Almanya’da neler oluyor?

  - turkiye almanya iliskilerinde yeni donem 2195961
,

 

Almanya Türk Öğrenci Dernekleri Birliği (BTS) başkanı Serdar Yazar´ın ´Özür Diliyoruz´ kampanyasına imza atması tüm Almanya Türk toplumu tarafından kınandı.

 

Almanya Türk Öğrenci Dernekleri Birliği (BTS) üyesi TurkUni D ve TAB BONN derneklerini de temsil etme yetkisine sahip olan Serdar Yazar´ın Türk toplumunu rencide eden ´Özür diliyoruz´ kampanyasına imza atması, Almanya´da yaşayan yurttaşlarımızın olduğu kadar temsil yetkisini elinde bulundurduğu derneklerin üyeleri tarafından büyük bir tepki ile karşılandı. Beltürk´e ulaşan ismini vermek istemeyen  dernek üyesi öğrenciler ´Bizlerin Ermeni sorunu konusunda ki görüşü belliyken, bizi temsil etme hakkını kullanan bir kişinin bizim fikrimizi almadan yaptığı bu hareket sorumsuzluktan başka bir şey değildir´ dedi.  

 

Konu ile ilgili olarak bizlere gönderilen basın bildirisini siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz…     



Değerli  Basın Mensupları, 
Almanya Türk Öğrenci Dernekleri Birliği (BTS) Başkanı Serdar Yazar, kamuoyumuzca bilinen “Özür Diliyoruz” kampanyasına ismini yazarak destek vermiş ve destek verdiğini bize yazarak açıklamıştır. 
Almanya´da ´Milli Meselelere´ duyarlılığı olan ve tarihi olayların objektif yansıtılmasını savunan üniversite öğrencilerinin dernekleri olarak; BTS üyesi ´TurkUniD´ ve ´TAB Bonn´ derneklerini temsil etme yetkisine sahip Sayın Serdar Yazar,  çok hassas olduğumuz bir konuda sorumsuzca davranmıştır! Derneklerimizin üyelerinin birçoğu ´sırtımızdan vurulduk´ diyerek tepkilerini dile getirmişlerdir.  
***
Bilindiği gibi kendilerini aydın sayan! bazı şahıslar, 2008  Aralık ayında
1915 olayları ile ilgili bir özür dileme kampanyası başlatmıştır. Bu kampanyayı düzenleyenler, dünya kamuoyu önünde ve onlar için, Türkiye´yi 1915´de soykırım (Büyük felaket kelimeleri Ermenilerce bu manada kabul görmektedir)  yaptığı gerekçesiyle özür dilediklerini açıklamışlardır.  
“Bu adaletsizliği reddediyoruz” ifadesiyle kendilerini yargı yerine koymaktadırlar. Kamu vicdanı adına hüküm verme yetkisini kendilerinde bulmaları dikkat çekici. 
“inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor” ifadesiyle kabul etmeyenleri, vicdansız olarak nitelemektedirler. Bu sözler, haddini bilmeyenlerin sarfedebileceği ifadeleridir. Böyle bir kampanyaya en fazla sevinen Ermeni
diasporası ve lobileri olmuştur!  
Masumane -düşünce ve vicdan özgürlüğü gibi-  kavramların arkasına sığınarak yürütülen bu kampanya planlı bir organizasyon olduğu anlaşılmaktadır!
1915 olaylarından ötürü Türkler olarak özür dilenecek bir durum söz konusu değildir ve olamaz da!  Olamaz, zira Türkler “72 Millete bir göz ile bakma” öğretisini yüzyıllardır almaktadır. 
*** 
Almanya Türk Öğrenci ve Akademisyenler İnsiyatifi olarak Ermeni meselesinde, 1915 olayları hakkında birçok üniversitede konferanslara ev sahipliği yapmakla yetinmeyip, örneğin geçen yıl, diğer şehirlerdeki üniversiteli öğrencilerimizin dernekleriyle,  Brüksel´deki Avrupa Parlamentosu önünde; Ermenilerin, 1992 yılında Azerbaycan toprağı Karabağ bölgesinden yaklaşık
bir milyon Azeri Türkünün zorla göç ettirilmesi ve binlerce Türk´e de katliam yapmasını protesto etmiş bulunuyoruz.   )!
Diplomatlarımıza karşı gerçekleştirilen katliam gibi cinayetler yakın tarihlerde işlendi. Bunlar yok farzedilemez! 
*** 
Ermeni konusunda geçtiğimiz yıl sonuna doğru Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Sayın Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu´nu Almanya´ya davet ederek diğer üniversiteli dernekler ile beraber 1915 olaylarında hakkında birçok yerde konferansların organizasyonu içinde yer almış bulunuyoruz. Bu konferanslar da objektif ve bilimsel bilgilendirilmeye özen gösterildi. Sunumlarda -özellikle Amerikan, Rus, Fransız ve İngiliz- arşivlerinden belgeler gösterilerek  1915 olaylarının kesinlikle Ermenilere soykırım olmadığı kanıtlanmıştır ve anlaşılmıştır! 
Hatta salonda bulunan Ermeni asıllı vatandaşlarımız tarafında bile takdirle karşılanmıştır!! Bu belgelerden asıl Ermeni çetelerinin (Hınçak ve Taşnak) Türklere katliamlar uyguladığı belgelenmiştir ( örneğin Van katliamı. 80 bin Türk ve Müslüman vahşice öldürülmüştür). Ayrıca 1915 İskân ve Sevk Kanunu´na binaen Osmanlı Devleti´nin tehcir kararının bütün Ermenileri de kapsamadığı (Katolik ve Protestan Ermenileri özellikle), tehcir edilen Ermeniler için Osmanlı Devleti´nin hastaneler kurarak ve Osmanlı askerlerini de görevlendirmiştir,  tehcir edilen Ermeni vatandaşlara üç kuruş da ödeyerek- katliam ve soykırım (= genocide) uygulamadığını, ama elbette tehcirde doğal afetlerin olduğu, tehcir edilenlerin bir kısmının eşkıyalar tarafından soyulduğu belgelerden (eşkıyaların bir kısmı da Osmanlı mahkemelerinde yargılanmıştır, idam edilenler var. Bunların varlığı soykırım olmadığını da kanıtlar durumdadır!) anlatılmıştır. 
Unutulmamalı ki, 1. Dünya savaşı esnasında Osmanlı 4 cephede savaşır iken, Ermeni Çeteleri, Osmanlının içerisinde 5. Kol faaliyetlerini yürüttükleri
için, Osmanlı meclisi ( Ermeni üyeleride dahil ) İskân ve Sevk kararını almak
zorunda bırakılmıştır.  

Okumaya devam et  ‘Gül’ün ziyaretine çok önem veriyoruz’

Dünya harbi öncesi, esnası ve sonrasında, 1992 yılında Azerbaycan´ın
Karabağ da yaşanan vahşet olaylarında,  Ermenilerin  -sistematik ve sinsice-
sivil  halka katliamlar uyguladıkları ne çabuk unutuldu.  
Ermeniler 1910 yılında Kopenhag´ta yapılan sosyalist enternasyonale sundukları raporlarında şu ifadelere yer vermişlerdir: 
Daşnaksutyun temsilcisi Sisliyan;1902 yılında Paris´te yapılan toplantıda, “Osmanlıda katliamdan yana olduklarını” beyan etmiştir. 
Raporun 26. Sahifesinde 
-Eli silah tutan herkes, 
-Yüzlerce köy ve kasabada 40-50 Kişilik savaşçı grupları, 
-Finansörler lojestik (silah ve mühimmat tedariki) destek içindeydi, 
-Askeri gruplar silah tedarik ediyordu, 
-Kadınlardan oluşan gruplar mektup ve muhaberatın çeşitli yörelere ulaşımını
sağlıyorlardı. 
gibi ifadeler bulunmaktadır.  Tüm bunlardan Ermenilerin 5. Kol faaliyetlerini çok önceden planladıklarını ve planlı bir savaş yürüttüklerini anlıyoruz.  
Keza
Ermeni Başbakanı Kaçaznuni 1923 yılında Bükreş´te dile getirdiği düşüncelerinde; “Aklımız dumanlanmıştı.” Daşnaksutyun ise esasen “yeraltı faaliyetleri için hazırlıklıydı” ( 6. Md. ). ifadesiyle, Anadolu topraklarında  yaşanan mezalimi yapanların ruh hali ve ne denli planlı ve programlı olduğunu teyit etmektedir. 
Daşnak Komitesinin emri :
Türk´ü Kürd´ü her türlü Şerait altında vur. Mürtecileri, ahdinden dönenleri, Ermeni hafiyelerini, hainleri öldür, intikam al! 
Parola ” Öldür ve İntikam al !” 
Komiteci Murad ve Bünyamin imzasıyle yayınlanan emirde ise:
“Ermeni Milleti için bir tehlike teşkil etmesi melhuz (Mülahaza edilen, düşünülen) bulunmasından, iki yaşına kadar olan Türk çocuklarının kesilmesine müttefikan karar verildi.” 
Antranik Marşı
Antranik Kardeş, gidelim Türkiye´ye
Kıralım Türkleri, olsun Ermenistan 
Hal böyleyken ve Türk Milletinden özür dilemesi gerekenler, kampanya ya imza ile destek vererek, manevi olarak  yeni katliamlar  ile meşguldürler.  Milletimize ve milletimizin yurtdışında yaşayan fertlerine ve soydaşlarımıza karşı yürütülen haksız kampanyalar kabul edilemez! 
*** 
Tarihi hadiselerin objektif ve bilimsel kriterlere göre değerlendirilmesinin taraftarıyız! Özellikle 1992 Karabağ´ın Ermeniler tarafında işgal edilmesi hususunda Azerbaycanlı kardeşlerimiz ile ortak acıyı en fazla paylaşan sivil toplum kuruluşlarıyız!  
***
BTS başkanı Sayın Serdar Yazar -şahıs olarak olsa dahi – bu kampanyaya destek vermesi bizler derinden üzmüş ve aslında açıkçası ´hayal kırıklığına´ uğratmıştır!! Sayın Serdar Yazar´ın imzaladığı bu metin- aslında Türk Milletine karşı sinsice yapılan bir organizasyonun parçasıdır. Sayın Yazar´ın dönen dolapların farkında olmadığını, hadiseleri sağlıklı izleyemediğine  inanıyoruz! 
Ayrıca bir bilim adamının, elinde  kaynak olmaksızın ve araştırma yapmadan, özür dilemesi, dogmatik bir yaklaşımdır. İmza kampanyası sadece bir şahısı değil, bütün Türk Milletini suçlu konuma soktuğunu anlayamayanların
“akıl melekesinin varlığı” sorgulanmalıdır! 
Ermenilerden özür diliyenler,  neye karşılık bunu yapıyor? ellerinde 1915 ile ilgili belge ve bilgi var mı? Soykırım (= Büyük Felaket ) olmadığına dair milyonlarca arşiv belgelesi mevcuttur- ki bunların bir çoğu ABD, Rus ve İngiliz arşivlerine dayanan belgelerdir. Bunlardan soykırım sonucuna asla ulaşılmadığı, uzmanlarca sürekli açıklanmıştır. 
*** 
BTS başkanının, Almanya Türk Toplumu´nun( TGD) önceki yıllarda soykırım iftiralarına karşı yapmış olduğu çalışmaların aksine metine imza atması,
Türk Toplumu´nun yöneticilerinin de dikkatini çektiği kanaatindeyiz. Zira Sayın Yazar bu kuruluşunda yönetiminde görev icra ediyor.  Sayın Yazar´ın bundan sonra hem üniversite öğrenci derneklerini, hem de Almanya Türk Toplumunu temsil etmesi mümkün değildir.
***
Bu gelişme nedeniyle, üniversite öğrenci derneklerinin üst kurulu konumundaki Almanya Türk Öğrenci Dernekleri Birliği (BTS) Başkanı Serdar Yazar´ın görevlerinden istifa etmesini talep ediyoruz. Ayrıca Türk Milletinden özür dilemesini bekliyoruz.  
Kamuoyunun dikkatine arz ederiz.
Saygılarımızla 
ALMANYA TÜRK ÖĞRENCİ
DERNEKLERİ  
adına
Levent TAŞKIRAN 
Köln Türk Universiteliler Derneği Turk UniD 
Türk Akademisyenler Birliği TABB Duesseldorf 
Türk Akademisyenler Birliği TABB Essen 
Türk Akademisyenler Birliği TABB Bonn 
Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Türk Hukukçular Birliği 
Wuppertal Türk Öğrenci Derneği TSVW 
Duesseldorf FH Türk Öğrenci Derneği TSB  
Duisburg Universitesi Türk Öğrencileri 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir