Zarrap Raporu

R A P O R - riza sarraf rusvet

R A P O R

Soruşturma No : İstanbul CBS 2012/120653

Tarih : 18.12.2013 

İlgi : a) Muh. Elk. Şube Müd.’nün 07.05.2010 tarihli ve İhbar No:6484 sayılı e-posta ihbar formu.

  b) Kapatılan Şişli C.Başsavcılığı’nın 08.10.2008 tarihli ve 2004/46272 sayılı yazısı.

  c) Kaç. ve Org. Suç. Müc. Dai. Başk.’nın 06.06.2011 tarihli ve 298907 sayılı yazısı. 

  d) 18.07.2012 tarihli bila sayılı isimsiz faks ihbarı.

  e) 13.09.2012 tarihli ve 2012/1958 sayılı yazımız.

SORUŞTURMA KAPSAMINDA

SİYASİ DOKUNULMAZLIĞI BULUNAN ŞÜPHELİLER İLE İLGİLİ EYLEMLER

(A)
SORUŞTURMAYA BAŞLANGIÇ

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüze gönderilen ilgi (a) sayılı ihbarda özetle; İranlı Rıza ZARRAP isimli şahsın kendisinin İstanbul’da, babasının ise Dubai’de olduğu, yurtdışından milyonlarca doları Türkiye’ye soktukları, bu işi İstanbul Beyazıt Kapalı çarşıda faaliyet gösteren Durak Döviz isimli işyerinde farklı kişileri kullanarak yaptıkları ve bunun gibi birçok kişinin bulunduğu iddia edilmiştir.

Kapatılan Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilgi (b) sayılı yazısı ekinde yine Şube Müdürlüğümüze gönderilen Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın 10.06.2008 tarihli 6517 sayılı yazısında ekli bulunan Bankalar Yeminli Murakıbı Mehmet Tahir ÖZSOY tarafından düzenlenen 13.05.2008 tarih ve R-61 sayılı, “ATİK-İŞÇEN Rumuzlu Aklama İncelemeleri” konulu rapora konu olan, Kapalıçarşı Halıcılar Caddesi No: 93 Eminönü faaliyet adresli Vala Dış Ticaret Ltd. Şti. (Vala Döviz) ünvanlı firma ortaklarının; Bahram Dargahi MOGHADDAM, Hassan Dargahi MOGHADDAM, Orman Memarı KHAMENEH isimli şahıslar olduğu, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarından yapılan sorgulama neticesinde; adı geçen şirketin 31.01.2011 tarihinde oda kaydının askıya alındığı yani iptal olduğu anlaşılmış, bu nedenle şirketin faaliyet gösterdiği adrese faal olup olmadığının tespiti için 02.05.2011 günü gidildiğinde, şirketin faaliyet adresinde Saran Kuyumculuk ve Dış Tic. Ltd. Şti. unvanlı firmanın faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.

 Saran Kuyumculuk ve Dış Ticaret Ltd. Şti. (Sicil No:501576) ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Odası kayıtlarından sorgulama yapıldığında, şirketin 180.000,00 TL sermayeli ve Kapalıçarşı Halıcılar Cd. No: 93 Eminönü/Fatih adresine kayıtlı olduğu, ortaklarının Mehmet HAPPANİ ve Gülpembe HAPPANİ isimli şahıslar olduğu, Abdurrahman İŞÇEN isimli şahsın 17.01.2005’e kadar şirketin eski yetkilisi olduğu anlaşılmış, ayrıca R-61 sayılı raporda Abdurrahman İŞÇEN’in Vala Döviz’in çalışanı olduğu, şahsın mali gücünün çok üstünde son derece şüphe arz eden para transferleri tespit edildiği ve R-61 sayılı raporun Özet ve Sonuç (sayfa 40) kısmında; 

“Rapor içerisinde izah edilen şüpheli para hareketleri incelendiğinde, genel itibariyle bu işlemlerin tutar, işlem sıklığı ve sair nedenlerden dolayı şüphe arz ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Buna karşın raporda belirtilen gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerinin gerçek mahiyetinin ortaya konulmasının ve hukuki açıdan nihai değerlendirmede bulunmaya yetecek somut bilgi ve belgelerin toplanmasının ancak ilgili şüpheli işlemleri gerçekleştiren şahısların polisiye takip veya uygun görülecek diğer usullerle Türkiye çapındaki faaliyetlerin izlenmesi yoluyla temin edilebileceği düşünülmektedir. Zira, yetkili makamlarca polisiye yöntemler de dahil olmak üzere istihbari açıdan takip edilmeden, sadece banka hesaplarındaki şüpheli hareketler dikkate alınarak karapara aklandığına dair bir değerlendirmede bulunmak sağlıklı görülmemektedir. Dolayısıyla gelinen bu aşamadan sonra ilgili şahıslar arasındaki ilişkilerin banka hesapları dışında da ortaya konulabilmesi zaruri görülmektedir. Bunun ise ancak polisiye takip ve sair yöntemlerle gerçekleştirilebileceği ve konunun Bankalar Yeminli Murakıpları’nın görev, yetki, sorumluluk ve uzmanlık alanı dışında kaldığı izahtan varestedir.

Takip sonucunda izah edilen türden ilişkilerin tespit edilmesi durumunda, rapor içerisinde ifade olunan nedenlerden dolayı şüphe arz eden hesap hareketleriyle de bağlantı kurulabilmesi olasıdır.” şeklinde belirtilmiştir.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Mali Suçlar ve Suç Gelirleriyle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ilgi (c) sayılı yazısı ekinde gönderilen “Happani Grubu Değerlendirme Raporu” başlıklı 03.06.2011 tarihli raporda; 

“12.02.2007 tarihinde Kapıkule Hudut Kapısından yurtdışına çıkış yapmak isteyen bir TIR aracında 202 kg Eroin maddesi ele geçirilmiş, akabinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1258 soruşturma dosyası ile mahkeme kararı çerçevesinde Edirne KOM Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen iletişimin dinlenmesi tedbirinin uygulanması sürecinde, değişik gerçek/tüzel kişiler arasında kaynağı belli olmayan yüksek miktarda paranın uluslararası transferinin yapıldığı, bu transferlere aracılık yapan kişiler arasında Durak Döviz isimli işyeri ve Abdullah isimli çalışanının da bulunduğu tespit edilmiştir. 

İstanbul Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’nün 07.05.2010 tarihli ve İhbar No:6484 sayılı e-posta ihbar formunda İranlı Rıza ZARRAP isimli şahsın kendisinin İstanbul’da, babasının ise Dubai’de olduğu, yurtdışından milyonlarca doları Türkiye’ye soktukları, bu işi İstanbul Beyazıt Kapalı çarşıda faaliyet gösteren Durak Döviz isimli işyerinde farklı kişileri kullanarak yaptıkları iddia edilmiştir. 

21.12.2010 tarihli ulusal basında Moskova Havalimanı’ndaki gümrük görevlilerinin kontrolleri esnasında İstanbul’dan Rusya’ya giden üçü Azeri biri İranlı olmak üzere dört kişinin bavul ve sırt çantalarında 14,5 Milyon Dolar ve 4 Milyon Avro ele geçirildiği ve şahısların gözaltına alındığı haberinin yer almış, bahse konu habere istinaden 23.12.2010 tarihinde Rusya İnterpolü’nden polisiye iş işbirliği kapsamında bilgi talep edilmiş ve 16.03.2011 tarihinde alınan cevabi yazı ile, Azeri vatandaşları Vagif BADALOV, Ramin ISMAILOV, Gusein ISMAILOV ve İran vatandaşı Mohammadsadig RASTGARSHISHEGARHANEKH isimli şahısların üzerinde yüklü miktarda nakit para ile 16.10.2010 tarihinde İstanbul’dan Moskova’ya uçakla geldikleri, ancak herhangi bir bildirimde bulunmadıklarından adı geçen şahıslar hakkında gümrük yetkilileri tarafından Rusya Ceza Kanunu’nun 188. Maddesine (Kaçakçılık) göre işlem yapıldığı, soruşturmanın halen devam ettiği bilgisi alınmıştır.

15.04.2011 tarihli ulusal basında ise, genel olarak “150 milyon Doları bavulla kaçırdılar” başlığı altında, Rusya Federal Gümrük Servisinin başlatmış olduğu çalışmalar neticesinde 14 kuryenin tespit edilerek isimlerinin ülkemiz makamlarına bildirildiği ve para transferlerinin soruşturulmasının istenildiği, söz konusu şahısların Dubai’den gelen ve Azeri işadamlarına ait olduğu iddia edilen 40 milyon dolar ve 10 milyon Avro’yu 37 seferde valizlerle Rusya’ya taşıdığı, Ebru GÜNDEŞ’in eşi Reza ZARRAB’ın şoförü olan Turgut HAPPANİ isimli şahsın 14 kurye arasında yer aldığına ilişkin iddialar yer almıştır.

Yukarıda adı geçen gerçek/tüzel kişiler ve faaliyetleri hakkında MASAK, İstanbul ve Edirne Emniyet Müdürlükleri ile Daire Başkanlığımız Mali ve Narkotik Şube Müdürlüklerince değişik tarihlerde yürütülen çalışmalarda somut bir neticeye varılması mümkün olmamış ise de gelinen nokta itibariyle yürütülen çalışmaların neticelerinin anlamlı bir şekilde birleştirilerek analize tabi tutulması ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan eldeki raporda Durak Döviz ile ortakları Turgut HAPPANİ, Abdullah HAPPANİ, Serdal HAPPANİ, Şenel HAPPANİ ve Rıza SARRAF isimli şahısların kimlik ve adres bilgileri, yasa dışı faaliyetleri, vergi mükellefiyet, mal varlığı ve yurt dışına giriş-çıkış bilgileri mercek altına alınmıştır.

Yapılan incelemelerde bahse konu şahısların çoğunun Azeri uyruklu olduğu, çok sayıda şahsın birlikte hareket ettiği ve kurye olarak para taşımacılığı yaptıkları anlaşılmışolup bu para taşımacılığının hangi amaçla yapıldığı/yapılıyor olabileceğine ilişkin değerlendirmeler şu şekildedir;

  • MASAK’ın aldığı istihbaratlar doğrultusunda; Royal Holding A.Ş.’nin alt firmaları olan Durak Döviz A.Ş., Tural Ltd. Şti. ve Pırlanta Ltd. Şti.’nin İran ve Dubai’ye külçe altın ihracatı ve İran’da Atasay Kuyumculuk ile ortak hurda altından külçe altın imalatı yapıyor, ihraç bedelleri ile bankalardan ve Rona Döviz A.Ş.’den yine külçe altın alıyor olabilecekleri, bu kapsamda İran bağlantılı ticari işlemler kaynaklı paraların giriş çıkışına aracılık ediyor olabilecekleri,
  • Yurtdışında kazanılan ancak legal/illegal kaynağı bilinmeyen paraların Rusya’ya ulaştırılması için Dubai’den ülkemize sokuluyor olabileceği,
  • Bu kişilerce ya da üçüncü kişilerce işlenmiş suçlardan (herhangi bir tespit bulunmamaktadır) elde edilen gelirin izini kaybettirmek için ülke dışına çıkartılıyor, bu kapsamda Türk Ceza Kanunu’nun 282. Maddesinde düzenlenen “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” suçunun işleniyor olabileceği, 
  • Bu paraların Türkiye’de veya başka bir ülkede kayıt dışı ticaret kapsamında kazanılmış olabileceği ve bu şekilde vergi incelemesine tabi tutulmaması amacıyla ülkemizden çıkartılıyor olabileceği değerlendirilmiştir.”  şeklinde belirtilmiştir.

Şube Müdürlüğümüz hizmetlerinde kullanılan 0212 6362780 numaralı faks aracılığı ile 18.07.2012 tarihinde gönderilen bir sayfadan ibaret ilgi (d) sayılı faks ihbarında; “Arabacı Döviz ve Sapan Döviz bürolarının İran ve Kuzey Irak üzerinden getirdikleri paraları akladıklarını,  bu kişilerin terör ve uyuşturucu mafyaları ile bağlantılı olduklarını, ancak bu kişilerin asıl piri ve bütün irtibatları sağlayan Rıza SARRAF ve Abdullah HAPPANİ isimli şahıslar olduğunu, Kilisli Happanilerin sahibi oldukları Royal Denizcilik, Safir Altın, Hicran Kuyumculuk, Atanur Kuyumculuk, Taha Kıymetli Madenler, Mümtaz Kuyumculuk, Dimet Kuyumculuk isimli firmalar ile İran’a, Arabistan’a ve Irak’a altın ihracatı yapıyor gibi gösterip yıllardır uyuşturucu ve kaçakçılık çetelerinin paralarını döndürdüklerini, Durak Döviz, Atlas Döviz ve Malan Döviz’i de bu işlerde kullanıldığını, Rıza SARRAF’ın 0532-2026666 ve 0533-3500000 nolu telefonları kullandığını, Abdullah HAPPANİ’nin de 0530-3107445 nolu numarayı kullandığını, Rıza Sarraf isimli şahsın şarkıcı Ebru GÜNDEŞ’in kocası olduğunu, haberlerde karsına milyon dolarlık yat, kat, pırlanta aldı diye haberlerin çıktığını,  bu paranın nerden geldiğini, kaynağının uyuşturucu ve kaçakçı parası olduğunu, bütün dövizcileri organize ettiklerini, vatanını milletini seven biri olarak gururuna dokunduğunu, bunlarla ortak çalışanlar İran bağlantılı Taha Kıymetli Madenler sahibi Nesteren DENİZ’in  0532-3642199 nolu numarayı kullandığını, Arabistan bağlantılı Atanur Kuyumculuk sahibi Taha Ahmet ALACACI’nın 0532-2913749 nolu numarayı kullandığını, İranlı Babak BEHRAVESH ALAMDARİ’nin  0507-7665079 nolu numarayı kullandığını, ünlü karaparacı İranlı Cafer Einaki KOÇHEH BAGH’in 0533-4227178 nolu numarayı kullandığını, Royal Denizcilik ortakları Abdurrahman NENEM’in 0532-2144264 nolu numarayı kullandığını, Rıza SARRAF’ın şöförü Turgut HAPPANİ’nin 0530-8740404 nolu numarayı kullandığını, İranlı Muhammed ZARRAB’ın 0533-2531015 ve 0532-3153584 nolu numarayı kullandığını, Cemallettin HAPPANİ’nin 0530-7603621 nolu numarayı kullandığını, Abdurrahmen İŞCEN’in 0533-3569363 nolu numarayı kullandığını, Pötürgeli Türker SARGIN’ın 0536-3478492 nolu numarayı kullandığını, sadece Turgut HAPPANİ isimli şahsı anlatsa, karapara aklamada yeterli olacağını,  bu şahsın Rıza SARRAF’ın şoförü olduğunu, hatta gazetelerde haberlerinin çıktığını, Rusya’da 150 milyon dolar parayla yakalandığını, bu paranın da Rıza SARRAF’ın olduğunu, Rıza SARRAF’ın Turgut HAPPANİ’yi kurye olarak kullandığını, gazeteler araştırılırsa bu adamın nasıl Rusya’da yakalandığının görüleceğini, hatta Turgut HAPPANİ’nin gazetelerde balya balya paralarla çekilmiş fotolarının olduğunu, Rıza SARRAF’ın İran’a altın satıyor gibi görünüp karapaları bu yöntemle Türkiye’ye geri soktuğunu, bir yıl içinde ne kadar İran’a altın satıldığını,  son günlerde gazetelerde çıkan İran’a altın ihracatı haberlerine bakıldığında bu çetenin döndürdüğü uyuşturucu ve kaçakçılık parasının büyüklüğünün görüleceğini, bu adamların altınları ihraç etmiş gibi göstererek karşılığında karapara akladıklarını, bu paraların uyuşturucu çetelerine dolayısıyla PKK’ya akan para olduğunu, PKK ve uyuşturucu baronları paralarını bunlarla transfer ettiğin, bu adamların üstüne gidilirse Türkiye tarihinde karapara rekoruyla karşılaşılacağı” iddia edilmiştir. 

Ayrıntıları yukarıda izah edilen Şube Müdürlüğümüze gönderilen ihbarlar, MASAK Raporları ve görsel basında çıkan haberlerden elde edilen bilgilerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde derlenen rapor 13.09.2012 günü ilgi (e) sayılı yazımız ekinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 158. ve Adli Kolluk Yönetmeliği’nin 6. maddeleri uyarınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Sor.No:2012/120653 sayısına kayden başlayan soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda ilgili raporlar, değerlendirmeler ve yapılan istihbari çalışmalar neticesinde ihbarların doğruluğu anlaşılması üzerine Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak, Kaçakçılık ve Suçtan Elde Edilen Malvarlığının Aklanması suçlarına yönelik İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.09.2012 tarihli ve Değ.İşNo:2012/561 sayılı kararına istinaden 17.09.2012 günü itibariyle CMK md.135 kapsamında teknik takip çalışmalarına başlanmıştır.

Ayrıca soruşturma hakkında Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 153/2-3. maddeleri gereği İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.09.2012 tarihli ve Değ.İş No:2012/562 sayılı KISITLAMA KARARI verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak ilk etapta Kaçakçılık ve Suçtan Elde Edilen Malvarlığının Aklanması suçlarıyla ilgili dinleme tedbirine başlanmış olup, yapılan çalışmalarda şahısların Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve Rüşvet suçlarını da işlediklerine dair delillere rastlandığından, daha sonraki süreçte bu suçlarla da ilgili olarak İletişimin Dinlenmesine devam edilmiştir.

Yapılan Çalışmalar Sonucunda Özetle;

Şüpheli şahısların Örgüt Faaliyeti Kapsamında hareket ederek;

  • Rusya’daki bankaların sıcak para ihtiyacını, uluslararası bankacılık teamüllerine takılmayacak şekilde karşılamak üzere geliştirdikleri (eski) sistemle, paravan firmalar üzerinden komisyonla para transferleri ve para kuryeliği yaptıkları,
  • İran’a uygulanan ambargoyu aşarak İran’ın diğer ülkelerdeki parasını İran’a taşımak ve  sıcak para ihtiyacını uluslararası bankacılık teamüllerine takılmayacak şekilde karşılamak üzere geliştirdikleri (yeni) sistemle, gerçek veya paravan firmalar üzerinden komisyonla para transferleri ve altın ihracatı yaptıkları,
  • İran’a uygulanan ambargoyu aşarak İran’ın Türkiye’deki parasını İran’a taşımak ve  sıcak para ihtiyacını karşılamak üzere geliştirdikleri (yeni) sistemle, Dubai ile İran arasında gerçekte olmayan ihracatlara dair Halk Bank’aa sahte belgeler sunarak transit gıda/ilaç ticaretiyle komisyon karşılığında para taşımacılığı yaptıkları,
  • İran’a gönderilen külçe altınların toplanması ile ilgili olarak Gana’dan gümrük usulüne aykırı olarak gelen 1,5 Ton altınla ilgili resmi makamlara sahte belge vererek kaçakçılığa teşebbüs ettikleri,
  • Bahsedilen bu usulsüzlüklerin gerçekleşmesi, kolaylığı, yol verilmesi, aynı işlemleri yapan rakiplerinin engellenmesi, usulsüzlüklerine veya işlemlerine zorluk çıkaran Gümrük veya Emniyet Görevlilerinin tayinini çıkartılması, usulsüz veya usulünce her türlü işlemlerini çözdürmek amacıyla üst düzey siyasi kamu görevlileri ile rüşvet ilişkisi geliştirdikleri,  
  • Dubaili Emniyet Görevlilerine, İstanbul’da lüks otellerde kadın sağlayarak fuhşa aracılık ettikleri anlaşılmıştır.

Soruşturmaya konu suç örgütlerinin oluşumu, yapılanması ve gerçekleştirdiği eylemler;

  1. PROJEYE BAŞLANGIÇ
  2. SUÇ ÖRGÜTÜNÜN YAPILANMASI ve FAALİYETLERİ
  3. SUÇ ÖRGÜTÜNÜN ÖZELLİKLERİ
  4. SUÇ ÖRGÜTÜNÜN PRENSİPLERİ
  5. SUÇ ÖRGÜTÜNÜN YAPTIĞI PARA DÖNDÜRME SİSTEMLERİ
    1. Rusya Odaklı Eski Sistem
    2. İran Odaklı Yeni Sistem
      1. Altın ihracatıyla İran’ın parasını döndürme sistemi
      2. Sahte transit gıda/ilaç ticareti ile İran’ın parasını döndürme sistemi
  6. EYLEMLER
  1. Altın Kaçakçılığı (Gana’dan getirilen 1.5 ton altın olayı)
  2. Rüşvet Eylemleri
    1. Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve grubu ile olan rüşvet ilişkisi
    2. İçişleri Bakanı Muammer GÜLER ve grubu ile olan rüşvet ilişkisi
    3. AB Bakanı Egemen BAĞIŞ ile olan rüşvet ilişkisi

başlıkları altında ayrıntılı olarak anlatılacaktır. 

(B)

SUÇ ÖRGÜTÜNÜN

YAPILANMASI VE FAALİYETLERİ

Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden; soruşturmaya konu şüphelilerin tek bir irtibat çatısı altında ve yöneticileri itibariyle birbirleri ile koordineli hareket edebilen 3 farklı örgüt yapılanmasıyla bir araya geldikleri,

Soruşturmaya konu eylemlerin merkezinde Rıza SARRAF liderdiğindeki örgütün olduğu, Rıza SARRAF’ın ambargoyu delerek İran’ın sıcak para ihtiyacını karşılamak için geliştirdiği komisyon karşılığında uluslararası para döndürme sistemi için sahtecilik, kaçakçılık ve rüşvet suçlarını işlemek amacıyla bir araya gelen şahısların hiyerarşik bir yapı ile hareket ettikleri, örgüt lideri Rıza SARRAF ile örgüt yöneticisi/üyesi şüphelilerin arasında patron-işçi ilişkisinden ziyade, örgüt lideri ile elemanı arasındaki ilişki şeklinde olduğu, nitekim şüphelilerin Rıza SARRAF’ın talimatlarını legal-illegal ayrımı yapmaksızın aidiyet duygusuyla yerine getirdikleri, bahse konu örgütü oluşturan şüphelilerin fiili birlikteliklerinin altında haksız ekonomik kazanç için suç işleme amacının olduğu görülmüştür.

Rıza SARRAF liderliğindeki örgütte, Abdullah HAPPANİ, Rüçhan BAYAR, (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG, Ahmet Murat ÖZİŞ, Yücel ÖZÇİL ve Mohammad ZARRAB isimli şahısların, suçların işlenişinde etkin rol oynadıkları, Umut BAYRAKTAR, Murat CESURTÜRK, Emin HAYYAM, Cemalettin HAPPANİ, Emir EROĞLU, Muacet KORKMAZ, Nesteren Zarai DENİZ, (Umit) Omid SAEİDZAMAN, Hüsamettin ALTINBAŞ, Halil İbrahim AKKAYA, Turgut HAPPANİ, Ercan SAĞIN, Murat YILMAZ, (Şehram) Shahram Mohaghegh OROMİ, (Miandapçı) Aresh MİANGOGGIAN, Adem GELGEÇ, Ertuğrul BOZDOĞAN, Vidadi BADALOV ve İrfan IŞIKGÜN isimli şahısların örgüt yöneticilerinin talimat ve telkinleri doğrultusunda suçun işlenişi noktasında fiili bir birliktelikle hareket ettikleri, aynı şekilde Taha Ahmet ALACACI ve Türker SARGIN’ın da bahse konu örgütün faaliyetleri çerçevesinde hareket edereken bu örgütten ayrılıp kendi komisyon grubunu oluşturmaya çalıştıkları, bundan sonra Rıza SARRAF’a rakip olmaları sebebiyle Rıza SARRAF liderliğindeki örgürün rüşvet ilişkileri sayesinde sindirildikleri anlaşılmıştır.

Yapılan teknik ve takip çalışmalarında, Rıza SARRAF liderliğindeki örgütün, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer ÇAĞLAYAN, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER, Avrupa Birliği Bakanı Egemen BAĞIŞ ve Halk Bank Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile örgüt faaliyeti çerçevesinde haksız maddi menfaat ilişkisi geliştirdiği, bu kapsamda Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN yöneticiliğinde ve İçişleri Bakanı Muammer GÜLER yöneticiliğinde iki ayrı gurubun, Rıza SARRAF liderliğindeki örgüt ile rüşvet suçunu işleme amacıyla ve tek bir organizasyonun çatısı altında fiili ve sürekli bir birliktelik sergiledikleri, bu örgütlerin rüşvet vermek ve rüşvet almak suçlarını belli bir hiyerarşi ve koodinasyon ağıyla, belli sistemde ve sürekli olarak işledikleri belirlenmiştir. 

Ekonomi Bakanı M. Zafer ÇAĞLAYAN yöneticiliğindeki örgütte Halk Bank Genel Müdürü Süleyman ASLAN, oğlu Salih Kaan ÇAĞLAYAN, özel kalemleri Onur KAYA ve Mustafa Behçet KAYNAR’ın faaliyet gösterdiği, bu şahısların Rıza SARRAF liderliğindeki örgüt ile aralarındaki rüşvet eylemlerini örgüt faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır. Fatma ASLAN’ın Süleyman ASLAN’a getirilen rüşvetlerle ilgili bilinçli bir şekilde aracılık ettiği anlaşılmıştır. Rüşvet eylemlerinde Zafer ÇAĞLAYAN’ın kardeşi Mehmet Şenol ÇAĞLAYAN’ın da iştirakinin olduğu belirlenmiştir.

İçişleri Bakanı Muammer GÜLER yöneticiliğindeki örgütte, oğlu Barış GÜLER, Özgür ÖZDEMİR, Hikmet TUNER ve Barış KIRANTA isimli şahısların faaliyet gösterdiği, bu şahısların sistemli bir şekilde Rıza SARRAF liderliğindeki örgüt ile aralarındaki rüşvet eylemlerini örgüt faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdikleri görülmüştür.

Bahse konu örgütlerin tek bir irtibat ağı altında, Rıza SARRAF’ın liderliğindeki suç örgütünün eylemleri doğrultusunda rüşvet faaliyetleri gerçekleştirdikleri anlaşıldığından, soruşturmamızda eylemler, Rıza SARRAF liderliğindeki örgütün faaliyetleri, sistemleri, menfaatleri ve rüşvet ilişkileri odak alınarak ele alınmıştır. Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER, AB Bakanı Egemen BAĞIŞ ve Halk Bank Genel Müdürü Süleyman ASLAN’a verilen paralar ve karşılığında sağlanan menfaatler, Rıza SARRAF liderliğindeki örgütün rüşvet faaliyetleri içerisinde bölümler halinde anlatılacaktır. Diğer yandan örgüt ile ilgili …

Bu kapsamda Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün;

  • Sahtecilik
  • Altın Kaçakçılığı
  • Rüşvet
  • Fuhşa Aracılık Etmek suçlarını işlediği anlaşılmıştır.

(C)

SUÇ ÖRGÜTÜNÜN ÖZELLİKLERİ

220. Maddeye ilişkin Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 2006/1054 E. 2006/4780 K. ve 2007/110 E. 2007/3049 K. sayılı içtihat kararları “Suç İşlemek İçin Örgüt Kurmak” suçunu detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Her iki içtihat kararına göre örgütün varlığından söz edebilmek için özetle: 

1. Üye sayısının en az 3 kişi olması, 

2. Üyeler arasında soyut bir birleşme değil, gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, 

3. Suç işlenmese bile suç işleme amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, 

4. Niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. 

Bu kapsamda, soruşturmaya konu suç örgütlerinin özellikleri;

  • Suç İşleme Amacı Etrafındaki Fiili Birleşme
  • Örgütsel İlişkiler; Hiyerarşi, Talimat, Yönlendirme ve Geri Bildirim
  • Devamlılık
  • Örgütsel Baskı ve Kamu Gücünün Haksız Kullanıması

başlıkları altında örneklerle irdelenecektir.

SUÇ İŞLEME AMACI ETRAFINDAKİ FİİLİ BİRLEŞME

Yapılan tüm çalışmalar neticesinde, şüphelilerin suç işlediklerinin farkındalığı içerisinde hareket ettikleri ve şüphelileri birlikte, sürekli ve sistemli hareket etmelerinin temel gayesinin haksız kazanç sağlamak olduğu anlaşılmıştır. “F-Eylemler” bölümünde her bir eylemde haksız menfaatin nasıl ve ne miktarda sağlandığı tek tek detaylarıyla izah edilip, “G-Şüphelilerin Konumları” bölümünde de her bir şüphelinin hangi eylemde, ne tür ve ne miktarda menfaat sağladığı belirtilecektir. Bu bölümde ise; şahısların rüşvet, sahtecilik, kaçakçılık ve fuhşa aracılık suçlarını işleme kastı etrafındaki fiili birliktelikleri ve “haksız maddi menfaat”i bu eylemlerle elde ettikleri örneklerle açıklanacaktır.

Şüphelilerin örgütteki konumu ve eylemlerdeki rolüne göre haksız maddi menfaatin türü ile ilgili farklı motivasyonlarının olduğu anlaşılmıştır. Şöyle ki;

Rıza SARRAF liderliğindeki örgüte mensup şüphelilerin motivasyonunun;

  • İran’ın parasını aktarma işlemleri için alınan komisyon
  • Sahte transit gıda ticareti işlemlerine göz yumulması, yol verilmesi
  • İstisnai yoldan Türk vatandaşlığının kazanılması
  • Bankanın aldığı yasal komisyon oranlarının düşürtülmesi
  • Kaçak altının yurda sokulma teşebbüsünde altınlara el konulmaması ve akabinde Duabi’ye uçuşunun sağlanması
  • Halk Bank nezdinde rakiplerin engellenerek kartel haline gelinmesi
  • Usulsüzlüklerini ihbar eden kamu görevlisinin tayininin çıkarttırılarak sürülmesi
  • Koruma Polis Memuru görevlendirilmesi ile emniyet şeridini kullanmak amacıyla imtiyaz kazanma
  • Usulsüzlüklerle ilgili basında çıkacak haberlerin engellenmesi
  • Halka açık şirketlerin yönetiminin ele geçirilmesi
  • Çin’deki paravan firmaların bankalar nezdinde yaşadığı sıkıntının atlatılması için İçişleri Bakanlığı’ndan bu firmalar adına referans mektubu yazılması
  • Rıza Sarraf liderliğindeki örgütle ilgili adli ve istihbari çalışmalara karşı koyma faaliyetleri gerçekleştirilmesi
  • Otel yatırımı için kredi çekimine onay alınması

Kamu görevlisi şüphelilerin motivasyonunun;

  • Rüşvete konu yüksek meblağda paralar
  • Mücevherat
  • Lüks ve pahalı saatler
  • Danışmanlık adı altında alınan aylıklar

şeklinde olduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli şahısların, soruşturmaya konu suçları işleme amacı etrafındaki fiili birliktelikleri, bu suçları farkındalık içerisinde işlediklerine dair teknik takip çalışmalarında geçen örnekler aşağıda verilmiştir.

Rıza SARRAF, Muammer GÜLER’in İçişleri Bakanı olmasının medyada yayınlanmasının hemen akabinde; örgüt yöneticilerinden Rüçhan BAYAR’ın Muammer GÜLER ile olan akrabalık ilişkisini kullanmayı hedeflediği anlaşılmıştır.

TK:1888176608 – 24.01.2013 18:52 Rıza Sarraf – Rüçhan Bayar görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “hayırlı uğurlu olsun gözün aydın … GÜCÜMÜZE GÜÇ GELDİ BENİM KAFA DENGİM Mİ onu söyle bana”, Rüçhan Bayar: “aynen”, Rıza Sarraf: “TABİ BURDAN O BU ÇİN’E DE BAĞLANTI KURAR BURDAN”, Rüçhan Bayar: “vallaha her yere kurar abi yani ordayken valiyken bile kuruyordu bütün dünyayla bağlantıyı bütün valileri karşılıyordu ya … çok güzel oldu”, Rıza Sarraf: “İŞİMİZ DÜŞÜK bişey söyleyecem ABİMİN ŞU VATANDAŞLIK İŞİNE DE Bİ EL ATARSIN ARTIK İÇİŞLERİ BAKANI”, Rüçhan Bayar: “haa haa atarız atarız atarız”

Görüşmede geçen 3 ana hususu açacak olursak;

Rıza Sarraf’ın Muammer Güler ile geliştireceği ilişkiyi “GÜCÜMÜZE GÜÇ GELDİ” şeklinde tanımlaması, Zafer Çağlayan ile Egemen Bağış’tan sonra bir bakanla ilişki geliştireceği hususunu akıllara getirmiş, kamu gücünün satın alınmasının örgüt lideri tarafından güç olarak görülmesi ise soruşturmaya konu rüşvet eylemlerinin vahametini göstermesi açısından örnek teşkil etmiştir.

Rıza Sarraf’ın “BENİM KAFA DENGİM Mİ” şeklindeki sorusuyla Muammer Güler’in maddi menfaat ilişkisine meyilli olup olmadığını öğrenmek istediği anlaşılmıştır. Zira Çin’deki banka yetkilerine rüşvet verme eylemleri ile ilgili yine Rüçhan Bayar ile yaptığı başka bir görüşmede (TK:1936434637 – 19.02.2013 18:44) Rıza Sarraf: “görüştün müdürle sen kendin”, Rüçhan Bayar: “görüştüm”, Rıza Sarraf: “KAFA DENGİ Mİ”, Rüçhan Bayar: “KAFA DENGİ”, Rıza Sarraf: “mama mama mama şey yeptınız mı”, Rüçhan Bayar: “ya bizim tanıştıranlarla mamalaştık”, Rıza Sarraf: “kimse ma ma mamasız olmaz biliyosun ya ondan”, Rüçhan Bayar: “fazla verince de azıyorlar abi bu seferde olacak işte olmuyor” şeklinde konuştukları, “kafa dengi” tabirini rüşvet almaya meyilli yetkili anlamında kullandıkları anlaşılmıştır. Böylece yukarıdaki görüşmede Rıza Sarraf’ın, Muammer Güler ile tanışmadan evvel kendisiyle maddi menfaat ilişkisi kurmayı hedeflediği anlaşılmıştır.

Görüşmede geçen “işimiz düşük” “ÇİN’E DE BAĞLANTI KURAR” ve “ABİMİN ŞU VATANDAŞLIK İŞİNE DE Bİ EL ATARSIN ARTIK İÇİŞLERİ BAKANI” konuşmaları ise, eylemler bölümünde detaylarıyla anlatılan rüşvet karşılığındaki eylemlere tekabül etmektedir ki, Çin bankaları nezdindeki paravan işlemlerde yaşanan sıkıntıların çözülmesi amacıyla Muammer Güler adına Referans Mektubu hazırlandığı ve Rıza Sarraf’ın ağabeyi ve örgüt yöneticilerinden Mohammed ZARRAB’ın istisnai yoldan Türk Vatandaşlığına alındığı anlaşılmıştır.

Özetle, Muammer Güler’in bakan olmasının hemen akabinde gerçekleşen bu görüşme ile Rıza Sarraf’ın Muammer Güler’le geliştireceği rüşvet ilişkisinin kodları açıkça görülmüştür.

***

Okumaya devam et  Memurun ve Or..pu’nun Bahşişi Hariçtir

TK:2025438958 – 07.04.2013 12:56 Yaşar Aktürk – Rıza Sarraf görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “Ankara’dayım şu anda Yaşar amca …1 buçukta dedim 2 idi 1 buçuga aldım ben”, Yaşar Aktürk: “oldu canım benim oldu çok selamlarımı saygılarımı söyle”

Rıza Sarraf’ın Muammer Güler’in makamında saat 13:30 da bulunacağı, Barış Güler’in de bu buluşmaya katılacağı anlaşılmıştır.

Rıza Sarraf’ın Muammer Güler ve Barış Güler ile yaptığı bu ilk buluşmanın hemen akabinde;

TK:2025584363 – 07.04.2013 14:26 Rıza Sarraf – Yaşar Aktürk görüşmesinde;

Yaşar Aktürk: “nasıl geçti iyi mi geçti”, Rıza Sarraf: “sağolun çok iyi geçti …DEDİLER ONU 1 BUÇUK YAP … sıkıntım var onu senden rica ediyorum”, Yaşar Aktürk: “iyi etmişsin şimdi nese geldiğinde özel konuşuruz”, Rıza Sarraf: “evet çok mutlu oldu yani söyleyim”, Yaşar Aktürk: “tabi tabi tabi …benim 30 senelik arkadaşım hiç anlatamam sana”

Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın Muammer Güler ile yaptığı yüz yüze görüşme (ilk buluşma) için çok iyi geçtiğini, (taleplerde bulunacağı diğer görüşmelerden anlaşılmıştı), MUAMMER GÜLER’in İSE 1.500.000,00 (BİR BUÇUK MİLYON DOLAR) İSTEDİĞİ, -diğer görüşmelerle daha net anlaşılmıştır-, bunun üzerine Yaşar Aktürk’ün de telefonda değil yüz yüze olacak şekilde özel konuşmayı telkin ettiği anlaşılmıştır.

Bahse konu görüşmelere ve –eylemler kısmında anlatıldığı üzere- devam eden süreçteki eylemlere bakıldığında, bu ilk görüşme ile birlikte Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasında rüşvet ilişkisinin başladığı, bunun yüz yüze yapılan görüşmedeki anlaşmaya dayandığı anlaşılmıştır.

Muammer GÜLER’e sağlanacak maddi menfaatin yanında, bu eylemlerin ve rüşvete aracılığın takibini yapacak Barış GÜLER’e de “Danışmanlık” adı altında maddi menfaat sağlanacağı konusunda anlaşmaya varıldığı anlaşılmıştır. Yani aşağıdaki eylemlerde detaylıca anlatılacağı üzere Barış GÜLER hem Rıza SARRAF ile babası Muammer GÜLER arasında rüşvete aracılık eylemlerini organize edecek (devamını sağlayacak) hem de bu ilişkiden dolayı Rıza SARRAF’tan maddi menfaat sağlayacaktır.

***

TK.2360889520 – 08.10.2013 17:50 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde; 

Rıza Sarraf: “dedi bu düzmece bu şantaj için yaa zaten dedi ama aldı aldı onun fotokopisini MASAK’a da sorucak bana söylemedi ama beni götüren arkadaşa söyledi söylemiş demiş ki MASAK’a sorayım bakayım neyin nesidir bu”, Abdullah Happani: “araştıracak yani”, Rıza Sarraf: “MASAK ona bağlı yaa… SENCE GÖRÜŞMEM KÖTÜ MÜ OLDU İYİMİ SANA GÖRE SENCE”, Abdullah Happani: “yaa şu şekilde iyi mi kötü mü mesela o şeyin kopisini almışya…MUHAKKAK BUNU BİR KONTROL EDİN DER ARTIK yani ordaki senin şirketlerin de dahil olmak üzere herşeyin inceleceği garantisi geldi haa ıhh işte BU HABER YAYINLANDIĞINDA İŞİN AÇISINDAN OLABİLECEK TEHLİKE BUYDU ZATEN BU DA ARTIK ZATEN EN YÜKSEK MERCİYE SEN KENDİ ELİNLE BİLDİRMİŞ OLDUN”, Rıza Sarraf: “peki sence iyi mi oldu kötü mü”, Abdullah Happani: “hayır iyi bir sonuç yok burda”, Rıza Sarraf: “ONLAR BİLİYORSUN ALİ BABACAN’LA HANİ ŞEYLER YAA O O AYNI KAFA YAPISINDALAR İKİSİ DE YANİ O İHRACAT RAKAMLARIYLA ÇOK İLGİLENMİYOR ONLARLA ÇOK MUTLU OLMUYOR ANLADIN MI…kağıdı almamıştı sonradan aldı yaa yani çık çıktıktan sonra”, Abdullah Happani: “defterlerin incelenmesine hazırlanmak lazım…yaa bizim açımızdan birşey olmaz ne olacak yani zaten eninde sonunda dediğim gibi öbür şirketlerde eninde sonunda araştıralacaklar yani sonuçta kaçarı yok bu işin çok fazla”, Rıza Sarraf: “TUHAF BİR İNSAN SÖYLÜYİM SANA DİĞERLERİ GİBİ DEĞİL…bana gitmeden söylemişlerdi yani dur bakalım…kağıdı alması iyi olmadı o şey oldu

Görüşmede, Rıza Sarraf ve Abdullah Happani’nin, konuyu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile görüşmüş olmalarının kendileri açsından iyi mi yoksa kötü mü olduğunu değerlendirdikleri, Mehmet Şimşek’ten, diğer irtibatlı oldukları bakanlardan farklı tavır görmeleri üzerine endişeye kapıldıkları, Ali Babacan’dan çekindikleri gibi Mehmet Şimşek’ten de çekinir oldukları, zira Mehmet Şimşek’in Rıza Sarraf’ın çıkacak haberin metni olduğu anlaşılan kağıdı alarak konuyu MASAK’a inceleteceğini söylemiş olmasını “en yüksek mercie kendi elleriyle kendilerini bildirdikleri” olarak yorumladıkları, yapılabilecek muhtemel bir incelemeye karşı muhasebe defterlerinin lehlerine sonuç verecek şekilde düzenlenmesi gerektiğinin belirtildiği, usulsüz işlemlerin açığa çıkmaması amacıyla başka bir usulsüzlüğün gerçekleştirilmesi gerektiği düşüncesi ile hareket edildiği, neticede görüşmelerinin olumlu bir sonuç getirmeyeceğini düşündükleri anlaşılmıştır.

Akabinde,

TK.2361009343 – 08.10.2013 18:59 Rıza Sarraf – Rüçhan Bayar görüşmesinde; 

Rıza Sarraf: “yanına gittim Maliye Bakanının…o biraz soğuk”, Rüçhan Bayar: “peki bu İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NDA HERHANGİ BİR İSTİHBARAT’TAN BÖYLE BİR ÇALIŞMA FELAN OLMUŞ MU”, Rıza Sarraf: “hiç bir şey yok hayır”, Rüçhan Bayar: “öyle bir bilgi yok OLSA ZATEN İLK AĞIZDAN SEN DUYACAN ONU HEMEN”, Rıza Sarraf: “onlar yok onla da görüştüm bugün …pozitif mi negatif mi onu anlamadım”, Rüçhan Bayar: “ya çok daha artık kurcalama ama abi bence”, Rıza Sarraf: “yok artık kurcalamam artık ama işte o orası nereye gider ucu bilmiyorum”, Rüçhan Bayar: “YAPMASAK BELKİ DAHA İYİYİDİ BELKİ”, Rıza Sarraf: “KÖZ ACABA ALEVLENDİ Mİ”, Rüçhan Bayar: “BELKİ UYUYAN ŞEYİ DE UYANDIRDIK BELKİ BİLMİYORUM İNŞALLAH ÖYLE YAPMAMIŞIZDIR DA Abdullah ile konuştum şeyi mutlaka bizim hiç bişeyimiz olmasa da senin üstündeki yani gayrimenkul tarafını biz hafifletelim” 

Görüşmede, Rüçhan Bayar’ın İçişleri Bakanlığı bünyesinde İstihbarat’ın kendileri hakkında bir çalışmasının olup olmadığını sorduğu, Rıza Sarraf’ın olmadığını söylemesi üzerine Rüçhan Bayar’ın, Muammer Güler ile olan ilişkilerini kastederek böyle bir araştırmanın olması durumunda (ilk ağızdan) haberlerinin olması gerektiğini söylediği, Rıza Sarraf’ın, Mehmet Şimşek’in kendileri hakkında MASAK’a inceleme yaptıracağını söylemesi üzerine Rüçhan Bayar’ın “YAPMASAK DAHA İYİYDİ” “UYUYAN ŞEYİ DE UYANDIRDIK” dediği, Rıza Sarraf’ın da yine bu durum için “KÖZ ACABA ALEVLENDİ Mİ” şeklinde yorum yaptığı, böylece şahısların yaptıkları usulsüzlüklerin inceleme neticesinde gün yüzüne çıkacağı endişesine kapıldıkları, yapılan işlemlerdeki usulsüzlüğün bilincinde olarak hareket ettikleri, Rıza Sarraf üzerindeki gayrimenkullerin devirlerini yapmayı planladıkları anlaşılmıştır.

***

TK.2360895950 – 08.10.2013 18:11 Rıza Sarraf – Muammer Güler görüşmesinde; 

Muammer Güler: “gidebildiniz mi Maliye Bakanlığına”, Rıza Sarraf: “gittim görüştüm beyefendiyle”, Muammer Güler: “başka bir gelişme oldu Fatih Karaca beni aradı dedi ben konuya el koydum”, Rıza Sarraf: “sayın bakanımız Zafer Bey’in de yanına gittim o da aramış onu”, Muammer Güler: “Orhan konusunda ben zaten takip ediyorum sen hiç merak etme o konuyu hiç şey yapma”, Rıza Sarraf: “sayın bakanım asıl önemli konu o işte herşeyden önemli”, Muammer Güler: “tamam baba o konu benim işim o konu abinin işi sen merak etme…SEN MERAK ETME BEN O PEZEVENGE BUNUN ONUN SANA YAPTIĞI ÇEKTİRDİĞİNİ BEN ONDAN KAT BE KAT BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRİRİM O İTOĞLU İTİN SEN KAFANI YORMA” 

Görüşmeden, Muammer Güler’in Bugün Gazetesi yetkilisi Fatih Karaca ile görüştüğünü, haberin yayınlanmayacağını söylediğini, Rıza Sarraf’ın Zafer Çağlayan’ın da Fatih Karaca ile görüşme yaptığını söylediğini ilettiği, Muammer Güler’in Orhan İnce hakkındaki soruşturma konusunu takip ettiğini söylediği, Rıza Sarraf’ın bu konunun çok önemli olduğunu söylemesi üzerine Muammer Güler’in de “O KONU BENİM İŞİM” ve “O PEZEVENGE BUNUN ONUN SANA YAPTIĞI ÇEKTİRDİĞİNİ BEN ONDAN KAT BE KAT BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRİRİMşeklinde Orhan İnce hakkında yapacaklarından (burnundan fitil fitil getireceğinden) ve bu konuyu kendine görev addettiğinden bahsettiği, bu şekilde Rıza Sarraf’ın rüşvet ilişkisi içerisinde bulunduğu bakanlar aracılığıyla aleyhlerine hüküm doğurabilecek gazete yayınlarının yapılmasını engellediği, ayrıca polis müdürü Orhan İnce’nin Rıza Sarraf’ın usulsüzlüklerini ortaya çıkarma ihtimalini ortadan kaldırmak amacıyla Muammer Güler’in görev olarak addettiği bu konuyu içselleştirerek bedelini ödetme düşüncesinde olduğu anlaşılmıştır.

***

TK:2211836553 – 16.07.2013 17:34 Rıza Sarraf – Rüçhan Bayar görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “o yazı neyi ifade ediyor bir de biliyorsun di mi REAL TİCARET ODUĞUNU”, Rüçhan Bayar: “ya çok güzel canım bunlarla bankalardan bir yüzer milyon dolarlık kredi alırız hahah”, Rıza Sarraf: “hayır yani bu REAL TİCARET OLDUĞUNU ŞEY YAPIYOR biliyorsun di mi …artık Kunlun munlun zırt pırt …birtane Kunlun genel müdürlüğüne yazdı Pinganınkine yazdı”, Rüçhan Bayar: “TÜM SORUNUMUZU ÇÖZECEK GİBİ DURUYOR BURDA”, Rıza Sarraf: “EN AZINDAN ŞEYE MIRIN KIRIN EDEMEZLER BU REAL Mİ DEĞİL Mİ KONŞİMENTO CART CURT”, Rüçhan Bayar: “yok … Kunlun’la en üst düzeyde kendimizi ifade edebiliriz artık yani direk aracıyada gerek yok

Görüşmede, İçişleri Bakanı Muammer Güler tarafından düzenlettirilen referans mektuplarından bahsedildiği, Çin’deki bankalar ve bankalara sorgu yapan kurumlar nezdinde, referans olunan firmalar hakkında –öyle olmamasına rağmen- GERÇEK (REEL) TİCARET yaptığı konusunda kanaat oluşturacağı değerlendirilmesinde bulunulmuş, böylece şüpheli şahısların paravan ve sahteciliğe dayanan işlemler zincirinin Çin basamağındaki usulsüzlükleri, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı makamının alet edilmesi suretiyle örtbas edilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. Kaldı ki referans mektubunun yazıldığı Kunlun Bank’ın uluslararası camiada kötü bir nam altında faaliyet gösteren bir banka olduğu gözönünde bulundurulduğunda, diğer eylemlerde de detaylarıyla açıklandığı üzere, uluslararası boyutta faaliyet gösteren suç örgütünün lideri Rıza Sarraf ile Muammer Güler arasındaki rüşvet ilişkisiyle kamu gücünün nasıl satın alınabildiği, bunun da uluslararası camiada ülkemiz imajına nasıl etki edeceği aşikardır. Söz konusu organizasyonun Çin ayağını koordine eden Rüçhan Bayar’a rüşvet ilişkisine binaen elde edilen imtiyazlarla ilgili Rıza Sarraf tarafından bilgi verildiği, suç örgütünün eylemleri ile ilgili Çin ayağını koordine etmek amacıyla biliçli bir şekilde örgüt yönetimine katılan Rüçhan Bayar’ın referans mektubu ile rahat bir şekilde eylemleri gerçekleştirecbileceği anlaşılmıştır.

***

TK.2361009343 – 08.10.2013 18:59 Rıza Sarraf – Rüçhan Bayar görüşmesinde; 

Rüçhan Bayar: “İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NDA HERHANGİ BİR İSTİHBARAT’TAN BÖYLE BİR ÇALIŞMA FELAN OLMUŞ MU”, Rıza Sarraf: “hiç bir şey yok hayır”, Rüçhan Bayar: “öyle bir bilgi yok OLSA ZATEN İLK AĞIZDAN SEN DUYACAN ONU HEMEN”, Rıza Sarraf: “onlar yok onla da görüştüm bugün” 

Görüşmeden, örgüt yöneticisi Rüçhan Bayar’ın kendileri hakkında İçişleri Bakanlığı (Emniyet) İstihbarat’ta bir çalışma olup olmadığına yönelik bilgileri rüşvet ilişkisi içerisinde oldukları İçişleri Bakanı Muammer Güler’den (ilk ağızdan) öğrenebileceklerini söylemesi üzerine, Rıza Sarraf’ın Mumammer Güler ile görüştüğünü, Emniyet İstihbarat’ta haklarında bir çalışma olmadığını öğrendiğini söylediği, böylece örgütün deşifre edilmemek amacıyla yapılacak olası adli takiplere karşı bilinçli bir gizlilik ağı kurma emeliyle hareket ettikleri anlaşılmıştır.

***

(Para Teslimi-14)’te paranın Rıza SARRAF’ın elemanlarından teslim alınarak Barış GÜLER’e teslim edilmesinin akabinde,

TK:2400253937 – 25.10.2013 15:00:18 Rıza Sarraf – Barış Güler görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “bu ne olabilir”, Barış Güler: “kesin yani sivil gibi geldi …çünkü orada çakmakımsı bişeyle fotoğraf filan çekiyorlar sağ solun fotoğrafını çekiyorlar …TEDİRGİN OLDUK YANİ hani niye onlar orda duruyorlar”, Rıza Sarraf: “öyle olduysa yani nasıl bi birim olurki bizim haberimiz olmaz”, Barış Güler: “YANİ Bİ BİŞEYİ Mİ TAKİP EDİYOR NE YAPIYORLAR BİLEMEDİM YANİ ORA ARKADAŞLAR çünkü hoşumuza gitmedi o görüntü hoşumuza gitmedi şey ofisiniz arkada tarafında İŞTE KAPINI ORDA ADAMLAR BEKLİYORLAR DA SAATLERCE BEKLİYORLARDI BİZİMKİLER DE BİZİMKİLERLE … ALAKALI Bİ KONU MU DİYE MERAK ETTİK YANİ”

Görüşmeden örgüt üyelerinin takip edildiklerinden şüphe ettikleri ve Barış GÜLER’in tedirgin olduğu, takip edildiği hissi ile rahatsızlık duyduğu ve alacağı rüşvet parasının görüntülenmesinden çekindiği ve polis olduğundan şüphelendikleri şahıslarla ilgili  “işte kapını orda adamlar bekliyorlar da saatlerce bekliyorlardı bizimkiler de bizimkilerle … alakalı bi konumu diye merak ettik yani dediği ve katılmış oldukları suça konu eylemlerin takip edilmesinden çok çekindiği tespit edilmiştir.

TK:2400319509 – 25.10.2013 15:30 Rıza Sarraf – Barış Güler görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “bişey söylecek bizim arakadaşlar he …bizimkiler baktılar orda şuan öyle birisi yok…BU MUHTEMELEN SİZLE ALAKALI OLABİLİR”, Barış Güler: “e anladım tamam tamam BEN GEREKEN ÖNLEMLERİ ALACAM” 

  TK:2400338770 – 25.10.2013 15:36 Rıza Sarraf – Barış Güler görüşmesinde;

Barış Güler: “ortaya çıkarırız bi iki güne kadar ortaya çıkarırız onu”, Rıza Sarraf: “YANİ SİZLE ALAKALI OLMA İHTİMALİ YÜKSEK”, Barış Güler: “YANİ BEN ORTAYA ÇIKARIRIM BEN ORTAYA ÇIKARIRIM ONU BEN ORTAYA ÇIKARIRIM…bizimkiler onların fotoğrafını çekmiş hani onlar ÖZGÜR BİREŞ ŞEY OL TEDİRGİN OLUNCA BİZE SÖYLEDİ bizim arkadaşlar da yanına gittiler binanın içerisine orda o bekleyen arkadaşların fotoğraflarını çekmişler 

Görüşmelerde fiziki takip yapıldığından şüphelenen örgüt lideri Rıza SARRAF ile Abdullah HAPPANİ arasında gerçekleşen görüşmelerin neticesinde Rıza SARRAF’ın Barış GÜLER’E “bu muhtemelen sizle alakalı olabilirdediği Barış Güler’in deben gereken önlemleri alacamşeklinde cevap verdiği, örgütün istihbarat karşı koyma faaliyetlerinde konumu itibari ile önemli bir yeri haiz İçişleri Bakanı Muammer GÜLER’in oğlu olması münasebeti ile konunun Barış Güler’i ilgilendirdiği, her nevi fiziki takip çalışmasından rahatsız olan Barış Güler’in çalışmalara karşı koymak amacıyla önlemler alacağını belirttiği anlaşılmıştır.

TK:2401959070 – 26.10.2013 13:37 Hikmet – Barış Güler görüşmesinde;

Hikmet: “Barış bey bunlar kuvvetli muhtemelen şey ya polisler ya YA İSTİHBARATIN YA DA MALİ ŞUBENİN POLİSLERİDİR şey birinin resmini çekmiş elinde doğru kamera var böyle ceketinin kolunun içinde arkadan çekmiş”, Barış Güler: “niye çekiyorlar”, Hikmet: “hafta içerisinde şey yapalım Barış Özgür bey şeyi arasın Nuruosmani’ye yi ben geliyorum desin bu diyo ki ben hep telefon edip gittiğimde diyor aynısı oluyor özgür hoca öyle diyo bir daha telefon etsin oraya gitsin bizde gerekirse oraya gideriz bakarız tekrar gelip çeken bar mı bunu”, Barış Güler: “polisler takip ediyor öyle mi…adamların fotoğrafı var mı Özgür de”, Hikmet: “var …yüzde 99 polis yüzde 99”, Barış Güler: “tamam konuşalım bunu peki” 

TK:2401974668 – 26.10.2013 13:44 Özgür Özdemir – Barış Güler görüşmesinde;

Özgür Özdemir: “konuştuk ta …Mali Şube falan olabilir diyo…şimdi hani anladın mı olayı başka sıkıntılı şeylerde olmasın şimdi burda bi nasıl bişey yapmak lazım bilmiyorum yani niye böyle bi MALİ ŞUBENİN BÖYLE Bİ ÇALIŞMASI VAR MI FALAN FİLAN ONU Bİ BİRİLERİNİN SORDURMASI LAZIM YANİ ÇOKTA DİKKAT ÇEKMEDEN

Yukarıdaki görüşme içeriklerinden Barış GÜLER, Özgür ÖZDEMİR ve Hikmet isimli şahısların takip edildiklerinden ciddi manada şüphe ettikleri ve katılmış oldukları suç faaliyetlerini de göz önünde bulundurarak Mali Şube’den veya İstihbarat Şube’den çekindikleri için bu şubelerin polisleri tarafından takip edildiklerini düşündükleri ve dikkat çekmeden bu durumu Muammer GÜLER vasıtası ile kontrol ettirecekleri anlaşılmıştır.

TK: 2400371723 25.10.2013 15:49 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Abdullah Happani: “bu adamlar biliyorsun işleri bu olmayan bişeyi sana olurmuş gibi sunabilirler mi …yani icabında araştır diyeceksin sonra bişey çıkaracak sonra bişyeler yani ben belki kafamda kuruyorum yani ha”, Rıza Sarraf: “HAYIR KENDİLERİNDEN ŞÜPHELENİYORLAR ONLAR ONLARIN ONDAN MAÇALARI DÜŞEŞ ATIYOR anladın mı yoksa bizle alakalı değil bize ne olacak”, Abdullah Happani: “kendilerini de geleceği falan bilinmiyordu abi nerden şey yapacaklar ki”, Rıza Sarraf: “ON KERE DEDİM Kİ BUNU İKİ ÜÇ SEFER YAPAK YOK YOK BUYUR İŞTE, nerden çıktıkları belli değil bize ne ya”, Abdullah Happani: “KENDİ BİLİR ABİ YANİ BİZİM YAPABİLECEĞİMİZ BİŞEY YOK GÖRÜNTÜLEYEN ADAMA NE DİYECEN Kİ”, Rıza Sarraf: “KAÇ KERE UYARDIM BEN KENDİSİNİ İKİ PARTİ YAPALIM BİLMEM NE YAPALIM YARIMINA BİLE GERİ DÖNDÜLER BÖYLE BİR SAÇMA BİRŞEY OLABİLİR Mİ YA GİT ANASINI SATAYIM BİR HAFTA SONRA GEL DÜNYANIN SONU MU YA GÜN MÜ BİTİYOR AMINA KOYUM”, Abdullah Happani: “YANİ NE ZAMAN GELSEN NE KADAR İSTİYORSAN ALIYORSUN ZATEN”, Rıza Sarraf: “enterasan adamlar ya bırak neyse”, Abdullah Happani: “şeyse abi öyle birşeyden ŞÜPHELENMEŞİSE ARAŞTIRSIN KENDİ BULAMAZSA BİZ NE YAPABİLİRİZ”, Rıza Sarraf: “kendi için ben zaten aradım dedim BİZLE BİR ALAKASI YOK SİZİNLE ALAKALI”,  Abdullah Happani: “KENDİ UĞRAŞSIN O ZAMAN”  Rıza Sarraf: “tabi canım bize ne …..canım bizim bir şeyimiz yok kendisi baksın” 

Görüşmeden, şahısların kendilerinden para almaya gelen Barış Güler ve Özgür Özdemir isimli şahısların teknik takip altında olduklarını düşündükleri, Rıza Sarraf’ın “KAÇ KERE UYARDIM BEN KENDİSİNİ İKİ PARTİ YAPALIM BİLMEM NE YAPALIM YARIMINA BİLE GERİ DÖNDÜLER BÖYLE BİR SAÇMA BİRŞEY OLABİLİR Mİ YA GİT ANASINI SATAYIM BİR HAFTA SONRA GEL DÜNYANIN SONU MU YA GÜN MÜ BİTİYOR AMINA KOYUM” ifadeleri ile Muammer GÜLER ve Barış GÜLER’in paraların tek seferde gitmesini istediği ancak Rıza SARRAF’ın iki parti olarak göndermek istediği, takip edildikleri şüphesi oluşunca da Rıza SARRAF’ın ciddi manada rahatsızlık duyduğu Abdullah HAPPANİ’nin de “yani ne zaman gelsen ne kadar istiyorsan alıyorsun zaten” ifadeleri ile Muammer ve Barış GÜLER’in ne zaman ne kadar istese aldıklarını vurguladığı anlaşılmıştır.

Ertesi gün,

TK: 2402400667 26.10.2013 17:30 Barış GÜLER-Muammer GÜLER görüşmesinde

Muammer Güler: “Barış gelecek bugün onlarla bi konuşun bakalım ne”, Barış Güler: “evet İzmirdeyimde ben şey Özgürle bir araya  gelecekler Özgürle, konuşcaklar”, Muammer Güler: “BEKLİ SENİ DE DINLEYEN VARSA”, Barış Güler: “ÖZGÜR’Ü DE DİNLİYOR OLABALİRLER …ben Tunç’u uyardım ben ben Tunç Tunç’u uyardım yani Şafak’ın kuzenini”, Muammer Güler: “YANİ HAYIR ARTIK O ŞEYİ BARIŞ SENLE KONUŞCAK O ŞEYİ ARTIK O ŞEKİLDE YAPMAYIN KESİNLİKLE”, Barış Güler: “biliyorum biliyorum biliyorum”, Muammer Güler: “tamam oğlum tamam peki BEN ONU ARAŞTIRACAM ONUN KİM OLUP OLMADIĞINI … dikkat ol oğlum … TELEFONDA DA  DİKKAT OLUN”, Barış Güler: “tamam baba”, Muammer Güler: “kendisiyle konuşurken de dikkatli olun” 

Yukarıdaki görüşmeyi teyit eden bu görüşmede de Muammer GÜLER’in “YANİ HAYIR ARTIK O ŞEYİ BARIŞ SENLE KONUŞCAK O ŞEYİ ARTIK O ŞEKİLDE YAPMAYIN KESİNLİKLE” ifadeleri ile bundan sonraki para alışverişlerini bu şekilde yapmalarını istemediği, Danışmanı (İçişleri) Barış’la bu konuda kendisine haber göndereceği, ayrıca bu görüşmeden sonraki tarihlerde de para geleceğinin üstü kapalı ifade edildiği, Muammer GÜLER’in oğlu Barış GÜLER’i hem fiziki takipler konusunda hem de teknik takip (telefonlar) konusunda uyardığı, örgütün adli takibe karşı koyma faaliyetlerine katkıda bulunduğu anlaşılmıştır.

Görüşmelerde geçen “ONU YAPACAĞIMIZ BİR İŞ VAR HAFTA HAFTA İÇERİSİNDE ÖZGÜR BEY’E TELEFON ETTİRECEĞİZ OFİSE GELİYORUM DİYE…ÖZGÜR BEY ORAYA GİDERKEN BİZ O CİVARI TUTACAĞIZ ONLARDAN BİRİ GELİYORSA ONLAR DEMEK Kİ ŞEYDİR YANİ ONLARDAN BİRİNİ ALIRSAK POLİS YA DA GASPÇI OLDUĞU BELLİ OLUR…BUNU BİZ HAFTA İÇİ ÖZGÜR BEYE TELEFON ETTİRECEZ OFİSE GELİYORUZ DİYE ÖZGÜR BEY OFİSE GİDECEK GİDERKEN BİZ O SOKAKLARI TUTACAZ YANİ BU ÖZGÜR BEY’İN TELEFONUNU DİNLEYİP POLİS Mİ GELİYOR YOKSA GASPÇI MI GELİYOR ONU ÖYLE ANLAYACAĞIZ” şeklindeki planlarından, şüphelilerin kendilerini takip eden polisleri deşifre etmek için “3. Göz” diye tabir edilen “takipçileri takip etme” girişimlerinde bulunacakları anlaşılmış, yukarıdaki belirtilen hususlardan ötürü böyle bir çalışmanın, Şube Müdürlüğümüze şüpheliler ile ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığını gayri resmi olarak soran İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından yapılabileceği şüphesi hasıl olmuştur.

Bunun üzerine, adli soruşturmaya karşı böyle bir deşifre çalışmasının olup olmadığını teyit etmek maksadıyla yapılan bir uygulamada;

TESPİT ÇALIŞMASI

CMK 135 kapsamında yapılan teknik takip çalışmalarından soruşturmanın deşifre edilmesi amacıyla hedeflerin ev ve işyerleri çevresinde tedbirler aldırılacağı anlaşılması üzerine 11.11.2013 günü saat:13.30 sıralarında, Halide Edip Adıvar Caddesi No:9-11 Kanlıca/ Beykoz adresine gidilmiştir. Sonradan yapılan araştırmalarda emniyet aracı olduğu ve İSTİHBARAT ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ uhdesinde bulunduğu tespit edilen 34 ZP 7334 plakalı Toyota Auris marka aracın No:9-11 numaralı kapıyı görecek şekilde yolun karşı kaldırımında, park halinde beklediği görülmüştür. 

Okumaya devam et  Rıza Sarraf’tan Dubai Polis Şefine hediye eskort
R A P O R - riza sarraf rusvet
R A P O R - riza zarrap rusvet

Böylece, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER’in Rıza SARRAF ile aralarında gerçekleşen rüşvet ilişkisini araştıracağını söylemesinin üzerine, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün, gizlilik ilkeleriyle yürütülen soruşturmamızı deşifre etmeye yönelik girişimlerinin olduğu belirlenmiştir.

***

Yapılan çalışmalarda, Muammer GÜLER ile yapılan rüşvet anlaşması karşılığında verilen paraların haricinde, Rıza SARRAF tarafından, rüşvete dair eylemlerde aracılık yapan ve parayı teslim alma eylemlerini organize eden Barış GÜLER’e “danışmanlık” adı altında aylık ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. 

Yapılan eylemlerin (mesela Emniyet Müdürü Orhan İNCE’nin Rıza SARRAF’ın ihbar edilmesini koordine ettiği için sürülmesi eyleminin) muhteviyatına bakıldığında, Barış GÜLER’in Rıza SARRAF’tan kendisi için sağladığı maddi menfaatin (babası için aracılık ettiği rüşvetten değil danışmanlık adı altında aldığı paradan bahsedilmektedir) karşılığında koordine ettiği eylemlerdeki usulsüzlüğe (rüşvet karşılığında husumetli olunan bir kamu görevlisinin tayininin çıkarılmasına) bir danışmanlık faaliyeti olarak bakılamayacağı değerlendirilmiş, bu durumun Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasındaki rüşvet ilişkisine ve bu kapsamdaki eylemlere aracılık ederken ayrıca kendine menfaat sağlama girişimi olduğu anlaşılmıştır.

Rüşvete dair eylemlerin bazılarında, konunun öncelikle Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasında görüşülerek maddi menfaate (belli bir fiyata) bağlandığı, anlaşmanın gerçekleştiği, akabindeki işlemlerin Maummer GÜLER’in talimatları ile gerçekleştiği, Barış GÜLER’in ise iletişimde aracılık ettiği veya eylemlerin kısmi takibini yaptığı anlaşılmış ve eylemin gerçekleşmesinden sonra da paranın yine Barış GÜLER’ın organizatörlüğünde alındığı anlaşılmıştır. 

Bu şekilde olmayan eylemlerde ise; Rıza SARRAF’ın durumu önce Barış GÜLER’e bildirdiği, Barış GÜLER’in de Muammer GÜLER’e bildirdiği, akabindeki işlemlerin ise bizzat Muammer GÜLER’in talimatları ile gerçekleştiği ve eylemin gerçekleşmesinden sonra da paranın yine Barış GÜLER’ın organizatörlüğünde alındığı anlaşılmıştır.

Her iki eylem şeklinde, Barış GÜLER ve elemanlarının, Muammer GÜLER ve Rıza SARRAF arasında rüşvete aracılık ettikleri anlaşılmıştır.

Barış GÜLER’in, “danışmanlık” adı altında İçişleri Bakanı olan babası Muammer GÜLER’in nufüzunu ve geliştirdiği rüşvet ilişkisinden nemalanmayı bir fırsat bildiği ve bunu kullandığı yönünde gayet açıklayıcı mahiyetteki TK:2220021256 – 21.07.2013 15:29 Barış Güler – Tahsin görüşmesinde;

Tahsin: “sen napıyosun”, Barış Güler: “iyi abi Allah’a şükür koşturmaca danışmanlık yapıyorum”, Tahsin: “nasıl paraları sayıyor musun”, Barış Güler: “…yok abi daha yok yüz yüze görüşürüz yüz yüze görüşürüz … BU DÖNEMLE ALAKALI BİŞEY YOKSA BU DÖNEMDE OLMASA YÜZÜMÜZE BAKARLAR MI YA BİLİYOSUN”, Tahsin: “dediğin doğru o şeyde valilikten gitti randevu bile vermediler Allahsızlar hatırlıyorum ben”, Barış Güler: “tabi tabi… ha hu diyolar randevu ….”, Tahsin: “OLSUN SEN DE UYANIK GEÇİN DE NE ŞİMDİ NE YAPARSAN KARDIR BOŞVER SEN DE HAKKIN”, Barış Güler: “tabi öyle aynen öyle aynen öyle

Görüşmeden, Barış Güler’in “danışmanlık” ve bu yolla para kazanmayı, babasının İçişleri Bakanı olmasının sağladığı “DÖNEMSEL” nüfuzdan nemalanma (fırsat) olarak tanımladığı anlaşılmıştır.

Diğer yandan, Muammer GÜLER’in rüşvete dair eylemlerde iletişim için Rıza SARRAF’ı Barış GÜLER’e, Barış GÜLER’i de Rıza SARRAF’a yönlendirmek suretiyle, Barış GÜLER’in bu işlemlerdeki işlevine karşılık “danışmanlık” adı altında ayrıca maddi menfaat temin etmesi ise;

Muammer GÜLER açısından kendisinin haricinde, ayrıca Barış GÜLER için de maddi menfaat sağladığı,

Barış GÜLER açısından ise rüşvete aracılıktan kendisine ayrıca maddi menfaat sağladığı anlamına geldiği değerlendirilmiştir.

***

Soruşturmada adı geçen firmaların, örgüt lideri Rıza SARRAF’ın kurduğu uluslararası işlemler zinciri içerisinde Çin basamağının temelini oluşturduğu bu firmalara İran’dan gerçekte olmayan ihracatlara dair ödemeler yapılıp, aynı şekilde yine bu firmaların hesabından Türkiye’deki paravan/gerçek firmaların hesabına ihracat ödemesi altında aynı paranın gönderildiği, yani bu paravan firmaların sahtecilik eylemlerinin kaynağı olduğu, referans mektubu yazma hususunun ise bu firmalar üzerinden hayali işlemlerle para vurdurulduğunun Çin açısından incelenmesinin gündeme gelmesi üzerine; usulsüzlüklerin örtbas edilmesi gereksiniminden doğduğu gerçeğidir. Oysa ki referans mektuplarıyla Çin nezdinde bu firmaların reel faaliyet gösterdiği izlenimi oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.

Bu iki husus dikkate alındığında ve firmaların hesaplarının hem İran hem de Türkiye’deki işlemlerle ilintili olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bahse konu referans mektuplarının açık bir şekilde suça olanak sağlama ve suçluya kefil olmak sonucunu doğurduğu değerlendirilmektedir. Bu durumun kaynağının, rüşvet ilişkisi ile birlikte, Muammer GÜLER ve yönlendirmesiyle hareket eden Barış GÜLER’in, her talebine cevap verdikleri Rıza SARRAF’a karşı duydukları örgütsel aidiyetleri ile açıklanabileceği değerlendirilmiştir.

***

TK:2207838535 – 14.07.2013 11:53 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “ABİNİN HESABInın aşagı yukarı biliyor musun”, Abdullah Happani: “abi tam bilmiyorum en son baktıgımzda İki Milyon küsürdü galiba  ama daha sonra ne yaptı”, Rıza Sarraf: “TL vardı ya 4 küsür”, Abdullah Happani: “İKİ MİLYON KÜSÜR DOLAR YAPIYORDU ABİ DOLARA ÇEVİRMİŞTİK YANİ 4 KÜSÜR TL VAR EVET”, Rıza Sarraf: “sonra oldu ya bi sürü Euro oldu öbürü oldu …gıdaya geçmedin mi ona”, Abdullah Happani: “yoo gıdayla ilgili hiç bişey geçmedim ben ona” ,Rıza Sarraf: “ABİ HESAPLIYODUK YÜZDE BİR BANKA ALIYOR BİNDE BEŞ ONA VERECEN BİNDE 3 4 ÖBÜRÜNE VERİRİZ DİYE”, Abdullah Happani: “ha yok hayır ben SADECE SÜLEYMAN’A VERİYORSUN ZANNEDİYORUM ONU”, Rıza Sarraf: “YO YO HAYIR GIDA DA VERECĞİZ”, Abdullah Happani: “geçmedim abi daha onları geçmem lazım”, Rıza Sarraf: “tamam onları geçersin tamam … fiyatını kendin ayarla … yani BAK 4 GEÇ 3 GEÇ … ONA GÖRE GEÇ AMA

Görüşmeden, altın ihracatı olarak icra edilen sistemden transit gıda ticareti sistemine geçişten sonra, Abdullah Happani’nin altın haricindeki gıda sistemi için (Abi) Zafer ÇAĞLAYAN’a değil artık sadece Süleyman ASLAN’a gelen paradan komisyon verildiğini zannettiği, Rıza SARRAF’ın da bu yeni sistem için de Hem Zafer ÇAĞLAYAN’a hem de Süleyman ASLAN’a komisyon verileceğini, Zafer ÇAĞLAYAN için transit gıda ticaretine konu gelen paranın %0,3-0,4 oranında rüşvet verileceğini söylediği, bu şekilde Rıza Sarraf, Süleyman Aslan ve Zafer Çağlayan maddi menfaat odaklı bir organizasyon içerisinde bilinçli bir şekilde hareket ettikleri anlaşılmıştır. 

TK.2279608789 – 23.08.2013 15:46 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde; 

Rıza Sarraf: “Apo bu hesap kitapda bir dönem abiye hiç birşey girmemiştin ya onları geriye dönük düzelttin mi hiç düzeltmedin mi”, Abdullah Happani: “düzelttim abi daha sonra o şeyin…TABİ O GIDALARI İLK BAŞLADIĞIMIZ DÖNEMDE GİRMEMİŞTİM SEN SÖYLEDİKTEN SONRA DÜZENLEDİM”, Rıza Sarraf: “tamam düzelttin…tamam yani BAKTIRSA KONTROL ETTİRSE HEPSİ DOĞRU”, Abdullah Happani: “TABİ TABİ AMA ŞEY İŞTE GIDALAR BAŞLADIĞINDAN BERİ 4’LE GİRDİM HA ONU KARIŞTIRMAYALIM DA İCABINDA O DAHA ÖNCE 5’Tİ

Görüşmeden, Rıza SARRAF tarafından Zafer ÇAĞLAYAN’a;

  • İran’ın parasını altın ihracatıyla döndürme işlemlerinde Rıza SARRAF’a ait firmaların hesabına gelen paranın %0,5,
  • İran’ parasını sahte evraklarla yapılan transit gıda/ilaç ticareti işlemlerinde de Rıza SARRAF’a ait firmaların hesabına gelen paranın %0,4 arasında rüşvet verildiği anlaşılmıştır.

Görüşmede dikkat çekici bir durumunda, Abdullah HAPPANİ’nin “baktırsa kontrol ettirse hepsi doğru” şeklinde Zafer ÇAĞLAYAN’ın transit gıda ticaretine konu yurtdışından ne kadar para geldiğini kontrol ettirmesi durumunda %0,4 oranında para verildiğini doğrulayabileceğini, verdikleri para da eksiklik olmadığını söylediği anlaşılmıştır.

Verilen rüşvetin belli bir komisyon oranı sistemiyle hesaplandığına dair,

Yapılan çalışmalarda;

TK:2008951726 – 29.03.2013 17:50 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “raporları ben nasıl alabilirim bana raporlar lazım taşlar orda diyorsun … YANİ BU EXCEL ne verdik ne aldık”, Abdullah Happani: “ben mail attım sana rapor halinde değil ama rakamlarla …VERİLENLERİ DETAYLI HANGİ TARİHTE NE VERMİŞSEKO GELENİ TOPLU OLARAK VERDİM SANA YANİ ROYALE ŞU KADAR TL GELMİŞ ŞU KADAR EURO GELMİŞ SAFİR’E ŞU KADAR TL GELMİŞ ŞU KADAR EURO GELMİŞ”, Rıza Sarraf: “ORDA BİRAZ RAKAMLARLA OYNAMAMIZ LAZIM Kİ O BİNDE 4 BİNDE 5’İ BEN ANLATAMAM BEN ŞİMDİ ANLADIN MIABDULLAH BU GÜNE KADAR 37 FİLAN MI VERMİŞİZ”, Abdullah Happani: “36 BUÇUK İKİSİNİ ŞEYE VERMİŞİZ İŞTE”, Rıza Sarraf: “34 VERMİŞİZ YİNE AZ DEĞİL Kİ …EURO mu bu”, Abdullah Happani: “EURO evet”, Rıza Sarraf: “50 yeşil yapar ya”,  Abdullah Happani: “tabi canım ciddi bir rakam”, Rıza Sarraf: “cık cık cık cık cık ne düşünüyosun”, Abdullah Happani: “BİLMİYORUM ABİ SONUÇTA VERMİŞİZ DÜŞÜNECEK BİRŞEY YOK YANİ”, Rıza Sarraf: “hayır VERMESEYDİK OLUR MUYDU sence”, Abdullah Happani: “ZOR OLURDU YANİ”, Rıza Sarraf: “biz yapamazdık BİZE YAPTIRMAZLARDI”, Abdullah Happani: “BİZE YAPTIRMAZLARDI EVET ÖYLE BİR DURUM VAR BAŞKASININ KANALI İLE YAPMAK DURUMUNDA KALIRDIK O DA BÖYLE RAHAT OLMAZDI YANİ”, Rıza Sarraf: “doğru al işte kıçı kırık Ahmetler şey”, Abdullah Happani: “aynı aynı evet”

Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın Zafer Çağlayan’a gönderdiği rüşvetlere ilişkin tutulan excellerden ve bindelik oranın gözükmesi için firmalarının Halk Bankasındaki hesabına gelen paraların tutulduğu excel (mahkeme kararı ile alınmıştır) hakkında konuştukları, buna göre,

  • Rıza Sarraf’ın, legal faaliyetlerinin haricinde İran’ın parasını döndürmek ve altın ihracatı için kullandığı Royal Denizcilik ve Safir Altın isimli firmalarının banka hesaplarına aktarılan paraların binde 4-5’i (%0,4-%0,5) arasında komisyonun Ekonomi Zafer Çağlayan’a rüşvet olarak verildiği,
  • 29.03.2012 tarihine kadar Zafer Çağlayan’a (bunun içinde o zamana kadar Süleyman Aslan için verilen rüşvetlerinde dahil) yaklaşık 34.000.000,00 (Otuz Dört Milyon) Euro civarında rüşvet verildiği,
  • Bu kadar rüşvetin verilmemesi durumunda şüphelilerin icra ettikleri sisteme müsaade edilmeyeceğini, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan kastedilerek, rüşvet vermeden bu işlemlerin yapılamayacağını, hatta rakipleri Taha Ahmet Alacacı’nın kendileri gibi böyle güçlü bir ilişkilerinin olamamsı sebebiyle aynı sistemi yapamadığını söyledikleri anlaşılmıştır. 

***

Yapılan çalışmalarda, Rıza SARRAF’a ait firmaların Halk Bank hesabına gelen paranın, (elle tutulur) fiziki altına dönüştürülerek ihracatla İran’a veya Dubai’ye gönderilmesi ile Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet ilişkisinin direk doğru orantılı olduğu anlaşılmıştır. Teknik takip çalışmalarında, Rıza SARRAF’ın bu eylemler kapsamında Halk Bankasında hesap değiştiren (Rıza SARRAF’ın Halk Bank’taki firma hesabına gelen) paranın %0,4-%0,5’ini, Zafer ÇAĞLAYAN’a rüşvet olarak gönderdiği, şahıslar arasında bu şekilde fiili birliktelik ve bir rüşvet anlaşması olduğu anlaşılmıştır.

2012 yılının ilk aylarından itibaren, İran’a yapılan altın ihracatı ile ilgili, medyada, uluslararası finans toplumunun hassasiyeti ve bankacılık teamülleri açısından eleştirel yönde çıkan haberlere Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın cevap verdiği görülmüştür. Hatta Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisine hitaben 7/8265 sayılı ve Yazılı Soru Önergesi konulu Ankara Milletvekili Sinan Aydın AYGÜN tarafından verilen 7/8265 sayılı soru önergesine ilişkin cevabi yazısında özetle; Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TUİK) Mart ve Nisan 2012 aylarına ilişkin dış ticaret istatistikleri, 2012 Mart ve Nisan aylarında İran’ın Türkiye’den önemli ölçüde altın ithal etmesine ilişkin sorulara cevap verildiği anlaşılmaktadır.

İhracat ve ithalattan sorumlu Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın medyaya yaptığı açıklamalarla veya yazılı soru önergesine muhatap olmasıyla, rüşvet ilişkisi içerisinde olduğu Rıza SARRAF’ın faaliyetlerinin sürekliliği ve deşifre olmaması yönünde örgütsel bir sorumluluk altına girdiği anlaşılmıştır. Yapılan teknik takip çalışmalarında ve dijital belgelerde Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet ilişkisinin (rüşvete dair ilk para tesliminin) 19.03.2012 tarihinde başladığı, maillerdeki excel tablolalarından belirlenmiştir. Yani Zafer ÇAĞLAYAN’ın, uzun süredir bu konu ile ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamalar ve TBMM kapsamında soru önergesine cevap vermesi sırasında, Rıza SARRAF’la halen rüşvet ilişkisi içerisinde olduğu anlaşılmıştır. Mesela, soru önergesine cevap verildiği 3 Temmuz 2012 tarihine kadar Rıza SARRAF’ın Zafer ÇAĞLAYAN’a 6 seferde toplam 8.489.500,00 (Sekiz Milyon …) Euro gönderdiği, cevabi yazının hemen akabinde de (3 gün sonra) 6 Temmuz 2012 tarihinde 5.000.000,00 (Beş Milyon) Euro gönderdiği anlaşılmıştır.

Zafer ÇAĞLAYAN’ın, İran’a yapılan altın ihracatı konusunda medyaya yaptığı açıklamalarının hemen akabinde, para gönderimlerinin devam etmesi de dikkat çekici bulunmuştur. Örneğin; 

03.09.2012 (Eylül) tarihli haber içeriğinde Zafer ÇAĞLAYAN’ın altın ihracatları ile ilgili açıklama yaptığı ve “Bu yapılan ihracat başarısının altında kim ne sebep arıyorsa arasın Türkiye ihracatını yapmaya devam edecek BİLHASSA ALTIN İHRACATI İLE İLGİLİ FARKLI SÖZLERİ SÖYLEYENLER EĞER MUTLAKA AHLAKSIZ ARIYORLARSA KENDİLERİ AYNAYA BAKSINLAR AHLAKSIZIN KİM OLDUĞUNU KENDİLERİ GÖRÜRLER.” şeklinde kamuoyunun altın ihracatıyla ilgili şüphelerini bertaraf etmeye yönelik söylemlerde bulunduğu ve altın ihracatlarının devam edeceğini söylediği anlaşılmıştır.

Bu haberlerin akabinde, 11.09.2013 günü Rıza SARRAF’ın Zafer ÇAĞLAYAN’a 2.000.000,00 (İki Milyon) Euro gönderdiği anlaşılmıştır.

***

TK:2024892297 – 06.04.2013 23:12 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “SENİN VERDİĞİN RAPOR VAR YA …O RAPORU BEN VERDİM O İNCELEMİŞ …EURO OLARAK DİYOR Kİ ALDIKLARIMIZA BİR 10 KAĞIT FARK VAR DİYOR”, Abdullah Happani: “10 kağıt fark olur mu abi ya mümkün mü”, Rıza Sarraf: “ABİ SENİN SİZİN YAZDIĞINIZDAN BEN 10 DAHA AŞŞAĞI ALDIM DİYOR”, Abdullah Happani: “ABİ VERDİĞİ TARİHLERİ FALAN SADIK BİLMİYOR MU”, Rıza Sarraf: “biliyor”, Abdullah Happani: “E TAMAM YANİ ONUN HESABI KİTABI BELLİ HANGİ TARİHTE NE VERDİĞİMİZ BELLİ BİZİM”, Rıza Sarraf: “şöyle var mesala Süleyman’a vermişiz ona geçmişisizdir”, Abdullah Happani: “zaten İki Milyon Süleyman’a verdiğimiz para …he şeyleri falan da çıkarmadıysan bir küsür falan da o çıkar saatçi Yusuf falan adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize”, Rıza Sarraf: “ben yırtım attım diyor”, Abdullah Happani: “ABİ HANGİ TARİHTE BU ADAMA NE GÖNDERMİŞİZ O ŞEKİLDE ÇIKMIŞIZ YANİ TOPLU BİR ŞEY YOK MESALA ATIYORUM İŞTE 1. AYIN 18’İNDE 3 MİLYON PARA GÖNDERMİŞİM ADAMA 1.AYIN 18’İNDE BU ADAMIN CARİ HAREKETİNDE 3 MİLYON ÇIKIŞ VAR ZATEN ŞEYİNDE SADIK’IN DA O TARİHTE GİTTİ NE İLE GİTMİŞSE UÇAKLA OTOBÜSLE ŞEYLE BELLİDİR YANİ”, Rıza Sarraf: “Sadık’tan öncede kim gidiyordu Ümit gidiyordu”, Abdullah Happani: “Ümit’in götürdüğü iki tane 700 Bin para abi başka bişey değil ki”, Rıza Sarraf: “abi yok HEPSİNE ONAY ALDIM BEN”, Abdullah Happani: “KENDİSİNDEN okey alıyorsun sen de mi”, Rıza Sarraf: “alıyorum onda sıkıntımız yok ya

Görüşmeden, Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın kendisine verdiği Excel dökümünde görünenden 10 Milyon Euro daha az aldığını iddia etmesi üzerine, Rıza Sarraf’ın bu durumu para teslimini organize ederek listeyi tutan Abdullah Happani’ye sorduğu, Abdullah Happani’nin de günüyle, kuryesiyle, miktarıyla verdikleri tüm paranın kayıtlı olduğunu, hesapta yanlışlık olmadığını söyleyip parayı teslim alan Salih Kaan Çağlayan’ı kastederek “adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize” dediği, böylece Zafer Çağlayan’a gönderilen paraların “adamı” olarak eylemlere iştirak eden Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildiğini söylediği (Ankara’ya giden paraların Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildikten sonra Zafer Çağlayan’a bilgi verildiğine dair Bkz; TK.2292387889), Rıza Sarraf’ın da “hepsine onay aldım ben” diyerek verilen her bir para için “birebir” hatlardan iletişimle paranın teslim alındığına dair (kendisinden) Zafer Çağlayan’dan onay aldığını söylediği anlaşılmıştır.

Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN’ın arasında rüşvet ilişkisinin başlaması Zafer ÇAĞLAYAN’ın sayesinde gerçekleştiği, bu yeni fiili birlikteliğin Zafer ÇAĞLAYAN tarafından oluşturulduğu ve bu yeni rüşvet ilişkisinin Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet sistemi ile aynı olduğu anlaşılmıştır. 

Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN’ın 06.10.2012 tarihindeki buluşmalarından sonra, Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN’ın buluşarak görüştükleri, bu görüşmeden sonra;

TK:1704387145 – 06.10.2012 18:57 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “Süleyman beyin yanındaydım şimdi çıktımBURASI ABİ GİBİ TAMAM … ABİ AYARDA TAMAM ORASIABİ AYARINDA HEM DE O SİSTEMDE YANİAbdullah Happani: “he tamam peki şey mi adamların işlerini halledecek mi” Rıza Sarraf: “TABİ TABİ HER İŞİMİZİ BİZİM HER İŞİMİZİ HALLEDECEK BİZİM OLDUĞUMUZAbdullah Happani: “e tamam o zaman ONA FARKLI BİR ŞEY Mİ KULLANMAK LAZIMRıza Sarraf: “yok ya ben anlamam” Abdullah Happani: “hayır anladım da BİZİM MEVCUTU KULLANIRSAK ABİ BİLMEYECEK MİRıza Sarraf: “BİLECEK ABİYE ONU DA YAPIYORUZ DİYECEĞİM VERİYORUZ …  ABİYE SÖYLEDİM O BENİ ÇAĞIRDI ZATEN O KENDİSİ YOL VER DEDİAbdullah Happani: “hee tamam o zaman … iyi ya hayırlısı açsınlar kanalıda

adamların işini halletsin de şey ABİ İLE Mİ GÖRÜŞTÜN BUGÜNRıza Sarraf: “HEEAbdullah Happani: “o şeye GİTME SEBEBİNİZ OYDU YANİRıza Sarraf: “he he

Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın kuracağı yeni sistem içerisinde Halk Bankası’nın kullanılacağı, bunun için önce Zafer Çağlayan ile buluştuğu, daha sonra aynı gün Zafer Çağlayan’ın yönlendirmesi ile Süleyman Aslan ile buluşarak görüştüğü, bu görüşmede;

  • Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan arasında rüşvete dair anlaşmanın gerçekleştiği, “burası abi gibi tamam” diyerek bu anlaşmanın Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisi (rüşvet sistemi) gibi olduğu,
  • Bu anlaşmaya göre Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a Zafer Çağlayan’a verildiği gibi (aynı sistemde) yurtdışından gelen paranın belli bir oranında komisyon (rüşvet) verileceği (“abi ayarında hem de o sistemde yani”),
  • Verilecek rüşvet karşılığında Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf liderliğindeki örgütün Halk Bankasındaki işlemlerinin/işlerinin hepsini halledeceği (“her işimizi bizim her işimizi halledecek bizim olduğumuz”) anlaşılmıştır.

Ayrıca, görüşemeden Süleyman Aslan’a ihracat ödemesi altında yapılacak bu havalelerle ilgili Rıza Sarraf’a yol vermesini, Zafer Çağlayan’ın söylediği (abiye söyledim o beni çağırdı zaten o kendisi yol ver dedi) ve Süleyman Aslan’a verilecek paranın Zafer Çağlayan’a verilen komisyon (rüşvet) içerisinden verilmesi durumunun Zafer Çağlayan’a bildirileceği (bilecek abiye onu da yapıyoruz diyeceğim veriyoruz) anlaşılmıştır.

Başka bir görüşmede,

TK:1706708821 – 08.10.2012 14:28 Rıza Sarraf – Süleyman Aslan görüşmesinde;

Süleyman Aslan: “Rıza bey, şimdi ekiple beraberiz … sayın bakanla filan beraberdik O DÜNKÜ KONUŞTUĞUMUZ ŞEKİLİYLE BEN KONUYU SAVUNDUM ONLARI YAPMIYORUZ DEDİ HER ŞİRKETE HESAP AÇMA İŞLEMİ YAPMA FİLAN FAKAT MEVCUT SİSTEM ÜZERİNDEN PARA GETİRME GÖTÜRME İŞİNDE SİZİN HAZIR OLDUĞUNUZU İŞARET ETTİM İSMİNİZİ SÖYLEMEDİM AMA SİZİ İŞARET ETTİM BUGÜNE KADAR YAPTIĞIMIZ YÖNTEMLERLE BU ŞEY ÖDEMESİNİ YAPABİLİRSİNİZ DEDİK”, Rıza Sarraf: “evet gazı da şeyi söyleyecem bizim sermayenin likit durumu gaza yeterli değil diyor İran” 

Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın bakanla (muhtemelen Ali Babacan’la) yaptığı görüşmede, Rıza Sarraf’la daha önceden anlaştıkları bir şekilde, petrol ödemelerine dair para transferleri işinde Rıza Sarraf’ın kullanılabileceğini işaret ederek konuyu savunduğunu söylediği, böylece Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’la yaptıkları anlaşma doğrultusunda hareket etmeye başladığı anlaşılmıştır.

TK:1709058469 – 09.10.2012 22:44 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “PAZAR GÜNÜ LEVENT’İN PATRONUNA İKİ YOLLAYACAĞIZ HA HAZIRLA”, Abdullah Happani: “tamam oldu ayarlarım ben”, Rıza Sarraf: “ONU SONUNDA ŞEY YAPTIMbu bize lazım bu adam sonuçtabu bize orda olduğu müddetçe yeter adam lazım işte bize”, Abdullah Happani: “tabi ki”, Rıza Sarraf: “BENCE ABİNİNKİNDEN DAHA ÖNEMLİ BUNUN Kİ”, Abdullah Happani: “ya muhakkak O DA FARKLI BİR ÖNEME SAHİP YA ŞİMDİ ONUN SAYESİNDE DE BÖYLE HER YERE İŞTE RANDEVU ALIP ŞUNU YAPIP BUNU YAPIP GİDEBİLİYORUZ”, Rıza Sarraf: “O AYRI BAŞKA YANİ TAMAM DA BU DA BAŞKA AMA YANİ BU İSTEDİĞİ GİBİ TOP OYNATABİLİR”, Abdullah Happani: “tabi daha etkili olur”, Rıza Sarraf: “tabi tabi iyi oldu bu … değer bu”, Abdullah Happani: “tabi ki bununla yani her türlü şey yapabilirsin abi işte şu şöyle oluyor bu böyle oluyor”, Rıza Sarraf: “ÇÖPE GİDEN ÇÖPE GİDEN PARA ŞEY DEĞİL BU YANİ”, Abdullah Happani: “yo yo  ya o muhakkak değil”, Rıza Sarraf: “ya şimdi mesela bunlar gelmiş İran tamam mı burda bütün hani bize ödemeleri yapıyoruz ya dirhem o bu şu … tamam mı direk yapmak istiyorlardı bunlar topu taça attı Ziraat’le Vakıf’ı devre dışı bıraktı”, Abdullah Happani: “HALLEDEBİLECEK Mİ O OLAYI”, Rıza Sarraf: “YANİ YÜRÜYÜN GİDİN DİYO”, Abdullah Happani: “iyi abi hayırlısı yani sonuçta dediğin gibi gerekli yani kesinlikle lazım bir adam”, Rıza Sarraf: “dur bakalım bu da tamam TAŞLARIMIZ OTURUYOR YAVAŞ YAVAŞ YERİNE de bir iş hızlanaydı… SEN NE DİYORSAN DİYO ÖYLE YAP YA O KIVAMA GEÇTİK HAHAH”, Abdullah Happani: “iyi ya hayırlısı”, Rıza Sarraf: “insan ilişkilerden sorumluyum da ben insan ilişkilerinden

(“Levent’in patronu”ndan kastın Halk Bankası’nda Genel Müd. Yrd. Levent Balkan’ın üstü olan Genel Müdür Süleyman Aslan olduğu, “Abi” de Zafer Çağlayan’dan bahsedildiği anlaşılmaktadır)

Görüşmeden, Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan arasındaki rüşvet anlaşmasının net bir şekilde tamama erdiği (“onu sonunda şey yaptım”), buna göre;

  • İlk etapta 14.10.2012 Pazar günü Süleyman Aslan’a 2.000.000,00 (İki Milyon) Euro gönderileceği,
  • Rıza Sarraf’ın, Süleyman Aslan’a verilecek paranın Zafer Çağlayan’a verilecek paradan daha önemli olduğunu düşündüğü, şahsın kendileri için istediği gibi işlem yapabileceğini, bu sebeple Süleyman Aslan’a verilecek paranın boşa giden para olmayacağını söylediği, (“bence abininkinden daha önemli bunun ki” “bu istediği gibi top oynatabilir” “çöpe giden para şey değil bu yani”)
  • Süleyman Aslan’ın, sağlanacak maddi menfaat karşılığında Rıza Sarraf’ın eylemlerine (işlemlerindeki usulsüzlüklere) göz yumacağı, “yani yürüyün gidin diyo” “sen ne diyorsan diyo öyle yap ya o kıvama geçtik hahah
  • Rıza Sarraf’ın, Zafer Çağlayan’la mevcut olan rüşvet ilişkisinden sonra Süleyman Aslan’la da rüşvet ilişkisi kurularak, suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün yeni eylemlerine başlamak için, nüfuzunu ele geçirmenin gerekli olduğuna inandıkları kamu görevlilerini satın almalarını “taşlarımız oturuyor yavaş yavaş” diyerek betimlediği anlaşılmıştır.

Rıza SARRAF’ın, Zafer ÇAĞLAYAN’la mevcut olan rüşvet ilişkisinden sonra Süleyman ASLAN’la da rüşvet ilişkisi içine girerek, suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün yeni eylemlerine başlamak için, nüfuzunu ele geçirmenin gerekli olduğuna inandıkları kamu görevlilerini satın almalarını “taşlarımız oturuyor yavaş yavaş” diyerek betimlediği anlaşılmıştır.

Okumaya devam et  Ünlü Komedyen Şahin K.’dan gündeme dair anlamlı tweet

Diğer yandan görüşmede Rıza SARRAF’ın verilen yüksek miktarlardaki paralar için “ÇÖPE GİDEN PARA DEĞİL” şeklindeki tabirinden, kamu görevlilerine verilen bu paraların boşa gitmediğini karşılığını aldıklarını söylediği anlaşılmıştır. Sadece bunun bile bahse konu rüşvet anlaşmasını (örgütün çeşitli menfaat talepleri karşılığında kamu görevlilerinin maddi menfaat sağlandığını) yeterince izah ettiği düşünülmektedir.

***

Rıza SARRAF ile Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın rüşvete ve diğer suça konu görüşmelerini, teknik takip çalışmalarına karşı koymak için, birebir kullanmak için ayarladıkları ve 1’den başlayarak numaralandırdıkları GSM hatları ile mesajlaşarak yaptıkları, Zafer ÇAĞLAYAN ve Rıza SARRAF’ın önceden kod numarası vermiş oldukları bu telefon hatlarını birebir kullandıkları,

Aynı şekilde Zafer ÇAĞLAYAN’ın oğlu Salih Kaan ÇAĞLAYAN ile Rıza SARRAF’ın talimatlarına istinaden hareket eden ve rüşvete konu paraların naklini gerçekleştiren (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG isimli şüphelinin de önceden kodlamış oldukları GSM hatları ile görüştükleri ve mesajlaştıkları anlaşılmıştır.

Bu şekilde şüpheli şahısların paranın teslim edilmesi/alınması eylemlerini ve örgütün eylemlerini gizleme yoluna gittikleri, muhtemel adli çalışmalara karşı önlem aldıkları, bu refleksin sadece parayı veren Rıza SARRAF ve kurye (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG tarafından değil, parayı alan Zafer ÇAĞLAYAN ve Salih Kaan ÇAĞLAYAN tarafından da gösterilmesi, karşılıklı rüşvet anlaşmasını ve suç işleme amacı etrafındaki fiili birlikteliği gösterdiği değerlendirilmiştir.

Yapılan bir görüşmde,

TK:1693811276 – 29.09.2012 16:29 Rıza Sarraf – Zafer Çağlayan görüşmesinde;

Zafer Çağlayan: “O ŞEY ZATEN AÇIK GERÇİ YANIMDA DEĞİL BENİM”, Rıza Sarraf: “BENİM DE DEĞİL” şeklindeki telefon görüşmesinde de önceden kodlamış oldukları telefonlarının açık olduğundan ancak yanlarında olmadığından bahsettikleri değerlendirilmiştir. 

TK:1860400621 – 09.01.2013 17:57 Kaan Çağlayan – (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehg görüşmesinde;

  Kaan Çağlayan: “merhaba abi kolay gelsin 24 YOK MU ABİ 24 YOK MU”, Mohammadsadegh Rastgarshıshehg: “AÇIK AÇIK BEKLİYORUM”, Kaan Çağlayan: “tamam abi”

Görüşmede, şahısların gizli görüşmeleri “24” olarak kodladıkları özel hat üzerinden yaptıkları anlaşılmıştır.

TK:1871769086 – 16.01.2013 10:28 (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehg’in Kaan Çağlayan’a gönderdiği mesajda;

“Merhaba 24 NUMARA IPTAL BUNDAN SONRA 23UNCUYU AC tesekkur ederım”

TK:1871771397 – 16.01.2013 10:29 Kaan Çağlayan’ın (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehgg’e gönderdiği mesajda;

“Abi yurt disindayim cumartesi gunu hallederim

Bu mesajlardan; şüphelilerin 24 ile kodlamış oldukları karşılıklı GSM hattının artık kullanmayacaklarını, iptal olduğunu, bundan sonraki görüşmelerinde 23 kodlu karşılıklı GSM hatlarını kullanacaklarını belirtmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer ÇAĞLAYAN, Rıza SARRAF, (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG ve Salih Kaan ÇAĞLAYAN’ın aralarında “birebir” şeklinde kodladıkları telefonlarla iletişime geçmeleri ve (eylemler bölümünde anlatılacağı üzere) şahısların rüşvete konu para teslimi eylemlerinde bu birebir telefonları kullanmaya özellikle dikkat etmeleri, suç işleme amacı etrafında koordineli ve sistemli hareket sergilediklerini göstermektedir.

***

TK.2109779993 – 21.05.2013 16:14 Zafer Çağlayan – Rıza Sarraf görüşmesinde;

Zafer Çağlayan: “sen naptın başka”, Rıza Sarraf: “iyiyim herşey yolunda sayın bakanım … otelle ilgili uğraşıyorum”, Zafer Çağlayan: “Süleyman aramıştı … bir görüşelim diyordu ıı sen napıyorsun yarın burda mısın dönüyor musun”, Rıza Sarraf: “gece Dubai’ye gideceğim …yarın veya öbür gün döneceğim … şey için gidiyorum hani bunun fonunu yurtdışından getireceğim ya yatırımın onun için gidiyorum”, Zafer Çağlayan: “tamam şimdi Süleyman biraz evvel aramıştı bir görüşelim diye”, Rıza Sarraf: “olur ben o saat yarın sabah giderim”, Zafer Çağlayan: “ben ondan evvel olmazsa sen şeye de bir haber verirsen … üçümüz görüşürüz ııı saat mesela ne bileyim 9 a çeyrek kala falan … ona göre beraber değerlendiririz”, Rıza Sarraf: “bir de abi BU GARİBİMİN II ÇEKİNCELERİ VAR BİRAZ SIKINTILARI VAR”, Zafer Çağlayan: “BİR KONUŞALIM İŞTE ONU”, Rıza Sarraf: “KISMEN İŞTE BENLE DERTLEŞTİ DERTLEŞTİ YİNE BEN PAYLAŞIRIM O DA KENDİSİ GELİR İFADE EDER

TK.2109850042 – 21.05.2013 16:48 Rıza Sarraf – Onur Kaya görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “sayın bakanım kaçta inecek Sabihaya”, Onur Kaya: “5’te Sivastan biniyor herhalde 6 çeyrek gibi falan iner” 

TK.2109858857 – 21.05.2013 16:50 Mustafa Behçet Kaynar – Rıza Sarraf görüşmesinde;

Mustafa Behçet Kaynar: “sabihaya geliyorum sabahleyinde ııı biliyorsunuz kahvaltı da 8 45 gibi … aynen ben şeyde ıı biz size katını vereceğiz M Katında veya R Katında üçlü birşey olacak”, Rıza Sarraf: “tamam oldu”

Görüşmelerden Süleyman ASLAN’ın gelen paranın altın ihracatıyla çıkarılması işlemi ile ilgili çekinceleri olduğu ve Rıza SARRAF’ın durumu Zafer ÇAĞLAYAN’a ilettiği, Zafer ÇAĞLAYAN’ın da konuyu çözmek (ikna etmek) üzere Rıza SARRAF ve Süleyman ASLAN’ın da bir arada olduğu üçlü bir toplantı organize ettiği (ettirdiği-özel kalemine) anlaşılmıştır.

TK.2109864809 – 21.05.2013 16:51 Rıza Sarraf – Süleyman Aslan görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “sayın bakanım telefon açtılar da …yarın diyolar müsaitseler sekiz buçuk gibi görüşelim mi derler”, Süleyman Aslan: “acil bana göre değil yani ben …SONUÇLARINI DEĞERLENDİRELİM DEMİŞTİM SAYIN BAKANA”, Rıza Sarraf: “O ŞEY GEÇEN GÜN BANA BAHSETTİĞİNİZ O TEDİRGİNLİK FİLAN VARDI YA ONLARI BEN KONUŞACAM MESELA”, Süleyman Aslan: “yok yok başka konularla ilgili sizinle özel değerlendirme yapmamız gerekiyor o acelesi olmayan bir konu …AMA YANİ BEN SİZİN DE BİLMENİZİ İSTİYORUM BAŞKA KONULAR VAR HANİ BEN GÖRÜŞME YAPTIM YA AMERİKA’YLA”, Rıza Sarraf: “evet evet”, Süleyman Aslan: “ordaki kapsamla ilgili bi …bi sorun yok aynen planladığımız gibi devam ediyor diyebiliriz … ama dediğim gibi aksaklar başka konular var” 

Görüşmeden Süleyman ASLAN’ın çekincesinin para döngüsünün İran’a altın ihracatıyla yapılması (tamamlanması) durumunda eylemlerin, swift denetimlerini elinde bulunduran ABD tarafından deşifre edilerek banka anlamında risk oluşturacağı endişesi olduğu, rüşvet ilişkisi bağlamında menfaat birlikteliğine binaen  risklerin göze alındığı anlaşılmıştır.

***

TK.2326942096 – 19.09.2013 16:54 Süleyman Aslan – Rıza Sarraf görüşmesinde;

Süleyman Aslan: “Başbakanlık’ta toplantıdaydım aradığınızda”, Rıza Sarraf: “nasıl geçti her şey yolunda mı”, Süleyman Aslan: “her şey yolunda hiç bir sorun yok gayet iyi”, Rıza Sarraf: “çok şükür biz de yaklaşık o günden itibaren bir 50 Milyon Dolar ihracat yaptık”, Süleyman Aslan: “ülke neresi”, Rıza Sarraf: “şey Dubai Türkiye şey Dubai”, Süleyman Aslan: “Türkiye’de yerleşik olmayan firmaların şeyini de ıııı duyurularını yapıyoruz rap diye değil çünkü onun ııı başka sistemleri olabilir KANUNA AYKIRI OLDUĞU İÇİN ORDA BÜYÜK SIKINTILAR OLUR”, Rıza Sarraf: “ONUN ÇOK FAYDASINI GÖRECEĞİZ ÇOK FAYDASINI”, Süleyman Aslan: “ONU YAPACAĞIM BEN SİZE BİR SÖZ VERDİYSEM HEPSİNİ YAPARIM RIZA BEY … ONU YAPACAĞIM GÖRECEKSİN”, Rıza Sarraf: “dün biliyorsunuz yemekte misafirlerimiz vardı konuştuk sayın bakanlarımla hatta 3 bakanımız teşrif ettiler yani detayları enine boyuna konuştuk o kadar ihtiyacımız varki yani inanın sabahtan beri oturdum bütün ekibi topladım sağdece bu 4 Milyar dolar hedefine koşmak için elimizden geleni yapmamız lazımçünkü sayın Başbakana söz verdim”, Süleyman Aslan: “evet bugünden itibaren şey yapıyorum ben … duyuruya ilana cıkıyorum yani bak … şu tarihten itibaren bunu yapamayacaksınız diyorum”, Rıza Sarraf: “o bize zaten döner

Rıza Sarraf’ın Süleyman Aslan’a yapmış olduğu ihracat hakkında bilgi verdiği aynı zamanda Süleyman ASLAN’ın ise Rıza SARRAF’a hitaben verdiği söz (anlaşma) üzerine “Türkiye’de yerleşik olmayan firmaların şeyini de ıııı duyurularını yapıyoruz rap diye değil çünkü onun ııı başka sistemleri olabilir kanuna aykırı olduğu için orda büyük sıkıntılar olur “ şeklinde para transferlerine rakip olan yurt dışı firmaların Halk Bankasını kullanmasını engelleyeceğini belirttiği anlaşılmıştır.

***

TK:1852606005 – 04.01.2013 23:47 Rıza Sarraf – Rüçhan Bayar görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “Teoman Bey diye bir adam gelmiş”, Rüçhan Bayar: “evet bu işi yapmayan adam o müdürün emrine karşı çıkan bu”, Rıza Sarraf: “o sıçmış zaten o demiş araştıracam ben”, Rüçhan Bayar: “evet bütün evraklarınıza bakacam bu firmalar kim bu mal Türkiye’nin malı … TEOMAN’A NELER YAPTIM YANİ NE VAATLER NE ŞEYLER II YOK YOK YANİ ADAM ALMIYO BEN DİYO MEMURİYETİMİ YAKAMAM Kİ DİYO üç dört kişi ne gerekiyorsa dedim ya usulsuz bişey yok evraklarımız tam … resmiyette yokuz ama yani  …şeyde bizim yani Duru da bizim anasını satayım”

Aynı şekilde,

TK:1852900951 – 05.01.2013 10:46 Yasin – Rüçhan Bayar görüşmesinde;

Rüçhan Bayar: “şuan bunların yapabileceği çok bişey yok ama malesef yapıyolar YANİ 2 TANE MEMUR İNSİYATİF KENDİ KULLANIYOR MÜDÜRÜN YAP DEDİĞİ İŞİ USÜLSÜZDÜR MÜDÜRÜM YAPAMAYIZ DEYİP GERİ ÇEVİRİYOR YAPMAYI İŞLEMİ”, Yasin: “aynen durum şuan özet itibariyle aynen”, Rüçhan Bayar: “AMA Bİ GÖZÜNÜ KAPATMASI LAZIM MEMURUN VE TAMAM MÜDÜRÜM ÖYLE DEDİ BÜYÜKLERİMİZ DE BÖYLE UYGUN GÖRÜYOR BU İŞİ YAPMAMIZ LAZIM DEMELERİ LAZIM ne yapmak istiyolar millileştirmek mi istiyolar vatanperverlik yapıp konmak mı istiyolar mala ne anlamadım

  Görüşmelerden, sahte evraklarla altın ticareti yapmak nedeniyle uçuşuna izin verilmeyen uçağın  müdürün talimatına rağmen havalanmasına karşı çıkan personelin Teoman isimli şahıs olduğu ve Rüçhan Bayar’ın Teoman isimli gümrük memuruna bu işin çözümü için rüşvet teklif ettiği ancak şahsın rüşveti kabul etmediği anlaşılmıştır.

***

TK:1862448043 – 10.01.2013 20:23 Emin Hayyam – Rıza Sarraf görüşmesinde;

Emin Hayyam: “gittik biz bi tane kağıt verdi müdür biraz huzursuzdu müdürleri … makamında topladı bizi bir haftadır siz bizi uğraştırıyorsunuz yukardan bana BASKI GELİYOR ANKARA’DAN DİYOR siz kaçakçı mısınız nesiniz biraz saydı bize dedim ki bende bir dakika beyefendi sen müdür bey bizi çağırdın biz de geldik bunlar diyorsun ki seninkidir bende diyorum hayır bizimki değil ben ordan başlıyordum altına gelecek vardı biz zannettik onlardır geldik gördük bizimki değildir şimdi diyorum bizimki değildir … diyor ki siz ne filim çeviriyosunuz ben bilmiyorum ama bunları kimse alamayacak ben bunlara öyle dosya hazırlayacağım ki … beni de oturttu oraya bütün şeylerini çağırdı bilmiyorum yardımcısıdır falandır müdürleri falan toplantı yaptılar dedi ki bu Duru Dövizin sahibidir gelmiş diyor ki mallar bana ait değil KAĞIT VERDİ BANA GİT İMZALA GETİR BANA YARIN FALAN İDDA ETME BU MALLAR BİZİMKİDİR FALAN … NOTER TASTİKLİ İMZALA GETİR BİZE” Rıza Sarraf: “Emin avukattan soralım sonra imzala”, Emin Hayyam: “ben de gümrükte o adamlar vardı bizim adamlar dedi götürelim notere hemen şey yapmayalım imzalayalım verelim falan dedim bekle burdada başta ayrı birşeyler yazmış bu yazmışlar önce bunlar bizimkidir dedi şimdi idda ediyorlar bizimki değil önce fatura getirmiştiler şimdi diyorlar ki bizimki değildir mallar bizim değil”, Rıza Sarraf: “Emin o bizi sıkıntıya sokar BEN ONA ANKARA’DAN DA BASKI YAPTIRDIM BAKANDAN FALANEmin bu şekilde yazalım noterde yazalım ki bize altın yolluyor bunlar Türkiye’de bunu ithal edelim diye … rafine sorduk belgeleri tam değil biz onay vermedik reddettik

Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın idaresinde bulunan (Emin Hayyam’la ortak olduğu) Duru Döviz ünvanlı firmanın imza yetkilisi olan Emin Hayyam’ı arayarak noterden altınların firmalarına ait olmadığına dair yazı verilmesi gerektiğini söylediği, Emin Hayyam’ın Rıza Sarraf’ın talimatı doğrultusunda istenilen şeyi yaparak Gümrük Kargo bölümüne giderek görüştüğü ve müdürün kendisine “Ankaradan baskı geldiğini, kaçakçımısınız nesiniz, malların kendilerine ait olmadığına dair noter tasdikli yazı getirmesini istediğini söylediği” Rıza Sarraf’ın ise müdüre Ankaradan Bakandan baskı yaptırdığını söylediği ve avukat ile görüşerek noterden imza vermesini istediği anlaşılmıştır.

***

TK:2048529982 – 19.04.2013 14:16 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “AHMET ELİNİ ALIP DÖNÜP ÇIKMIŞ DIŞARI”, Abdullah Happani: “öyle mi”, Rıza Sarraf: “TABİ OLUMSUZ CEVABI DEMİŞ Kİ REZA NE VERİYO BELGE … BANA DA SÖYLEYİN GÖSTERİN BEN DE AYNISINI GETİRİYİM MÜDÜR DE DEMİŞKİ O GİZLİLİK GEREKTİREN BİŞEY”, Abdullah Happani: “iyi demiş veya ben belge getirecem falan demiş mi”, Rıza Sarraf: “yo bi tane tırışkadan belge getirmiş iç yazışma…bunu yırt at demiş Ahmet bunlarla olmaz…demiş ki işte bunları bari bur hep bekliyenleri alın hesaba ticari şeyim zedelenir itibarım ben sana bildirdim demiş vurmadan evrağını getiremiyeceksen vurma diye vurmayacaksın demiş”, Abdullah Happani: “çok muymuş bekleyeni”, Rıza Sarraf: “3 Milyon muymuş neymiş … param bana ordan mesaj attı param maram bak… bilir derse alıyım mı hesabı bende yok dedim bu şimdi sağa sola ŞİKAYET TE YAZAR bizi kesin”, Abdullah Happani: “yazabilir evet bi de ŞEY OLAYINI SONUÇTA HERŞEYİMİZİ ŞEY BİLİYOR bu değil de gerçi bu da biliyor Türker biliyor ya… ya İŞTE KİMİNLE NE YAPIYORUZ KİME NE VERİYORUZ FALAN”, Rıza Sarraf: “BİLSİN BİLSİN KİME SÖYLİYE KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK”, Abdullah Happani: “normal bir insan için bilsin güzel de şey işte sen normal biri değilsin yani basın her zaman benim korktuğum bişey”, Rıza Sarraf: “hayır bişey söyliycem yani neyi gidip basının bunun bu böyle demesi farzet dedi böyle bişey gitti basınla konuştu tamam mı ee elinde bir belgesi var mı … yok tamam mı yani basının böyle bişeyi yazmaya götü yer mi sence BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM … anladın mı BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”, Abdullah Happani: “yazabilir yani şikayet mikayet çünkü bütün şeylerimizi biliyor adamlar”

Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın, Rıza Sarraf’ın telkinleri doğrultusunda, rakibi Taha Ahmet Alacacı’nın işlem ve belgelerini reddettiği, Taha Ahmet’in hangi belgeleri getirmek gerektiğini sorunca bunun gizlilik gerektiren şeyler olduğunu söylediği, bunun üzerine Taha Ahmet Alacacı’nın işini çözemeden ayrıldığı, ayrıca Taha Ahmet Alacacı’nın yapıla usulsüzlüklerden haberdar olduğunun beliertildiği anlaşılmıştır.

Görüşmenin en dikkat çekici yanı ise, Taha Ahmet Alacacı’nın Rıza Sarraf yüzünden engellenmesi üzerine Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile olan rüşvet ilişkisini (Ayr. Bkz: TK:2032013548) şikayet edebileceği konusunda yapılan konuşmada, Rıza Sarraf’ın “KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK” diyerek zaten üst makamlara (şikayet edebileceği makamlara) rüşvet verdiğini, bu durumda kimi kime şikayet edeceğini sorduğu, Abdullah Happani’nin de “yani basın her zaman benim korktuğum bişey” diyerek rüşvet ilişkilerinin basında yer almasından korktuğunu söylediği, bunun üzerine Rıza Sarraf’ın;

  • BASININ BÖYLE BİŞEYİ YAZMAYA GÖTÜ YER Mİ
  • BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM
  • BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM

şeklindeki konuşmalarıyla kurduğu rüşvet ilişkilerinin boyutunu, satın aldığı kamu gücünü ve sebep olduğu yozlaşmanın boyutunu ortaya koyduğu değerlendirilmiştir. 

(Sadece) “Ben taraflı bişey değil” “Çift taraflı” tabirlerinden Rıza Sarraf’ın icra ettiği rüşvet eylemlerinin veren ve alan failler boyutuyla suç işlemenin farkındalığı ve bilinci ile hareket ettiği, rüşvet verdiği makamların gücüne güvenerek “şikayet edilemeyeceğini” veya “basının bunları haber edemeyeceğini” düşündüğü anlaşılmaktadır. 

Kimi kime şikayet edecek” ve “Basın benden değil öbür taraftan korkar” sözleri ve tutumu, örgüt lideri Rıza Sarraf’ın üst düzey kamu görevlileriyle olan rüşvet ilişkisinin, kendisine “FİİLİ BİR DOKUNULMAZLIK ZIRHI” kazandırdığı düşüncesine sahip olduğu algısı oluşturduğu, zira görüşmesinin olduğu sırada (19.04.2013 14:16), Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile kurulmuş rüşvet ilişkisinin olduğu, AB Bakanı Egemen Bağış’a da 500 Bin Dolar götürülmek üzere hazırlanıldığı ve aynı gün paranın teslim edildiği anlaşılmıştır.

Daha sonraki süreçte;

TK:2068063137 – 29.04.2013 21:47 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;

Rıza Sarraf: “evet Ahmetler de şey demiş biz biraz aldık tercümeye verdik bir kaç gün sürecek getirecez diye”, Abdullah Happani: “şeyle mi konuştun”, Rıza Sarraf: “haber geldi ordan öyle bir karar almaları mümkün değil”, Abdullah Happani: “ya şey denilebilir yani evrağın doğruluğu kontrol edilmiyor ya”, Rıza Sarraf: “EDİLECEK AMA ONUNKİNDE … ONA BAKACAKLAR

“Sahte Transit Gıda ve İlaç İhracatı Ödemeleri” başlığı altında detaylarıyla anlatılacağı üzere, Rıza Sarraf ve ekibinin, Süleyman Aslan’ın yönlendirmesiyle başladıkları gıda ödemeleri için öncelikle Halk Bankası’na (rakiplerinin veremeyeceği belge olarak) sahte bir belge hazırlayıp verdikleri (Bkz: TK:2046555431 Rıza Sarraf: “yaşasın FOTOSHOP ver bassınlar ya ne olacak”, Abdullah Happani: “tamam şimdi halletiriyorum”) ve başta Süleyman Aslan’ın bu durumu bilmesine rağmen göz yumduğu anlaşılmış olup, yukarıdaki görüşmeden Taha Ahmet Alacacı’nın da Halk Bankası’na sunulmak üzere belge hazırladığı, Abdullah Happani’nin belgenin doğruluğunu kontrol edilmediğini söylemesi üzerine, Rıza Sarraf’ın “edilecek ama onunkinde, ona bakacaklar” diyerek kendilerinde doğruluğu kontrol edilmeyen belgenin Taha Ahmet Alacacı’nınkinde edileceği, bu yönüyle örgüt disiplini içerisinde eylemlerin icrasına yönelik verilen karar doğrultusunda haksız gerekçelerle rakip firmaların mağdur edilerek, şüpheli eylemlere konu firmaların tekel olmalarının sağlandığı anlaşılmıştır.

***

Rıza SARRAF liderliğinde suç örgütünün Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile yapmış oldukları rüşvet anlaşması gereği, örgüt üyeleri arasında para vurdurmak olarak tabir edilen yöntemle Halk Bankası üzerinden İran’a yapılacak transit ticaretlerin önünün açılması, bankanın alacak olduğu yasal komisyon oranının düşürülmesi ve örgütün rakiplerinin önüne geçilmesi, örgütün faaliyetlerinde karşılaştığı bütün yasal engellerin aşılması taahhüdü karşılığı Süleyman ASLAN ve Zafer ÇAĞLAYAN’a yüksek meblağlarda para götürüldüğü teknik ve fiziki takip çalışmaları neticesinde tespit edilmiştir.

Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün Çin üzerinden transfer edilen paranın altın ihracatı şekilden Dubai veya İran’a çıkışları ile ilgili son zamanlarda artan uluslararası baskı sebebiyle altın işinin durdurulacağını, bu sebeple Süleyman ASLAN’ın ambargo kapsamında olmayan “GIDA” (ve ilaç) ihracatına dair transit ticaretle para aktarma işlemlerine başlamalarını telkin ettiği, önceki altın işinde olduğu gibi transit gıda ticareti belgeleriyle para döndürme işinde de Rıza SARRAF’ın rakiplerinin engellenip sadece Rıza SARRAF’a bu imtiyazın sağlanacağı, bahse konu transit ticarete konu evrakların gerçekliğine önem verilmediği, nerden belge ayarlanabiliyorsa oradan ülkeden ihracat yapılmış gösterilerek ve ödemesinin sanki Rıza SARRAF’ın kurduğu sistemle yapılıyormuş gibi paranın aktarılacağı anlaşılmıştır. 

Yeni sistem olarak belirlenen yöntemde Süleyman ASLAN’ın tekrardan transit gıda ticaretiyle para döndürme işine başlanmasını telkin ettiği, yeni girilecek gıda sisteminden Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın da bilgi ve yönlendirmesinin olduğu, bu yeni sistemle gelen paranın yine döviz olarak çıkışı sağlanacağından, altın alarak ihraç etme yoluna gidilmeyeceği ve böylece altın alışındaki %0,2-0,3 oranındaki masrafa gerek kalmayacağı, yeni sistemle gelen paranın direk Dubai’ye hesaptan transfer edilerek İran’a gönderileceği anlaşılmıştır.

Transit ticaretlerin gerçekleştirilmesi sürecinde beyan edilen menşei şahadetnamesi, konşimento vs. belgelerin örgüt üyeleri tarafından düzenlendiği ve bu işlemler gerçekleştirilirken Süleyman ASLAN’ın Rıza SARRAF liderliğindeki örgüte aidiyet duygusuyla bağlanıp, Rıza SARRAF’ın rakiplerini engelleme konusunda örgüt faaliyeti çerçevesinde strateji ürettiği ve bu kapsamda hareket ettiği, şahıslar arasında gerçekleşen bir görüşmede Süleyman ASLAN’ın “DİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN KURALLAR KOYMAMIZ LAZIM”, “İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA” şeklinde Rıza SARRAF’ın rakiplerinin alamayacağı bir belge isteyeceklerini ifade ettiği, Rıza SARRAF ile rüşvet ilişkisi içerisinde olan Süleyman ASLAN’ın, Rıza SARRAF’ın rakiplerini engelleyerek Rıza SARRAF’ın kartel bir güç haline gelmesi konusunda fiili bir birliktelik ve plan/eylem birliği sergiledikleri değerlendirilmiştir.

Abdullah HAPPANİ’nin Rıza SARRAF’ın transit ticaret ile ilgili Halkbank nezdindeki işlemlerini takip ettiği, Rıza SARRAF’ın Süleyman ASLAN’la konuşmak sureti ile Halk Bankasına gelen paralar ve bankaya sunulacak belgeler konusunda yaşanan sıkıntıları aştığı ve karşılığında Ateşleme Yapmak tabiri ile rüşvet verdiği tespit edilmiştir.

Halk Bankasında usulsüzlükler ve rüşvet eylemleri devam ederken Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA’nın da hazırlanan kurgudan ibaret belgelerden haberdar olduğu, Süleyman ASLAN’ın yönlendirmesi ile Rıza SARRAF’ın Abdullah HAPPANİ’yle görüştüğü, Abdullah HAPPANİ’nin de Mohammad ZARRAB isimli şahısla görüşerek organize edilecek muhteviyatı gerçeği yansıtmayan fatura kesilmesi olayını detayları ile anlattığı tespit edilmiştir.

Halk Bankasına ibraz edilen belgelerdeki usulsüzlükler örgüt üyeleri tarafından itiraf edilmiş olup bunlardan bir kısmı;


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir