İspanya, İzlanda ve Diğer Batılı Ülkelere Örnek Olmalı

İspanya’nın Bask bölgesinde faaliyet gösteren Amaiur Koalisyonu’ndan 2 milletvekilinin İspanya Meclisi’nde gündeme getirdiği 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasına ilişkin öneri, Dışişleri Komisyonu’nda 31 Mayıs 2012 tarihinde 3′e karşı 36 oyla reddilmiştir. - let

İspanya’nın Bask bölgesinde faaliyet gösteren Amaiur Koalisyonu’ndan 2 milletvekilinin İspanya Meclisi’nde gündeme getirdiği 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasına ilişkin öneri, Dışişleri Komisyonu’nda 31 Mayıs 2012 tarihinde 3′e karşı 36 oyla reddilmiştir.

Tasarıya sadece Birleşik Sol (IU) ile Bask bölgesinde faaliyet gösteren Bask Milliyetçi Partisi(PNV) destek verirken, iktidardaki Halk Partisi (PP) ve ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) başta olmak üzere diğer tüm siyasi partiler karşı çıkmıştır.

Komisyon’da yapılan konuşmalar sırasında iktidar partisi PP’nin grup sözcüsü Jose Maria Beneyto, “Tarihi bir revizyon yapmaya karşı olduklarını, bunun yerine Türkiye ve Ermenistan arasındaki yakınlaşmayı teşvik etmek istediklerini” belirtmiştir.

Ana muhalefet partisi PSOE’nun milletvekili Meritxell Batet de, “Fransa örneğinde olduğu gibi bu tip kararlar Türkiye-Ermenistan ilişkilerine olumsuz yansımaktadır. Uzlaşmayı teşvik etmek en yararlı yoldur, sadece bu şekilde gerçek bir çözüm olur” açıklamasında bulunmuştur.

Demokrasi ve İlerici Birlik (UPyD) milletvekili Irene Lozano da, “Buraya gelip, Ermeniler için timsah gözyaşları dökmeden ve kahramanlıktan bahsetmeden önce Bask bölgesinde terör saldırılarında hayatını kaybedenler için ağlayın ve bu terör saldırılarını kınayın. Bence bu hareket tam bir ikiyüzlülük. Ermeniler için en kötüsü, onları sizin savunmanızdır” demiştir.

İspanya Meclisi’nde gündeme getirilen öneriden önce Katalonya Cumhuriyetçi Sol Partisi’nin (ERC) Mart 2010’daki bir başka önerisi reddedilmişti.

İspanya’da bu gelişmeler olurken, Kuzey’in en küçük ülkesi İzlanda faklı bir tutum izlemektedir.

İzlanda, Avrupa Birliği üyeliği yakın Kuzey denizinde küçük bir ülkedir. Bu küçük ülkede Ermeni diasporası son günlerde etkin bir faaliyet içine girmiştir.

Ermenistan devletine yakınlığı ile bilinen Panarmeniansitesi, () Hareket Partisi Milletvekili Margrit Tryggvadyttir’in, İzlanda Parlamentosu’nun soykırım iddialarını kabul etmesi için yasa teklifi hazırladığını Nisan ayında açıklamıştı. Site, Tryggvadyttir’in önerisine parlamentodaki bir diğer parti olan Dayanışma ve Gelecek Partisi’nden de destek geldiğini yazmıştı.

Annesi Türk, Babası Ermeni Olan İlköğretim Öğrencisi Klara Yeteroğlu Ahmet Rasim Ödülünü Kazandı

Okumaya devam et  Dört Türk Bavyera Protestan Kilisesi Başpiskoposu’nu tartışmaya davet etti

Türk basınında 21 Mayıs’ta yayınlanan bir haberin manşeti şöyleydi: Annesi Türk, Babası Ermeni Olan İlköğretim Öğrencisi Klara Yeteroğlu Ahmet Rasim Ödülünü Aldı, ABD’deki Ermeniler Yazıyı Manşet Yaptı”

ABD’de Ermeni Soykırımı Araştırma Merkezi’nin (Armenian Genocide Recource Center), Internet sitesinin manşetindeki yazı şöyleydi: To be Armenian in Turkey (Türkiye’de Ermeni Olmak)

Yazının sahibi Klara Yeteroğlu. Erdil Koleji 8. sınıf öğrencisi.

Gazeteci, yazar, tarihçi, bestekar Ahmet Rasim’i genç kuşaklara tanıtmak, Ahmet Rasim ismini yaşatabilmek amacıyla Darüşşafaka Lisesi, bu yıl beşinci kez yarışma düzenlemiştir.

Yarışmada Klara Yeteroğlu’nun “Benim adım Klara, Soyadım Yeteroğlu. Sanırım Bu Her Şeyi Özetliyor” başlıklı yazısı birinci olmuştur.

“Kendimi bildim bileli bir tarafım Türk ve Müslüman, bir diğer tarafım da Ermeni ve Hıristiyan. Son yıllarda ülkemizde meydana konmak istenen bazı kavgaları ve anlaşmazlıkları görünce aklıma sorular geliyor. Neden yüzyıllarca bir arada yaşayan bu iki dost topluluk birbirine düşürülmek isteniyor? Acaba ben hangi tarafta olmalıyım? Ya da bir tarafta olmak zorunda mıyım?

Ben annesi Türk, babası Ermeni olan biriyim. Ben bu ülkede Ermeni okulunda okuyup, kilisede ibadetimi yapabiliyorum. Ermenice çıkan gazete ve dergileri rahatlıkla satın alıp Ermeni gündemini takip edebiliyorum. Ulusal bayramlarımızı rahatlıkla kutlayıp cemaatimizle her türlü faaliyeti gerçekleştirebiliyorum. İşin ilginç yanı bütün bu faaliyetlerimizde devletimizin bize sürekli maddi manevi destek vermesini de büyük bir gururla ifade etmek istiyorum. Peki, o zaman sorun nedir? Bence sorun yine dış kaynaklı güçler. Bizim bu ülkede rahat olmamızı istemiyorlar. Ben hem Türk’üm hem de Ermeni. Ben aslında Türkiyeliyim. Benim gibi düşünen insanların da çok olduğunu düşünüyorum. Yeri geldiğinde Kurban Bayramı’nı, yeri geldiğinde Noel’i kutluyoruz. Biz herkese saygı duyuyoruz ve herkes de bize saygı duyuyor.

Ben şu an bir Türk okulunda okuyorum. Arkadaşlarım, öğretmenlerim bana karşı en küçük bir ayrımcılık göstermiyorlar. Kendi inancımı rahatlıkla yaşayabilirken arkadaşlarımla her türlü konuda rahatlıkla konuşabiliyor, dertleşebiliyorum. Benim en iyi arkadaşlarım Türk ve sanırım ben de birkaç Türk arkadaşımın en iyi arkadaşıyım. Yıllar önce ne yaşandığını düşünmek ya da o günlerde yaşanan kötü olayların sonuçlarını bize çektirmek isteyenlerden bıktım artık. Bizi kendi halimize bırakmalarını ve dostça yaşamlarımıza müdahale etmemelerini istiyorum.”

Okumaya devam et  Ermeni Terör Örgütleri – ASALA

Ermeni sorunu, en azından Kürt sorunu kadar önemlidir. Çünkü sorun, 21 Eylül 1929 tarihinde Milletler Cemiyeti’nde gündeme getirilmiştir. Belgesi aşağıdadır.

Kadına Yönelik Şiddetin Durdurulması İçin Bir Fırsat

Bu köşede Çarşamba günü yayınlanan “Türkiye’de Kadına Şiddete Sıfır Tolerans” başlıklı yazım üzerine özellikle hanım okurlarımdan olumlu tepkiler aldım.

Bu tepkilerin fiiliyata dönüşmesi için şimdi kendilerine bir fırsat doğmuştur.

Avrupa Birliği, Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları çalışmalarına, özellikle de Belediyeler Yasası’nın ilgili hükümlerinin uygulanmasını sağlamak üzere destek vermektedir.

Türkiye ve Avrupa Birliği’nin kadın haklarının iyileştirilmesi yönündeki ortak çabaları kapsamında, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde aktif rol alan sivil toplum örgütlerinden, 24 ilde yürütülecek projeler için hibe başvurusunda bulunmaları mümkündür.

Başvuru için son tarih 27 Temmuz 2012’dir.

Hibe programı, yerel ve ulusal sivil toplum örgütlerinin kadına yönelik şiddeti engelleme çabalarının güçlendirilmesi, bu örgütler arasında ağ oluşturma çalışmalarının teşvik edilmesi ve kadınlara yönelik hizmet sunan yerel yönetimlerle ortaklıkların desteklenmesi amacıyla 2.97 milyon Euro’luk bir fon oluşturulmuştur.

Hibe projeleri, aile içi şiddete maruz kalan kadınlara destek sağlanması için 24 ilde şiddetten koruma hizmetlerinin kaliteli şekilde sunulmasına katkıda bulunacak, ülkede toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirecek etkili çözümlerin aranması için halka en yakın kuruluşlar olan yerel yönetimlere, kadın haklarının aktif şekilde savunulması konusunda destek sağlayacaktır.

Projeler; Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Erzurum, ESKİŞEHİR, Gaziantep, Isparta, İstanbul, İzmir, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Manisa, Mersin, Nevşehir, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon illerinde uygulanacaktır.

İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü programın teknik uygulamasından, Merkezi Finans ve İhale Birimi idari ve mali uygulamadan sorumlu kuruluşlardır.

Hibe programı ve başvuru süreçlerine ilişkin sorular ve bilgi talepleri en geç 27 Temmuz 2012 saat 16.00’ya kadar ihale biriminin e-posta adresine ([email protected]) iletilebilir.

Okumaya devam et  ERMENİ ASILLI BAĞIMSIZ ADAYA KINAMA

Başvuru belgeleri aşağıdaki adreslerden indirilebilir: ; [email protected]


Anadolu Üniversitesi’nden 5 Bin Öğrenci Mezun Oldu

17 Haziran Pazar günü Atatürk Stadyumu’nda yapılan törenle, 2011-2012 öğretim yılında Anadolu Üniversitesi’nden 5 bine yakın öğrenci mezun olmuştur.

Törene, rektör Prof. Dr. Davut Aydın, rektör yardımcıları, AÖF, İktisat ve İşletme Fakülteleri Dekanları, Senato ve Yönetim kurulu üyeleri ile öğretim elemanları, öğrenciler ve velileri dahil binlerce kişi katılmıştır.

15 Haziran Cuma günü Radyo A’da Nur Demir’in sunduğu Misafir Odası programına katılan Rektör Aydın, bilginin çok hızlı eskidiğini açıklayarak “Zaten mezun oldukları gün bilginin yarısı eskimiş oluyor. O nedenle bu bilgi çağında bildiğiniz gibi ‘Yaşam Boyu Eğitim’ vizyonumuz içerisinde ikinci üniversite uygulamamız var. Bunu dışında sertifika programlarımız var. Eylül ayında en yakın Açıköğretim Bürosuna giderek mezunlarımız ikinci üniversite programlarımıza katılsınlar. İkinci üniversite olarak eğitimlerini sürdürsünler ki kendilerini yenilesinler. Bunun dışında yine sertifika programlarına girsinler. Böylelikle kendilerini sürekli geliştirmek zorundalar. Anadolu Üniversitesi ailesinin bir üyesi olarak ilişkilerinizi devam ettirin diyoruz” demiştir.

Tören sonrasında bu yılın sanatçı konuğu olan Ayhan Sicimoğlu ve Latin All Stars’ın konserini onbinlerce davetli büyük bir coşku ile izlemiştir.

Üniversitemizden bu yıl diploma alan tüm mezunlarımızın vatanımızın bölünmez bütünlüğüne sahip çıkarak ülkemize ve insanlığa faydalı olmaları benim bir hoca olarak dileğimdir.

Bundan sonraki yaşamları sağlıklı, mutlu ve başarılı olsun.

Tüm mezunlarımızın üniversiteleri ile olan ilişkilerini mezuniyetten sonra da devam ettirmelerini, kendilerini geliştirmeleri için uzaktan eğitim sistemi içinde meslekleri ile ilgili konulardaki yayınları izlemelerini özellikle tavsiye ediyorum.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir