CEMAL PAŞANIN KATLEDİLMESİ

Dr. M.Galip Baysan - GalipBaysan

Cemal Paşa, 25 Temmuz 1922 günü yani kurtuluştan bir ay kadar önce yardımcıları ile birlikte Tiflis’te öldürüldü. Cemal Paşa ve yaverleri Süreyya ve Nusret beylerle o gün, Türkiye’nin Tiflis Temsilciliğinden çıkmışlar, Firuz ve Osman Kemal Beylerle biraz ilerlemişler sonra, sola sapan sokağın başında, vedalaşmışlardı. Bir iki dakika geçmeden Firuz Bey ve arkadaşı arka arkaya silah sesleri duydular. Koşarak olay yerine geldiklerinde ilk önce yaver Süreyya Bey’i gördüler, yaya kaldırımı üzerinde cansız yatıyordu. Az ileride Cemal Paşa’da kanlar içinde, eli tabancasına uzanmış yatıyordu. Diğer yaver Nusret Bey de biraz ileride, bastonunun yanına kıvrılmıştı. İfadelere göre yakındaki itfaiye merkezinden çıkan görevliler katillerin peşine düşmüşlerse de yakalayamamışlardı. (1)
Cemal Paşa ve yaverlerini Tiflis kaldırımlarında kanlar içinde bırakarak, 4-5 yıl öncesine Suriye ve Filistin Cephesinin Komutanı Cemal Paşa’nın karargahına dönüyoruz. Aşağıdaki gözlemler, onun Kurmay subaylarından (em. Orgeneral Ali Fuat Erden’in) hatıralarından alınmıştır.
“Tehcir konusunda Dördüncü Ordu Komutanlığının ana ilkeleri şunlardı.
1. Her Ermeni Fert itibariyle vatandaşımızdır. Tehcirden maksat, bulundukları yerlerde tehlikeli olabilecek çoğunlukları gayri muzır azınlıklar haline getirmekten ibarettir.
2. Kafileler emniyetle nakil ve iskân edileceklerdir. Şahsi hukukun ziyanına meydan verilmeyecek, kin ve intikam müdahalesi men edilecektir.
3. Muhacirler ancak yaşayabilecekleri hayat şartlarını haiz yerlere gönderilecektir.
4. Malûl, ağır hastalar, gebeler ve onlara bakacak olanlar tehcirden istisna edilecektir.” (2)
“Cemal Paşa 19 Haziran 1916’da Valilere ve kumandanlara şu tebligatı yaptı. ‘Kafilelere zulüm yapılıyormuş. Bu gibi muamelat milli şerefimizi ihlal eder. Bu defalık ihtar ediyorum. Tekerrür ederse failleri ve müsebbipleri Divanı harbe vereceğim.” (3)
“Ordu mıntıkasından geçen kafilelere, eşyalarını nakletmeleri için, her türlü vesait verilmesi menzillere emredildi. Bazı taraflarda münferit (tek tek) sevkiyat yapıldığı haber alındığından muhacirlerin aile aile sevk edilmeleri, nakledilen aileler muinsiz (yardımcısız / koruyucusuz) ise ordudaki muinlerinin terhis edilmesi, şimendifer istasyonlarında muhacirlere (göçmenlere) ekmek ve sıcak çorba verilmesi emredildi. (Bu emirlerle askerlerin ekmeği ve yemeği göçmenlere verildi.) Muhacirler Ordu mıntıkasındaki (bölgesindeki) şehir kasaba ve köylerde iskân edildiler. Kimse çöle gönderilmedi ve kimsenin burnu kanamadı. Şam şehrinde bir koloni oluştu ve bunlar orada ticaret ve zanaatla uğraştılar…
Cemal Paşa Lübnan’ın Aynitura manastırında 1.000 muhacir çocuğu için bir yetimhaneyi göz doktoru Lütfi (Kırdar –Sonradan İstanbul Valisi) Bey’in idaresinde açtı. Bu mükemmel bir bakımevi idi, yetimler ve çocuklar çok iyi bakıldılar. Halep’te de Dr. Altunyan’ın kızı ile bir Alman hemşirenin idaresinde iki yetimhane daha açıldı.” (4)
“Tafile 1918 yılı Lawrence’in kumandasındaki Hicaz âsileri tarafından işgal edildi. Asileri geri atmak için benim de görev aldığım VIII Kolordu görevlendirildi. Asiler kaçtılar ve kasabanın savunmasını bu muhacirlere bıraktılar. Tafile kurtarıldıktan sonra Müfrezemiz, muhacirlerin ailelerini, Kerek’de iskân edilmek üzere getirirken arızalı arazide Ermenilerin eşyaları ile birlikte taşıyamadıkları çocukları, askerlerimiz, omuzlarında ve tüfeklerinin namluları yanında taşıdılar. Müfreze kumandanı Kaymakam Kemal Bey (Korgeneral Kemalettin Sami) idi.” (5)
Büyük göç olayı sırasında 100.000’lerce Ermeni göçmenin yaşamlarını bir düzene sokmak için elinden gelen her şeyi yapan Cemal Paşa, yurdundan, korumalardan uzakta koruduğu insanlar tarafından öldürülüyordu. Ermeni militanların arasında böylece birkaç milli kahraman” daha yükselmiş olmalı idi. Ermeniler vefa borçlarını her halde böyle ödeyebiliyorlardı.
Cemal Paşa’nın öldürülmesinin gerisinde; Sovyet Hükümeti temsilcileri tarafından öldürüldüğü ve suçun Ermenilere yüklenmek istediği ve bunun böyle olacağının Enver Paşa’nın Amcası Halil Paşa’ya bildirildiği yolunda bir rivayet de vardır. (6) Sakarya muharebesinde Mustafa kemalin elde ettiği inanılmaz başarılar sonucu Anadolu’yu Enver ve Cemal Paşalar vasıtasıyla ele geçirme fırsatı kaçırılınca, her iki Paşanın da varlığı Sovyetler Birliği menfaatlerine uygun düşmemişti. Bu durumda yok edilmeleri ve imkân nispetinde suçu Ermenilere yüklenmesi en iyi çözüm tarzı kabul edilebilirdi. Büyük bir ihtimalle öyle oldu.

Okumaya devam et  ALMAN RAHİP LEPSİUS İSTANBULDA

DİPNOTLAR:
(1) A.Alper Gazigiray, Osmanlılardan Günümüze Kadar Vesikalarla Ermeni Terörü’nün Kaynakları, S.546-547 (Gözen Kitabevi, İstanbul –1982).
(2) Em. Orgeneral Ali Fuat Erden, Birinci Dünya Harbinde Suriye Hatıraları, S.120-121 (Birinci Cilt, İstanbul – 1954).
(3) Aynı Eser, S.121.
(4) Aynı Eser, S.122-124.
(5) Aynı Eser, S.124.
(6) A.Alper Gazigiray, a.g.e., S.545

Dr. M.Galip Baysan