NAMAZ 5 BİN YILDIR BİLİNEN BİR İBADETTİR!

NAMAZ - 324740089 684206116582649 613407190080537970 n

NAMAZ

Önce namaz,

Öncelikle namaz

İlle namaz,

İlle de namaz,

Mutlaka namaz,

Muhakkak namaz

Gece namaz,

Gündüz namaz

Vaktinde namaz

Ölünceye kadar namaz

Dinin direğidir namaz

Mü’minin miracıdır namaz

Cennetin anahtarıdır namaz

Allah’ın emridir namaz

Namazsız Müslüman olmaz

Olmaz! Olmaz! Olmaz!!!

(Behzat Zeydan)

Bizim mahallede bulunan ve Diyanet’in yönetimindeki caminin panosunda asılı bu “Namaz” redifli muhteşem şiir(!)

Peki, Diyanet tarafından camilerin duvarlarına nakşedilecek derecede önemli görülen Namaz İbadeti nedir? Bu konuda 09.01.2023 tarihli ve “Namaz” başlıklı bir önceki yazımızda Namaz ibadeti konusunda ayrıntılı bilgiler vermiştik(1).

Kısaca hatırlatmak gerekirse:

“Farsça’da ‘tâzim için eğilmek, kulluk, ibadet’ anlamına gelen namâz, sözlükte ‘dua etmek, ibadet etmek, bağışlanma dilemek, yalvarmak’ mânalarındaki Arapça salât kelimesinin (çoğulu salavât) karşılığı olarak Türkçeye geçmiştir… Kur’ân-ı Kerîm’den, hemen bütün ilâhî dinlerde namaz ibadetinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır… Hadis ve tarih eserlerinden, İslâm öncesi Hicaz-Arap toplumunda Hz. İbrâhim’in tebliğ ettiği tevhid dininin etkilerinin ve bazı ibadet türlerinin şekil ve mahiyet değiştirerek de olsa devam ettiği, Ebû Zer el-Gıfârî ve Zeyd b. Amr b. Nüfeyl gibi bu dine tâbi olup Hanîf diye isimlendirilen kimselerin Kâbe’ye yönelerek namaz kıldıkları anlaşılmakta buna karşılık Câhiliye Arapları arasında muayyen bir namaz şeklinin bulunduğu bilinmemektedir. Kaynaklarda, İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren namaz ibadetinin mevcut olduğu ve beş vakit namaz farz kılınmadan önce sabah ve akşam olmak üzere günde iki vakit namaz kılındığı belirtilmektedir. Kur’an’daki bazı âyetlerin bu iki vakit namaza işaret ettiği görüşünde olanlar da vardır. İslâmiyet’te bugün bilinen şekliyle beş vakit namaz hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mi‘râc gecesinde farz kılınmıştır. Hadis mecmualarında yer alan bilgilerden namazların önce ikişer rek‘at olarak farz kılındığı, hicretten kısa bir süre sonra öğle, ikindi ve yatsı namazlarının farzlarının dörder rek‘ata çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Bir âyette namazın müminler için vakitleri belli bir farîza olduğu belirtilmiş, kılınacağı vakitlere de Kur’an’ın kendine özgü üslûbu içinde sarih biçimde veya işaret yoluyla değinilmiştir. Meselâ sabah (salâtü’l-fecr) ve yatsı (salâtü’l-işâ) namazları ismen zikredilirken diğer vakit namazlarına işaretlerde bulunulmuştur.”(2)

Diyanetin İslam Ansiklopedisinde yer alan yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere; ne İslam Dini, ne de bu dindeki ibadetler, mesela namaz ibadeti orijinal değildir. Vakit ve rekât sayıları bile rivayetlere dayanmaktadır. Dahası “Namaz” kelimesi, dinin kaynağı olan Kur’an’î bir kavram olmayıp, Farsça bir kavramdır.

“Farsça sözcük Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) aynı anlama gelen namaç veya namāz sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Avesta (Zend) dilinde nəmah- ‘temenna, ibadet’ sözcüğü ile eş kökenlidir. Nihai anlamı Sanskritçe námas-/namaskar “(3) ve “Orta Farsça veya Pehlevî dili, Sasani İmparatorluğu’nun edebî dili olmuş bir Batı İran dilidir.”(4) şeklinde verilen bilgilerin doğru olduğunu kabul ederek söyleyecek olursak:

Okumaya devam et  İslam Dünyası ikinci cahiliye çağına girmiş bulunmaktadır!

Sasaniler, M.S. 226-651 yıllarında hüküm sürmüş bir devlettir ve Sasanilerin genelde “Mecusi/Zerdüşt/Ateşperest” oldukları bilinmektedir. Namaz kelimesinin geçtiği Partça ise Sasanilerin öncülü olan ve M.Ö.247-M.S. 224 yılları arasında hüküm sürmüş bir İrani İmparatorluğun dilidir. Namaz kelimesinin geçtiği söylenen “Sankritçe” nin geçmişi ise M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanmaktadır.(5)

Buradan çıkarılacak sonuç şudur; Namaz ibadeti, kutsal kitabımız Kur’an’a göre; İslam’dan önceki bütün ilahi/semavi dinlerde olduğu gibi, M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan ve insanlar tarafından uydurulan birçok dünya dinlerince de bilinen ve tatbik edilen bir dini ritüeldir.

Kur’an’da İbrahim’in sürekli namaz kıldığından (İbrahim/40), Lokman’ın oğluna namaz kılmasını öğütlediğinden(Lokman/17), Musa’nın(Yunus/87) ve Şuayb’ın(Hud/87) namaz kıldığından söz edilmektedir. Ayrıca, Allah’ın diğer bazı emirlerinin yanında namaz emrini yerine getirmeleri halinde İsrailoğullarına yardım edeceğine söz verdiğinden(Maide/12) bahsedilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bulunan bilgileri ve diğer ilahi dinlerin peygamberlerinin de genelde İbrahim’den geldiği kabul edildiğine göre; M.Ö. 2000 yıllarında yaşamış İbrahim’den beri bütün İbrahimi dinlerde Namaz ibadetinin olduğu ortaya çıkmaktadır.  Tıpkı diğer birçok ibadetin de İbrahim’den beri bilindiği ve tatbik edildiği gibi.

Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Prof. Dr. Süleyman Ateş bu konuda der ki: “Yahudilik’te ve Hristiyanlık’ta namazın olmadığı sanısı da doğru değildir. Yahudilerde günde beş vakit namaz vardır. Tabii şeklinin biraz farklı olması önemli değil, önemli olan Allah’ı anmak üzere bir ibadetin yapılmasıdır. Hristiyanlık’ta da namaz vardı. Bochum’da tanıştığım dindar bir Hristiyan’a sordum, her gün üç vakit ibadet yaptıklarını söyledi. Ancak Hristiyanlık çeşitli mezheplerle hayli değişimlere uğradı. Pazar günkü toplu ayin onlarda önemlidir. Güney Anadolu ve Suriye’de bulunan Süryanilerde aynen bizde olduğu gibi beş vakit, hatta yedi vakit ibadet vardır.”(6).

Bir başka ilahiyatçı olan Prof. Dr. Şinasi Gündüz de bazı şekil farkları olmakla birlikte Yahudilikte de namaz ibadetinin bulunduğunu söylemektedir(7). Şinasi Gündüz, ayrıca, İslam Ansiklopedisi için yazdığı “Mecûsilik” maddesinde, “Her Mecûsî abdeste benzeyen bir temizlik işleminin ardından güneş doğarken, öğle vakti, öğleden sonra, güneş batarken ve gece olmak üzere beş vakitte çeşitli dualar (gâh) okur.”(8) diyerek, namaz ibadetine benzer bir ibadetin Mecusilikte de olduğu söylemektedir.

Şinasi Gündüz, aynı yerde “Mecûsilik” için, “Mecûsîlik, Zerdüşt’ün tebliğ ettiği, monoteist bir teoloji içeren inanç ve düşüncelerin, eski İran inanç ve gelenekleriyle mezcedilmesinden oluşan bir dindir.” demekle, sanki Mecûsilik’teki dini ritüellerin, bu arada namaz benzeri ibadetin, Zerdüştlük’te ve hatta ondan önceki İran dinlerinde de bulunma ihtimaline işaret etmektedir. Daha doğrusu onun ifadelerinden biz böyle bir anlam çıkarıyoruz. Bu durumda bugün Müslümanların icra ettikleri şekilde olmasa bile Namaz ibadetinin, Zerdüştilikteki uzantısıyla birlikte M.Ö. 3500 yıllarına, hatta daha önceki İran dinlerine dayandığı kabul edilebilir. Çünkü kaynaklar, Zerdüştlüğün M.Ö. 3500 yıllarında Zerdüşt tarafından kurulan dünyanın en eski tek tanrılı vahiy dini olduğunu ve Zerdüştlerin günde birkaç sefer dua ettiklerini söylüyor bize(9).

Okumaya devam et  Diyanet-Yaşar Nuri Öztürk Savaşı-I

Dahası Hz. Muhammed’in hayatında hiç putlara tapmadığı ve İbrahim’in tek Tanrılı dini olan Hanif dinine mensup olduğu, bütün İslam kaynaklarında yazmaktadır. Gerçi bunu en başta kutsal kitabımız Kur’an haber vermektedir bize (En’âm/161). Bu bilgilerle İslam Ansiklopedisi’nden yaptığımız yukarıdaki alıntıda da bahsedildiği üzere; Haniflerin, İslam gelmezden önce de namaz kıldıklarına ilişkin bilgileri yan yana koyunca, Hz. Muhammed’in, peygamber olmazdan önce de, bugün bilinen şekliyle namaz kıldığı ve peygamber olduktan sonra da bu ibadeti devam ettirdiği sonucuna varıyoruz. Ayrıca bahse konu alıntıdan anlaşıldığı üzere; gerek Hz. Peygamber döneminde, gerekse sonraki zamanlarda, namazlara bazı ilaveler yapıldığı anlaşılmaktadır.

CEMAATLE NAMAZ

Sosyal medya hesabımda, 5 vakit namaz kılan arkadaşlarıma “Cuma namazı kılarken mi daha çok manevi haz alıyorsunuz yoksa vakit namazlarını kılarken mi?” diye bir soru sormuştum. Sağ olsunlar bazı arkadaşlar cevap verme lütfunda bulundular, ancak kenarından köşesinden dolaşarak. Şu halde biz kitabın ortasından konuşalım:

İtiraf edeyim ki; Cuma günleri okunan siyasi iktidarların yönlendirmesiyle DİB Genel Merkezi’nce hazırlanarak camilere gönderilen suya sabuna dokunmayan hutbeleri beğenmesem de ben, hâlâ Cuma Namazı kılarken daha büyük haz duyduğumu söylemek isterim. Çünkü Cuma Namazı, Namaz İbadetinin amacına uygun bir ibadettir. Zira toplu ibadetlerin bir amacı da Müslümanların birbirlerinden haberdar olmasını, birbirlerinin problemlerini öğrenmesini, görüş alışverişinde bulunmalarını, ortak problemlere çözüm bulmalarını ve sosyalleşmelerini sağlayan bir ibadettir. Daha doğrusu toplu namazdan beklenen bunlar olmalıdır. Buna karşılık hiç kimsenin olmadığı ortamda tek başına kılınan namazın da gösterişten uzak olduğu için, kabule en yakın ibadetlerden olduğuna inanıyorum.

Bir rivayete göre; “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.” denilmektedir. Bu hadisin uydurma olup olmadığı ve neden başka rakam değil de 27 kat olduğu tartışmalarına girmek istemiyorum. Ancak sonraki asırlarda işin içine “cami de cemaatle kılınan namaz, evde tek başına kılınan namazdan 27 kat faziletlidir” denilmek suretiyle, işin içine cami kavramı da sokularak, Müslümanları sık sık camiye toplamak için didinip durmuştur siyasi iktidarların emrindeki sözde ulema!

Çünkü camiler, Müslümanları zapturapt altına almanın, onlara iktidarın buyruklarını ulaştırmanın en kestirme, en kolay ve en etkili yolu idi/yoludur. Zira camilerde yapılan duyurular din sosludur! Tabiri caizse Müslümanlara damardan girilir camilerde!

İktisatta bir kural vardır; bir malın veya hizmetin değeri, o mal veya hizmetin miktarı ile yakından alakalıdır. Malın veya hizmetin miktarı ne kadar çok olursa, değeri ve dolayısıyla fiyatı o kadar düşük olur. Vakit namazlarına kıyasla Cuma Namazı’ndan neden daha fazla manevi haz duyulduğu işte burada gizlidir. Çünkü Cuma namazı haftada bir kılınır, toplu kılınır, daha temiz ve bakımlı kılık kıyafetle ve daha temiz ortamlarda kılınır, vaazı, hutbesi vardır; üstelik de sadece 2 (iki) rekâttır.

Okumaya devam et  Bardakoğlu’nun vuvuzelası, ekranların müptelası, F.Altaylı’nın maskarası

Oysa vakit namazları öyle mi; hem daha çok rekâtı vardır, hem de günde en az 5 kere abdest alıp namaz kılmak zorundasınızdır. Hele bir de vakit namazlarını camide cemaatle kıldığınızı, caminin evinize oldukça uzak olduğunu ve iklim şartlarını düşünün. Birkaç saat arayla müezzin efendi sizi sürekli camiye çağırır! Eğer bu çağrıya uyacak olursanız, ömrünüz cami yolunda geçer.

Düşünsenize bir (5 Ocak 2023/Ankara’ya göre); 12.59 Öğle Namazı, 15.23 ikindi namazı, 17.44 Akşam namazı, 19.08 Yatsı Namazı. Ha bir de sabahın köründe kalkıp yollara düşeceğiniz Sabah Namazı var! Teravih, Tespih, Vitir namazları ile evlerde kılınan kuşluk ve ebabil namazlarını saymıyorum bile!

Saat aralıklarına bakılırsa; özellikle kış aylarında camide cemaatle namaz kılmak için, bütün işi gücü bırakıp, bir iki saat arayla ev ile cami arasında koşturmak zorundasınız! Bir iki saat arayla, camide imamın ya da vaizin ideolojik yaklaşımının etkisiyle anlattığı dinin, daha doğrusu din soslu ideolojik propagandanın etkisinde kalan bir Müslüman’ın özgür düşünmesi ve özgür karar alması mümkün müdür? İslamcı iktidarlar, işte bunun için ha bire cami yaptırmakta ve ha bire Diyanet kadrolarını şişirmektedirler Türkiye’de.

Demem o ki; sanırım namazların vakit ve rekât sayıları ile cami adabı ve camide kılınan Cuma namazı adabı konusunda Müslümanların bir takım yanlışları vardır ki; Cuma ve Teravih namazları konusunda Peygamber’den sonra bazı değişiklikler yapıldığı zaten bilinmektedir.

Özetle: Diyanet’in İslam Ansiklopedisi’nde bulunan “Namaz” maddesinde, Kur’an ayetlerinden hareketle İslam’dan önceki ilahi dinlerde de olduğu bildirilen namazların rekât sayılarının Kur’an’da belirtilmediği, başlangıçta iki vakit namaz kılındığı, yatsı ve sabah namazları konusunda açık hüküm bulunmasına karşın diğer vakit namazlarının işari olduğu, namazların rekat sayılarının sonraki zamanlarla belirlendiği belirtilmektedir. Süleyman Ateş, Şinasi Gündüz ve elbette başka birçok ilahiyatçı, şekil farklılığı olmakla birlikte namaz ibadetinin bugünkü Yahudilik ve Hıristiyanlıkta da olduğunu söylemektedirler.

Ayrıca İslam uleması, bazı durumlarda öğle ile ikindinin, akşam ile yatsının aynı vakitte kılınabileceğine (cem-i tehir-cem-i takdim) ilişkin fetva vermişlerdir. Bu iki bilgiyi üst üste koyduğumuzda, Merhum Profesör Yaşar Nuri Öztürk gibi(10), namazların 5 vakit değil, Sabah, öğle ve akşam olmak üzere; 3 vakit olduğunu söyleyenlerin görüşleri hiç de yabana atılır değildir…

_________

1-https://www.turkishnews.com/tr/content/2023/01/09/namaz/

2- M. Kâmil Yaşaroğlu, DİA İslam Ansiklopedisi, “Namaz” maddesi, c, 32, s, 350 ve devamı.

3-https://www.etimolojiturkce.com/kelime/namaz

4-https://tr.wikipedia.org/wiki/Orta_Fars%C3%A7a

5-https://www.hurriyet.com.tr/…/sanskritce-nedir-sanskrit…

6-Süleyman Ateş, “Namaz tüm ilahi dinlerde vardır” başlıklı yazısı, https://www.gazetevatan.com/yazarlar/suleyman-ates/namaz-tum-ilahi-dinlerde-vardir-81404

7-Şinasi Gündüz, “ Namaz ve Yahudilikteki Günlük İbadet, https://dergipark.org.tr/tr/pub/islamiilimler/issue/42471/511589

8- İslam Ansiklopedisi, “Mecûsilik” maddesi, c,28, s, 279 ve devamı.

9- https://tr.wikipedia.org/wiki/Zerd%C3%BC%C5%9Ft%C3%A7%C3%BCl%C3%BCk

10-http://www.diniyazilar.com/2011/06/yasar-nuri-ozturkun-yorumuyla-namaz/

NAMAZ - 324740089 684206116582649 613407190080537970 n


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir