temellendirilmektedir.

            ‘Milliyetçilik’, ırkçılık ve şovenizme kaydırılmadığı sürece dünya üzerindeki sekiz milyar insan ve ikiyüze yakın ülke insanlarının herbirinde bulunan, bir anlamda ‘doğal’ bir ‘duygu’ olup ne küçümsenecek ve ne de yüceltilecek bir duygudur.

            Hem ‘karnının doyduğu yer’ olarak ‘somut’ ve hem de ‘tarih ve kültür’ünün taşıyıcısı olarak ‘soyut’ bir yönü vardır.

            O nedenle dünya üzerinde hiç kimse bir diğerinin ‘milliyetçilik duygusu’nu ne ölçüp tartmak ve ne de değerlendirmek hakkına sahip olamaz.

            ‘Yurtseverlik’ ise insanların kendi ‘öz yurtları’ için yaptıkları veya yapabilecekleri ‘özveri’yle ölçülebilir.

Okumaya devam et  “Komutan Vasfı” Kalmayan Komutanlar!..

            O nedenle Orhan Veli’nin dediği gibi kimleri vatanları için ölümü göze almakta kimileri de nutuk çekmektedirler.

            Bugün Türkiye’de yapılacak seçimlere dönülecek olursa, seçim sandıklarına gidecek yurttaşlarımızın yüzde doksanı bu vatan için ölümü göze alabilen yurttaşlarımız olacaktır.

            Ancak geriye kalan yüzde onluk kesim ise, sahte bir ‘milliyetçilik’ bayrağı altında ve ‘din ticareti’ yoluyla ‘manevi sömürü’  ve çok daha baskın olarak ‘maddi sömürü’ amacıyla oy kullanacak ve kullandıracaklardır.

            YSK ve SEÇSİS aracılığıyla oyların yarıdan fazlasını kendi lehlerine gösterip gösteremeyeceklerini ise bu akşam göreceğiz.

            Yani Türkiye’de ‘cehennemin kapısı’nı açmayı becerebilecek midirler yoksa başarısız kalıp kendileri mi cehennem yoluna düşeceklerdir hep birlikte ve bu akşam göreceğiz.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir