Demokrasi içinde pusuya yatmış ırkçılık

Sessiz sadakatin tükendiği yerde, güvensizlik nöbetleri çoğalır. Sandıkta elde edilen, zorlama meşruiyet te tükenir. - bulent esinoglu 1

Sessiz sadakatin tükendiği yerde, güvensizlik nöbetleri çoğalır. Sandıkta elde edilen, zorlama meşruiyet te tükenir.

Evet sadakat satın alınabilir ama bir yere kadar…

Tükeniş başlamışsa, siyasi ölüm de başlamış demektir. Ölümlerin en kötüsü de siyasal ölümdür.

Biyolojik olarak öldüğünde, hiç olmazsa, iyi adamdı Allah rahmet eylesin derler.

Siyasal ölümdeyse, Dijital Muhalefet, söylemediğini bırakmaz. Eskiden dijital muhalefet yoktu. Onun yerine Kulak Gazetesi vardı.

Dijital muhalefet günümüz muhalefetinin, söyleyemediği her şeyi söyleyebiliyor. Alamadığı her haberi alabiliyor.

Artık geleneksel medya yerine Dijital Medya, Dijital Muhalefet var. Gerçekler oralardan, önceden duyulabiliyor.

Demokrasimizin, demokrasi olmamasının sebebi; iktidarın, bir çıkar koalisyonu şeklinde yürümesindendir.

İktidarın ırkçı ortaları, kendi gibi düşünmeyen herkesi, imha etme anlayışındadır. Buna da ülkenin bekası adına ifade etmektedirler.

Bir tarafta anayasal yapılanmayı imha eden, dinci anlayış, öte yanda kendisi gibi düşünmeyen herkese, ölüm diye bağıran ırkçı bir yapılanma. Ve kimlik üzerinde siyaset.

Oligarşi şeklindeki yapılanmalar, himaye eden ve himaye edilenler rejimi olarak işler.

Tarikatlar ve ırkçı örgütlenmeler, iktidarların halk içindeki ortaklarıdır. Halk içinde, iktidar için rızayı örgütleyenler bu yapılanmalardır.

Bu yapılanmayı tamamlayan, ekonomik yapılanma ise ulusal pazarları yabancılarla birlikte kullanan, servet sınıfıdır.

Ulusal pazarlarımızı çok uluslu şirketlere satanlar, çıkarlarının devamı için bu koalisyonu desteklerler. Ve olgarşik yapıyı tamamlamış olurlar.

Günlük konuşmalarla, demokrasiden bahsedilir, oysa böyle bir yapılanmada, en düşük düzeyde kanun devletini bulmak bile zordur.

İktidar bu yapılanmanın sürmesinden yanadır. Lakin halk bu çıkar koalisyonunu artık taşıyamaz hale gelmiştir.

Halk adına en ufak bir demokratikleşme girişimi, bu yapıyı bozacağından, bir türlü çıkış yolu bulamamalarına, bu yapı sebep olmaktadır.

Bu çıkar yapılanması dağılmadan, zaten çıkış da yoktur.

Bir evvelki yazımda, diktatörlerin iktidar ömürlerinin 30 yıl olduğunu yazmıştım. Yale Üniversitesi başka bir araştırma yapmış.

Buna göre, diktatörlerin %10’u halk ayaklanması ile gitmektedir. %30 iktidar bloğunun, kendi iç çatışmaları nedeniyle gitmektedir.

 Lakin her haliklarda, %70’i biyolojik ömrünü tamamlayarak gitmektedir.

   Gasp edilmiş iktidarlar, halk için bir beladır. Örgütlü haraç, örgütlü rüşvet, halkı canından bezdirir.

Hiç umut yok mu derseniz, eğer seçimler yapılırsa, eğer seçimlerde, “Hiçbir şey olmamışsa, bir şey olmuştur” demezlerse, eğer gerçekten halkımız bu zülüm ve bölüşümden memnun değilse, evet umut vardır denilebilir.

14 Ocak 2022


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir