SİYASET ve POLİTİKA (I)

            Siyaset ve Politika ayırımına değinen yazılarım olmuştu. - Habip Hamza ERDEM

            Siyaset ve Politika ayırımına değinen yazılarım olmuştu.

            Bu ayrırım, Fransızca’daki (la poltique) yani siyaset ve (le politique) yani politika ayırımına dayanıyordu.

            Ancak, hemen altının çizmem gerekiyor ki, bu ne sıradan bir çeviri konusu ve ne de savsaklanacak bir konu olmayıp, tüm ‘politik düşünce’ye ilişkin ve hatta Türkiye’de ‘siyaset bilimi’ denen bilimin ‘nesne’sini oluşturmakta olan bir konudur.

            Örneğin Fransa’da daha lise sıralarından itibaren bu ayırım üzerinde durulmaktadır.

            Demek oluyor ki, bu konuyu, en azından ‘siyasî çözümlemeler’ yaptığını sanan yazar, çizer ve gazeteciler kadar akademisyen olduklarını sananların da anlayacağı bir biçimde ele almamız gerekiyor.

            Öncelikle ‘siyaset yaşamın ta kendisidir’ denilen kaba tanımlamayla, ‘bu siyasetin alıcısı var’ denilebilen tüccar yaklaşımının yanlışlığı ortaya konulacaktır.

            Kuşkusuz Platon’a kadar gidip eserinin adının neden Politika (le politique) olduğuna değinecek değiliz.

            Çünkü tarihsel bir dönüm noktasında, örneğin bir ay sonra yapılacak seçimlerde ‘Seçmen neyi seçecek?’ biçimindeki bir sorudaki ‘ne’nin gerçekte ‘ne’ olduğunun çözümlenmesi çok daha öncelikli bir ‘sorun’ olarak karşımızda durmaktadır.

            Ancak yine de, başka dillerdeki tanımlamalara bir göz atmak yerinde olacaktır.

            Örneğin,  Türkiye’de ‘siyaset bilimi’ denilen bilimin ortaya çıkması, başka yazılarımızda değindiğimiz üzere ‘Modern Devlet’in ortaya çıkmasıyla birlikte olmuştur denilebilir.

            Nitekim başlangıçta, öncelik ve özellikle ‘Devlet’in işlevlerine ilişkin, yani  Devletlû’leri  (stato-centrée) ele alan bir ‘bilim’ olmuştur.

            Tam da bu nedenle, şimdilerde ‘siyasal bilimler’ denilen fakültenin adı ‘Mülkiye’ olarak konulmuştur.

            Devlet padişahın ‘Mülk’ü ise, ‘siyaset’ de doğal olarak mülk içindeki ‘entrika’ların çözümlemesine dayanacaktı.

İşte İngilizce’deki (politics)  sözcüğü ile Fransızca’daki (La politique) sözcüğü,  sonradan ‘iktidar mücadelesi’ diye genelleştirilecek olsa da, Devlet ya da Mülk içindeki  ‘güç mücadelesi’ anlamına gönderme yapmaktadır.

Ki, günümüzde bile, yaygın olarak kullanılan ‘siyaset’ terimi bu anlayışın dışına çıkılamadığının bir göstergesi olmaktadır.

Oysa yine İngilizce’deki (Polity) sözcüğü ile Fransızca’daki (Le politique) sözcüğü ise, sadece siyasal yaşam değil ama toplumsal (sosyal) yaşam içindeki her türlü, ama adından da belli olacağı üzere tüm toplumsal (sosyal) sorun ve çelişkilerin çözümüne ilişkin olmaktadır.

Maw Weberci ‘toplumsal uyum’ ya da daha da ileri gidilerek ‘ulusal birlik’i sağlamaya ve var olan çelişkileri çözmeye yönelik ‘politika’lara ilişkin olmaktadır da denilebilir.

Ancak günümüzde, örneğin sosyal ya da ekonomik ‘politika’lar diye adlandırılan ve siyasal parti ve benzeri kurum ve kuruluşların, örneğin seçilmiş hükûmetlerin  uygulamaya koymak istedikleri ‘politika’lara da yine İngilizce (policy ya da policies) denilmektedir.

Demek ki, en az üç ayrı bağlam ve alanda üç ayrı ‘terim’ kullanılmaktadır.

Dolayısıyla, ‘Siyaset’ sözcük ya da yerine göre ‘terim’i en dar ve en sıradan ‘somut’ durumu dillendirmek için kullanılıyorken, ‘Politika kavramı’ hem çok geniş ve hem de ‘soyut’ bir alanı dillendirmek için kullanılmaktadır.

Nitekim Pierre Bourdieu’nün tanımına uygun bir biçimde, günümüzde ‘politika’ denilince, sıradan yurttaşların sıradan ‘tüketici’ler olarak ‘meydan’a çıkıp, ‘tercih’lerini yaptıkları bir ‘alan’ olarak düşünülmektedir.

O nedenle, örneğin bu seçimde ‘kim’i seçelim veya ‘ne’ye oy vereceğiz diye kara kara düşünülebilir.

Oysa, ‘siyasî’ değil ama ‘politik’ tutum veya çözümleme, verilecek oyların toplumu nerelere taşıyacağı konusunu düşünmek, tasarlamak ve hatta ‘hayal’ (imagination) etmekten geçmektedir.

Ki, bu konuyu gelecek yazıda açacağız.

(Sürecek)


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir