İzmir yeni bir tarihe uyanıyordu

9. Eylül İzmir o gün yeni bir tarihe uyanıyordu

Ordu, Mustafa Kemal’den doğrudan aldığı emir ile adeta İzmir’e akmaktaydı. İkinci Süvari Tümen Komutanı Yarbay Zeki (Tümgeneral Zeki Soydemir), öncü olarak Birinci Süvari Alayı’nı görevlendirdi. Öncü olma görevi de İkinci Tümen, Dördüncü Alay Komutan Yardımcısı Yüzbaşı Şerafeddin Bey’e verildi. Yüzbaşı arkadaşları arasında daha çok “şeref” diye anılırdı. Bu emiri alan Yüzbaşı Şerafeddin Bey ve askerleri adeta uçarcasına, anlatılmaz bir hızla mesafeleri aşıyor, İzmir’e doğru düşmanı denize dökmek için koşuyordu. Kaçan düşman köyleri, kasabaları yakıyor, intikamını sivil halktan alıyordu. Adım başı rastladıkları yürekler acısı manzara, hızlarını büsbütün artırıyordu.

9 Eylül sabahı saat 09.00’da Bornova’ya giren genç Yüzbaşı, Halkapınar’a doğru yürüdü. Bir Rum’a ait Tuzakoğlu Un Fabrikası önünde baskın kuşkusunu taşıyan yüzbaşı, birliğin önüne tüfekleriyle koşan 8 er yerleştirdi. Kuşkuları doğru çıktı, bir anda müfreze fabrikadan ateş yağmuruna tutuldu. Burada 8 erin 3’ü şehit verildi. Olay yerinde yapılan tespitte şehit olan askerlerin başlarının İzmir’e dönük olduğu görüldü. Bu gelişmeye rağmen yürüyüşüne devam eden müfreze, yönünü Alsancak’a çevirdi, doludizgin, yalın kılıç 80 kişilik kuvvetle şehre akmaya başladı. Müfrezesinin başında kente saat 10.30’da giren Yüzbaşı Şerafeddin, Kordon’a kurşun ve şarapnel yağmuru altında 40 askerini kaybederek ulaştı.

Süvariler, dörtnala Kordonboyu’ndan Pasaport İskelesi’ne geldiklerinde, bir Rum’un attığı bomba, Yüzbaşı Şerafeddin’in atının önünde patladı. Omzuna ve koluna şarapnel parçaları isabet eden yüzbaşı, can yoldaşı olan atının parçalanan bedenini istemeyerek orada bıraktı ve müfrezesinin kendisine temin ettiği yeni bir at ile yoluna devam etti. Hükümet Konağı’nın önündeyse Türkleri bu konağa kesin sokmama kararı almış olan ve yüzbaşı ile müfrezesini makineli tüfek ateşiyle karşılayan bir Yunan mangasıyla karşılandı. Yüzbaşı Şerafeddin’i, burada göğsüne isabet eden mermiler de durduramadı. Atından atlayarak inen Şerafeddin Bey, yerel halkın ve askerlerinin desteğiyle etkisiz hale getirilen Yunan mangasının önünden sıyrılarak, bir İzmirli gencin uzattığı Türk Bayrağı’nı alıp, göğsüne soktu ve sendeleyerek Hükümet Konağı’na yöneldi. Ama burada bir sürprizle karşılaşan yüzbaşı, kapının kilitli olduğunu gördü. Emir subayı Süvari Teğmeni Ali Rıza Beye bakarak kapının derhal vakit kaybedilmeden açılması talimatını verdi. Süvari Teğmeni Ali Rıza Bey duruma müdahale ederek yan kapının zincirini kırıp yolu açtı. Balkona çıktığında göğsündeki kanın bulaştığı bayrağı gözyaşları içinde göndere çeken Yüzbaşı Şerafeddin, o dakikaları, ”yaraları kim düşünür, ölsem ne gam. İzmir’i kurtarmıştık ya. Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya” diye anlatır.
Hükümet Konağı’nın önünde toplanan halk, coşkun alkışlar arasında Türk subayı ve arkadaşlarını bağrına basarken, o gün akşam saatlerine kadar yabancı konsoloslarla görüşme görevi de bir yandan yaraları pansuman edilen Yüzbaşı Şerafeddin tarafından yerine getirildi. Bu arada Yüzbaşı Zeki komutasındaki süvari birliği Sarıkışla’ya, Üsteğmen Arif ve takım komutanı Celal Bey ile Yedeksubay Besim Efendi de Kadifekale’ye bayrağı çektiler. Bir kaç dakika içinde ise binanın üst katında görev tamamlandı. 1919’un 15 Mayıs’ından bu yana yerinde şerefle dalgalanmayı bekleyen Türk Bayrağı göndere çekilmişti. Böylece İzmir’in işgaliyle başlanılan nokta, 3 yıl 3 ay 24 gün sonra 9 Eylül 1922 günü konulmuş oldu. Bütün bu gelişmeler, dakika dakika cephe komutanlığına bildirildi.

Belkahve’den tarihi günü izleyen başkomutan Mustafa Kemal Paşanın, yanında Fevzi ve İsmet paşalar olduğu halde, 10 Eylül sabahı İzmir’e gelişi görkemli oldu, kent adeta ayağa kalktı. İzmir’e girişinden iki gün sonra Başkomutan, Şerafeddin Yüzbaşı’ya, ”İzmir” adını da ismiyle beraber kullanmasını önerdi. Genç subayda paşasını kırmadı ve soyadı kanununa kadar isim olarak adıyla beraber “İzmir’i “ kullandı, soyadı kanunun çıkmasından sonra İzmir” soyadını aldı. Tabii bu arada Mustafa Kemal Paşa tarafından İzmir’e ilk girecek subay ve asker her kimesneye nasip olacak bu şanın yanında bir de maddi anlamda ödül verileceği de kamuoyuna duyurmuştu. Bu sebeple ordu da MustafaKemal Paşanın “ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. ileri! “ nidası büyük etki uyandırdı. Çünkü; Sakarya Savaşı’nın ardından Ankara TBMM Hükümeti, Sovyet Rusya, Azerbaycan ve Afganistan tarafından tanındıktan sonra bağımsız Buhara Cumhuriyeti de TBMM Hükümeti ile siyasal ve diplomatik ilişkiler kurmak istemiştir. Bu amaçla elçi Recep ve maslahatgüzar Naziri beylerden oluşan bir Buhara heyeti Ankara’ya gönderilmiştir.
Buhara Cumhuriyeti’nden gelen bu heyet, 7 Ocak 1922’de Çankaya’daki bağevinde TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna çıkartılmıştır. Buhara halkı adına üç değerli kılıcı armağan olarak getiren mezkur heyet üyeleri, bu kılıçlardan birini Gazi’ye, diğerini İsmet Paşa’ya sundu. Üçüncü kılıcın sahibiyse henüz belli değildi. Heyet, bu kılıcın İzmir’e ilk girecek kahramana verilmek üzere saklanmasını Gazi’den rica etti. Bu sırada Beyrut eşrafından Yahudi bir esnaf olan Misbah Efendi de, aynı amaçla 500 altın lira ödül koydu. Yaşanan bu gelişmeler, Batı Cephesi Komutanlığı’nca askerlere duyuruldu. Bu andan itibaren kılıç milli mücadele ile özdeşleşti, birçok subay ve askerin düşlerini süsledi. Büyük kurtarıcı, bu gelişmenin ardından Buhara Hükümeti’nden emanet aldığı kılıcı da, 15 Eylül günü Yüzbaşı Şerafeddin’e verdi. Ayrıca, Beyrut eşrafından (Yahudi) Misbah Efendi’nin, ödül olarak koyduğu 500 altın lira da, Şerafeddin ve Zeki yüzbaşılar arasında paylaştırıldı. Emekliye ayrıldığında İstanbul’a yerleşen Şerafeddin İzmir, 1951’de vefat edince, eşi Siret Hanım, “üçüncü kılıcı” İzmir’de açılması planlanan İnkılap Müzesi’ne verilmek üzere İstanbul Valiliği’ne kendi eliyle götürüp teslim etti.

Kılıcı Siret hanımdan emanet alan dönemin yetkilileri kılıcı İnkılap Müzesine ulaştırmadı. Bugün kılıç bilinmez, ancak muhakkaki bilinçsiz ellerde oradan oraya sürükleniyor ve bir milletin tarihiyle fark edilmeden alay ediliyor. Bugün Konak Meydanı ya da İzmir´in herhangi bir yerini gezdiğinizde, insanlarla temas ettiğinizde Yüzbaşı Şerafeddin ile ilgili en ufak bir bilgi kırıntısının dahi olmadığını görürsünüz. Adeta koca kentin tarihsel bilinci yok edilmiş, ortadan kaldırılmıştır. Kurtuluş Ordusu’nun başında İzmir’e giren Yüzbaşı Şerafeddin’in adını bile bugün İzmir’de hatırlayan yok. Bu bir insanlık, hatta daha da ileri giderek iddia ediyorum; millet dramı olarak acı bir tablodur, kent kimliği ve toplum bilinci açısından vahim bir sonuçtur.

Üstüne üstlük adeta bilinçli yapılmış gibi bir milletin hafızası silinmek ister gibi o döneme ve ‘İzmir fatihi Yüzbaşı Şerafeddin Bey’e ait o özel kılıç da kayıp! Bu arada yüzbaşı savaşın ardından 1944 yılına kadar askerlik görevini ifa etmiş ve albaylık rütbesiyle emekliye ayrılmıştır. Milli Mücadelenin ardından evlenmiş ve biri ne yazık ki, 4 aylıkken vefat eden iki kızı olmuştur. Hayattaki en büyük gailesi de varolan bu tek kızının istikbalini temin edebilmektir. Kızı Gönül’ün (Gönül Manioğlu) İstanbul’da özel bir okulda eğitim almasını isteyen Şerafeddin Bey onun için de türlü fedakarlıklar yapmış, ancak gururundan, şerefinden asla ödün vermemiştir.

Bu İzmir fatihinin ölümü de ne yazıktır ki, garip guraba hastanesinde kalp yetmezliğinden olmuştur. Şerafeddin Bey kalp yetmezliğinden ölmesine rağmen bundan önce geçirdiği felcin de onun yaşamını bir o kadar zorlaştırdığını hatırlatmak isterim. İzmir halkı, İzmir fatihi´ne, ölümünden birkaç yıl önce borcunu ödemek amacıyla bir kampanya düzenlemiş, Şerafeddin Bey’e bir ev armağan etmek istemişler, ancak Şerafeddin Bey; “benim yaptığım, bir vatan ve askerlik vazifesinden ibarettir” diyerek bu öneri ve teklifi reddetmiştir. Albaylıktan emekli olan Şerafeddin Bey 1951 yılında vefat edince kabri, Beşiktaş’ta, Yahya Efendi dergâhı mezarlığına defnedilmiştir.

Şerafeddin Bey o haldeyken bile eşini yanına çağırarak Gazi Paşanın kendisine hediye ettiği ve gözü, adeta kızı gibi gördüğü türlü zorluklara rağmen elden çıkarmadığı kılıcının ailesinden çok milletinin hakkı olduğunu söyleyerek İzmir’de kurulacak müzeye verilmesini istemiştir. Halbuki; İzmir Hükümet Konağının önünde Şerafeddin İzmir’in bir heykeli yapılarak gelecek kuşaklara tanıtılamaz mıydı? Bize bu ülkede huzur içerisinde ve hiç kimseye bağlı olmadan yaşama şansını tanıyan ecdadımıza bunu da mı çok görüyoruz?
Kaynak:Beyaz Tarih

PINAR AYHAN / TURKİSH FORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

9. Eylül İzmir o gün yeni bir tarihe uyanıyordu - 9 eylul izmirin kurtulusu

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Bolayır'da doğdu, İlk öğrenimini Erzurum ve Elazığ'da tamamladıktan sonra ortaokul ve Liseyi İstanbul Bakırköy'de bitirdi. Heybeliada Deniz Harp Okulunda askerliğini tamamlayan Yener Günaydın ve Mobil Oil Türk'de çalıştı. İDİL-URAL TÜRKLERİ DERNEĞİ, KAZAK TÜRKLERİ VAKFI, Dünya Tatar Ligi, Bulgaristan Türkleri derneği, Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu, voicepress gibi kuruluşlarda çeşitli görevler üstlenen Yener Tataristan, Rusya federasyonu ve Türk dünyası ile yakın ilişkiler içindedir.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Babam Uğur Otluçimen de o anda ekmek alıyormuş fırıncıdan o da hakkın rahmetine kavuşmuş. Allah rahmet eylesin.

  2. Benimde annemin amcası Abdullah Soylu dedemiz bu olayda şehit olmuştur. Kendisi o tarihte bölgede fırıncılık yapmaktadır ekmek dağıtımı yaparken o…

  3. Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı?! Hadisler? KUR’AN!? Din’den beslenenler-sömürücüler-din satıcıları; ‘Tanrı-Allah-Kitap-Kur’an’ söylemiyle bireysel olması gerekirken, kurumsallaştırdıkları ‘inancı’ önce; Yahudilik-Hıristiyanlık-Budizm gibi farklı dinlere,…

  4. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  5. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  6. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  • BAKMAK ve GÖRMEK

    BAKMAK ve GÖRMEK

                Kimi yazılarımda ‘ben söze bakarım’ dediğim için eleştiriler almıştım.             Bu uzsözün tamamı; “ben söze bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım adam […]


  • “Can güvenliği her şeyin önünde…”

    “Can güvenliği her şeyin önünde…”

    Yaşanan depremler olası İstanbul’da beklenen depremi gündeme taşıdı. Uzmanlar İstanbul’da yıkıcı depremin olabileceğini söylüyor ve tedbir almada geç kalınmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Prof. Dr. Naci […]


  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • HANGİ TATAR?-HÜSEYİN MÜMTAZ

    HANGİ TATAR?-HÜSEYİN MÜMTAZ

    HANGİ TATAR? HÜSEYİN MÜMTAZ KKTC Cumhurbaşkanı Tatar bir gazetecinin; “14 Mayıs sonrası Türkiye politikasını değişirse siz aynı çizgide kalmaya devam edecek misiniz?” sorusuna, “Böyle doğdum, […]


  • Marmaris, İngilizler için daha maliyetli…

    Marmaris, İngilizler için daha maliyetli…

    Turizm sezonunda bu yıl daha çok İngiliz Türkiye’ye gelecek. Özellikle Marmaris, Bodrum gibi tatil yörelerinde bu yaz daha çok İngiliz göreceğiz. Marmaris, Dalaman ve Bodrum’a […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]



Posted

in

by