AVRUPA’NIN MAZİSİNDE AKLA ZİYAN YAŞANMIŞLIKLAR
Avrupa’nın mazisinde akla ziyan yaşanmışlıklardan özet:
· 1884 yılında Westminster Kilisesinde bir konuşma yapan İngiliz Piskoposu Dour şunları söylüyordu:
– Bundan 100 sene evveline gelinceye kadar kadın, erkeğin sofrasma oturmak hakkına sahip olmadığı gibi kendisine sorulmadan söze başlaması da caiz değildi.
– Kocası da başının ucuna kocaman bir sopa asardı k i karısı ne zaman bir emrini tutmazsa onu kullanırdı.
– Kadının sözü kızlarına geçmezdi.
– Erkek çocuklar ise analarına ev içinde bir hizmetçi kadından fazla bir paye vermezlerdi.»
· Kronik isimli eserinde Baron Zimmern,
– Rahibe manastırlarının çok zaman bir genelevden farksız olduklarını yazar. XVI . Y.Y. da da vaziyet bu merkezde idi. Bu gizli fuhuş zaman zaman açıkça da görülüyordu.
-Nitekim Strazburg’da gecenin birinde bir kadın manastırına yıldırım düşüp de yangın çıkınca, halk kapıları kırıp zorla içeri girmiş, çeşitli rezaletlerle karşılaşmışlardı. Birçok rahibelerin genç erkeklerle koyun koyuna oldukları görülmüştü.
– O devirde manastırların hususi pencerelerine gayr-i meşru çocuklar bırakılır, bu çocuklar rahibeler tarafından büyütülürdü.
-Yangın hadisesinde rahibelerin azgınlıklarına alet edilen gençlerin, bu büyütülmüş piçler oldukları anlaşıldı.
– Bu çocuklar, erkeklik çağına gelince, ihtiyar, gudubet ve leş kokulu rahibelerin kapatmaları olmuşlardı.
– Bu gibi manastırlarda ayrıca havuzlar bulunuyor, bu havuzların suları asla boşaltılmıyordu. Çünkü rahibeler bu doğurdukları zina mahsullerini sulara gömerek boğuyorlardı ..
· 1240 tarihlerinde ölen Jakdö Vitri, Paris hayatını tasvir ederken şunları yazar:
– Fuhuş günah sayılmamaktadır.
– Orta malı fahişeler sokak ve geçit başlarında bekleyerek gelip geçen rahipleri çekip evlerine alırlardı. Rahip ayıp diyecek olursa, arkasından küfreder, oğlancı diye bağırırlardı.
– Bu iğrenç illet, şifasız cüzzam veya öldürücü bir başka hastalık gibi şehri öylesine istila etmişti ki , erkekler homoseksüel olmadıklarını göstermek maksadıyla bir veya birçok metres tutmayı akıl kârı sayarlardı.
– Dahası var: Bazan aynı evin üst katında okul, alt katında genelev bulunur. Yukarıda ders okunurken, aşağıda fahişeler icray-ı san’at ederlerdi..
– 1526’da Nrünberg’de lağvedilen bir kadın manastırındaki rahibelerin birçoğu genelevlere dağıldılar.
– Halbuki bu manastır, kadınlar arasındaki ahlaksızlığı azaltmak, düşmüş kızları kurtarmak için kurulmuştu.»
* 1527 tarihlerinde Ulm’de hatta evli kadınlar bile arasıra geneleve devam ederlerdi.
* İngiltere’de ise M.S. V. asırda XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirlerdi.
– İlk günahın işlenmesine sebep olan ve böylece insanlığın felaketine hazırlayan bir kadın olduğuna inanan karamsar Hristiyanlar, kadına daima bir şeytan nazarında bakmışlardır.
– İşte böylesine tehlikeli ve zararlı görülen kadın, İngiltere’de murdar bir mahluk sayıldığı için İncil’e el süremezdi.
– Bu vaziyet ancak kral VIII.Hanry’in devrinde (1509 – 1547) parlementodan çıkan bir kararla sona erebildi. Bu karara göre kadınlar İncil okuyabileceklerdi.
( Münih’li Maks Kemmerç’in «Tarihte Garip Olaylar» kitabından )
Bir yanıt yazın