ÇANAKKALE İSTANBUL’un ANAHTARIDIR

Babaannemden dinleyerek büyüdüm bunları.Daha doğuştan damarlarımda Türk kanını hissettirdi büyüklerim.

Bu ülkenin ne zorluklarla,ne savaşlarla kurtulduğu anlatıldı hep masal yerine minicik kulaklarımıza.

Ülkemin bölük pörçük satıldığını duydukça,bu uğurda toprağın altındaki 15 lilerin çığlıklarını duyar gibi oluyorum.”Hakkımızı size helal etmiyoruz,boşuna mı öldük”İçim kan ağlıyor.

Ninesi bir başka düşkündü Hasan emmisine. 

Ummahan nedenini sorduğunda,mahzun bakışları uzaklara dalıp gitti.Nasıl anlatacağını düşünüyordu besbelli. 

Yaramaz torunu bir türlü vazgeçmiyordu,belliki sorusunun cevabını almadan gitmeye niyeti yoktu. 

-Tavan arasında eski bir sandık var ya,sağ köşesinde tahta kutu var.Onu al da gel. 

Ummahan koşarak kutuyu alıp getirdi. 

Sultan çok önemli bir iş yaparcasına yavaşça kapağını açtı.İçinden sararmış bir mektup çıkardı. Uzun uzun baktı,kokladı .O küçücük kağıt parçasında kim bilir neler saklıydı. 

-Memleketimizin en güzel köşelerini, para karşılığı sattığımız şu günlerde,topraklarımızın her karışının nelere mal olduğunu oku da gör. 

Ummahan heyecanla açtı . 

-Sultan Bacı… Arkadaşıma verdiğim sözü yerine getiremedim.İçim elvermedi, karşına sapasağlam çıkmaya utanır oldum. 

Çanakkale yangın yeri gibiydi. Karşılıklı top ateşi yakıp kavuruyordu her iki tarafı da. Durum oldukça kötüydü. 

Çevremize kopmuş kol ve bacaklar yağıyordu havadan.Yanık et kokusu ve duman kaplamıştı ortalığı. Kaç arkadaşımız şehit olmuştu gözümüzün önünde. 

Korkuyorduk hepimiz de,ama kimse kimseye belli etmiyordu.Ölümden değil korkumuz.Bunu göze alarak gelmiştik cepheye.Onca şehit vermişken kaybetme korkusuydu bu. 

Bu dünyada cehennemi yaşıyorduk.Söylemek isteyipte söyleyemediğimiz o kadar çok şey vardı ki. Bir yandan top sesleri yeri göğü inletiyordu. 

Yaşadığımızı anımsamak istercesine konuşmaya çalışıyorduk 

-Neredensin Hasan? 

– Afyon’un Liğen Köyü’nden, ya sen Kocaseyit

-Ben de, Balıkesir’in Havran kazasından.

-Senin de sevdiğin var mı bekleyen?

-Hadi hadi şimdi bizi bekleyen memleketimiz var , düşman çizmesi çiğnemesin.

Tam o sırada büyük bir gürültü duyuldu tam yanıbaşımızda. Toz duman içinde kaldı ortalık. Göz Gözü görmüyordu. 

Arkasından sadece duman ve korkunç bir sessizlik oldu .Hasan yoktu ortalıkta.

Etrafıma bakındım.Siperde kanlar içinde yatıyordu.O farkında değildi daha ama sol kolu kopmuştu.Çaresiz ,ne yapacağımı bilemez bir halde 

-Hasannnnnn aç gözlerini aslanım,diyebildim. 

-Din.. le… ben ..bid.. dim ,u..nut…ma Sul…tanı ma söy…….le…. ..oğ……lum… o…..lur………sa ….a……….dı…..nı……… Ha…..san ……koy…………sun.Va.tan. sağ .ol..sunnnn 

Ağlayacak vaktim bile yoktu. 

İngiliz gemilerinden açılan top ateşinden mermi taşıma aleti parçalanmıştı. 

Her taraftan ateş yağıyordu,topumuz da çalışmıyacaktı,gülleyi nasıl koyacaktık. 

Sonra bir topa, bir zırhlıya baktım. Onca arkadaşımızı, kardeşimizi bu gemiden atılan toplar öldürmüştü. Oyalanılacak zaman değildi.Düşman hemen karşımızda..ha girdi ha girecekti, memlekete 

Sonra hırsla geriye döndüm , kaptığım gibi top güllesini sırtıma attım. O hışımla topun merdivenlerini nasıl çıktığımı bile hatırlamıyorum. Gülleyi Cebel topuna yerleştirdim ve arkadaşımın dehşetle açılan gözlerine aldırış etmeden, 

-Ateşle , diye bağırdım.. 

Ondan sonra bir gürültü..kulakları sağır eden ve koca ingiliz zırhlısı İrresistable nin yavaş yavaş batışı. 

Bir süre onun batışını seyrettim.Sonra yavaşça yerde yatan Hasan’a ve diğer arkadaşlarıma baktım. İçimde biriktirdiğim acıyı birden boşalttım. 

-Heyyy şehit dostlarım boşuna ölmedinizzzzz…… 

Arkadaşlarımı bırakıp ayrılamadım hemen.Onlara son bir saygı duruşu yaparken Çanakkale marşı dökülüverdi dilimden. 

Çanakkale içinde vurdular beni 

ölmeden mezara koydular beni..of..gençliğim eyvah 

Çanakkale içinde bir kırık testi 

Analar babalar ümidi kesti..of..gençliğim eyvah…

Çanakkale Zaferinde Atatürk şöyle söylemiş:” Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, 25 Nisan sabahı tümene bağlı 57. Alay’ı, bir top bataryası ve süvari birliğiyle bölgeye gönderdi .  Mustafa Kemal’in “Ben size taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum” sözüyle “Çanakkale geçilmez” destanını yazan 57. Alay ve diğer askerlerimiz vatanı için bile bile ölüme gitti.

Bunun üzerine  İngiliz Subay General Hamilton’ın “Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor.”dedi.

Anlayacağınız birilerinin hiç cepheye gitmeden taklit etmeye çalıştığı bir cümle değildir ölmeyi emretmek.

Çanakkale Savaşı, Türkiye’nin kaderini değiştiren, var olma savaşıdır. Metrekareye 6 bin merminin düştüğü 250 bin şehidin ve binlerce yaralının olduğu bir savaştır, Çanakkale’de ölen insanların kanlarıyla sulanmıştır gelincikler…Narin, nazlı, hüzünlü gelincikler…

Kan Çiçekleri der Gelibolulular gelinciğe. Bahar gelince her yanı kırmızılar basar… Gelibolulular”Açan her bir gelincik, kan çiçeğidir. Şehit askerlerimizin her biri gelincik olmuş, sert rüzgârlara direnir de gitmez toprağından.Topraklar kana bulanmış gül bitermi hiç, biten kan çiçekleri…”der ve evladını sever gibi çok sever gelincikleri içi burkularak…

Çanakkale Boğazi, tarih boyunca çeşitli ülkelerin işgalleri altında kalmış ve sonunda 1356 da Osmanlılardan günümüze kadar kesintisiz Türk Egemenliğinde kalmıştır ve öyle de kalacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe geçen ilk kahramanlığıdır. Türk halkına İlk bu savaşta güvenip Kurtuluş Savaşı’na Başlamaya Conkbayırı’nda karar vermiştir.

Bu yazıyı yazarken gözyaşlarıma hakim olamadım.Neden mi?Ülkemizin her bir avuç toprağını Türk kanıyla sulayarak sahip çıkan şehitlerimizi düşündüm.

Bir de bugünlerde ülke savunması bir kenara itilip,rant uğruna”Kanal İstanbul”ne pahasına olursa olsun yapılacak diye halkla inatlaşanları düşündüm.Acaba kimlere söz verilmişti ya da satılmıştı çevresi.

Ukrayna-Rusya savaşı patlak verince şimdilik rafa kaldırdılar.Kimbilir ne zaman ısıtıp önümüze koyacaklar.Ya şimdi kanal istanbul yapılmış olsaydı?Başımıza neler geleceğini düşünebiliyor musunuz?

Bir Montrö Sözleşmesi’ni düşününki başta İngiltere olmak üzere ABD’yi, Rusya’yı,NATO’yu ve ülkemize gözdikmiş diğer dünya ülkelerini dize getirme gücüne sahip…Dünyada hiçbir su yolu bu kadar güvenli bir anlaşma ile korunmamaktadır.

Adını anmaktan  korkanlara duyurulur…Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Anıtkabir Komutanlığı’ndan ülkesini korumaya devam ediyor.

Düşmanlarımız emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemişler ve asla vazgeçmeyecek, zayıf anımızı kollayacaklardır.

TÜRK millet olarak uyanık olmak ve ülkemize sahip çıkmak zorundayız.

Çanakkale İstanbul’un anahtarıdır.Çanakkale asla geçilmeyecektir…

Bugün CUMHURİYETimizi borçlu olduğumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve şehitlerimize ALLAH’tan rahmet diliyorum…

Babaannemden dinleyerek büyüdüm bunları.Daha doğuştan damarlarımda Türk kanını hissettirdi büyüklerim. - umran unlu

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Gazeteci, yazar, oyuncu, korist, matematikçi, aktivist...
Felsefesi; Hayatı, insanları, hayvanları... Özet olarak herşeyi sevme yeteneği... Mutfak ve bahçem terapi alanım... Hayat bu kadar güzel ve yaşanasıyken, insanların iki yüzlülüğünü ve hayatı kendilerine de, çevresindekilere de zehir etmelerini anlayamıyorum.

Elizabeth Ümran Ünlü

She was born on january 10 th, 1951 in Afyon’s village of Üclerkayasi. After she had finished primary school in the village she got on the road of finishing middle school and becoming a teacher in Kütahya with the words of her teacher, “You are going to open the doors of this village to the World, you must learn.”

She became a math teacher after finishing the Eskisehir Anatolia University. She also taught classes in Yalova and Istanbul. Then, she began working in Turkish Art Music. Later on, she became a project teacher and a vice-principal in a private school in Suadiye, Istanbul. After the age of 45, she decided to learn theater work that she could not give up on. She got acting training for two years at the Kadıköy Halk Eğitim Deneme Sahnesi. She was in plays like Savaş Oyunu (War Game) and Kına Gecesi (Henna Night). She also had roles in the theaters of AKM - Haldun Taner - Kadıköy - Mecidiyeköy - Sarıyer.

She educated her children in the best schools and taught them to be children that she will be proud of. (Pilot, engineer, researcher) After being a principal in classes in Şişli, in 1999 she came to America where she had sent her son for school. She continued her Turkish Art Music and theater work in has been participating a chorus, and they are going to have a concert on November 2, 2019 at Carnegie Hall. They give concert every year. She went to University in America for language courses. For a remainder of the time, she wrote plenty of children’s stories in many websites and magazines. She is writing the book “Bir Yerlerden Başlamalıyım” and writing the play “Ah Amerika.” While spending a pleasurable life with her children and grandchildren, she is planning to begin her theater life in America with the play musical “Keşanlı Ali Destanı”, "Çalıkuşu", "Nasrettin Hoca", "7 kocalı hürmüz", "Keloğlan",

She also continues to live peacefully with herself and everyone and continues to give this love to humankind because of her daughter’s words, “The endless love and care in my mother’s heart would be enough for the Earth.”

Hayat bu kadar güzel ve yaşanasıyken, insanların iki yüzlülüğünü ve hayatı kendilerine de ,çevresindekilere de zehir etmelerini anlayamıyorum.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  2. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  3. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  4. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  5. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Türkiye’ye turist yağacak…

    Türkiye’ye turist yağacak…

    Alınan onca önleme rağmen Rus turistlerin Türkiye tercihi önlenemiyor. Geçenlerde yazmıştık. Rusya, iç turizme yönelik önlemler almaya başlamıştı. Ancak, görülüyor ki Rus turistler Türkiye’den hali […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    Erkam Tufam yurtdışında yaşayan bir gazeteci. Niye yurtdışında, nasıl çıkmış gibi sorular beni ilgilendirmiyor. Bir yazımda vurgulamıştım; ‘ben söze bakarım’! O kişinin söylediklerinin ne kadarı benim […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]


  • Fal?-Nazar?-Büyü?

    Fal?-Nazar?-Büyü?

    KUR’AN!Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile ilgili uyaran ayetten sonra kendimize şu […]



Posted

in

by