Paris’te   Komitas  Heykeli’ne Konan Çiçekler  ve Ermenistan ile İlişkiler

Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için üçüncü tur 3 Mayıs 2022 tarihinde Viyana’da  yapılmıştır.  Büyükelçi Serdar Kılıç ile  Ermenistan’dan Ruben Rubinyan’ın görüşmesi sonrasında  yapılan açıklamada; tarafların  normalleşme hedefini  onayladıkları ve  somut ilerleme için atılabilecek olası adımlar üzerinde durdukları  açıklanmıştır.  Müzakere sürecinin önkoşulsuz sürdürülmesi taraflarca kabul edilmiştir.

Süreç,  ön koşulsuz görüşme sürecinin kabul edilmesiyle  başlamış olmasına rağmen,  ilişkilerin  normalleşmesi için 1915  Ermeni tehciri konusu en önemli sorun olarak masada durmaktadır.  Geçmişte “Diplomatik İlişkilerin Tesisi” ve “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi” ne yönelik  protokoller imzalanmış  fakat  yürürlüğe  girememiştir.  Ermenistan’da Paşinyan Hükümetinin iktidarda kaldığı sürede elde edilecek  kazanımlar, Türkiye  açısından  önem taşımaktadır. Taraflar arasında en önemli sorun, Ermeni tehciridir. Bu sorun giderilmeden  Ermenistan ile ilişkilerin normale dönmesi mümkün değildir. Çünkü, Ermenistan ve  tehciri  bir mahkeme kararı olmadan  “soykırım” (genocide) tanıyan ülkeler bu konuda aydınlatılmadıkça, her 24 Nisan’da  tehcir, “soykırım” olarak karşımıza çıkacaktır.

Bu konuda  ABD eski Başkanı  Donald Reagan’ın danışmanı Bruce Fein,  “Ermeniler 2 milyon Müslüman Osmanlı’yı katletti. Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyorlar, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyorlar”  demiştir.  ABD Başkanı Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlığını yapan  Fein, sözde Ermeni soykırımı iddialarını değerlendirerek, Ermenilerin bu iddialarının  asılsız olduğunu  açıklamış, Reagan’ın Başkan olduğu 1981′de bu konunun Beyaz Saray tarafından araştırıldığını ve iddiaların asılsız olduğunun belgelendiğini söylemiştir. Osmanlı  İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı çok toleranslı sayılabilecek  özen gösterdiği gerçeğini unutmamak gerektiğine de dikkat çekmiştir.

Fein, Ermeni terör çetelerinin  Birinci  Dünya Savaşı’nda Fransa ve Rusya ile birlikte  2 milyon civarında Osmanlı Türkünü  katledildiğini Ermeni kayıplarının ise 500 bin civarında olduğunu  belgelerin ortaya koyduğunu belirtmiştir. Özellikle ABD’de yaşayan Ermenilerin soykırım yalanı ile büyük getiri sağladığını açıklamış,  ABD yönetiminin de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemediğini belirtmiş,  Ermenilerin ısrarla  arşivlerini açmadığını, yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirileri kaybetmek istemediklerini   belirtmiştir.

Bruce Fein geçen yıl 3 Mayıs’ta  AA’na  önemli açıklamalarda bulunmuştur. Anadolu Ajansı’nın sorusu şöyledir: “Başkan Biden, 24 Nisan’da yaptığı açıklamada, Osmanlı dönemindeki 1915 olaylarını ilk defa  Ermeni soykırımı olarak nitelendirdi. 1915 olaylarını nasıl okuyorsunuz? Bu olaylarla ilgili öngörünüz nedir?”

Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için üçüncü tur 3 Mayıs 2022 tarihinde Viyana'da  yapılmıştır.  Büyükelçi Serdar Kılıç ile  Ermenistan’dan Ruben Rubinyan’ın görüşmesi sonrasında  yapılan açıklamada; tarafların  normalleşme hedefini  onayladıkları ve  somut ilerleme için atılabilecek olası adımlar üzerinde durdukları  açıklanmıştır.  Müzakere sürecinin önkoşulsuz sürdürülmesi taraflarca kabul edilmiştir. - Screenshot 13

Cevap: “Siyasi açıklamaların yasal dayanakları olmadığı için, bu konuyla ilgili  bir son nokta olmadığını  açıklamak istiyorum. 2015’teki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Perinçek-İsviçre davasını ve  Avrupa Mahkemesi kararlarını hatırlıyorum.”

Fein, Fransa Anayasa Konseyi’nin verdiği  kararını hatırlatarak şöyle demiştir: “İdari organların yargı yetkisi yoktur, soykırım suçunda suçluluk veya masumiyet ilan etmek için yasal yetkileri  bulunmamaktadır. Bu ancak bir mahkeme tarafından yapılabilir. Soykırım Sözleşmesi’nin 9. Maddesine göre, olayların soykırım olup olmadığı konusunda anlaşmazlık varsa, bunlar Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda karara bağlanır. Bu madde 70 yıl önce 1951’de yürürlüğe girdi. Ermenistan, Soykırım Sözleşmesi’nin öngördüğü Uluslararası Adalet Divanı’na başvuruda bulunmadı. Açıktır ki, her insan gibi Türkiye de masumiyet karinesine sahiptir ve bir mahkeme şu ya da bu şekilde karar verene kadar masumiyet karinesi geçerli olacaktır.

Şimdi,  1915 olaylarına bakacak olursam, ölümlerin -ki her iki taraf için de çok, çok korkunçtu-  soykırım oluşturduğu bana oldukça şüpheli görünüyor. Birincisi, işlendiği sırada suç teşkil etmeyen fiillerin geriye dönük olarak suç haline getirilemeyeceğine ilişkin evrensel hukuk ilkesi vardır. Soykırım kavramının tamamı 1943’e kadar, 1915’ten on yıllar sonra bile  söz konusu olmadı. Dolayısıyla, bunları 1915 olaylarına geriye dönük olarak uygulamak, uluslararası hukuka aykırıdır.

Soykırım Sözleşmesi’ne göre  siyasi bir motivasyon nedeniyle ölümler  soykırım  değildir. Soykırım Sözleşmesi’ni hazırlayanlar tarafından bu durum  tartışmaya açıldığında,  cinayetler olduğunda, ayrılma üzerine bir savaş çıktığında bunlar, belirli bir grubun bağımsızlığı hak edip etmediğine ilişkin  siyasi anlaşmazlıklar yüzünden soykırım olarak nitelendirilebilecek  ölümler değildir.

Bu durum   Birleşik Devletler İç Savaşı’ndan çok da farklı değildir. 1861’de Güney Eyaletleri ayrılmak istediğinde  çok kanlı bir iç savaş çıktı, yüz binlerce insan öldü. Biri bağımsızlık istedi,  diğeri ‘Hayır, Anayasamıza göre hiçbir yetkiniz yok’ dedi. Ölümler soykırım değildi.

Birinci Dünya Savaşı’nda yaşananlara bakarsanız, Osmanlı Ermenilerinin kendi sözleriyle ele alırsanız, bunun soykırım olmadığı çok açık. Ermeni Osmanlılar, 1915’te isyan ettiler. Osmanlı İmparatorluğu vatandaşıydılar. Onların bir sadakat borcu vardı.   Osmanlı İmparatorluğu’ndan siyasi bağımsızlık elde etmek için isyan ettiler. Siyasi bir amaç için ayrılmak istediler. Ardından gelen ölümler tanım gereği soykırım değildi.

1919’daki Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı Ermenileri, 1915’te İtilaf Devletleri’ne savaşçı olarak katıldıkları için övündüler. Kullandıkları kelimeler böyleydi. Bu görüş,  vatana ihanet etmeden önce Osmanlı ordusunda general olan (Boğos) Nubar Bey’e aitti. Onlar (Ermeniler), o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun, Türkiye’nin düşmanı olan Rusya ve Fransa üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’na bağlılıklarını terk ederek, muharip olarak savaştılar ve öldüler. Bu, soykırım  değildi. Dahası,  ölümlerin  soykırım olmadığını kanıtlayan en azından ikinci dereceden kanıtlar vardı. Sorun, savunmasız masum kurbanların öldürülmeleri değildi.

Paris Barış Konferansı’nda Ermeni temsilciler, Osmanlı Türklerinin, Osmanlı Ermenileri ile aynı oranda  öldüğünü açıkça belirttiler. Bunu  Holokost ile karşılaştırmayın, imha kamplarındaki Yahudilerin altı milyonu öldü. Peki ya Naziler? Bu orantılı sayılarda öldüler mi? Hiç ölmediler. İşte bu yüzden  ünlü  Princeton tarihçisi Bernard Lewis, Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilerin başına gelenleri Holokost’a benzetmenin akıl almaz olduğunu söylemektedir. Bu, eski Nobel Barış Ödülü sahibi ve İsrail Başbakanı Şimon Peres tarafından da dile getirilen bir görüştür.  

Osmanlı Ermenilerinin  Birinci Dünya Savaşı’nda  soykırım olarak nitelendirilmesini, onların  lehine savunulacak makul bir görüş olmadığına inanıyorum. Bu nedenle, 70 uzun yıl boyunca Türkiye’nin suçlamaları kabul etmeyi reddettiğini düşünüyorum. Bugün konuştuğumuz gibi,  uluslararası mahkemeler Ermenistan’ın iddialarını karara bağlayabilir. Fakat Ermeniler kaybedeceğinden korktuğu için bunu istemiyorlar. (As we speak today, that international court is open and Armenia could have its claim adjudicated. It doesn’t want to because it fears it would lose)

Türkiye’nin 1915 olaylarına ilişkin tutumu, Doğu Anadolu’daki Ermeni ölümlerinin, bazılarının işgalci Rusların yanında yer alıp Osmanlı kuvvetlerine karşı ayaklanması sırasında gerçekleştiği yönündedir. Ermenilerin tehciri çok sayıda can kaybına yol açmıştır. Türkiye, bu olayların soykırım olarak sunulmasına karşı çıkıyor ve her iki tarafın da kayıp verdiği bir trajedi olarak nitelendiriyor.

Ankara, konuyu ele almak için Türkiye ve Ermenistan’dan tarihçilerin yanı sıra uluslararası uzmanlardan oluşan ortak bir komisyon kurulmasını defalarca önerdi. 2014 yılında, Türkiye’nin o zamanki başbakanı olan Erdoğan, 1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermenilerin torunlarına da başsağlığı diledi.”

Bu tespitler  doğrudur. 24 Nisan geçti ama  24 Nisan 2023 gelecektir. Görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağına  inanıyorum. Ermeni diasporası bunu kabul etmeyecektir. Çünkü, bu konuyu istismar ederek Batılı ülkelerde çıkar elde etmektedirler. Ben 19 Mayıs tatilinde Paris’te idim. 24 Nisan’dan iki hafta geçmiş olmasına rağmen anıta konan çiçekler solmalarına rağmen duruyordu.

Solan çiçekler arasında Fransa Parlamentosu’nun  Senatosu ile Ulusal Meclis’in çiçekleri de vardı.  Komitas heykelinin ön yüzünde  Osmanlı İmparatorluğu’nda soykırıma uğrayan 1,5 milyon Ermeninin anısına  yazılıdır. Bu heykeller özelikle Batılı ülkelerde dururken ve sözde Ermeni soykırım yalanını kullanarak çıkar elde eden diaspora varken  görüşmelerden bir sonuç alınacağına  inanmıyorum. Ermeni diasporasının Paris temsilcileri, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’a, Paris Anakent Belediye Başkanı iken yaptıkları başvurunun kabul görmesi sonucunda Paris’in Canada meydanında, Seine nehri ve Grand Palais arasında konulmasını istedikleri Komitas Heykeline  24 Nisan 2003’te kavuştular.

Bir haırlatma. Geçtiğimiz günlerde  çeşitli ülkelerde sözde Ermeni soykırımı ile ilgili  panel-konferanslar düzenlenmiştir. Bunların ana sponsorları  arasında  HSBC de vardır. Bizim ülkemizde bizden elde ettikleri para ile  bize karşı sözde Ermeni soykırımını desteklemektedirler. Buna  tepki gösterelim.  Ege Üniversitesi hastanesini doktorları HSBC kredi kartlarını ve hesaplarını kapatmışlardır. Bu durum bizlere örnek olmalıdır.

Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için üçüncü tur 3 Mayıs 2022 tarihinde Viyana'da  yapılmıştır.  Büyükelçi Serdar Kılıç ile  Ermenistan’dan Ruben Rubinyan’ın görüşmesi sonrasında  yapılan açıklamada; tarafların  normalleşme hedefini  onayladıkları ve  somut ilerleme için atılabilecek olası adımlar üzerinde durdukları  açıklanmıştır.  Müzakere sürecinin önkoşulsuz sürdürülmesi taraflarca kabul edilmiştir. - Screenshot 13

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

1948 yılında Eskişehir’de doğdum .1970’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Kısa bir süre Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’da çalıştıktan sonra 1972 yılında Eskişehir İTİA İktisat Bölümü’nde akademik kariyere başladım. 1975’te doktor, 1979’da doçent oldum. 1975 – 1976’da İngiltere Sussex Üniversitesi’nde doktora üstü çalışmalar yaptım.

1982 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Başbakan Turgut Özal’ın direktifleri doğrultusunda kurulan AET Genel Müdürlüğü’nün (şimdiki AB Bakanlığı) başkanlığını yaptım. 1984 – 1985 döneminde İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum, 1982 – 1985 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı’na (Nuh Kuşçulu) danışmanlık yaptım. Bu dönemde Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları konusunda iki kitabım (biri İngilizce) ile İhracatta Vergi İadesi kitabım İTO tarafından yayınlandı.

1985 yılında Paris’te OECD nezdinde Türkiye Büyükelçiliği’ne Planlama Müşaviri sıfatıyla tayin edildim. Görev yaptığım dönemde Türkiye’yi 4 Komite’de temsil ederek, Türkiye’de kalkınmakta olan bölgeler konusunda OECD’nin önemli bir araştırmasının (Regional Problems and Policies in Turkey) basılmasına katkıda bulundum. 1990 yılında yurda dönüşümde DPT Müsteşar Müşavirliği’ne getirildim. Daha sonra Başbakanlık Başmüşavirliğinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde bir model olan “Türk Ödemeler Birliği” kurulması için bir proje geliştirdim.

1991 yılında profesörlüğe atanarak Anadolu Üniversitesi’ne geçtim. Anadolu Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İktisat, Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri , Dış Ticaret Teorisi ve Politikası, Uluslararası Entegrasyonlar derslerini kendi eserlerimi esas alarak yürüttüm. Akademik kariyerimde 23 yüksek lisans, 16 doktora tezi yönettim. Bu öğrencilerim arasında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda profesör, doçent ve yardımcı doçent bulunmaktadır. Üniversite Senato ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İktisat Fakültesi Dekanlığım döneminde AÖF kapsamında bulunan tüm iktisat kitaplarının yeni formata göre yazılmasına yazar ve editör olarak katkıda bulundum.

İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak katılan tek öğretim üyesiyim. Dördüncü Türkiye İktisat Kongresi Bilim Komisyonu üyeliği yaparak Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Bilim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundum. 1996 yılında TOBB Milletlerarası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce: ICC) Uluslararası Ticaret ve Yatırım Politikaları Komisyonu’nda (Commission on Trade and Invesment Policy) ICC Türkiye Temsilciliğine getirildim. Son 10 yıldır TOBB ICC IFO World Economic Survey kapsamında her üç ayda Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile ilgili olarak gönderilen sualnameleri cevaplandıran 12 uzmandan biriyim.

“Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika”, “Türkiye Ekonomisi: Cumhuriyetin İlanından Günümüze Yapısal Değişim”, “Avrupa Birliği”, “Türkiye Avrupa İlişkileri: Bir Çıkmaz Sokak” ve “Uluslararası Kuruluşlar” başlıklı temel ders kitaplarım dahil yayınlanmış 24 kitabım, 300’den fazla makalem, 12 ortak ve 3 çeviri eserim vardır. Beş ders kitabım (642-908 sayfa aralığında) 42 baskı yapmıştır. Tüm üniversitelerde ders kitabı ve yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.

Ortak yazarlı bir ders kitabım TÜBA üniversite ders kitapları 2012 yılı telif ve çeviri eser ödülü olmak üzere 6 “bilimsel araştırma ödülüne” sahibim. Diğer araştırma ödüllerim şunlardır: 1984: Enka Vakfı, “Türk Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Entegrasyonu,” Bilimsel Araştırma Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1982: Türkiye Milli Kültür Vakfı: Teşvik Armağanı, Dal: İktisat, 1981: İktisadi Kalkınma Vakfı, “AET ile İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomik Politika Açısından Değerlendirilmesi,” Behçet Osmanağaoğlu İnceleme Yarışması Birincilik Ödülü, 1979: Pamukbank, “Dışsatımın Özendirilmesinde Ticari Bankalarımızın Yeri” Bilimsel Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü.

ABD ABI Enstitüsü’nün Yılın Eğitimcisi (Man of the Year 2011) ödülü sahibiyim. Özgeçmişim WHO’s WHO Dünya, Asya ve Türkiye baskılarında yer almıştır. (Who's Who in Asia 2012, Asya’da Kim Kimdir 2’nci baskı, 01/11/2011, Who's Who in the World 2011, Dünyada Kim Kimdir, 28’nci baskısı, 03/12/2010, Günümüz Türkiyesi'nde Kim Kimdir, 01/05/2005). Özgeçmişim Turkischer Biographiscer Index/Turkish Biographical Index’te (2004, s.563) yer almıştır. Google Akademik’te 1.070 (05.02.2018) atıfım vardır.

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, Kayseri Sanayi Odası, İşveren Dergisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi gibi oda dergilerinde yazılarım yer almıştır. Türkiye’de yayınlanan çok sayıda bilimsel derginin hakem heyetinde yer almaktayım. Ders kitaplarım: 42 baskı yapmış olup 3.884 sayfadır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Kadın Konusu-KUR’AN! Öldürülen Kadınlar!? KUR’AN’ın söylediklerine aykırı, erkek egemen bir zihniyetle anlatılan-dayatılan ‘din’; kadınları, bırakın sınıfsal değerlendirmeye tâbi tutmayı (ikinci…

  2. Ramazan-Oruç! Kurban! Hac! Kandiller? Namaz? KUR’AN bu konularda neler söylüyor?! Ramazan, Tanrı’nın Kitabı KUR’AN’ın yeryüzüne inmeye başladığı ay olduğu için…

  • “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    Trabzon’da öğretmenlik yapan  R.G.S, 2005 yılında Başbakanlık tarafından “Yılın Öğretmeni” seçildi. 19 yıl “sahte diploma” ile öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı. Suçunu itiraf etti. Yargı beraat […]


  • Suriye’de gerilim artıyor…

    Suriye’de gerilim artıyor…

    Rus savaş uçaklarının Karadeniz’de ABD’ye ait bir İHA’nın düşmesine yol açmasının ardından iki ülke arasında Suriye üzerinde de tansiyon yükseliyor. Suriye’deki ABD’li komutanlardan Alexus Grynkewich, […]


  • İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    Demokrasinin özde, dolaysız değil sözde yaşanır bir hale geldiğini görmek? Heyecan, sevinç, umutlar, yaşanası tüm güzellikler, huzur ve mutluluklar özgürlük hepsi unutulan bir zamanın içinde […]


  • KUR’AN’DA ORUÇ

    KUR’AN’DA ORUÇ

    Sevgili okurlarım! Oruç, önemli bir ibadettir. Onun için sizlere aklımın erdiğince Kuran açısından orucu tarif etmeye çalışacağım.  Oruç, hicretin 2. yılında Şaban ayında BAKARA süresinin […]


  • Ekonomide tarih yazdılar

    Ekonomide tarih yazdılar

    CHP’Lİ BÜLBÜL: GERÇEKTEN EKONOMİDE TARİH YAZDILAR Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, doların 19 lirayı altının gramının ise bin 220 lirayı geçtiğini belirterek, […]


  • GERİSİ TEFERRUAT

    GERİSİ TEFERRUAT

                Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve ‘Millet İttifakı’nın ittifak protokolü YSK’ya sunulmuş bulunuyor.             ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nın da Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kabul ettiğini biliyoruz.             Neresinden […]


  • DEPREM-SEL-RAMAZAN

    DEPREM-SEL-RAMAZAN

    Ramazanlarda iftar sofraları otuz kırk kişinin altına düşmezdi. Saatler öncesinden iftar hazırlığına başlanır ve evin gelinleri bütün hünerlerini döktürürlerdi. Mis gibi kokan tarhana çorbasıyla açarlardı […]


  • Kadın Konusu-KUR’AN!

    Kadın Konusu-KUR’AN!

    Öldürülen Kadınlar!? KUR’AN’ın söylediklerine aykırı, erkek egemen bir zihniyetle anlatılan-dayatılan ‘din’; kadınları, bırakın sınıfsal değerlendirmeye tâbi tutmayı (ikinci sınıf gibi) insan yerine bile koymuyor. Maalesef […]


  • Türk’leri Anadolu’ya Çinliler mi sürdü?

    Türk’leri Anadolu’ya Çinliler mi sürdü?

    Çinlilerin Türklerin Anadolu’ya göçüne karıştığını gösteren hiçbir kanıt yoktur. Çinliler ve Türkler yüzyıllar boyunca etkileşim içinde oldular ama Türkleri Anadolu’ya sürecek kadar önemli savaşlar yaşanmadı. […]


  • Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN(SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ) UKRAYNALI KADINLAR AVRUPA’DA FUHŞA ZORLANIYORMUŞ AB ülkelerinde internette ‘Ukrayna mülteci pornosu’ aramalarında patlama yaşanmaktaymış (1 )  Savaş’tan kaçan […]


  • Almanya’dan vize kolaylığı…

    Almanya’dan vize kolaylığı…

    Bizim için çok önemli ülkelerden birisi olan Almanya’da sıkıntılar bitmiyor. Almanya’da işçi açığı 700 bini aştı. Ülkede 7 yıl sonra 7 milyon işçi açığının olması […]



Posted

in

by

Tags: