“MUSTAFA” filmini goren bir kisinin yazisi

Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

BIR ARKADASDAN !!!!!!!

Ben bu filmi gördüm; O yüzden izlemem!

Can Dündar, aylar süren çalışma sonucu, Mustafa filmini ortaya çıkardı. Filmin Antalya Film Festivali’nden sonra İstanbul ve Ankara’daki ilk gösterimi hararetli tartışmalara yol açtı… Bu tartışmalar öyle yersizde sayılmaz hani.. İnceleyelim:

Atatürk bir dinsiz gibi yansıtılmış…

Filmde, Mustafa Kemal’in 2 Temmuz 1915’te Çanakkale’de çarpışırken sevgilisi Madam Corinne’e yazdığı mektuba yer verildi. Büyük Önder, bu mektubunda şöyle diyor: “Askerlerimin hususi inançları çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. Filhakika onlara göre iki semavi netice mümkün ya gazi veya şehit olmak. Bu sonuncusu nedir bilir misiniz? Dosdoğru cennete gitmek. Orada Allah’ın en güzel kadınları hurileri onları karşılayacak ve ebediyen onların arzusuna tabi olacaklar. Yüce saadet…”

Kötü yönetici imajı…

Filmin çarpıcı bölümlerinden biri de Atatürk’ün halkla teması.. Atatürk 1930’da halkın arasına karıştığında herkesin mutsuz ve karnını doyuramaz durumda olduğunu görüyor. Elinde dilekçelerle Ata’ya koşanların görüntüsü geliyor… Şu yorum ekleniyor “Çevresindeki dalkavuklar halkın ıstıraplarını Atatürk’ten gizleyip iyi göstermeye çalıştılar. Atatürk gerçekle yüzleşince çok üzüldü Sabaha kadar uyuyamadı.”

Filmde yayınlanmamış günlükler de yer alıyor. Günlüklerin 7 Kasım 1916’tarihli sayfasında Tümgeneral Mustafa Kemal, Diyarbakır’dan Silvan’a giderken gördükleri inanılmaz sahneleri anlatıyor. Yollarda açlıktan ölen insanlar, ağlaşan çocuklar. Mustafa Kemal, “Yalnız kalmış 12 yaşındaki Ömer’i yanıma aldım. Bir çifte, diğer çocukları almasını istedim, almayınca azarladım. O çocuklara da para verdim” diye not düşüyor defterine…

Yalnız ve mutsuz…

Filmin tartışmalı bir yanı da Atatürk’ün son yıllarını “yalnız ve mutsuz” geçirdiğine ilişkin bölüm oldu. Atatürk’ün Çankaya Köşkü’nde içki sofrasında ağırladığı isimlerin birer birer azaldığı belirtiliyor. İzmir suikastinden sonra yakın arkadaşlarından koptuğu ve yalnızlaştığı öne sürülüyor. “Devrimin önce evlatlarını yediği’ yorumu yapılıp Dolmabahçe Sarayı ve Savanora’da büyük dram yaşadığı kaydediliyor. Ata’nın manevi kızı Ülkü Adatepe ise buna karşı çıkarak, şöyle deniyor: “Evet filmi çok beğendim, çekimler çok güzel ama Atatürk yalnız değildi. Milleti onu hiç yalnız bırakmadı. Bunu biraz tuhaf karşıladım” diyor.

Okumaya devam et  ATATÜRK’Ü TUTUKLAMAYA GELEN İNGİLİZ KOMUTAN

Darbeci ve demokrasi karşıtı…

Atatürk’ün öğrencilik yıllarına ait günlüğünde gerçekleştireceği devrimlerle ilgili ipuçları verdiği belirtiliyor. O satırlar: “Elime kudret geçerse, bir günde darbeyle sosyal hayatı değiştiririm. Neden ben bu kadar yıllık bir yükseköğrenim gördükten, uygar yaşamı, toplumu inceledikten ve özgürlüğü elde etmek için hayatımı harcadıktan sonra cahillerin seviyesine ineyim. Onları kendi seviyeme çıkarırım. Ben onlara değil onlar bana benzesin.”

Filmde, PKK sorununa Atatürk üzerinden Kürt Sorunu ismi konuluyor. Ayrıca Kürtlere muhtariyet tanınması isteniyor…

Filmde, Kürt sorunu da işleniyor. Mustafa Kemal 16 Ocak 1923’de, İzmit Kasrı’na davet ettiği dönemin ünlü 9 gazetecisiyle ‘yazılmamak’ üzere sabaha kadar görüşlerini açıklıyor. Doğu’daki görevi sırasında bölgeyi inceleyen Büyük Önder, Cumhuriyet’i ilan etmesine 9 ay kala Kürt meselesiyle ilgili şunları anlatıyor: “Başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (Anayasa) gereğince zaten bir tür yerel özellikler oluşacaktır. O halde hangi livanın(sancağın) halkı Kürt ise, onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz.”

Filme ilk gelen yorumlar

Hüsamettin Cindoruk: Bugüne kadar Atatürk’ün özel hayatıyla ilgili konuların saklandığını biliyorum. Hâlbuki saklanacak hiçbir tarafı yok. Çok insancıl, duygusal, özel hayatına saygı duyan bir Atatürk ortaya çıkıyor. Aşık olabilen, öfkelenebilen bir Atatürk var. İnsan Atatürk’ü bugüne kadar sakladık. İnsan Atatürk, kumandan Atatürk’ten daha önemli bir şekilde ortaya çıktı. Karşı taarruz gibi hissettim.

Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt: Eldeki imkânlarla iyi bir arşiv çalışması yapılmış. Değerli bir çalışma olarak görüyorum.

Gazeteci Mehmet Ali Birand: Çok geç kalmış, harika bir proje. Can bunu çok daha önce yapabilirdi, ama bugüne yetiştirebildi. İlk defa Atatürk bir insan olarak karşımıza çıkıyor. Atatürk, çatık kaşlı, her söylediği söz altın ve üstünde tartışılmayacak biri olarak dayatıldı. İlk defa Atatürk’ü tartışmaya başlayacağız.

Okumaya devam et  KUTSAL MİRAS,IŞIK VE AŞK!

Uzun lafın kısası bu film el altından kafamızda farklı bir Atatürk portresi oluşturmaya çalışmaktadır…

Atatürk’le ilgili belge ve bilgilerin sadece belirli kısımlarının alınıp, filmde ustalıkla işlendiğine şahit oluyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün insani yönünü yansıtıyoruz denilerek reklâmı yapılan bu filmde farklı amaçlar gözetildiğini anlamak pekte zor olmasa gerek…

Daha da acısı film üzerinden Atatürk’ü tartışmaya başlayacağız. Atatürk bir insan olarak elbette tartışılabilir ancak zamanlama olarak çok büyük bir hata diyebilirim. Bildiğimiz Atatürk portresinin dışına çıkış birçok kesimi hareketlendirecektir. Özellikle liberal ve demokrat geçinen kesime film üzerinden haksız eleştirileri hakkı verilmiş olunacaktır.

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir