TEHDİT: İNSAN MI yoksa DEPREM Mİ ?

Yer kürenin kabuğu olan 70-100 km arasındaki Litosfer katmanı, dış çekirdeğin yüksek sıcaklığı, radyoaktivite ve birçok nedenden dolayı parçalanarak (10 büyük ve bir kaç küçük levha halinde), Mantonun  üst kısmını oluşturan yumuşak kıvamdaki Astenosfer katmanının üzerinde yüzmekte veya salınmaktadır. İşte bu salınan devasa levhaların birbirleri ile temasları sonucu meydana gelen, dünyaya göre çok küçük, bizim için olağanüstü büyük fiziksel eylemlerin sonuçlarına DEPREM diyoruz. - kahramanmaras depreminde ayakta kalan muhendisler odasi binasi

Yer kürenin kabuğu olan 70-100 km arasındaki Litosfer katmanı, dış çekirdeğin yüksek sıcaklığı, radyoaktivite ve birçok nedenden dolayı parçalanarak (10 büyük ve bir kaç küçük levha halinde), Mantonun  üst kısmını oluşturan yumuşak kıvamdaki Astenosfer katmanının üzerinde yüzmekte veya salınmaktadır. İşte bu salınan devasa levhaların birbirleri ile temasları sonucu meydana gelen, dünyaya göre çok küçük, bizim için olağanüstü büyük fiziksel eylemlerin sonuçlarına DEPREM diyoruz.

Depremlerin , doğanın şekillenmesine, verimliliğin, doğal güzelliğin artmasına büyük katkısı vardır. Depremler, yer kürenin kendini dengelemesi için emniyet supaplarıdır. Depremler, seller, kasırgalar bilim ve gelişen teknolojinin yardımı ile baş edilebilir veya en azından  felaket olmaktan çıkartılabilir  doğa olaylarıdır…

Ancak toplumları yönlendiren, yöneten, söz ve karar sahibi ve toplumun diğer katmanlarındaki İNSANLARIN BİR KISMI akıl almaz kötülükleri, doymak bilmez bencillikleri, hasta ruhları ile bütün evrene TEHDİT oluşturmaktadır…

Günümüzde, bu tip insanlar çoğunlukçu demokrasiyi örtü yaparak iktidarı ele geçiriyorlar. Ve bu örtü altında dikta mı isterler, mafya devleti mi isterler, teokratik yönetim mi isterler kararmış iç dünyalarına kalmış artık!..

Bir avuç azınlık milyarlarca insanı sömürüyor ve hemen bütün demokrasiler artık onların düzenini koruyan birer polis devleti olmuş durumda… Sözün özü: Bir doğa olayında afet varsa, bu doğanın değil,  bahsettiğim bu kısım ruhu kararmış insanların katliamıdır…

Bir ülkenin tarım alanları ve iskana açılan alanları bilinmez mi?. Tarım alanlarına yapılaşmaya devlet dur derse kim yapabilir?. Kaldı ki zorunlu olarak tarım alanı yada uygun olmayan her zemine ve her büyüklükte depreme güvenilir yapılar yapmak  yeni keşfedilmedi…

Yamaçlar dururken, ovalara, suyun akması gereken derelere, heyelan bölgelerine teknolojiye ve bilime uygun olmayan yapıları mantar gibi yap ondan sonra yeryüzünün doğal yada ritmik hareketlerine suçu yükle!.. Bahsettiğim bu bir kısım ruhu kararmışlar suçu yüklenmezler. Ancak size ne oluyor, yönetilen insanlar! Ruhu kararmış insanlardan önce yollara düşüp onların değnekçiliğini yapıyorsunuz… İyi yönetilen bir Ülkede kafanıza göre kanunlara aykırı bir çivi bile çakamazsınız. Çakmanıza izin verilse bile o çivinin tomografisini çeker ve kurallara uygunluğunu denetler, devlet.

Okumaya devam et  Felaketi yaşayan İzber Barın’ın Kaleminden Nepal Depremi
Yer kürenin kabuğu olan 70-100 km arasındaki Litosfer katmanı, dış çekirdeğin yüksek sıcaklığı, radyoaktivite ve birçok nedenden dolayı parçalanarak (10 büyük ve bir kaç küçük levha halinde), Mantonun  üst kısmını oluşturan yumuşak kıvamdaki Astenosfer katmanının üzerinde yüzmekte veya salınmaktadır. İşte bu salınan devasa levhaların birbirleri ile temasları sonucu meydana gelen, dünyaya göre çok küçük, bizim için olağanüstü büyük fiziksel eylemlerin sonuçlarına DEPREM diyoruz. - kahramanmaras depreminde ayakta kalan muhendisler odasi binasi

Deprem olduğunda nereye kaçıyorsunuz?… İnsanların yaptığı yapılardan uzağa!. Veya boş bir yeryüzü parçasında 8 büyüklüğünde bir depreme yakalansanız bile hayati riskiniz neredeyse yok değil mi? Öyleyse doğa olaylarının suçu yok, İnsan türünün suçu var…

Evcilleşmiş bir hayvanı aç bırakır, eziyet eder sevgi göstermezsen yada evcilleşmemiş vahşi bir hayvana bön bön yanaşırsan ve seni parçalarsa sen mi suçlu yoksa doğal güdüleri ile hareket eden hayvan mı suçlu olur?..

Çok çok uzatmak mümkün ama uzatmadan şunu ifade etmek istiyorum: Ruhu kararmış bir kısım insanın seni aldatması, seni yağlaması, köleleştirmesi, kazık atması, taciz etmesi, aptala koyması, senin geleceğini elinden alması onun suçu değil çünkü onun güdüleri öyle.

Kötü insan!… Ama suçlu olan sensin, yani toplumun yönetilen kesimi… Din- İman diyor yiyorsun, millet diyor yutuyorsun, sen anlaman ben bilirim diyor tapınıyorsun, cennete gitmek için seni badelemem! lazım diyor hee diyorsun.

Kafan başka, ağzından çıkan başka, baktığın taraf başka, kural kaide hiçbir şey tanımıyorsun, gazı vermişler geçmişte yaşıyorsun, bilime düşmansın, çürük yaptığın eve imar affı çıksın diye yalvarıyor ve üstüne para veriyorsun… Yani sen alavere dalavere ile Yaratıcının sana verdiği bu mucize ömrü mundar ediyorsun.. Bir kere da düşün istersen… Sevgi ve saygılarımla…
Oguz SOLAK / 2 mart 2023


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir