Üniversitelerimiz hakkında

2004 senesinden beri QS firması Dünya üniversite ve yüksek okullarını inceleyerek bir kalite sıralaması yapmaktadır. (QS Quacquarelli Symonds) - Bosphorus University bogaziciuniversitesi scaled

2004 senesinden beri QS firması Dünya üniversite ve yüksek okullarını inceleyerek bir kalite sıralaması yapmaktadır. (QS Quacquarelli Symonds)

Değerlendirmeler Avrupa, Asya, Afrika, Kuzey- ve Güneyamerikalı 20 bilirkişi tarafından yapılmakta ve üniversitelerin belli özellikleri aşağıdaki puan ağırlığı ile değerlendirilmektedir. 

ÖzellikAğırlık oranıAçıklama
Akademik yayınlar40 %Dünya çapında Akademik dergilerdeki yayınların araştırması
Öğrenci / profesör oranı20 %Öğretim gücü ölçüsü.
Yayınların başka bilimciler tarafından dikkate alınması20 %Akademik etkenlik ölçüsü.
Íşverenlerin, firmaların değerlendirmesi10 %Íşveren ve firmalarda yapılan sorgulama sonucu. 
Öğrencilerdeki yabancı oranı5 %Öğrencilerin çeşit zenginliği
Üniverite mesuplarındaki yabancı oranı5 %Öğretim üyelerinin çeşitliliği

Görüldüğü gibi dünya çapında okunan bilimsel dergilerdeki yayınlar %40 ile, eğer bu yayınlar başka bilimciler tarafından da değerlendirilirse ek olarak %20, toplam %60 ile, sıralamadaki en önemli faktörü oluşturmaktalar. 

Bilimsel yayınlar, bilimsel bir araştırmanın sonucudur ve bunun ciddi bir maliyeti vardır. 

Direkt olarak ekonomik bir amaç gütmeyen temel bilim (fizik, kimya, matematik, jeoloji, astronomi vs.) ve sosyal bilimlerdeki (dil, tarih, ekonomi, hukuk, arkeoloji vs.) araştırmaları üniversitelerin ilgili fakülte ve kürsüleri tarafından önerilir ve uygun bulunanları devlet tarafından finanse edilir. 

(Almanya’da araştırma/geliştirme yapılmayan yüksek öğretim birimlerine „Üniversite“ değil, „yüksek okul“ denir.)  

Üretim yapan şirketler de yeni ürünler elde etmek, mevcut ürünlerini geliştirmek, üretimi hızlandırmak ve ürünlerni çeşitlendirmek için gerekli araştırmaları , varsa kendi araştırma birimleri yanında, üniversitelerdeki ilgili fakültelerde yaptırırlar. Şirketler sadece kendi finansmanlarıyla yaptırdıkları araştırmaların yayımlanmasını, rekabet sebebiyle, yasaklayabilirler. Devlet tarafından verilen ek finansmanlar çoğunlukla sonuçların yayımlanmasını şart koşar.

Araştırma maliyetinin büyük bir bölümü „personel giderleridir.

Türkiye üniversitelerinin yayın eksikliğinin birinci nedeni, araştırma eksikliğidir. Türkiye’deki „araştırma eksikliğinin“ birçok nedeni vardır.

-2-

  1. Devletin bir araştırma ve bilgi üretme politikası, bunun için bütçesi ve organizayonu yoktur veya çok yetersizdir.
  1. Şirketlerde, Türk bilim adamlarının yeteneğine güven olmadığı gibi, bilgi üretiminin yüksek bir maliyeti olduğu bilgi ve anlayışı yoktur. Türk şirketleri sorunlarına çözümleri, dış ülkelerde ararlar ve Türk araştırmacılarına, sorunlarına çare bulsalar bile, para ödemezler.
  1. Türk Üniversitelerinde araştırma yapabilecek, iddialı personel yetersizdir. 

Üniversite diploması, o kişinin hangi mesleğin temel derslerini öğrendiğini gösterir. Mesleğin kendisi ise ancak, o mesleği icra ederek öğrenilir. Fransız atasözü der ki:„demirci olmak için, demir dövmek gerekir (C’est en forgeant que l’on devient forgeron). Meslek sahibi olmak için ders dinlemek, kitap -makale okumak yetmez, o mesleği bizzat pratikte uygulamak gerekir. Tıp fakülteleri hariç, Türk üniversitelerinin kariyer merdiveni, uzman yetiştirmek için yetersizdir: Öğrenim sonunda doktora, yardımcı doçentlik, doçentlik, yardımcı profesörlük-profesörlük. 

Íleri Avrupa ülkelerinde, Profesör olmak için mesleğinde en az beş sene piyasada veya piyasa için çalışmış olmak şartı aranır. Şeklen konulan yabancı dil ve yayın yapma şartları bu açığı kapatamaz. 

Teknik üretimi çok sınırlı, teknolojinin hemen tamamının ithal edildiği, devletin ve şitketlerin bilim üretimi için bütçe ayırmadığı bir ülkede, bu kapasitede akademik elemanların yetişmesi tabii ki çok zordur. 

Sonuçta üniversitelerin ve akademik elemanların meslekî kalitesi toplumun ekonomik ve kültürel gelişmişliğine ve tersine ülkenin gelişmesi de akademisyenlerinin sayı ve kalite olarak yeterliliğine bağlıdır.

Bilim ve tekniğin giderek hızla gelişmesi, yakın gelecekte ülkelerin var olma, „beka“ sorunu olacaktır.

Politikacılarımızın, son zamanda bu konuya dikkat çeken hocalarımızın yazı ve tavsiyelerine kulak vermeleri tavsiye ve dileğiyle.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir