UCUZ ET

Dikkat ettiniz mi ? Günlerdir ekranlarda asgari ücretle çalışanlar, emekliler ve dar gelirliler genelde bir iki gıda maddesinin ucuza satıldığı yerlerde kuyruklara sabah ezanı okunmadan sıraya girip, saatlerce bekleyip gıda maddelerini alıp evlerine gittiklerini izledik. - minced meat 1747907 640

Dikkat ettiniz mi ? Günlerdir ekranlarda asgari ücretle çalışanlar, emekliler ve dar gelirliler genelde bir iki gıda maddesinin ucuza satıldığı yerlerde kuyruklara sabah ezanı okunmadan sıraya girip, saatlerce bekleyip gıda maddelerini alıp evlerine gittiklerini izledik.

Seneler önce ilk Moskova’ya gittiğim günleri hatırlarım. Komünist idarenin Gorbaçov ile yeni bir döneme değiştiği yıllardı bu seyahatlerim. Moskova’nın soğuk kış günlerinde kar günlerce yağar, soğuk insanın içine işlerdi. O günlerde Moskova’ ya gidişlerimde yanımda mutlaka , hazır poşet içinde çorba, el sabunu , tuvalet kağıdı , diş macunu gibi bazı ihtiyaçlarımı da beraberimde götürürdüm. Sabun ve Tuvalet kağıdı ülkede pek yaygın değildi.

Turgut Özal rahmetlinin açtığı koridorda Pazar payı aramak için olağan üstü çaba sarf etmekteydik. Neler yoktu ki pazarlama yelpazemizde. Her şey vardı. Bir seferinde Moskova’ya Uluç Gürkan la beraber gitmiştim, birkaç seferde Mustafa Koç’la beraberdik. Turist otelde kalırdık genelde .

Başka otellerde de kaldığımız olmuştu. Cosmos otelini de severdim ama Mecnuna otel benim favorimdi. Mecnuna otelde Bremen mızıkacılarını andıran bir heykel vardı, giriş lobisinde, ve her saat başında en üstteki horoz figürü ötmeye başlardı. Lobinin sonunda bir lokanta vardı, sabahtan, akşam yemeği için, yer ayırtmamışsanız, aç kalmaya mahkum olurdunuz. Lokantada bütün masalar boş duruyor olsa da , eğer masa ayırtmamışsanız, o akşam aç kalırdınız.

Bu seyahatlerimde bankalarda resmi olarak 1 dolara 0.6 ruble ödenirdi. Ancak kara borsa da 1 dolara 12 ruble teklif edilirdi. Lokantalarda her türlü yemeği bulabilirdik fakat gıda satılan yerlerde bu malzemeleri bulmak hayal unsuruydu.

Moskova da GUMdenilen bir galeri vardı. Ankara da Sheraton oteli uzantısı KARUM gibi bir mağazalar sırası bulunmaktaydı. Genelde Kooperatif dükkanlarının bulunduğu bir bina idi. Kooperatifler hangi ürünü pazarlıyorsa , o ürünün dükkanı idi. Hatta bu dükkanların birinden kürk kalpak ve başlık aldığımı hatırlarım. Birkaç sene evvel aynı yere gittiğimde tanıyamamıştım. Bu dükkanların yerine marka mağazaların açılmış olduğunu hayretler içinde seyrettim.

Bu konuları bir kenara bırakırsak, Rusya da her ürünün bir kuyruğu vardı. Hatta köylerden toplanan mallar için Kooperatif Mağazaları gibi marketler vardı. Buraya zaman zaman değişik mal gelir, uzun kuyruklar oluşurdu. Bir konu dikkatimi çekmişti. Bu mağazaların önündeki kuyrukta bekleyen insanlar hiç boş durmazlar, hepsinin elinde bir kitap, okurlardı. Moskova da kaç adet kitap satan dükkan olduğunu tahmin bile edemem.

ARBAT adlı caddenin üzerindeki bütün kahve içilen dükkanların içinde bile, duvarlara dizilmiş kütüphanelerin içi kitaplar doluydu. Okumaya bu kadar meraklı halk, bir başka ülkede görmedim desem, yalan olmaz. Bir de Londra’nın metrosunda, insanların ellerinde ya gazete yada kitap, okuduklarını görmüştüm.

Moskova’daki yiyecek kuyruğunda bekleyen insanların ellerindeki kitapları görmek, ilgimi çekmişti. Hatta Moskova irtibat kaynağımHuseyn İzmaylova, benden İngilizce Kuran istemişti, okumak için. Bir sonraki seyahatimde Kuran götürmüştüm. Üzerinde kendisi ile çok tartıştığımızı hatırlarım. Huseynaynı zamanda Hürriyet gazetesine muhabirlik yapıyordu.

Moskova’da bir ürünün önünde kuyruk olmazdı. Oda dondurma. Süt ve süt ürünlerinin bolluğundan olsa gerek, kışın soğuk eksi 10-15 bazen 20 olduğunda, sokaklarda dondurma yiyen insanları gördüğümde, hayret etmiştim.

Moskova metrosunda dolaşırken çok hoşuma giden bir çok istasyonları vardı. Sanki resim sanatı galerisinde dolaşıyorsunuz sanırsınız kendinizi. Yüzbinlerce insanın Moskova metrosunda her gün seyahat ettiklerini öğrenmiştim. Metro ücretlerinin çok düşük olmasından dolayı insanlar, sanki bir arı kovanı ağzına benzer hareketlilikle, oradan oraya koşturmalarını bile seyretmek, başka bir eğlenceydi.

Moskova da esas eğlencemiz Kalinin Ploshatda Bar Vizovskynin yeri idi. Bazı akşamları gittiğimizde çok güzel sesli bir kız vardı, ALLA, söylediği güzel şarkılar içinde birkaç da Türkçe şarkı vardı. Ancak bu bara da gitmek için günün erken saatlerinde telefon ederek yer ayırtmak mecburiyeti vardı. Hani tak kapı Bar’a giderseniz, içerisi boş olsa da , sizi kabul etmezler.

Moskova zaman içinde çok değişime uğradı, İlk McDonald’sdükkanının PuşkinMeydanında 1990 yılı, Ocak ayının sonunda açıldığında, GUMgaleri dükkanlarının karşısında, Kremlin meydanın da bulunan Lenin’in mozolesinin önündeki kuyruktan daha uzun bir kuyruk oluştuğunu izlemiştim. İlk gün bu dükkan 38,000 kişiye hizmet vererek bir rekora imza koyduklarını hatırlarım.

Ülkemdeki ucuz gıdaya ulaşmak için emekli, yaşlı, dar gelirli vatandaşların oluşturdukları kuyruk, komünist rejimde ve sonrası Moskova’ daki gıdaya ulaşmak için oluşturulan kuyruk kadar olmasa da ona yakın olduğuna inanmaktayım.

Merakım mucip oldu, Ankara’da böyle ucuz et satan bir market zincirine uğradım. Adının yanında bir balık resmi bulunan market zincirine girdim. Niyetim UCUZ ET almaktı. Fiyatına baktım aşırı fazla makul olduğunu gördüm. Bir miktar alıp eve geldiğimde, etin saldığı kırmızı sıvının boya olduğunu eşimle fark ettik. Hemen tencereden çıkarıp, doğru markete koşturdum. Market müdürüne etin boyalı olduğunu gösterdim. Görevli Kadın, bu etin Et ve Balık Kurumutarafından POLONYA ithal edildiğini, ve dağıtıldığını, ısrarla belirtti.

Boyalı etin ne eti olduğunu bilmediklerini, ancak kurumun da bu eti sattığını öğrenince, üzüntüm daha katlandı. Benim değerli emekli , dar gelirli, dul ve yetim vatandaşlarımın saatlerce bu kurumun önünde kuyrukta bekleyerek, benim gibi, aldıkları boyalıetin ne olduğunu bilmediklerine inanmaktayım, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.


Comments

“UCUZ ET” için 6 yanıt

  1. Bahri Ersel avatarı
    Bahri Ersel

    aman cosmos otel demeyin bana, sabaha kadar kapıyı çalan kadınlardan uyuyamamıştım.

  2. yeniakit avatarı
    yeniakit

    O kadar kendinizi öve öve bitirememişsiniz. O eti alıp, madem boyalı idi, belediyeye, tarım bakanlığının ilgili müdürlüklerine bir şikayet yapamadınız mı? Yoksa amaç, milletin midesini bulandırmak mı?
    Yine de bize görüntüleri çıkan boyayı vesair gönderin, biz haber yapalım..
    Ama isminizle yapacağız. Yalan ise, sorumluluk sizin..

  3. mehmet avatarı

    yeniakit,

    Polonya dan gelen etler. Saatlerce kuyrukta bekleyen yaşlılar, beklemekten açlık ve susuzluktan bayılan insanlar.Elbette sarayda oturan adam, bu şekilde et satın almıyor ve yemiyor, sıraya girmesinde gerek yok, sebebini siz biliyorsunuz. Her zaman olduğu gibi bu, gariban ve sahipsizTürk halkının başına geliyor.

  4. Erdoğan Özgenç avatarı
    Erdoğan Özgenç

    Dilsiz neyimle yaptım bunu…
    6-9’luk…
    Türkü formunda…
    ***
    Yollar ırak geçersin
    Gel desem gelmezsin
    Ne yer ne içersin
    Bayramdan bayrama…
    ***
    Dönün bakın bakalım bizim “Şeker bayramı” dediğimiz,
    Bunların “Ramazan Bayramı” dedikleri bayrama…
    Net!..
    Bayramlar bayram olmaktan çıktı…
    ***
    Resmen bıçak kemiğe dayandı…
    ***
    31 Mart’a kadar…
    Oysa insanların söyleyecek, haykıracak çok şeyleri vardı…
    Sabırla beklediler…
    Sustular…
    Endişe ve korku, yerini artık tepkiye ve cesarete bıraktı…
    ***
    Kini gördüler, nefreti, şiddeti, gördüler…
    Vurgunları..,
    Soygunları, yalanları…
    Rüşveti…
    Peşkeşi, haksız zenginleşmeleri…
    Saltanatı…
    Baskıları dayatmaları gördüler…
    ***
    Tek silahları vardı, yüreklerine yüklediler oylarını, yola çıktılar…
    ***
    Gezi parkında…
    Adalet yürüyüşünde…
    HES’lerde…
    Ormanların talanında…
    Olduğu gibi…
    Bir siyasi parti, bir sivil toplum örgütü ya da bir yönlendirme olmasa da
    insanlar kendi aralarında haberleşip, örgütlenip, el ele vererek seslerini yükseltmeyi denediler…
    ***
    Başardılar…
    Kırdılar kalıplarını…
    Attılar…
    Üzerlerine serpilen ölü topraklarını…
    Karanlığa;
    Bir ışık yaktılar; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, dediler…
    ***
    Tam yol ileri…
    ***
    Türkü, Kürdü…
    Çerkezi…
    Lazı…
    Abazası vesaire…
    22 yılda ilk kez iktidar karşısında; demokrasiyi, hukuku, laik çağdaş memleketini,
    çocuğunun geleceğini,
    Ülkesinin karartılmamasını isteyen kitlelere karşı çıktılar…
    ***
    Ülkenin dört bir yanında coşkun bir nehir gibi aktılar…
    Yüreği şişmiş, sabrı tükenmiş, gözleri dolmuş,
    bir yol, bir çare, bir çözüm, bir çıkış arayan milyonlar,
    “Atatürk yolundan başka yol yok” dediler
    Kaç’Ak Saray şürekasına…
    ***
    Din sömürüsüne özenmek…
    Din tüccarına benzemek, cehaletin kafasına göre değişmek…
    Cumhuriyetin aydınlanma devrimlerinden, İlimden bilimden…
    Hukukun üstünlüğünden…
    Barıştan başka bir yön aramak gerekmiyormuş demek…
    ***
    Uzatmadan…
    31 Mart’ta ovaladı gözlerini Cumhuriyet sevdası olanlar…
    Uykudan uyanır gibi…
    Şimdi sıra:
    Korkulu rüya görmeye…
    Kabuslara…
    Aşağılık, ahlaksız ayak oyunlarına son vermeye geldi…
    ***
    Bu ülkenin 22 yılda “betonlaşma” dışında kazandığı bir tek şey yok…
    Ordusu…
    İtibarı...
    Kimliği…
    Caydırıcılığı kalmadı…
    ***
    Milli parasının değeri…
    Eğitim…
    Yargı…
    Sağlık sistemi ve demografik yapısı tamamen değişti…
    İktidar değişikliği olmazsa hiç kuşkunuz olmasın;
    Büyük bir hızla karanlığa doğru gideceğiz
    ***
    Bunların zihniyetini anlamak isteyen kaybettikleri-kayyumlar dahil-belediyelerde devir öncesi yaptıklarına bakar…
    Bu zihniyet 5 gün içinde bahsi geçen belediyelerin kasasından yandaşlarına 624 milyon lira ödeme yaptılar…
    Meclis kararı ve ilgili birim imzası olmadan…
    ***
    Amiyane tabirle yangından mal kaçırır gibi…
    ***
    Elbette bu ülke ve toplum sahipsiz değil…
    Yapacak çok işimiz var…
    Enseyi karartmaya, namerde koz vermenin bir alemi yok…
    Sabır, sabır,sabır..!
    ***
    Yeni başlıyoruz…(!)
    ***
    Unutmayın!..
    Doğan her günün sabahında umuda giden bir yol mutlaka vardır…
    ***
    Başaracağız, başarmak zorundayız!..
    Nokta…

    İyi tatiller diliyorum sağlıcakla kalın selamlar sevgiler…

    Erdoğan Özgenç
    03.20

  5. Erdoğan Özgenç avatarı
    Erdoğan Özgenç

    Etteki boyaya itiraz edenlere birkaç sorum olacak…
    -Et bilginiz yeteceğiniz;
    Eşek etinden yapılan sucuğu ayırt edecek kadar mı?
    -Deve kuşu eti ile kuzu etini ayırt edebilir misiniz?
    -Bu ülkede domuz etinin “dana” eti diye satıldığını,
    Saraya yakın birinin ithal ettiğini biliyor musunuz?
    -Dondurulmuş etlerde 20 yıl renk değişimi olmayacağını,
    Ordu’da dondurulmuş et kullanıldığını duymuş muydunuz?
    ***
    Tarafsınız…
    Hemen tepki koyup itiraz edebilirsiniz
    Ama!
    Allah beyni boşuna insanın en tepesine koymamış…
    ***
    Kullanın…
    ***
    Başkasına kullandırmayın…

    Boyalı et de var bu ülkede sahte seçmen de…
    Hırsız da var, sahtekarda…
    Pislik de…
    ***
    Asıl soru şu; siyasi ve sosyal ahlaksızlıkların
    Bilaistisna tamamı neden Müslüman ülkelerde
    Ve Türkiye’de?.,

  6. Neşet Kara avatarı
    Neşet Kara

    Yıllardır Kayserili Ermeni sucukcu Apikoğlu, millete domuz etli, daha içinde bilinmeyen etleri yedirdi, sucuk,pastırma ile milyoner oldu.

    Bizim millet e 22 senedir özel tarife yapıldı.Rum-Ermeni- Arap menüsü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir