Özellikle son 50 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti, Türklük , Atatürk ilke ve devrimleri, 6 Ok ilkeleri yok edilmek amaçlı olarak, emperyalist projeler dahilinde din ve terör temelli büyük bir saldırı altındadır.
Bu saldırıyı yapanlar dış düşman ABD ve AB emperyalizmi ve onların şeriatçı, etnik ayrılıkçı ve liboş işbirlikçileridir.
Bugün işte bu yüzden Cumhuriyetimizi ve Milletimizi savunmak, ilkeli ve cesur somut adımlardan geçmektedir .
Burada sorunu çözecek olan ögeler ise esas olarak Cumhuriyetin çimentosu olan vatandaşlık şuuru ve Atatürk’ün ortaya koyduğu ve bizlerin güncelleyerek geliştirmemiz gereken cumhuriyetçi, laik, milliyetçi, devrimci, halkçı ve devletçi eylemci felsefesi olmalıdır.
Atatürk’ün eylemci örgütlülüğü ve felsefesi bu yüzden içimizde saklı değil, sokakta bir yaşam ve eylem şekli ve içeriği olarak görünür olmalıdır.
Dün Atatürk cesaret ve aklı birleştirerek bize girdaptan nasıl çıkılacağını ve ülkenin umutsuzluktan nasıl kurtulacağını ve Türk aidiyetli olmanın nasıl şerefli bir simge olduğunu bize göstermiştir.
Şimdi Atatürk fiilen aramızda yok. Türkiye’yi O büyük cesur Türk yönetmiyor. Ama büyük öngörüsü ile Atatürk bize, bugünkü gibi kötü durumlara düşebileceğimizi, Gençliğe Hitabe’de ve Bursa Nutku’nda, Afyon Karahisar konuşmasında bize belirtmişti ve aynı zamanda bu gibi durumlardan nasıl çıkılacağınıda göstermiş ve ispat etmişti.
Şimdi sıra bizde.
Evet bundan sonra bizler, ya aklımızı ve cesaretimizi toplayıp, herbirimiz Atatürk olacağız ve görevimizi yapacağız, yada Nazi Almanyasında olduğu gibi, dünyanın gözü önünde 1933’lerden 1945’lere kadar yaşandığı gibi evlerimizden, dinci , hilafetçi, şeriat üniformalılar tarafından alınıp toplama kamplarına, işkence hanelere, hapishanelere ve sürgünlere maruz kalacağız.
Türkiye’de bu olmaz demeyin.
Olur.
Atatürk bunun olacağını öngördüğü için bizi 1919’lardan beri uyarmıştı.
Ey Cumhuriyetçi vatanseverler, bugünkü bu kötü durumdan çıkmak istiyorsan,
muhtaç olduğun kuvvet, cesaret ve güven damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Yapılacak olan bellidir.
Sivil Toplumcu bir Hareket olarak Atatürkçü milli bir Türk örgütlenmesi yaratmak ve güç oluşturmak için vakit tamamdır.
Bunun için şartlar oluşmuştur.
Bunu son olaylardan da görüyoruz.
Millette bir sorun yoktur.
Son Suudi Arabistan olayında millet ülkesine ve Atatürk’e sahip çıkmıştır.
Çıkmayan iç düşman bellidir.
Bugün sorun doğru eylem yapamamak ve örgütsüz olmaktadır.
Bugün Atatürkçü bir örgütlenme modeli ve bunun hayata geçirilmesi ile ülkemiz kısa sürede aydınlığa çıkmak altyapısına ve yeterli insan kaynaklarına sahiptir.
Ama etkili örgütsüzlük Atatürkçüleri atıl bırakmaktadır.
Bu miskin durumdan kurtulunmalıdır.
Nasılmı?
Bu ancak Atatürk’ün örgütlü olmasını ve somut eylemciliğini iyi anlayarak ve içselleştirerek olacaktır.
Önümüzdeki görev bu yüzden, temeli milli ve Türk gerçekliliğine dayanan milli bir hareket şeklinde örgütlülük ve örgütlenme olmalıdır.
Şimdi konu çok konuşmaktan, dil pehlivanlığı yapmaktan çok fiili örgütlenme olmalıdır. Çünkü konu yeterince kadar konuşulmuştur. Şimdi sıra örgütlenme, doğru eylemlilik ve iktidara gelmek için cesur ve akıllı olma zamanıdır.
Yani vakit tamamdır.
Her zaman olduğu gibi;
Atatürk ile kalın
Cumhuriyetle kalın
Akılla ve bilimle kalın
Hoşçakalın
Sefa Yürükel
Bir yanıt yazın