CUMHURİYET, 92’İNCİ YIL

tugiad

ATATÜRK İZMİRDE

CUMHURİYET, 92’İNCİ YIL

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Attila İlhan ile başlayalım;

                “miralay bey’e nargile sarılacak câbir bey’e ikinci ıhlamur

                ‘millî mücadelede teşrik-i mesai mümkin olamadı efendim

                Bendeniz oldum bittim saray-ı hümayûn’a mütemayilim

                Malûm-ı âliniz refikam câriyeniz saraylı kerimesidir’.” (“Korkunun Krallığı”. S.97)

Bekir Coşkun’la devam edelim;

“Bozkırın ortasında otuz haneli köyün en uç toprak evinde, sabaha karşı fitilli idare lambası yandı, tek odada yatan herkes zaten hiç uyumamıştı ve herkes uyandığına göre, anne sesli sesli ağlamaya başladı…

Yaşlı baba ‘Ağlama, iyi değil’ dedi…

Birinci oğullarını yine böyle göndermişlerdi, hiç haber gelmemişti… Bir gün köyden geçen tek ayaklı bir gazi uğramış ‘Akkaba’da şehit düştü’ demişti…

O kadar…

Anne kurumasın diye ekmekleri bir beze sardı, oğlunun torbasına yerleştirdi… Bezin bir ucuna tuz düğümledi…

İki yaşlı insan, bir gelin, bir de bebek kalmıştı geriye…

Anne ‘İkimiz de hastayız, gelsen bile geç olur, göremezsin’ diyerek tekrar öptü oğlunu, sarıldılar… Anne son kez şansını denedi ‘Gitmese olmaz mı?’ dedi…

Baba ‘Gitmesi lazım’ dedi:

               Kemal çağırıyor………” (Sözcü. 28 Ekim 2015)

Kemal çağırır.

Kemal çağırır ve Samsun-Erzurum-Sivas-Ankara-Sakarya-Dumlupınar-İzmir fay hattında 9 şiddetinde bir zelzele vuku bulur.

Ankara’ya bir tren gelir.

Hoş gelir.

“bir an mustafa kemal göründü yataklı vagondan

ince uzun parmaklarında eriyor cıgarası

                açık bir çakı tehdidi kilitli dudaklarında

                bakışları değdiği yere iki kurşun deliği bırakıyor”. (Attila İlhan age. S.95)

Meserret Kıraathanesinde demlenen “refika durumundan saraylı” miralay bey ile iltisakı câbir bey ortalıkta yokturlar, sırra kadem basmışlardır.

“KALPAKLILAR” vardır artık Şam’da, Muş’ta, Sarıkamış’ta.

Her yerde ve her tarafta..

1959-60 olmalı..

Erzincan’da ortaokul öğrencisiyim, şapkalı.

Okumaya devam et  Kesin Delil

Kız, erkek şapkalarımız var, şapkalarımızda “ay-yıldız”lı kokartlarımız var.

Orduevi’nin baraka sinemasında seyretmiştim Çolpan İlhan, Sadri Alışık’ın KALPAKLILAR’ını.

Sonraki yıllarda Samim Kocagöz’ün romanı olduğunu öğrendim, okudum.

Kocagöz 1916 Söke doğumludur. Kurtuluş Savaşında, (tam da Ege’de) 4-5 yaşlarındadır. Mandanın çektiği bir arabanın arkasında çayı geçtiklerini hatırlar ilk çocukluk anılarında. Sonra annesinin evde elde yaptığı ay-yıldızlı bayrakları.

Şükran Kurdakul “KALPAKLILAR”ı şöyle anlatır;

“Kalpaklılar, Samim Kocagöz’ün Kurtuluş Savaşımızı destansı bir dille anlattığı, tarihimizin önemli bir bölümüne tanıklık eden yaşamış kahramanların da yer aldığı belgesel bir roman.

Doludizgin’le bir bütün oluşturan Kalpaklılar’da Kurtuluş Savaşı, İzmir’in işgalinden başlanarak anlatılıyor. Bağımsızlık hareketi, iç ayaklanmalar, Kuvayı Milliye ruhu, Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme evresi Kalpaklılar’da; sonraki zorlu dönem ise Doludizgin’de veriliyor. Kocagöz, çocukluğunun bu zor günlerini sadece kendi çocuk gözüyle değerlendirmemiş; Kalpaklılar’ı belgelere dayandırarak ve tanıklardan dinleyerek oluşturmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda, Kuvayı Milliyecilerin sembolü durumuna gelen ‘kalpak’, Samim Kocagöz’ün romanına ad olmuştur; çünkü Kurtuluş Savaşı serüveninin ayrıntılarıyla işlendiği bu romanın ana izleklerinden olan Kemalistlerle padişah yanlıları, başlarındaki sarık veya kalpakla birbirinden ayırt edilirmiş. Kocagöz’ün böyle güçlü bir simgeyle adlandırdığı romanı, okuyucuya her satırda tarihin sayfalarını yavaş yavaş açarken gösterilen özeni ve duyarlılığı hissettirir. Böylece Kurtuluş Savaşı anıları, Samim Kocagöz’ün elinde her yönüyle işlenilen destansı bir romana dönüşmüştür”.

“Kemalistlerle padişah yanlıları, başlarındaki sarık veya kalpakla birbirinden ayırt edilirmiş”.

Keşke şu “muhteşem”lerden bir fırsat bulunabilse, biri de çıkıp KALPAKLILAR’ı 1032 bölüm tekmili birden çekmeyi akıl etse..

“Yoksa mustafa kemal görünüverecek çakı tehdidi ile kilitli dudaklarında”. 29 Ekim 2015

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 

 

 

 

Okumaya devam et  8 HAZİRAN SABAHI

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir