“Râviyân-ı ahbâr ve nâkılân-ı âsâr” (1)

HÜSEYİN MÜMTAZ - lefkosa selimiye
HÜSEYİN MÜMTAZ - lefkosa selimiye

HÜSEYİN MÜMTAZ

“Râviyân-ı ahbâr ve nâkılân-ı âsâr” (1)

HÜSEYİN MÜMTAZ

Aşağıdaki yazı, en altta verdiğim linkten virgülüne bile dokunmadan alıntılanmıştır.

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay’ın 146’ıncı yıldönümü törenlerinde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na “Edepsizlik ediyorsun” diyerek salonu terk etti.

Erdoğan, oturduğu yerden ”Yanlış konuşuyorsun” diyerek Feyzioğlu’nun konuşmasını böldü. Feyzioğlu da Erdoğan’a ”Neyi yanlış konuşuyorum sayın Başbakan’ım?” diye sordu. Bunun üzerine Başbakan da ”Böyle bir edepsizlik olmaz ki” dedi.

Feyzioğlu, kürsüden ”Ben edepsizlik yapmadım, kimseye de edepsizlik yapıyorsun demeyi kendime yakıştırmam. Çok yapıcı bir konuşmaydı” yanıtını verdi.

Bunun ardından Cumhurbaşkanı Gül’ün engellemeye çalışmasına rağmen Erdoğan, oturduğu yerden ayağa kalkarak “Böyle bir yasal hakkın yok. Ama maalesef biz tüzükle böyle bir şeye söz veriyoruz. Siyasi konuşma yapıyorsun, 25 dakika Sayın Başkan konuştu. 1 saattir sen konuşuyorsun. Van ile ilgili söylediklerin baştan aşağıya yalan. Bütün kinini kusuyor adam” diye konuştu.

Erdoğan daha sonra konferans salonunu terk etti.

Twitter yasağından 1 Mayıs’a, 17 Aralık soruşturmasından sonra yargıda yaşanan gelişmelere kadar birçok konuda hükümeti eleştiren Feyzioğlu konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Daha birkaç gün önce, 3 Mayıs “ dünya basın özgürlüğü günü”ydü; gazeteciler, hür basın için ağızları bantla kapalı olarak yürümek suretiyle basına yönelik sansürü protesto ettiler ve tutuklu meslektaşlarına özgürlük istediler. Dileriz bundan sonraki yürüyüşler protesto değil, kutlama yürüyüşleri olur.”

“Siyasetin girdiği mahkemeden adalet kaçar. Adaletsiz demokrasi olmaz. Demokrasilerde siyasi partiler, iktidara, yargı tarafından denetlenmeyi peşinen kabul ederek talip olurlar.”

“Son dönemde yaşadığımız ve geçmişin yasakçı zihniyetini çağrıştıran sosyal medyaya yönelik idari veya yargısal engellemeler, Anayasamıza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’a aykırıdır. Üstelik erişimi top yekûn engellemek teknik olarak da mümkün değildir. Yani atılan taş, zedelenen itibara değmemiştir.”

Okumaya devam et  İfade Özgürlüğü, Demokrasi ve Türkiye

“2011 senesinde Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına açılmasını mutlulukla karşılamış idik. Hatırlanacak olursa, 2011 ve 2012 senelerinde Taksim’de coşkulu kutlamalar gerçekleşmiş, hiçbir olay olmamıştı. Bu sene, Anayasa’nın 34. maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına aykırı olarak getirilen yasak ise, halkı polisle çatıştırmak isteyen provokatörlere uygun iklimi hazırlamış, artık görmek istemediğimiz pek çok üzücü olay yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Maalesef polis, şiddete başvuran ile barışçıl gösteri hakkını kullanmak isteyenleri birbirinden yine ayırmamış, orantısız güç kullanımı yoluna gitmiştir.”

“Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Alinize ve buradaki muhterem heyete iletmek üzere, üzerimde bir selam borcu var. Van’da konteyner kentte yaşamaya devam eden kiracıların selamı. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet, yurttaşın barınma ihtiyacını gidermek zorundadır.”

“Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nda değişiklik yapılarak, özellikle Teftiş Kurulu’nun dolaylı olarak Adalet Bakanı’na bağlanması, yargı bağımsızlığıyla asla bağdaşmamıştır.”

‘Siyaseti seviyorsan cübbeni çıkar’

Erdoğan bu törenden sonra Afyonkarahisar’da Ak Parti’nin bir toplantısında konuştu, Feyzioğlu’na tepkisini sürdürdü:

“Bugün bir hukukçuyu dinledik. Ne yazık ki bu tür hukuk mensubu. Anayasa profesörüymüş. Ne olursan ol. Eğer sen bunu sindirememişsen, doğru düzgün konuşmuyorsan, dürüst olmayan ifadeler üzerine inşa ediyorsan senden bir şey olmaz. Kusura bakmayın.”

“Bunlarda saygı yok. Bir yere davetlisiniz. Yasal olarak konuşma yapamıyorsunuz. Danıştay Başkanı 25 dakika, bu beyefendi 1 saat konuşuyor. Konuyla ilgili değil baştan aşağı siyasi konuşma yapmak suretiyle orada kendine göre tatmin. Çıkar cübbeni. Siyaseti seviyorsan çıkar cübbeni.” “

Tam on yıl öncesine, 2014’e aittir bu olay.

Aradan on yıl geçmiştir.

Bahse konu mutena şahsiyet cübbesini çıkarmıştır ve…

…halen BÜYÜKELÇİ rütbesiyle görev icra etmektedir.

Okumaya devam et  Metin Feyzioğlu: Bu sistemle apartman yönetemezsiniz

Uzakdoğu’da, Yakın Doğu’da, Orta Doğu’da, Yeni Zelanda’da, Maldivler ’de, Arjantin’de filan değil…

Gözümüzün bebeği Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde.

Çıkar(t)ılan cübbelerin nelere kâdir olduğunu görüyor musunuz?

Hadi bakalım şimdi bir de, Kıbrıs’taki Türk Devleti’nin adını yanlış yazdığımızı söyleyin! 

17 Mart 2024

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/05/140510_erdogan


Comments

““Râviyân-ı ahbâr ve nâkılân-ı âsâr” (1)” için 2 yanıt

  1. Rehan Gündoğmuş avatarı
    Rehan Gündoğmuş

    Sayın Hüseyin Mümtaz,

    Yunan mitolojisinde gökyüzünün hakimi olarak kabul edilen, Uranüs’ün ve yeryüzünü temsil eden ve tüm tanrıların atası olarak kabul edilen Gaia’nın kızı, Themis yeryüzünde adalet ve düzenin tanrıçasıdır. Mitolojiye göre bakire olan Themis‘in dünyamızda yer alan tüm heykellerin gözleri kapalıdır.

    Bunun tek istisnası: 2009 senesinde Anayasa Mahkemesi’nin yeni hizmet binasının önüne IBDA-C Ankara temsilcisi ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın (AKP’nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu mahkemece tescil edilmiş ve AYM Başkanı Kılıç kapatılmaması için aracılık yapmıştı) iştirakiyle dikilen heykelde Themis’in gözleri kapalı değil, açıktır!

    Aklı olan için “Râviyân-ı ahbâr ve nâkılân-ı âsâr” şu şekilde anlaşılmalı;

    „O gün – bugün; Türkiye Cumhuriyeti’ni, Mutsuz İnsanlar Cumhuriyeti ikame etmiştir.“

    „HAKSIZLIĞIN KARŞISINDA SUSAN, DİLSİZ ŞEYTANDIR“
    HZ. MUHAMMED

    Kalın sağlıcakla

  2. Nuriye Dumanlıpınar avatarı
    Nuriye Dumanlıpınar

    Sayın Hüseyin Mümtaz,

    bir Devlet-hukuk adamına dil uzatılmaz, dil uzatanın cahil ve gafil olduğunu herkes bilir.

    Yani Evliya ile eşkiya kıyas edilemez!
    (Kafirler, sağır, dilsiz, kör oldukları
    için doğru yola gelmezler) Neymiş, islam hocalarının gözünde Yunan felsefecileri kafirmiş.

    Bugün her Yunanlı şunu söylüyor, Osmanlıyı kendi müslüman kardeşlerinin yıktığını.

    Nasipsiz Cumhurbaşkanı: Hep çarpık konuşan biri varsa aramızda oda sensin.
    Dalkavukluk, yalakalık sende, kendine maddi menfaat sağlayacak olan işlerin peşindesin, sana yağcıda diyebilirim. Halk perişan, ekmek sıralarında sürünüyor, 1 ekmekle 3 çocuk okutuyor.

    Köpekten aşağı olmak: Sinsi hareket edip, söylediklerine bir kılıf bulur, eğer o arkadaş tepki vermeseydi, kim bilir daha neler söyleyecekti.. Hakimin belki bütün silesile büyüklerine iftira ederek, şöyle, şöyle hataları vardı diyecek, adamın dilinin kemiği yok, yer sahtekarlığa dönüyor.
    Orda oturanlardan yani salondan biri çıkıpta; lan ahmak herif, haddini bil, yüce mahkeme temsilcisi önünde böyle konuşumazsın, terbiyesiz, saygısız herif diyen neden olmaz bu ülkede..!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir