Kerkük bugün de kan ağlıyor…

NECDET BULUZ - musul ve kerkuk sorununu kimler tartismamali 2

 

NECDET BULUZ

 

                                          Irak’ta Saddam döneminde Kerkük’te yaşayan Türkmenler ülkede en büyük zulmü gören bir kesimdi. O dönem içinde Irak’a yaptığımız bir gezide Kerkük’e de uğramıştık. Türkmen kardeşlerimizin yaşadığı bu kent, adeta garibanlar kenti konumundaydı ve kalkınmışlıktan nasibini almamıştı. Kaldı ki, Kerkük’te kaldığımız süre içinde Türkmenler’in korkak, çekingen ve endişeli durumlarını da izlemiştik. Yanımıza yaklaşmaktan ve bizimle konuşmaktan bile geri kalıyorlardı.

                                         Geçmişte gidebildiğimiz, gördüğümüz kardeşlerimizi şimdi göremiyoruz, bu topraklara giremiyoruz. Türkmenler, Türkiye’den her zaman yardım bekliyor, ilgi bekliyor, kucaklama bekliyor ama biz bu kardeşlerimizden bunu esirgiyoruz. Buna rağmen Kerküklü kardeşlerimiz “Siz Kerkük’ü unutsanız bile Kerkük sizi unutmayacaktır” diyor.

                                         ZULÜM BUGÜN DE SÜRÜYOR

                                             Saddam döneminde kan ağlayan, zulüm gören, tehdit ve korku ile evlerine kapatılan Türkmenler’in bugünkü durumları geçmişten farklı mı? Hiç de değil. Saddam sonrası bölgeyi kontrol altına alan Türk ve Türkiye düşmanı Peşmergebaşı Barzani, Kerkük’ün bir Kürt kenti olduğunu söyleyerek kardeşlerimizin yurdunun statüsünü değiştirmeye başlamış, tapuları yok etmiş, yakmış, Türkmenler’i başka bölgelere sürmüş, suikast ve kaçırma girişimleri ile Türkmenler’e kan kusturmuştur. Bugün de bu durum sürüyor.

                                                

                                                    Dikkat ediniz, Türkmenler üzerinde bir asimile uygulanıyor. Kürtleştirme ve Araplaştırma politikaları uygulanıyor. Karşı çıkanlar kaçırılıp, götürülüyor. Sivri isimler suikastlarla ortadan kaldırılıyor. Gün geçmiyor ki Kerkük’te kan akmasın. Masum ve suçsuz çocuklar, kadınlar, yaşlılar da bu katliamlardan nasibini alıyor.

                                           Şimdi söylemek istediğimiz şu:

                                                     Sorun sadece Kerkük sorunu değil. Doğu Türkistan’da Türkler Çin zulmü altında inliyor. İnsanlık dışı işkenceler uygulanıyor. Suriye, İran ve dünyanın çeşitli yerlerinde de Türklere baskı ve işkence yapılıyor, kan akıyor. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki Türk kardeşlerimiz yıllardır işgal edilmiş topraklarına dönemiyor. Başımızı çevirdiğimiz hemen her noktada Türk olan, Türk adını taşıyan zulüm görüyor, suikaste uğruyor, öldürülüyor. Çokları da katliamlara uğruyor.

Okumaya devam et  Diren Kerkük

                                                 NEDEN TÜRK’LERLE İLGİLENİLMİYOR?

                                                 Sormak istediğimize gelince:

                                                    Başbakan Erdoğan ve kurmayları Suriye’de, Mısır’da olup bitenler karşısında bazen gözyaşlarını da tutamıyorlar. Dünya’ya meydan okuyorlar, hesap sorulmasını istiyorlar. Peki, Mısır’da, Suriye’de öldürülenler insan da, başka yerlerde öldürülen Türk’ler insan değil mi? Bu Araplar kadar değer taşımıyor mu? Bizimkilerin Arap’lara olan ilgisi neden Türk olanlara karşı yok? Yanı başımızda Kerkük’te Barzani adeta Türkmenler’i katlediyor, kimseden ses çıkmıyor? Dün kan ağlayan Kerkük, bugün de kan ağlıyor. Buradaki Türkmen kardeşlerimiz korku, zulüm, endişe içinde hayat mücadelesi veriyor. Bugün bu kardeşlerimizle ilgilenmeyecek, onları kucaklamayacak ve sorunlarına eğilmeyeceksen ne zaman bunları yapacağız? Bölgesindeki güçlü Türkiye, bugün hiç kimse kursa bakmasın ama, dünya’da Türkler’e karşı uygulanan asimilasyonlara, katliamlara karşı sessizliğini koruyor, bu da yakışmıyor. Bizi yönetenler her nedense Mısır ve Suriye ile yatıp, bunlarla kalkıyorlar. Türk’lerle ilgili hiçbir şey bunları ilgilendirmiyor.

                                                    KERKÜK KANAYAN BİR YARA

                                                        Filistin ile Gazze ile Mısır ve Suriye ile ilgilenelim. Bunların karşısında değiliz. Müslümanlara karşı yapılan zulüm ve katliamlara da karşı çıkalım. Ancak, Türkiye, öncelikle Türk ve Türk kanı taşıyan kardeşlerimizi de korumak, onların sorunları ile ilgilenmek, onların varlıklarını sürdürmelerini devam ettirmek yolunda adımları da atmalıdır. Bunlar yapılmıyor.

                                             Son birkaç ay içinde Kerkük’teki Tazehurmatu’da onlarca Türkmen katledildi, bunlar karşısında ses çıkardık mı? Barzani’den hesap sorduk mu? Bunlar olmayınca Türk ve Türkiye düşmanları daha da azgınlaştı, cesaret buldu. İstedikleri gibi at oynatmaya başladı.

                                                       Yine son aylarda Doğu Türkistan’da onlarca Müslüman Türk kardeşimiz Çin işkencesi altında öldürüldü. Onlarcası kaçırıldı, nerede oldukları bilinmiyor. Zulüm ve katliamlar birbirini izliyor. Bunlar karşısında ne yaptık? Hesap sorabildik mi? Sesimizi çıkardık mı? Büyük ve bölgesel güç olmak bu mudur? Filistin, Gazze, Mısır ve Suriye’ye gösterdiğimiz ilginin yarısını bile Türk olan kardeşlerimize göstermiyoruz, bu sıcaklığı ve ilgiyi onlardan esirgiyoruz.

Okumaya devam et  Kara Mustafa Paşa değil, Fatih Sultan Mehmet olmak gerek

e.mail: [email protected]