Nefret ve öfke yanlış yönlendirilirse…

Neo liberalizm, yani tek taraflı, servet sınıfından yana iktidarlar, tüm dünyada büyük bir kriz içindedir. - bulent esinoglu 1

Neo liberalizm, yani tek taraflı, servet sınıfından yana iktidarlar, tüm dünyada büyük bir kriz içindedir.

İçinde yaşadığımız büyük buhran, devlet kötüdür, girişim yani zenginler iyidir, felsefesinin ürünüdür.

Egemen sınıfların vergilerini azaltıp, halkın vergilerini artırıp, devletin yaptığı yol ve köprülerden, geçişe de ayriyeten bedel ödenen dünyada, yani çalışanların soyulduğu dünyada, soyulacak bir şey kalmayınca, neo liberalizm tıkandı.

Tüm dünya için ifade edebiliriz ki, neo liberal düzene, yani servet sınıfına karşı, büyük bir öfke ve nefret var.

Nefret ve öfke var ama, siyasete ve örgütlenmeye dönüş henüz yok.

Neo liberalizme karşı bir siyasileşme ve örgütlenme yoksa, kurtuluş da yoktur. Servet sınıfı, bu öfkeyi elindeki medya silahı ile istediği gibi manipüle eder.

Nefret ve öfke yanlış yönlendirilirse ne kurtuluş olur ne de huzur gelir.

Ülkemizden bir örnek, Merkez Bankası kavgasının özüne bakalım.

Birileri bize gene kuşa bak deyip, bu neo-liberalizme yönelen öfke ve nefreti, bir stoper tarafından sönümlendirecek mi? Bir büyük manipülasyon daha olacak mı?

Merkez Bankasının bağımsızlığını savunmanın gerçekte, neyi savunmakta olduğunu biliyor muyuz?

Evet gerici ve ekonomide vahşi kapitalizmden yana olan siyasal İktidar, Merkez Bankasını kendi iktidarı için kullanmakta ısrar etti.

Dikkatinizi çekerim. Ülkenin rejimini değiştiren iktidar, para düzeni ve paranın servet sınıfı tarafından üretilmesi düzenini değiştirmedi.

Eğer halkçı olmuş olsaydı, her şeyi değiştiren güç, Merkez Bankası düzenini de değiştirirdi.

Neden değiştirmedi derseniz, servet sınıfından yana olması nedeniyle değiştirmedi. Ancak buhranlar üst üste gelemeye başlayınca müdahalelerde bulundu.

Lakin bu müdahaleler geneli değiştirmediğinden, iktidar için bir çıkış üretemedi.

Merkez Bankası Genel Kurulu; bankaların ve fon yöneticilerinin gönderdiği delegelerden oluşur. Yani kaydi/itibari para basan kuruluşlardan gelen kişiler, Merkez Bankasının gerçek sahipleridir.

Devlet sadece Merkez Bankası başkanını atar. Bildiğiniz gibi ülkemizde, hem yabancı bankalar var. Hem özel bankalar var. Bu bankalardan gelen delegeler zenginlerin ve para üretenlerin temsilcisidir. Halk orada yoktur.

Devlet, Merkez Bankasının Başkanını atayarak sözde halkı temsil eder. Ancak halk neoliberal düzenin temsilcilerini oraya göndermişse, halkı orada yoktur.

Şimdilerde, muhalefet cansiperane Merkez Bankasının bağımsızlığını savunuyor. Cansiperane savunulan kim oluyor? Tabi ki servet sınıfı.

Bağımsızlık sözcüğünün sihrine takılarak hakikati gözden kaçırıyoruz.

Parayı servet sınıfı basmaya devem edecekse, iktidar değişse bile hiçbir şey değişmez. Belki sadece laiklik hassasiyetimize bir karşılık olur. Hepsi o kadar.

Kurtuluş parasal düzenin halktan yana olmasıyla olur. Parayı tanımayanlar, paranın nasıl üretildiğini bilmeyenler düzen değiştiremezler. Düzeni düzgün işletemezler.

21 Ekim 2021


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir