Kutsal Rakı

Kutsal, TDK sözlüğünde

güçlü bir dinî saygı uyandıran, tapınılacak, yolunda can verilecek derecede sevilen, bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken

şeklinde tanımlanınca ister istemez “kutsalıma dokundurtmam” şiddeti gösterenlere ses çıkartamaz olduk. Başkalarının değerlerine en saygısız insanların da bu kişiler olduğunu deneyimliyorum.

Peki ama neyin, kim için kutsal olduğunu nereden bileceğiz? Adam her gün etini, sütünü kullandığımız ineğe tapıyor, birimiz de çıkıp yemeğini yerken özür diliyor mu?

Kutsal, TDK sözlüğünde - yakamoz raki almanya reklam kutsal

Kutsal her şeydir ve hiç bir şeydir.

Hiç bir şey insan yaşamından daha kutsal olamaz. Diğer yandan evrendeki her şey birileri için kutsal olabilir. Bir elma yerken dahi bir kutsal insanın kutsalına dokunuyor olabileceğimizi bilmeli, gereken saygıyı göstermeliyiz.

Adam gitsin kendi ülkesinde istediği kutsala tapsın dersek, hani bir arada yaşam? Sınırlarımıza duvarlar ördük, kuralları kendim koyar istediğim gibi yaşarım mı diyeceğiz? Benim yanımda iken herkes benim gibi yaşasın dersek onun da adı zorbalık olur.

Çare hoşgörüde. Hiç bir kutsalın insan yaşamından daha değerli olmadığını anlamalı, bilmeli ona göre şiddet göstermeden, hiddetlenmeden hoşgörü gösterebilmeliyiz.

Almanya’da sık sık hoşgörü göstermek üzerine kamu spotları olur. Özellikle de ülkeye yerleşen yabancıların sayısı arttıkça. Bizler Türkiye’de hoşgörü göstermiyoruz. En çok kelimenin Almanca ve İngilizcedeki karşılığı toleransı dilimize aynı haliyle alıp tolerans gösteriyoruz. Oysa kesinlikle aynı anlamda değiller.

Hoşgörüyü insanlarımıza öncelikle eğitim ile vermeliyiz ama veremedi isek, kanunlar bu işi sağlamalı. Kanunlar, kutsal insanı önceliğe almalı, salt çoğunluğun değil farklı olan tek bir bireyin değerlerini korumalı, şiddetten zarar görmesini engellemelidir. Tüm insanların aydınlanması gerçekleştiğinde kim bilir belki halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek diye bir suç kalkar, büyük Atatürk’ün fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerine kavuşuruz.

Bakın aşağıdaki reklam Hristiyan nüfusun kutsal şarabına ve son akşam yemeğine nasıl gönderme yapıyor. Sizce Türkiye’de biri bunun benzerini yapsa saat kaçta evinden alınırdı, günlerce, aylarca içeride tutulup yargılanacak kanun maddesi aranırdı?


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir