Parasal iklim değişirken

Mühendislik eğitiminde, maddenin sakınımı yasasını bilmeyen öğrenciye sıfır verilir.   - bulent esinoglu 1

Mühendislik eğitiminde, maddenin sakınımı yasasını bilmeyen öğrenciye sıfır verilir.  

Keza, iktisat fakültelerinde ve ekonominin akademik dünyasında, paranın gizli tarihini ve paranın iş dünyasındaki dolaşımını bilmeyen iktisat öğrencisine, sıfır verilir.

Bizde parti liderliğine ulaşmış kişilerin, ben ekonomiden anlamam, uzmanlarına sormak gerekir, ama diyerek cümle kurması, cehaletin daniskasıdır.

Kendini muhalif olarak tanımlayan aydının, parayı ve arkasındaki gizi bilmeden, muhalefet yapması artık imkansızdır. Bu tür muhalefet tepkiselliktir. Derinliği olmadığı için muhalefet değilmiş gibi görünür.

Soygun, ekonominin alanında gerçekleşirken, parayı ve ekonomiyi bilmiyorum demek, cehalettir.

Sen parayı ve ekonomiyi bilmezsen, soyguna da rıza göstermişsin demektir.

Emperyalizm derken, emperyalizmin ne demek olduğunu bilmiyorsan, yani soygunun sistematiğini çözmemişsen, işin sadece siyaset tarafında kalmış olursun ki, çağımız bilgi çağıdır. Bilgi ile mücadele edilmesi, mücadelenin esasıdır.

 Bilgisiz de irade ile mücadele edilebilir. Lakin çok bedel ödenir. Çok telefat verilir.

Emperyalizmin insanlığı soymasında ve sömürmesinde, temel araç paradır.

Paranın sırlarını iyi bilen Ford, demiş ki “İyi ki insanlar paranın ve bankacılık sisteminin nasıl işlediğini bilmiyorlar, biliyor olsalardı, sabaha kalmaz ayaklanırlardı”.

Spekülasyonlar para veya para gibi görünen kağıtlarla yapılır.

İkinci dünya savaşından sonra, kurulan Amerikan hegemonyasının temel aracının, dolar olduğunu biliyoruz.

Başta doların kendisinin dayandığı bir değer yoktur. Boş bir tuvalet kağıdıdır. Finans kapitalin ürettiği ve adına türevler denen kağıtların arkasındaki teminatlar da boştur. Menkul kıymetler, spekülasyonun diğer araçlarındandır. Paraymış gibi dolaşımdadırlar.

Doların arkasında altın veya başka bir değerli metal yoktur. Dolar’ın arkasında sadece silah vardır. Amerikan ekonomisi de üretmediğinden, doların arkasında, güçlü bir ekonomi de yoktur.

Arkasında hiçbir değer olmayan paralarla yapılan alışverişlerde sadece kaybeden emektir.

Para değersizleştikçe, emek ucuzlar, emeğin değeri düşer. İnsan köle durumuna gelir.

Çağımızın soygunu para değersizleştirilerek, emek yok değerine alınarak sömürü sürdürülür. Evet Marksın dediği gibi artı değer üzerinden de bir sömürü vardır. Ama kapitalizmde esas olan manipülasyonlar ve spekülasyonlardır.

Böyle bir düzende, sanayi sermayesi bile spekülatif sermaye karşısında mücadele edemez. Reel sermaye de belli bir süreden sonra, spekülatif sermayeye dönüşür.

Amerikan egemenliği sonlanırken, bir spekülasyon aracı olan dolarında gerçek hali ortaya çıkmaya başladı.

Parasal iklim değişiyor derken ifade etmek isteğim sadece dolar değil.

Dijitalleşme ve dijital paraların arkasına konulan altın ya da teminatlar düzeni de değişmektedir.

İnsanlığın, daha fazla spekülasyonlara direnci kalmadı. Tıpkı köleliğin yasal dünyasından çıkmak gibi…  sadece spekülasyonlara sebep olan araçların kullanılamayacağı bir dönem yaklaşıyor.

Para, dediğimiz para, gerçekten para olma yoluna gireceği sürece girdik.

*Ülkemizde GSYİH karşılık gelen paranın %85’i, seksen zengin tarafından üretilir. Geri kalanı banknot olarak Merkez Bankasında üretilir.

29 Temmuz 2021


Comments

“Parasal iklim değişirken” için bir yanıt

  1. Ahmet Nur Taspinar avatarı
    Ahmet Nur Taspinar

    Uyanik ve bilgili bir insan tarafindan yazilmis olan bu yazida begendiklerimin basinda dunya ekonomik ve finansal duzenindeki gelismeleri izah eden uyari mahiyetindeki sozler geliyor. Marxist bakis acisinin makul bir sekilde dile getirilmesi takdire deger. Benim gibi marxist olmayan liberal goruslu insanlarin bu cogu zaman yanlis ve fena temsil edilmis inanci iyi tanimasi insanligin huzur ve ahenk icinde yasamasi icin gereklidir diye dusunuyorum.

    Ne var ki marxist dusunceyi ve inanci anlatmayi ustlenen insanlar sert ve doktriner lisanlariyla ” benimle degilsen bana karsisin ” mesaji vererek karsisinda olduklari sagci fasizmin benzerini solda uygulamakta ve gayet insancil bir davanin urkutucu bir cehre almasina sebep olmaktadirlar. Kultur proletaryasini urkutup karsisina alan bu sunum sekli yuzunden bilhassa dini inanci kuvvetli insanlarin cogunlukta oldugu toplumlarda solun secilme sansi zayif kalmaktadir.

    Ne tuhaf degil mi, marxist inanci ilk reddeden kesim o inancin esaretten kurtarmayi on plana aldigi kesim oluyor. Burada sol goruslu insanlarin Mustafa Kemal Ataturk’den ogrenecegi muhim bir sey var : davayi oyle anlatacaksin ki dusunme ve secme yetenegi gelistirilmemis insan kitleleri dedigini anlayacak, sana guvenecek ve seni destekleyecek.

    Baska turlu ne Cumhuriyet ilan edilebilirdi, ne de sultan ve halife basimizdan def edilebilirdi. Benden degilsen bana karsisin tavriyla insanlarin kalbi ve destegi kazanilamiyor.

    Saygilarimla,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir