Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Edilmez

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - image 5
Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - image 5

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.”

Sayın Başarır’ın tespiti önemlidir. Başarır, THK Üniversitesi’ndeki skandalı açıklıyor. Bunun üzerine söylenecek söz yok. Fakat Türk üniversitelerinde buna benzer skandallar  yok değil. Kendisi öğretim üyesi olmadığı için sadece  THK Üniversitesi’ndeki skandalı açıklamış. Fakat  üniversitelerde  bundan çok daha önemli skandallar  olmasına rağmen bunlar basına yansımıyor. Bunlardan birini  şimdi açıklayacağım ki  YÖK tarihine geçsin.

Ankara’da  önemli bir tıp  profesörünün adını taşıyan bir vakıf üniversitenin  öğretim üyeliği kadrolarına yükseltilme ve atanmak için gerekli ilkeler, 28 Haziran 2008 tarih ve 5772 sayılı Kanun ve Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliğinde belirtilmiştir. Adaylar; profesör kadrosuna başvurabilmek için  toplam 300 puan almış olmalı, bu puanın 100 puanı, doçentlik unvanını aldığı tarihten sonra olmalı,yayınlarından birini “Başlıca Araştırma Eseri” olarak göstermeli ve SCI, SCI (expanded, SSCI( Social Science Citation) indekslerinin kapsamındaki indekslerde yayınlanan tam metinli en az 1 atıflı orijinal makale veya 2 orijinal yayın olmalıdır.

YÖK mevzuatında  profesör atanma süreci  bellidir:   “Profesörlük kadrosuna başvuran adayların durumlarını ve bilimsel niteliklerini tespit etmek için üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunca EN AZ ÜÇÜ BAŞKA ÜNİVERSİTELERDEN… olmak üzere İLAN EDİLEN KADRONUN BİLİM ALANIYLA İLGİLİ BEŞ PROFESÖR SEÇİLİR. Bu profesörler her aday için ayrı ayrı olmak üzere birer rapor yazarlar ve kadroya atanacak birden fazla aday varsa tercihlerini bildirirler.

Burada iki temel şart vardır: “en az üçü başka ÜNİVERSİTELERDEN,” ve  “ilan edilen kadronun BİLİM alanıyla ilgili beş profesör.”

 Söz konusu iki şart  örnek atamada yerine  getirilmemiştir. Bilim jürisi öğretim üyeleri,  adayın geçmişte görev yaptığı ve çok yakın çalışma arkadaşları olan Ankara’daki bir  “devlet üniversitesi”nden “özellikle” seçilmiştir. Ayrıca,seçilen bilim jürisi üyeleri “ilan edilen kadronun BİLİM alanıyla ilgilideğildir. İlgili bilim alanı Uluslararsı Ticaret ve Finansman” olmasına rağmen bilim jürisi üyelerinin hiçbiri açılan kadronun bilim alanından olmayıp, daha da önemlisi üniversite içinden belirlenen üye ise  “iktisatçı” değil “MALİ HUKUKÇU”dur.

İlgili vakıf üniversitesinde  öngörülen profesöre  atamasının  hukuk dışı  olacağına ilişkin bir  not, aynı üniversitede çalışan bir Doç. Dr.  tarafından  “14.04.2018” tarihinde 9 dipnot verilerek açıklanmıştır. Notun açıklanmasından yaklaşık bir yıl sonra notu yazan doçentin işine  kendisinden EK BİR AÇIKLAMA (73712050-138/46) alındıktan sonra 26.03.2019 tarihinde   son verilmiştir.

Fakat neden işine son verildiği  açıklanmamıştır ama sebep 14 Nisan 2018 tarihinde bana mail olarak gönderilen nottur.  Notta yer alan 9 dipnot YÖK tarihine geçecek kadar önemli olduğu için aşağıya alınmıştır. Dipnotlar açıldığında söz konusu olan üniversitede nasıl bir “SİYASİ YAPILANMA olduğu hemen ortaya çıkar.

[1]

[1]

[1]

[1]

[1] www.kurdistan-post.eu/tr/kurdistan?page=15&do=lastcomments&userid=2

[1] Mukavemet dergisi, Temmuz 2017

[1] https://www.onekim.org/tr/tag/kriz-masasi/

[1] yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=36877

İlgili vakıf   üniversitenin profesör atamasında kullandığı YÖK tarihine örnek olarak geçecek 9 “atama kriteri”  aşağıdadır. Bilim dışı bu kriterler YÖK  tarafından   onaylanmamıştır.  YÖK’ün atanma şartları belli iken Türkiye’de ve dünyada hiçbir üniversitede olmayan  söz konu gülünç”  bilim dışı 9 kriterin Türkçesi ve İngilizcesi  aşağıdadır.

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - Screenshot 18

Bu kriterler ile söz konusu vakıf üniversitesi dışında   hiçbir Türk üniversitesinde profesör ataması yapılmamıştır. Bir  YÖK Yürütme Kurulu üyesi söz konusu kriterlerin “ÖLÇÜLEMEZ” olduğunu açıklayarak önemli bir tespitte bulunmuştur. Bu tespite rağmen YÖK  bu kriterlerin geçerliliği konusunda bir açıklama yapmamıştır.

Bu konuda URAP, (Universty Ranking by Academic Performance) 2022-2023 dünya sıralamasında makale ve atıf puanları hesaplanırken etki değeri yüksek olan dergilerdeki makaleleri (üst %75’lik dilim (Q1, Q2, 2 Q3) sıralamaya dahil etmiştir.Etki değeri en düşük olan son %25’lik dilime (Q4) giren dergilerdeki makaleler ile etki değeri sıfır veya henüz belirlenmemiş olan dergilerdeki makaleler sıralamada değerlendirme dışında bırakılmıştır.

URAP sıralamasının temeli; bilimsel üretkenlik ve akademik ürünlerin kalitesidir.

URAP Araştırma Laboratuvarı 2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulmuştur. Amacı, yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metotlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktır.

Hedef, elde edilen veriler ile üniversitelerin kendi akademik performanslarını diğer üniversitelerle karşılaştırabilmesine ve belirlenen göstergelere göre gelişmeye açık yanlarını fark etmelerine yardımcı olmaktır. Üniversiteler arasında en fazla bilimsel makale yayımlamış olan 3000 üniversite belirlenmiş ve URAP göstergelerine göre puanlanıp sıralanmıştır.

URAP sıralamasının temeli; bilimsel üretkenlik ve akademik ürünlerin kalitesidir. Bu konuda URAP Başkanı sayın  Prof. Dr. Ural Akbulut’un   profesör atanması ile ilgili 9 kriter hakkında benimle paylaştığı görüşü  önemlidir:

Sayın …,  maalesef bazı üniversitelerimizde atamalar sırasında bu tür sorunlar olduğunu duyuyoruz. Umarım zamanla atama ve yükseltmeler sadece akademik performansa dayalı hale gelir, Saygılarımla. Ural Akbulut. 25 Aralık 2022”

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - Screenshot 19

Bu hukuk dışı süreçte çok önemli bir hukuk ihlali daha vardır. Bilim jürisi üyeleri, YÖK mevzuatı yok sayılarak atanan  öğretim üyelerinin yakın arkadaşlarıdır. Çünkü geçmişte X Üniversitesi İİBF’de birlikte görev yapmışlardır.  Daha  ilginç olanı, bilim jüri üyelerinden biri geçmişte YÖK mevzuatı yok sayılarak atanan öğretim üyesi ile  bir “Yüksek Lisans” tezinde birlikte Y üniversitesinde görev yapmışlardır. Bu üyenin  jüri üyesi olması, TCK kapsamında görevi kötüye kullanma” suçudur ama   üniversitesi bu konuda derin bir sessizliğe  bürünmüştür.

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - Screenshot 20

4 yıldır devam eden sürecin bir başka yönü de daha vardır.  Almanya’ya iltica etmiş ve pasaportuna Hannover Başkonsolosluğu  tarafından el konulmuş olan ve hakkımda dava açan bir asistan hakkında tez yaptığı üniversitedeki soruşturmacı öğretim üyesinin göndermiş olduğu mail   aşağıdadır. Bu durum, sözün bittiği yerdir:

Bu şahıs örgütün propaganda yüzü. Kendisinin 100 kişilik gruba eşdeğer gücü var. Bütün yazıları şifreli mesajlar içeriyor. Kesinlikle emniyet ve istihbaratın üzerinde durması gerektiği bir şahız, çok tehlikeli”

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - image 7
Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.” - image 6

Sayın Ali Mahir Başarır’ın dediği gibi üniversitelerde eğer “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Edilirse” ne olacağı, yukarıdaki örnek dikkate alınırsa bellidir. Atanmayan adayın akademik başarı ile  YÖK mevzuatı yok sayılarak atanan adayın  akademik başarısı şöyledir: Atanmayan aday: Akademik Yaklaşık 2.870 sonuç bulundu.” (0,07 sn)” Atanan aday: “Akademik Yaklaşık 536 sonuç bulundu (0,05 sn)” Fark: 2.334. Bu nedenle diploma ve diplomanın arkasında yer alan notlar, öğretim üyesinin namusudur, onun için Bayram Şekeri gibi dağıtılmamalı, bu konuda çok dikkat edilmelidir. Eğer aksi  örneğimizdeki gibi olursa, Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki şimdiki yerini bile koruması mümkün değildir.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir