Toprak Finans ve gıda fiyatları artışı

Uzun zamandır makale yazmıyordum. Arkadaşlar çok şikayetçi oldular. Tembellik yaptığımı söylediler. Utandım yeniden yazmaya başladım. - bulent esinoglu 1

Uzun zamandır makale yazmıyordum. Arkadaşlar çok şikayetçi oldular. Tembellik yaptığımı söylediler. Utandım yeniden yazmaya başladım.

Her okuduğum kitaptan özet yaparak yol alayım dedim. Bu kez de, gündemden kopma durumu ortaya çıkıyor. Yeniden gündem içine döneyim dedim.

Gündemde iki ana konu var. Birisi şehitlerin kanı üzerinden yürütülen iktidar devşirme, diğeri de gıda fiyatlarındaki durdurulamayan fiyat artışları.

Toprak ve finans denince sizin aklınıza ne gelirse benim de aklıma onlar geliyor.

Toprağın finansa konu edilmesi. Toprağın parsellenip bir kağıt üzerine yazılıp, Arazi Bankacığına vermek.

Toprağın Mülkiyetinin akışkan hale gelmesi, mülkiyette toprak üzerinden çeşitlilik yaratmak.

Kağıt üzerine yazılan toprağı, Arazi Bankasına vermek.

Arazi Bankasının aldığı bu kağıtları üretimin değil de spekülasyonların aracı haline sokması, arazilerin boş kalmasına ya da yüksek fiyat ile alınır satılmasına konu olunca, yani liberalizmin bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler kuralı geçerli olunca, gıda fiyatları da spekülasyonların konusu oluyor.

Gıda fiyatlarını sözde kontrol etmek için ithalatçıya ithal ettirme gerekçesi üretmek, tam bir üretimsizleşmeyi beraberinde getiriyor.

Üretim iki yandan kıskaca alınıyor; toprak ve ithalat.

Büyük toprakların kamulaştırılarak devlet çiftlikleri kurmayı aklından geçirmeyen REJİM, tek çare gibi olan ithalat sermayesine imkân açmakla ilgileniyor.

Yarımda yeni bir üretim yöntemi geliştirmezsek, enflasyon düşse bile gıda fiyatları düşmeyecek. Toprağın mülkiyet yapısındaki bu çarpıklık, çok pahalıya mal olacak.

Elbette enflasyon sadece gıda ile ilgili değil. Kontrolsüz borçlanmanın bedelini ödemeden düzlüğe çıkmak hayaldir.

Ama esas olan liberalizmin tasallutundan kurtulmaktır.

Şehitlerimizle ilgili olarak kimsenin dikkatini çekmeyen bir konu var. Ölen erlerimizin kahir çoğunluğu sözleşmeli er statüsündedir.

Sözleşmeli er yani paralı asker. Yani ordunun giderek özelleştirildiği paralı askerlerden oluşmaya başladığıdır. Paralı askerler de toplumun en yoksul kesiminden gelir.

Bu konunun ne derece sorunlar yarattığını, Rusya’nın Amerika/NATO ile yaptığı savaşta, özel paralı ordu kullanmasında çıkan kargaşadır. Prigozin Olayı.

Orduyu ordu olmaktan çıkaran bir uygulama. Çok tehlikelidir. Özelleştirmeleri kılcal damarlara indireyim dersen, elinde ordu kalmaz.

Amerika’nın vekalet savaşlarına mecbur kalması ve gücünü yitirmesi bile, özel askeri şirkeler belasıdır.

15 Ocak 2024, [email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir