ABD MASADA HİÇ KAYBETMİYOR

Son 40 yıl içinde, ABD Türkiye’yi elinin altında tutmak için, özellikle Türkiye’de yaptırdığı 12 Eylül 1980’deki darbeden sonra ki süreçte, ABD li toplum mühendisleri ve Türkiye’deki işbirlikçileri vasıtasıylan birlikte yaptıkları hesaplı operasyonlarla, Türkiye’yi adım adım bir Başkanlık ( ‘Cumhurbaşkanlığı’) sistemi içine ve başka alternatiflere yer verdirtmeyecek ve halkı iki alternatif arasına sıkıştıracak bir şekilde bilerek sokmuştur. - sefa yurukel

ABD’NİN MEMURLARI: BOP 1 ( RTE, CUMHUR İTTİFAKI) ve BOP 2 (KK, MİLLET İTTİFAKI), ABD MASADA HİÇ KAYBETMİYOR

Son 40 yıl içinde, ABD Türkiye’yi elinin altında tutmak için, özellikle Türkiye’de yaptırdığı 12 Eylül 1980’deki darbeden sonra ki süreçte, ABD li toplum mühendisleri ve Türkiye’deki işbirlikçileri vasıtasıylan birlikte yaptıkları hesaplı operasyonlarla, Türkiye’yi adım adım bir Başkanlık ( ‘Cumhurbaşkanlığı’) sistemi içine ve başka alternatiflere yer verdirtmeyecek ve halkı iki alternatif arasına sıkıştıracak bir şekilde bilerek sokmuştur.

Bu yüzden de şimdi ki Türkiye’de ki rejimin ise esas olarak, ABD çıkarları doğrultusunda, Türkiye’de son yıllarda kurulan ve şu anda da günümüzde rejim olarak sonuç olan, bu Cumhurbaşkanlığı sistemine baktığınızda (rejim), sırf ABD çıkarını tartıştırttırmamak için, örneğin parti içinde ve dışında demokrasinin olmadığı ve şu anda sadece ittifaklara dayalı hale getirilmiş ABD’nin kutsadığı partilerin yer aldığı, anti demokratik bir rejim oluşturulmuştur. Bu arada ABD’nin mühendislik eseri olan bu rejimde;partilerin kimliksizleştirildiği, meclisin hiç bir hükmünün olmadığı ve buna dayalı olarak ta iki alternatifli bir rejim olduğunu zaten açıkça görürsünüz.

Çünkü Türkiye’de ki işi şansa bırakmayan ABD, Türkiye’yi böyle yönetmek istemiştir.
Türkiye’de iki alternatifli bir rejim olması onun işine gelmiştir.
ABD planına göre alternatiflerden biri zaman içinde dış ve iç etkilerden dolayı , ABD’ye göre, mesela yoldan şöyle yada böyle şartlar gereği birazda olsa çıkarsa şayet, o zaman ABD kendine bağımlı olan ikinci alternatifi hemen devreye sokmanın kendisi için daha kolay olduğunu düşünmektedir. Bunu nereden anlıyoruz derseniz? O zaman ABD ‘nin önemli strateji kuruluşlarının, örneğin Türkiye için hazırlanan Rand Corperation, Kongre vs raporlarına bakın, baktığınızda da bunları kolayca görürsünüz. Ve Türkiye konusundaki son Biden konuşmalarınıda bu mahalde değerlendirdiginizde de herşey ayan beyan olarak görülecek kadar ortadadır.

ABD özellikle son 40 yıldır oyununu öyle güzel oynamıştırki,
bir ABD mühendisliği eseri olarak Türkiye’de kurulan bu yeni rejimde, halk Türkiye’de iki taraftan birine oy vermek zorunda bıraktırılmıştır.

Halka da bu durum, işte demokrasi böyle diye bağımlı medya yoluyla iyiden iyiye yutturulmuştur.

Olan ise gerçekte ve sonuçta ABD ye bağımlı diktatör yaratmaktır ve oligarşik bir durumdur.

Bu durum öyle mide bulandırıcı ve sahtedirki, halk bu demokrasi, ulus-devlet karşıtı rejimde iki alternatif arasına sıkıştırılmış ve iktidarı bağımlı hale getiren aslen ABD ama sözde milli projeler yoluyla, halka demokrasi budur denilerek yapılan medyadaki manüpülasyon yoluyla, medyada denileni, aslen veya kerhen değişim veya istikrar adı altında onaylattırmaya itmiştir.

Bunu hep ABD ve işbirlikçileri dünyanın heryerinde olduğu gibi Türkiye’de de böyle yapmıştır.
Tüm bunları ise ABD gizli değil ap açık yapmıştır. Bunu nereden biliyoruz derseniz ?

O zaman konuyu biraz araştırırsanız ve ilgi alanınızı bu konuda biraz genişletirseniz, ABD’nin bunu istemesini ve Türkiye’ye sistem dayatmasını ve manevralarını çeşitli kamuya açık ABD raporlarından da görebilirsiniz.

Peki ABD bu dayatmayı, yani iki alternatifli diktatör yaratma rejimini Türkiye’de ki işbirlikçilerle birlikte niye yaptı biliyormusunuz?

ABD bunu, Türkiye’de önemli bir damar olan Kemalist ve ulusalcı ( milliyetçi) ve yurtsever kesimleri iktidar dışında bırakmak için ve içerdeki işbirlikçileri amansızca çeşitli Soros ve CİA operasyonlarıyla yönetmek için yaptı. İşini garantiye almak için yaptı. Bunun içinde önce Ordu’ya ve aydınlara kumpas yapıldı ve Silivri’ler bunun için kuruldu. Bu durum hala Türkiye’de rejim değiştirilmesinin sağlanması ve ikili alternatif yaratılmasının hayata geçirilmesi ile devam etmektedir.

Yani ABD’nin Türkiye projeleri hala devam etmektedir.

  1. BOP lideri RTE zaten bunun ürünüdür.

Ama 2. BOP’un lideri KK ‘de bunun ürünüdür.

Bunların Partilerinin başına geçirilmesinin serüveni farklı gözüksede esasta RTE ve KK aynı amaç için aynı güce hizmet etmektir.

Bu iki liderin, ABD ile görüşmelerini incelediğinizde bunları açıkçada görürsünüz zaten.

Kısaca demem o ki bu iki lider kamuoyundaki algılarda bir birinden farklı gözükselerde,
İkisinin beslendiği yer ve patronları ABD’dir.
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı rejimi adı altında ABD tarafından geliştirilen bugünkü Cumhur ve Millet ittifakı formülleri, TC kuruluş ilkelerine, demokrasiye ve millet iradesine bir dayatmadır ve darbedir. Türkiye’ye hiç uymamaktadır.

Bildiğiniz gibi ABD, dünyada ve ABD dışında, her türlü yöntemi kullanarak, kural tanımayan, tehdit eden, işgal eden ve darbe yapan bir ülkedir.

ABD bunları çeşitli yollarla yapmıştır ve halada yapmaktadır.

ABD metod olarak darbeyi, bir iktidar partisi, stk, sendika, ordu ve meclis içinde çeşitli metodlarla yani sert, orta ve yumuşak metodlar kullanarak yapmaktadır.

ABD, bilindiği gibi bugün, dünyanın her yerinde, güçlü, geliştirmiş ve çok olanaklı bir örgütlenmeye sahiptir.

Ve ABD bu örgütlenmeyle, son 75 yıldır dünyada kendine bağlı, her türlü sektördeki insanlar ve kuruluşlara her istediğini aralarında çok nüanslar olmamak kaydıyla kendi çıkarı için yaptırmaktadır.

Biz bunun yani bu örgütlenmenin adına popüler olarak Türkiye’de: Süper- NATO, Kontrgerilla, Gladyo diyoruz.

ABD için, yapılan tüm operasyonlarda, önemli olan bir kişi veya örgütün adının ve sözde ideolojisinin ne olduğu değildir. ABD için önemli olan büyük ve küçük strateji ve taktiklerde ve güç mücadelelerinde o kişi ve gücün kendi işine yarayıp yaramadığıdır.

ABD bilindiği gibi çok zengin, çok olanaklı, pragmatik ve hegemonyacı, emperyalist bir devlettir.

Ve dünyada da kendi gücünü korumak için herşeyi ama aklınıza gelecek ve gelmeyecek herşeyi kendi amaçları doğrultusunda, uluslararası hukukuda kullanarak yada onu dışlayarak yapmaktadır.

ABD için kim o gün kendisi için hayırlıysa onu iktidara getirmek için üzerine bineceği ve güdeceği atıda istediğinde değiştirmektedir.

Örneğin Türkiye’de olduğu gibi, ABD kendi hegemonyasını Türkiye’de sağlama almak için; BOP 1 ( Cumhur ittifakı ) BOP 2 ( Millet ittifakı) kurdurtmuştur.
Bu durum anlamak isteyene beyaz ve siyah renkler kadar açıktır.

Göründüğü kadarıyla, son millet ittifakı vs manevralarınıda hesap edersek, ABD sadece Çin karşısında dünyada gerileyen bir güçtür, ama Türkiye’de ve AB ülkelerinde ve Latin Amerika’da hala çok güçlü bir emperyal güçtür. Buralarda hala gücünü korumaktadır.

ABD hala dünyada kendi çıkarı için kurduğu çok erişimli ve güçlü bir bölgesel örgütlenmeye ve işbirlikçi güçlere ve operatif bir ağa sahiptir.

Kısaca, ABD’nin kendi emperyalist ömrünü uzatmak için dünyada yapmayacağı hiç bir şey yoktur.

Tabiki tüm bunları söylerken ABD açısından şunuda asla unutmamak gerekir.

ABD’yi yönetenler en çok hukuksal olarak ABD içinde güçsüzdür.

ABD yasaları kendi topraklarında ki kendi yasalarına göre yasal olmayan her türlü operasyona asla izin vermemektedir. Bedel ödettirmektedir.

Yani demem o ki ABD’ yi yönetenler Türkiye’de ABD’den daha güçlüdür.

Bugüne kadarki RTE, Cumhur ittifakı ( BOP 1) ve bugünkü KK, Millet İttifakı operasyonu ( BOP 2) bunun en büyük göstergesidir.

Yani Türkiye, şu anda hem Cumhur ittifakı ve hemde Millet ittifakı adı altında liderler ve partiler kanalıyla gizli ve yarı açık bir şekilde ABD işgali altındadır.

İki ittifakın masasıda ABD tarafından kurulmuş ve kurgulanmıştır.

Bu süreçte olan Türk’e ve TC’ne olmaktadır.

Bugün bu iki ittifaka karşı birlikte hareket etmeden söylenen sözler de ve yapılan ufak tefek işler de halkta umut yaratmamış ve halkı bu iki ittifaka mahkum etmiş durumdadır.

Kimse bunun sorumluluğu bende değil diyemez.

ABD’ye hizmetin çeşitli yolları vardır.

Örneğin, bir kere bugüne kadar bir anti emperyalist işlevi olan kitlesel bir örgütlenme yaratmayıp, hem Kemalist hem ulusalcıyım ( milliyetçi) deyip, üçünçü yolu ve alternatifi yaratmamak ta bir çeşit objektif olarak ABD ye hizmettir.

Kimse bu konuda bana kırılmasın ve
kusura bakmasın!

İhmal, alternatif yaratamamak ve iş değil söz pehlivanlığı yapmak ta bence ABD projelerine dolaylı olarak eklenmektir.

Çünkü bu tutumlar halkı bezdirmiş ve halkı ABD yapımı iki alternatiften birine yakınlaştırmıştır.

Son söz olarak ABD projesi iki alternatife karşı bir şey yapmak mümkün değil de demek doğru değildir.
ABD projelerini bertraf etmek herzaman mümkündür.
Bunu Atatürk yapmıştır. Onun çocuklarıda bunu yapabilecek referanslara sahiptir.
Umutsuzluk bu konuda yanlıştır.
Bunun için ABD projelerinde doğrudan veya dolaylı olarak yer almadan, Türkiye’yi anti emperyalist, bağımsızlıkçı Kemalist örgütleme ışığında ve ülkede yurtseverleri birlikte hareket edecek konuma getiren bir faliyet yürütülerek doğru alternatif olmak ve yaratmakla mümkündür. Ve yegane doğru olanıda budur.

Gerisi ise … kulağa hoş gelen ve çok umut dağıtan uyutma hikayeleri olacaktır…

Demedi demeyin.

Her zaman olduğu gibi:
Atatürk ile kalın
Cumhuriyetle kalın
Bilimle kalın
Akılla kalın
Hoşçakalın
Sefa Yürükel


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir