Özür dileyenlerin yeni stratejisi!

Ruhat Mengi - ozur kampanya ermenileri mest etti o

Ruhat Mengi


Toplum olarak maalesef ülkemizde olup bitenlerin sadece “sahne” kısmını görebiliyoruz. Yani “görmemiz istenen” kadarını. Kuliste ise sahnedekinden kat kat fazla faaliyet var.

Kimileri Türkiye’ye gelmemiş paraları bile lüplemenin tezgahını kurarken kimileri de “acaba gelecekte Türkiye için yapılan planlar tutar mı, tutarsa biz de bir pay kapabilir miyiz” diyenlere şimdiden destek olmanın yollarını arıyor olmalılar.

Zira şimdi ortaya çıkan “Ermeni olayları için özür kampanyası” hazırlayanlarla aynı grupta yer alan bazı isimler birkaç yıl önce Ermenistan’a bir dostluk ziyareti yapmış, güleryüzle barış arama adımlarına karşılık kafalarından aşağı bira şişeleri boca edilmişti. 1915 öncesindeki Ermeni isyanlarını planlayan Ermeni komitelerinin, cemiyetlerinin devamı olan toplulukları ziyaretlerinde ise kendilerine “toprak ve tazminat” isteklerinin elbette devam ettiği kaba bir şekilde anlatılmıştı.

Şimdi bu beyler ve hanımlar, kendi vicdanları hiç sızlamayan bu topluluklara karşı kendi ülkelerinin (ve tüm ilgili ülke arşivleri yokmuş gibi) tarihini yalanlamaya kalkıyorlar. Bunu da Türkiye’nin tarihçileriyle veya aynı doğruları anlatan dünya tarihçileriyle masaya oturup “neye dayanarak böyle bir kampanya başlattıklarını” açıklamaya, en ufak bir tartışmaya yanaşmadan yapıyorlar.

Yaptıklarının, Fransa’da, İsviçre’de “Ermeni soykırımı olmamıştır” diyenlerin cezalandırılması gibi anti demokratik, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı uygulamadan hiçbir farkı yoktur.

Bu şahıslar gerçekleri, yaptıklarının yanlışlığını anlatanları “milliyetçilikle” ve hatta utanmadan, sıkılmadan “hasta olmakla” filan suçlayabiliyorlar. Oysa pek “demokratik ve aydın” olduklarını iddia ettiklerine göre kendi yaptıklarının da bir tür “karşı milliyetçilik” anlamına geldiğini, Ermeni tezlerini inceleyip tartışmadan tek taraflı suçlamaya girerek bunu yaptıklarını biliyor olmalılar.

GAYRETE BAK!

Yeni stratejiye göre önce ortaya bu konuda “adı yıpranmamış” isimler sürülecek, sonra aşina olduğumuz diaspora destekçileri çıkacaklar, öyle görünüyor.

Okumaya devam et  Sivaslı kaportacı da “sözdesiz soykırım” dedi.

Açtıkları kampanyada aynı isimlerin iki, üç defa yazıldığı bildiriliyor. Hatta (gülmeyin sakın) TTK eski başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun bile ismini yazıp sonradan silmişler. Demek ki isteyen oraya kafadan isim ekleyebiliyor.

Yeni seçmen kütükleri kadar sağlam (!) anlayacağınız…

Oysa bu kadar zahmete gerek yok ben kampanyayı başlatan Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu ve Cengiz Aktar’ı TV programıma davet ediyorum. Karşılarına da onlara tarih anlatacak iki uzman davet edeceğim. Razı olmazlarsa bu görevi ben bile üstlenebilirim.

“Mazlumun acısını paylaşıyoruz” diyorlar ama bu olayda “mazlum” tek tarafta değil. Asıl önce mazlum edilenler var, kendi mazlumlarını görmeden işe girişmek haksızlıktır.

Haydi buyursunlar. “Gerçekler konuşulmuyor, tabu” diyorlardı, biz açıklıktan, şeffaflıktan yanayız.

Onlar da şeffaf ve cesur olabiliyorlar mı?

Sözde değil tabii özde! AKP gibi susarak, susturarak demokrasi 21. yüzyılda kabul edilemez. Tartışıp Türkiye’yi ikna etsinler, hepimiz birlikte özür dileyelim. Bekliyoruz!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir