Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşan “Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir” demiş. - pervin cakar ozgur ozel

Ben Dersimli Kemal diyen eski başkandan Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler ve Aleviler daha az eşittir diyen parti yeni başkanını CHP’yi eski rotada götüreceğini gösteriyor

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşan “Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir” demiş. - pervin cakar ozgur ozel

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşan “Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir” demiş.

Bu değerlendirmesine birde “Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir “i eklemiş.

Bakalım gelecek günlerde daha başka neler eleyecek!

Aynı yöntemle Kılıçdaroğlu’undan partiyi alan Özgür Özel, Pervin Şakar (Chakar)’ın elini öperek “..gururum, onurum  demekle ne demek istemiş olabilir?

CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, HEDEP’li Pervin Buldan’la ‘Bir Opera Gecesi’ dinletisine katılmış. Pervin Şakar’ın elini öpüp bu anları sosyal medya hesabından ‘barış ve kardeşlik’ notuyla paylaşan Özel’e, inançlı CHP’lilerden sert tepkiler gelmiş..

Tepkilere “..nezaketle elini öptüm. Ben sanatçının elini öptüm. Hiç pişman değilim. Yarın olsa yine aynı eli öperim….. Pervin Chakar benim de onurum, gururumdur.” yanıtını vermiş.

Ben Dersimli Kemal diyen eski başkandan Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler ve Aleviler daha az eşittir diyen parti yeni başkanını CHP’yi eski rotada götüreceğini gösteriyor.

PERVİN ŞAKAR(CHAKAR) KİMDİR?

·   2021 yılında, Ayşen Güven’e yaptığı açıklamada ” Mecburi bir sürecin sonunda Türklerle aynı toprakları paylaşıyoruz….. Onların dillerini öğreniyor ve konuşuyoruz… bizimkini bilmeyi bir tarafa bırak onu yok etmek için seferber olmuş durumdalar.” demişmiş

·   2020’de bir sanal siteye yaptığı açıklamada Türkleri,Kürt eserlerini talan etmekle suçlamış “bize ait olan pek çok eserin de hem Türkler hem Ermeniler tarafından kendilerine mal edildiğine tanık olduk. Yüzlerce Kürt müzik eseri bu iki halk tarafından resmen talan edilmiştir.” demişmiş.

(Bu yazı bir derlemedir)

Okumaya devam et  İMAMA SUÇ DUYURUSU

Comments

“Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir” için 2 yanıt

  1. İrfan İşgör avatarı
    İrfan İşgör

    ” Ben Dersimli Kemal” diyorsanız açınca Mustafa Kemal Atatürk karşıtı olduğunuzu ve Dersim isyanının bastırılış yöntemini onaylamadığınızı söylüyorsunuzdur. Bunu da açık yüreklilikle, cesaretle yapamadığınızı ifade ediyorsunuzdur. Diğer taraftan bir kadın sanatçının elinin öpülmesi kadar doğal bir hareketi Dersimlilik ile kıyaslamak da en hafif tabirle işgüzarlıktır. Sanatçının milliyeti olmaz, dünyaya aittir. Onun Kürt kimliğine sahip olması bu anlayışın boyutunu değiştirmez, değiştiremez! Sitemlerinde, isyanlarında haklıdır ve bunu kabul etmek de yürekliliktir. Türk devleti asimilasyon yapmadı mı demeliyiz? Doğru ve gerçek davranışın bu olduğunu mu iddia ediyorsunuz? Kürt karşıtlığını milliyetçilik zanneden bir anlayışa sahip devlet faşizmi 80 yıldır bu anlayışını maalesef sürdürmüştür. Oysa Atatürk milliyetçiliği/ Kuva-yı Milliye milliyetçiliği/ anti emperyalist anlayış terk edilmiş/ kasıtlı olarak Cia ajanı Ruzi Nazar tarafından değiştirilmiş ülkücü MHP milliyetçiliği uygulanmıştır. Emperyalizm ile işbirlikçi ciasal İslam iktidarları 80 yıldır korunmuş ve desteklenmiştir. Bunu inkar etmek olanaksız! CHP nin yeni başkanı sayın Özgür Özel bütün bu sürecin farkında olarak Kürtlerin maruz bırakıldığı anlayışın yaralarını sarmak istemektedir. Dilerim birleştirici bağdaştırıcı söylem ve davranışlar karşılıklı olarak gelişip devam eder

  2. MEHMET BOZ avatarı
    MEHMET BOZ

    İletinin konu başlığı: Ben Dersimli Kemal diyen eski başkandan Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler ve Aleviler daha az eşittir diyen parti yeni başkanının CHP’yi yine eski rotada götüreceğini gösteriyor.
    Burada karşı görüş yazılacaksa önce CHP parti tüzüğüne, seçim bildirgelerinde ve kurultay sonuç bildirgelerinde yer alan hususların irdelenmesi gerekir.
    İrfan İşgör Beyin “Atatürk milliyetçiliği/ Kuva-yı Milliye milliyetçiliği/ antiemperyalist anlayış terk edilmiş ” değerlendirmesine ülkesi ve milleti ile meselesi olmayanlardan katılmayan olmayacaktır.
    Yazdıklarından çıkardığım sonucu şöyle yazmam uygun olacaktır:
    Mevzuatlarında da görüleceği gibi AB(D)ci gericileşmiş bir parti haline gelen CHP’nin savrulduğu yeden hala medet umanlar, bu umutlarının nedenlerini sorgulamalıdır! Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerleriyle sorunları yoksa..
    Kan ve gözyaşlarının seller gibi akıtıldığı paramparça olmuş Yugoslavya, Irak, Suriye coğrafyasında olanlardan ders çıkarmak gereğine inanıyorum.
    Kurtuluş Savaşımızın sürecinde Anadolu’da emperyalizm(İng., ABD, Fr.) ve işbirlikçisi saltanat mensuplarının feodal kalıntıları kullanarak çıkarılan isyanlar hala toplumsal hafızada canlılığını korumaktadır.
    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde milli güç unsurlarının(*) bir merkezde toplanması ve milli seferberlikle Kurtuluş Savaşı başarılmış, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilanı ardından Cumhuriyet Devrimleri gerçekleştirilmişti.
    Atatürk (Cumhuriyet) devrimlerinin “şerrinden” ve Komünistlerin “şerrinden” ABD, NATO, AB’ye, İngiltere’ye sığınan ve biat edenlerin ülkeyi taşıdıkları yer millette gönenç sağlayıp mutluluk getirdi mi? Yoksa bu teslimiyetin ve işbirliğinin sonucunda komşuları ile kavgalı; iç barışı bozulmuş, borca batırılmış bir Türkiye mi oldu? Bu seçimleriyle Türkiye’yi efendilerin daha fazla cariyesi ve daha fazla kölesi mi yaptı?
    Fi tarihinden beri ilerleyen süreçte siyasi erki elinde tutan, sözde muhalefet mebuslarından oluşan Meclis’teki siyasi partilerin ülkeyi ve milleti getirdikleri yer borç, yoksulluktur.
    Bugün de ülkenin içinde olduğu koşullar aynı seferberliği gerektirecek hale gelmiştir.
    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK “ Milli güç unsurları bir merkeze toplanmadan başarılı olmak mümkün değildir.” dediği gibi milli güç unsurlarının bir merkezde toplanması ülkenin bekası açısından yaşamsal önemdedir.
    Emperyalizmden medet umanları Gazi Mustafa Kemal şu sözler ile ifşa etmektedir.
    “…Durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı.
    Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.
    Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır.”
    Bu sözleri siyaset kılavuzu olan bir siyasi oluşum etrafında toplanmaya acilen gerek vardır.
    Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin ve Yahudilerin kurtuluşu ancak laik, devrimci, halkçı, devletçi milli devletin korunması, inşası ve işbirliği ile mümkündür olacaktır! Ancak aynı amaçlar etrafında toplanmış milletin bireyleri gönenç ve mutluluğa ulaşacaktır.
    Özetin özeti:
    Mustafa kemal Atatürk’ün yazdığı gibi “ Türkiye cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”

    (*)Milli güç unsurları: Siyasi (politik) Güç, Askeri Güç, Ekonomik Güç, Coğrafi Güç, Demografik Güç, Psikososyal ve Kültürel (Sosyokültürel) Güç, Bilimsel ve Teknolojik Güç
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilk beş maddesi:
    MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
    MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
    MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
    MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
    MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.(1 )

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir