Bizden önce ne vardı ki?

Şunu biz yaptık…Bunu da, onu da biz yaptık…Yaparsa?A Ke Pe yapar…***Bizden önce ne vardı ki?Bu yoktu…Şu yoktu, o yoktu…Biz getirdik…***Sizleri bilmiyorum ama gına geldi bana…Sözde muhalefete ayar veriyor…Değil…Sanki bunlar için seçilmemişler, görevleri değilmiş gibi…Adam düpedüz bizim paramızla alınan ve yapılanları;“Başımıza kalkıyor…”***Günlerden Cumartesi ama iftariyelik bir fıkra aklıma geldi…***İki arkadaş yola çıkarlar. Birinin elinde şemsiye vardır…Bir süre sonra şiddetli bir yağmur başlar…Adam şemsiyesini açar…***Arkadaşıyla birlikte yağmurdan korunurken;-Bana dua et!..Bak der, seni ıslanmakta kurtardım…Öteki teşekkür eder…Ama…***Şemsiyeli arkadaşı bir süre sonra yine;-Ben olmasaydım, sırılsıklam olacaktan be, der…Bu sahneler defalarca tekrarlanır…***Ve öteki dayanamaz artık…Kendini bir hendekte biriken suya atarak bağırır;“Ulan yeter be, der; bundan daha fazla ıslanmam ya…”***Yeter artık…Yaptıklarınızı getirdiklerinizi başımıza kalkmanızdan bıktık…Usandık…Alın ne yaptınızsa ne getlrdinizse başınıza çalın…Ve defolun gidin…***Bundan daha fazla utanmaz ve üzülmeyiz…***Ayrıca bedavaya mı yaptın bunları, züğürt geldin…Dünyanın en zenginleri arasına girdin…Yediğin önünde.Yemediğin arkanda; yedi sülalen köşe değil dört köşe…Adana’da sizin bu tavırlarınız için “görmemişin bir oğlu olmuş çekmiş ….. koparmış,”derler…***Peki bu gerçeklere ne diyeceğiz?***Eskiden şu mahalleler hepimizindi…Parklarımız çalınmamış, koruluklarımız kesilmemiş, şu çirkin aynalı kuleler, cam gökdelenler dikilmemişti…***Eskiden; bu şehirler bizimdi…Kilis, HatayMersinGaziantep, İstanbul bizim mi bir bakın…***Eskiden; minarelerden sela sesi geldiğinde korkmazdık…Eskiden; camiler ibadet içindi…***Eskiden; de kavgalarımız vardı ama kavgalarımız “Vatanı, bayrağı, cumhuriyeti, Atatürk’ü kim daha çok seviyor” diye sürüp giderdi…Eskiden; inananlar ikiye, şehitler üçe, millet dörde bölünmemişti…***Eskiden; bir tek şehit bile manşet olurdu gazetelerde, adını hangi sokağa, hangi okula vereceğimizi bilemezdik…Eskiden; acılar hepimizindi…***Eskiden diye başlayıp hüzünlenecek bir o kadar da gurur duyacağımız o kadar çok şey var ki, hangisini yazayım…Ve son yirmi iki yılda, utandıklarımızın, ayıplarının…Günahlarının, suçlarının hangisini…***Hoşça kalın… - erdogan ozgenc

Şunu biz yaptık…
Bunu da, onu da biz yaptık…
Yaparsa?
A Ke Pe yapar…
***
Bizden önce ne vardı ki?
Bu yoktu…
Şu yoktu, o yoktu…
Biz getirdik…
***
Sizleri bilmiyorum ama gına geldi bana…
Sözde muhalefete ayar veriyor…
Değil…
Sanki bunlar için seçilmemişler, görevleri değilmiş gibi…
Adam düpedüz bizim paramızla alınan ve yapılanları;
“Başımıza kalkıyor…”
***
Günlerden Cumartesi ama iftariyelik bir fıkra aklıma geldi…
***
İki arkadaş yola çıkarlar. Birinin elinde şemsiye vardır…
Bir süre sonra şiddetli bir yağmur başlar…
Adam şemsiyesini açar…
***
Arkadaşıyla birlikte yağmurdan korunurken;
-Bana dua et!..
Bak der, seni ıslanmakta kurtardım…
Öteki teşekkür eder…
Ama…
***
Şemsiyeli arkadaşı bir süre sonra yine;
-Ben olmasaydım, sırılsıklam olacaktan be, der…
Bu sahneler defalarca tekrarlanır…
***
Ve öteki dayanamaz artık…
Kendini bir hendekte biriken suya atarak bağırır;
“Ulan yeter be, der; bundan daha fazla ıslanmam ya…”
***
Yeter artık…
Yaptıklarınızı getirdiklerinizi başımıza kalkmanızdan bıktık…
Usandık…
Alın ne yaptınızsa ne getlrdinizse başınıza çalın…
Ve defolun gidin…
***
Bundan daha fazla utanmaz ve üzülmeyiz…
***
Ayrıca bedavaya mı yaptın bunları, züğürt geldin…
Dünyanın en zenginleri arasına girdin…
Yediğin önünde.
Yemediğin arkanda; yedi sülalen köşe değil dört köşe…
Adana’da sizin bu tavırlarınız için “görmemişin bir oğlu olmuş çekmiş ….. koparmış,”derler…
***
Peki bu gerçeklere ne diyeceğiz?
***
Eskiden şu mahalleler hepimizindi…
Parklarımız çalınmamış, koruluklarımız kesilmemiş, şu çirkin aynalı kuleler, cam gökdelenler dikilmemişti…
***
Eskiden; bu şehirler bizimdi…
Kilis, Hatay
Mersin
Gaziantep, İstanbul bizim mi bir bakın…
***
Eskiden; minarelerden sela sesi geldiğinde korkmazdık…
Eskiden; camiler ibadet içindi…
***
Eskiden; de kavgalarımız vardı ama kavgalarımız “Vatanı, bayrağı, cumhuriyeti, Atatürk’ü kim daha çok seviyor” diye sürüp giderdi…
Eskiden; inananlar ikiye, şehitler üçe, millet dörde bölünmemişti…
***
Eskiden; bir tek şehit bile manşet olurdu gazetelerde, adını hangi sokağa, hangi okula vereceğimizi bilemezdik…
Eskiden; acılar hepimizindi…
***
Eskiden diye başlayıp hüzünlenecek bir o kadar da gurur duyacağımız o kadar çok şey var ki, hangisini yazayım…
Ve son yirmi iki yılda, utandıklarımızın, ayıplarının…
Günahlarının, suçlarının hangisini…
***
Hoşça kalın…


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir