“Öteki dünyaya cehenneme gitmek ne ola ki”
“Bu dünya bir cehennem iken öteki dünyaya cehenneme gitmek ne ola ki” Ömer Hayyam
Yeni teknolojik bulgular olumlu konularda tıp, ilaç ve sanayi sektöründe kullanımı yanında, olumsuz konularda da yoğun kullanıldığı biliniyor. Atom molekülünün bulunması ile atom parçası ilimde bilimde kullanıldı. Ancak; akıllı cep telefonu kullanarak uzaktan kumandalı bomba patlatmada, modern silahlar geliştirilerek insan öldürmede yani, negatif işlemlerde de faal olarak kullanılmakta. Bunun en önemli örneği, Japon/Hiroşima ve Negazaki’ye Atom Bombası atımında kullanılmış olması.
Hubble ve James Webb teleskobunu kullanarak galaksilerin sırını çözmeye , çalışma, Ay’a giderek uzayda kozmik ışınları bulmada ne planlanıyor.?
Bulunanan /bulunacak kimyasal ve nüklleer maddelerin insanlık için kulanılacağını hiç düşünmüyorum.
Uzay buluntuları, Hubble ve James Webb teleskopu dünyayı cehenneme çeviren durumlara çevrileceğine, güçlü ülkelerin “silah sanayiini gelişirmeye yönelik “Bak ben senden daha güçlüyüm” gösterisinden öte gitmeyeceğine eminim. Uzay olsun labaratuvar çalışmalarında olsun bulunan yeni teknoliojik gelişmelerin dünyaya ,”Vah..vah. bu öldürmeler önlenmiyor” söylemi ile gelişmekte ülkelere silah satışların artmasında kullanılmayacağına inananız düşüneniz çıkar mı?
Teknolojşk gelişmelerin, bilime insanlığa faydası olacak iken sadece rant sağlamada soygunun şeklini değiştirdi. 1950-60 lı yıllarda seyrettiğimiz Vahşi Batı “Wild West” Amerikan Hollywood Western kovboy flimleri hep vurdulu kırdılı senaryolarla “36 kısım birden “denilen kesintisiz devamlı gösterimde olan filmlerle doluydu. Haydutların posta arabasını soymaları ve kasabanın tek bankasının içini boşaltmaları üzerine soygun ve öldürme sahneleri sinema perdelerinde izlenirdi.
Bir de o bölgenin en ünlü iş adamının halkın arazisini yok parasına elinden almasına maşa olması için maaşa bağladığı kasaba şerifinin yardımcı olması başlıca film konularıydı. Vahşi Batı’nın şerifi bölgenin Ağa’sı idi. İstediklerine, sevdiklerine iş bulur, hastalandığında yardımcı olurdu. Teksas Valisi sembolik kalır olayları çiftliğinden takip ederdi..
ABD nin Irak’ın petrol rezervlerine el koymak için uydurduğu düzmece gerekçelerin bir benzerini İran’nın nükleer enerji iyileştirmesi çalışmasının Israil için kullanacağı endişesi ile İran’nın nükleer santral projesini önleme için tezgah arama düşüncesinde olduğu biliniyor. İyi de da saldırı zamanı henüz kesin değil. Karşımızda silahı ve altını çok olan kaide koyucu kabadayı bir ABD var. ABD nin Irak’a İran’a saldırma senaryosunun benzerini İran için senaryo hazırlığı çalışması içinde olduğu rivayet edilmekte:
Güçlü devletlerin bu kurmaca savaşları işbirlikçi oligarg ilişkilerine bağlı yürümektedir. 1950 lerden bu yana izlediğimiz kovboy filimlerinin değişik sunumları olan Mickey Spillane, Sherlock Holmes, Alfred Hitchkok, Hercule Poirot, Father Brown gibi polisiye filimler katili sonunda ortaya çıkarmaya yönelik diziler idi. Şimdiki filimler de aynı “Wild Western” filimlerin devamı. Polis, mafya, siyasetçi, ihale alan oligarg ilişkisi. İnsanın iyilikten çok soygun yapıp bölüşme, kısa yoldan zenginliğine zenginlik katma ve gerektiğinde kişiyi yok etmeye dayanmaktadır.
Polisiye romanlarda filmlerde, iktidar partisinin gelecek seçimi kaybedeceğini anladığında; kurumlara, miting yapan karşı görüşte olanlara saldırı organize ettirerek kaos çıkarmaları. Bu kaosu bahane ederek OHAL ilan edip seçimi iptal etme girişimini gerçek hayatta ve-veya çok yakında filmlerde izlemeye hazır olmak gerekiyor.
ABD daha 1950 lerde vizyona soktuğu üldürme soygun içeren “Wild Western” Hollywood kovboy filimleri ile zamanımızda ölümlere,soygunlara hazır olun haberi gönderme peşindeymiş.
Sistemi değiştirecek daha adil ve insancıl olan idarelerin kurulmadığına kurulamadığına şahit oluyoruz. Yazımı çakma bir iyimserlikle bitirmek istemedim. Dolayısıyla, öldürme ağırlıklı programlanmış bir gezegende umud, umudunu gelecekte bekleyen bir ütopya olarak kalıyor.. İklim değişikliği ile başımıza gelecek toplu ölümleri düşünecek bir durum kalmıyor.
Erdil Ünsal
Yazıları posta kutunda oku