Rusya ile İlişkilerde Bağımlılık Sorunu

Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya

Rusya ile İlişkilerde Bağımlılık Sorunu

Rusya-Ukrayna savaşı, sonlandırılmamak üzere kurgulanırken Türkiye açısından endişe sebebi gelişmeler yaşanmaktadır. 10 ayı geçen çatışmaların, tarafsız kalmayı başaran ülkemiz açısından, müspet sayılabilecek sonuçları görülmüştür. Batılı şirketlerin Rusya’dan çekilmesiyle turizm, ticaret, dış yatırımlar açısından olumlu beklentiler söz konusu olabilir. Bununla beraber gerek NATO çatısı altında batı ittifakının görünüşte koruması altındaki Ukrayna gerekse hayati ilişkilerimizin bulunduğu Rusya bakımından şartlar kritik aşamaya gelmektedir.

Türkiye, batıdan ve güneyden ABD kuşatması altındadır. Yunanistan, GKRY, İsrail ve Ermenistan ile organik ilişkiler içindeki terör örgütleri, sadece Suriye ve sınır bölgelerinde değil, bulabildiği her delikten sızmaya çalışacaktır. Sınırlarımızın yanıbaşındaki silah yığınaklarının ülkemiz savunmasına galip gelmesi mümkün değildir. Zira hiçbir savaş binlerce km öteden gelen işgalcilerle kazanılmamıştır. Bununla beraber, ekonomik ve siyasal olarak verebileceği tahribat da oldukça büyük olabilecektir.

Rusya-Ukrayna savaşı, sonlandırılmamak üzere kurgulanırken Türkiye açısından endişe sebebi gelişmeler yaşanmaktadır. 10 ayı geçen çatışmaların, tarafsız kalmayı başaran ülkemiz açısından, müspet sayılabilecek sonuçları görülmüştür. Batılı şirketlerin Rusya’dan çekilmesiyle turizm, ticaret, dış yatırımlar açısından olumlu beklentiler söz konusu olabilir. Bununla beraber gerek NATO çatısı altında batı ittifakının görünüşte koruması altındaki Ukrayna gerekse hayati ilişkilerimizin bulunduğu Rusya bakımından şartlar kritik aşamaya gelmektedir. - image 9

Yakın tarih tahlil edilirken 2011’de ABD’nin oyununa gelerek, Türkiye’nin ÖSO’nun kurulup gelişmesine yardımcı olması, mülteci akınını teşvik etmesi, ÖSO’nun açtığı zeminden diğer terör örgütlerinin yayılmasındaki yanlışlar ve felaketler zinciri öncelikle hatırlanacaktır. Suriye politikası, Türkiye’nin aldatılma listesinin de başında yer alacaktır. 2022 sonu itibariyle Türkiye’nin bu komşusuyla diplomatik ilişki kurmaması durumu çok daha kritik hale getirmektedir. Suriyet ile ilişkiler konusunda olumlu haberlerin Moskova’dan gelmesine sevinmeli, üzülmeli tereddüdü de bu yazının temel konusudur. Ülkemizdeki milyonlarca mülteci, Suriye topraklarında on binlerce asker, kamu görevlisi, 900 km boyunca kritik dengeler üzerindeki güvenlik zeminlerinin Putin’in teminatına bağlı olması ise hassasiyet derecesini derinleştirmektedir.

Türkiye sadece terör saldırılarına karşı askeri varlığını Rusya teminatına bağlamamıştır. Aynı zamanda doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını Rusya’dan karşılamaktadır. Hava savunma sistemini, ABD’nin (NATO’nun değil!) yaptırım ve tehditlerine rağmen Rusya ile kurabilmiştir. İlk nükleer santralini Rusya inşa etmekte olup bu kapsamda fiyat, ortaklık, mülkiyet ve yap-işlet-devret şartları belirsiz, tartışmalı ve sorunludur. Bu liste uzatılabilir, ancak bir kısmı zikredilen kalemler dahil hemen bütün ilişkilerde Rusya’nın da Türkiye’ye muhtaç olduğu açıktır. Bununla beraber BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ve nükleer güç olan, enerji krizine karşın hazinelerini sağlam tutan, her an ABD ile anlaşabilme potansiyeline sahip Rusya’nın ilk fırsatta Türkiye’yi gözden çıkarması hiç de zor olmayabilir. Tıpkı ABD’nin Ukrayna’yı hatta şartlar gerektiğinde Avrupa’yı satabilmesi gibi. Rusya’nın geçmişte dış politikadaki beklenmedik kararları dikkate alındığında Moskova’dan Türkiye aleyhine sürpriz kararları, kendileri için zarar kalemi iken Türkiye için felaket sebebi olabilir.

Rusya-Ukrayna savaşı, sonlandırılmamak üzere kurgulanırken Türkiye açısından endişe sebebi gelişmeler yaşanmaktadır. 10 ayı geçen çatışmaların, tarafsız kalmayı başaran ülkemiz açısından, müspet sayılabilecek sonuçları görülmüştür. Batılı şirketlerin Rusya’dan çekilmesiyle turizm, ticaret, dış yatırımlar açısından olumlu beklentiler söz konusu olabilir. Bununla beraber gerek NATO çatısı altında batı ittifakının görünüşte koruması altındaki Ukrayna gerekse hayati ilişkilerimizin bulunduğu Rusya bakımından şartlar kritik aşamaya gelmektedir. - image 8

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinde teröre destek politikalarını önlerine koymamız ve bu süreçte kazanılan başarılar önemlidir. Bu kapsamda NATO üyeliğimizin de beklenmedik bir artısı ile yüzleşmiş olduk. Buna karşın Rusya’nın halen PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmemesi, başkentinde resmi ofis tahsis etmesini gündeme dahi getiremiyoruz. Rusya’nın halen Karabağ, Hankendi’nde işgalci Ermenilerin muhafızlığını yapması ayrı bir konudur.

Ukrayna krizi sürecinde batıdan gelen baskılara karşın Türkiye, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmamış, her iki ülke ile mesafeyi muhafaza etmiş, tahıl koridorunun açılmasını sağlamıştır. Belirtmek gerekir ki ülkemiz, bu koridordan gelen tahıl ve diğer ürünlere en fazla ihtiyacı olanlardandır. Buna karşın Rusya’nın Türkiye karşıtı tehdit ve eylemleri derinden derine sürmektedir.

Aralık ortasında Rus topçu ateşiyle vurulan Türk şirketine ait yüzer vinç haberi diplomatik zeminlerde gündeme gelmedi. 1990’lardan beri Rusya ve Ukrayna’da birçok inşaatı başarıyla tamamlayan bir şirkete ait sivil vinç gemisinin vurulmasında, Türkiye diplomatik himaye hakkını gündeme getirmelidir. Savaş öncesinde yapılan program ve sözleşme gereği, Ukrayna’da köprü inşası için bulunan Türk şirkete ait yüzer vinç diğer gemilerle birlikte mürettebatsız olarak bekletilmekte idi. Savaş sürecinde çatışma bölgesinden çıkması mümkün olmayan gemiler bir anlamda Rusya’nın rehni altında olup, Rusların talimatı ile yerleri değiştirilmiştir. Son olarak Rusya, batık Rus tankının Türk şirketine ait vinç tarafından çıkarılmasını istedi. Şirket yetkilileri savaşta tarafsız olduklarını, aksi takdirde yaptırıma maruz kalacaklarını söylediler. Böyle bir talep sessizce yerine getirilseydi Ruslar muhtemelen başka taleplerini gündeme getirecekti. Talebin reddi üzerine vinç, Rus topçusunun nokta atışı ile vuruldu. Rusya’nın bu hareketi Türkiye’ye derin bir tehdit niteliği taşırken uluslararası hukuk açısından Cenevre Sözleşmelerini ihlal anlamı taşımktadır. İlgili şirket sonuna kadar hakkını aramalı ve Diplomatik Himaye Hakkı devreye girmelidir. Böyle bir konuda sessiz kalmak, bundan sonraki saldırı ve baskılara amade olmak demektir.

Rusya-Ukrayna savaşı, sonlandırılmamak üzere kurgulanırken Türkiye açısından endişe sebebi gelişmeler yaşanmaktadır. 10 ayı geçen çatışmaların, tarafsız kalmayı başaran ülkemiz açısından, müspet sayılabilecek sonuçları görülmüştür. Batılı şirketlerin Rusya’dan çekilmesiyle turizm, ticaret, dış yatırımlar açısından olumlu beklentiler söz konusu olabilir. Bununla beraber gerek NATO çatısı altında batı ittifakının görünüşte koruması altındaki Ukrayna gerekse hayati ilişkilerimizin bulunduğu Rusya bakımından şartlar kritik aşamaya gelmektedir. - image 7

Türkiye’nin ürettiği başta İHA ve SİHA’lar olmak üzere birçok askeri gereçler Ukrayna tarafından satın alınmakta ve Ruslara karşı kullanılmaktadır. Batı medyası ise Türk ürünlerinin başarılarını cömertçe yazarak Rusya’yı Türkiye’ye karşı kışkırtmaktadır. Savaşın ilerlemesi ile birlikte Moskova birçok savaş gereçlerini İran’dan, hatta Kuzey Kore’den almak zorunda kalmıştır. Yarın Türkiye’nin kapısını çalmayacağını kimse garanti edemez. “Madem ki Türkiye tarafsız olduğu halde bu araç-gereçleri sırf ticari maksatlarla Ukrayna’ya satıyor, o halde Rusya’ya da satmalı”, teklifine hazır olmak gerek. Böyle bir gelişme Türkiye için birçok bakımdan cendereye alınma anlamına gelmektedir.

Son olarak Putin’in Türkiye’yi gaz üssü yapma teklifi ihtiyatla karşılanmalıdır. Esasen zengin enerji üreticileri ile önde gelen tüketici ülkeler arasında köprü durumundaki ülkemizin, sıradan bir köprü yerine enerji merkezi (hub) olması gereği sık sık gündeme gelmiştir. Özellikle Ceyhan’ın böyle bir merkez olması için alt yapısı hazırken bunu önemli ölçüde İsrail, Hayfa’ya kaptırdık veya verdik. Enerji üssü sadece başka ülkelere ait gaz ve petrolün geçiş noktası olmak değil, fakat kendi depolama, muhafaza etme, tedarikçi ve tüketici devlet ve şirketlerinin acentaları, finansal kurumları, yükleme ve boşaltma tesislerinin bulunduğu bir organize merkezdir. En önemlisi bu merkezin mülkiyeti, işletmesi, dolayısıyla getirisinin Türkiye’de kalmasıdır. Rusya’nın sahipliğinde ve kontrolündeki bir gaz merkezi, sadece ekonomik bakımdan değil siyasi bakımdan da ülkemizin büyük riskler yüklenmesine yol açacaktır.

[email protected]

twitter.com/alaeddinyalcink

Rusya-Ukrayna savaşı, sonlandırılmamak üzere kurgulanırken Türkiye açısından endişe sebebi gelişmeler yaşanmaktadır. 10 ayı geçen çatışmaların, tarafsız kalmayı başaran ülkemiz açısından, müspet sayılabilecek sonuçları görülmüştür. Batılı şirketlerin Rusya’dan çekilmesiyle turizm, ticaret, dış yatırımlar açısından olumlu beklentiler söz konusu olabilir. Bununla beraber gerek NATO çatısı altında batı ittifakının görünüşte koruması altındaki Ukrayna gerekse hayati ilişkilerimizin bulunduğu Rusya bakımından şartlar kritik aşamaya gelmektedir. - ukrayna kiev

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Alaeddin Yalçınkaya, 1961'de Elazığ'da doğdu. Adapazarı Ozanlar Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1987-1996 yılları arasında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde çalıştı. İ.Ü. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde "Cemalettin Efgani ve Türk Siyasi Hayatı Üzerindeki Etkileri" konulu teziyle 1990’da Yüksek Lisans, “Sömürgecilik-Panislamizm Işığında Türkistan” başlıklı tezi ile 1995’te doktora eğitimini tamamladı.

1993-1994 yıllarında, New York University, Center for Middle Eastern Studies'de visiting scholar statüsüyle araştırmalarda bulundu. 1996’da Sakarya Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent, 2000 yılında doçent, 2007’de Profesör olan Yalçınkaya, 2013 yılından beri Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesidir.

Yayınlanmış kitaplarından bazıları, "Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler Birliği'nde Moskova - Türkler İlişkileri", "Almatı'dan Akmola'ya Kazakistanı'ın Başkenti", "Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları", "Etnik Düğümlerden Küresel Kördüğüme Kafkasya'da Siyasi Gelişmeler" başlığını taşımaktadır.

Yalçınkaya, Sakarya, Kocaeli, Bahçeşehir, Marmara üniversiteleri ile İstanbul, Şükrü Balcı Polis MYO'nda Uluslararası İlişkiler, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Örgütler, Diplomatik Yazışma Teknikleri, Bölgesel Dış Politika, Türk Dünyası ve Kafkasya, İnsan Hakları Hukuku gibi alanlarda lisans ve lisansüstü seviyesinde dersler vermiştir/vermektedir.

Evli ve iki çocuk babası olan Yalçınkaya, halen Marmara Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanıdır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Sadece (Bakara,136)ayeti ekleyerek ve içeriği olduğu gibi aynı bırakarak; (Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı-Hadisler-KUR’AN) yazısı, yeni başlıkla kabul görür mü? Tüm ilgi-alâka,…

  2. Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?-KUR’AN?! (Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak…

  • 2070 yılına kadar seyahatlerde neler değişecek?..

    2070 yılına kadar seyahatlerde neler değişecek?..

    Şu bir gerçek: İnsanların her geçen yıl seyahat ve tatil tercihleri değişiyor. Bu gerçekler ışığı altında sektör yenileme çalışmalarına hız vermeli. İngiltere merkezli hava yolu ve […]


  • MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (3)

    MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (3)

                Ulusalcılık kavramının oluşumundaki ‘tarihsel kalıt’a  eski dilde ‘Ecdadın ruhu’ da denilebilir, ki geçen yazıda buna kısaca değinmiştik. İşte Fransızların ‘kadim ruh’ (l’âme antique) dedikleri […]


  • YSK, RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR

    YSK, RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR

    RTE’NİN ANAYASAL OLMAYAN ADAYLIĞINI ONAYLAYAN BU YSK, ALDIĞI KARARLA RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR YSK’nın son aldığı kararı, RTE’nin CB seçimine aday olarak katılmasını oy birliğiyle almış […]


  • Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

    Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

    Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?Ölüm?-KUR’AN?! (Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak için ölümü ve hayatı yarattı.” Yaşamın […]


  • Topraklarımızı yabancılara satmayın

    Topraklarımızı yabancılara satmayın

    BAŞKAN KELEŞ: TOPRAKLARIMIZI YABANCILARA SATMAYIN Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sakarya İl Başkanı Ecevit Keleş, Türkiye’de en çok  yabancılara arsa satılan iller arasında Sakarya’nın da olduğuna […]


  • EKONOMİMİZ GERÇEKTEN DE UÇUYOR MU?

    EKONOMİMİZ GERÇEKTEN DE UÇUYOR MU?

    Sn. Erdoğan ve Maliye Bakanı Nebati, Türk ekonomisinin uçtuğunu, uygulanan sisteme Batılıların bile hayran kaldığını üstüne basa basa söylemekteler. Sn. Erdoğan, “Benim alanın ekonomi, bunların […]


  • Deprem bölgesinde sigortalı hasar 100 milyar…

    Deprem bölgesinde sigortalı hasar 100 milyar…

    Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin yaşattığı acının büyüklüğüne dikkat çekti. Bu tür afetler sonrası rakamlarla […]


  • KARA NİYETLİ PAPAZ

    KARA NİYETLİ PAPAZ

    KARA NİYETLİ PAPAZ HÜSEYİN MÜMTAZ                 Rusya-Ukrayna savaşı ile Lozan’ın, 100 yıl sonra aynı karede yer alabileceğini hiç düşünebilir miydiniz?                 Heybeli’deki kara cübbeli, kara […]


  • Antakya Medeniyetler Korosu

    Antakya Medeniyetler Korosu

    Antakya Medeniyetler Korusu Depremin Yaralarını Sarmak İçin İlk Konserini Duygu Yüklü Mesajlarla Adana’da Başlattı 6 Şubat 2023 sabahı depreminde on binlerce kardeşimiz, annemiz, babamız ve […]


  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Suudiler, İran ile barıştı…

    Suudiler, İran ile barıştı…

    Suudi Arabistan ile İran’ın 7 yıllık kesintinin ardından Çin’in arabuluculuğuyla diplomatik ilişkileri başlatma kararı, İsrail dışında tüm bölge ülkeleri tarafından memnuniyet verici bir gelişme olarak […]


  • “Rumlarla eşit şartlarda müzakere ederiz…”

    “Rumlarla eşit şartlarda müzakere ederiz…”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs yönetimi ile resmi müzakere masasına oturmak için çerçevenin belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, egemen eşitlik ve eşit […]


  • MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (2)

    MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (2)

                Fransız Devrimi sırasında ve hatta Rönesans döneminde, Avrupa’da bir Eski Yunan kültünden sözedilmekte idi.             Örneğin Rönesans’ın sözcük anlamı ‘yeniden doğuş’ olup, bu yeniden doğuş Eski Yunan’ın yeniden […]