Eğitimin önemi hakkında pek çok şey söylenebilir ancak eğitimin en önemli özelliği; dünyayı yaşanabilir bir dünya haline getirmesidir.
Yeterli eğitim almamış toplumlarda insanların; mutlu, başarılı, özgür bir yaşam sürmesi olanağı yoktur.
Atatürk’ün deyişi ile: “Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanslı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esarete ve sefalete terk eder. En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.”
Eğitim nedir dendiği zaman; okuma yazmadan başlayıp, bilim ve tekniğin her dalına uzanan bilimsel verileri öğrenmek akla gelir.
Bunun yanında son günlerde toplumumuzda genişleyerek yol alan dini eğitim de yer almaktadır. Elbette ki, her toplumun ve toplumu oluşturan her bireyin, dini eğitim alma özgürlüğü de vardır. Ancak eğitimin diğer branşlarında olduğu gibi dini eğitimin de yeri, zamanı ve koşulları vardır.
Bu yer ve koşullara uymadan verilecek eğitim yarardan çok, zarar getirecektir.
Örneğin son günlerde yapılan resmi açıklama ve uygulamalar ile “4-6 yaş grubuna Kuran kursları” açılmaktadır. Henüz yürümeye, konuşmaya, aile ve çevresini yeni tanımaya başlayan bu küçük yaştaki çocuklara, daha doğru bir deyim ile bebeklik devresini yaşayan kişilere verilecek bu eğitim yanlış sonuçlar doğuracaktır.
Okuma ve yazmayı öğretmeyi amaçlayan ilkokullarda da dini eğitim ve Kuran kursları verilmesine başlanmıştır. Bu kursları Diyanet İşleri Başkanlığı veya bu Başkanlıkla bağlantılı dernek, vakıf gibi kuruluşlar vermektedir
Anayasa’mızın 42. Maddesi “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz… Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.” Hükmünü taşımaktadır.” Anayasa’nın bu maddesine göre Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda, eğitim evresinde, bir başka kurum veya kuruluşun eğitim vermesi olanağı yoktur. Aksi uygulama Anayasa’nın, eğitim ve öğrenim hakkının ihlali anlamına gelir.
Değerli kurumlarımızdan biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, kendi elemanları olan ve doğrudan veya dolaylı bağlantılı olduğu kişi, kurum ve kuruluşlar eliyle okullarda dini bilgi ve eğitimler vermesi Anayasa’ya aykırıdır.
Aslında, bir başka bakış açısı ile temel ve toplumsal eğitimin verileceği yerler Cami’lerdir.
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 17 Maddesi “Milli eğitimin amaçları yalnız resmi ve özel eğitim kurumlarında değil, aynı zamanda evde, çevrede, işyerlerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekleştirilmeye çalışılır.” Hükmünü taşımaktadır.
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun bu maddesine göre; eğitimin her yer ve konumda yapılabileceği göz önüne alınarak, camilerde namaz öncesi veya sonrasında temel eğitim verecek öğretmenlerin görevlendirilmesi yararlı olacaktır. Bu yolda yasal başvurularımız da vardır.
Avukat Ahmet Erdem AKYÜZ
Yazıları posta kutunda oku