İNSAN ÖMRÜNÜN TÜKENDİĞİ ÜLKE…

İnsan ömrünün tümüyle tükendiği bir ülke olmak şu an gerçeğin adı bu . Bir de korkarak mutsuz yaşamak daha da acı veriyor insana. Birilerinin kendilerini tek söz sahibi kılanların sergilediklerine bakınca, içinden çıkılmaz adı konulamayan zamanı yaşamak kaçınılmaz değil mi? Okumayan, körleşmiş ve duyarsız toplumlar aynı zamanda mutsuz korkak olurlar, cehaletin adı, gördüğüne değil duyduğuna inanan bir toplum ve işte gelinen noktada sonun başlangıcı bu. Bugün tüm yaşananların sorumlusu da bu cahil toplumun duyarak inandıkları değil mi? Aslında bir kısır döngüdür bu. Okumayan, araştırmayan, hakkını aramayan arayamayan toplumlar körleşir. Körleşen toplumlar duyarsızdır. Duyarsız toplumlar korkaklık ve unutkanlığı bir yaşam biçimi olarak benimser. Siz inadına kendi siyasi geleceğinizi korumak adına sadece sözde siyaset yaparsanız. Bugüne kadar ortaya çıkaramadığınız akıl ve bilimsel çağdaş değerlerin dışında sürdürdüğünüz anlayıştan vazgeçmediğiniz zaman, felaketin adını koymak zor olmayacak. Siyasetin insan hayatının anlamının olmadığını yansıtan biçimde kullanılması tükenmişliğin diğer bir adı değil mi? Biz buna insan hayatının değerinin olmadığı bir ülke desek daha doğru olacak kanısındayım. Her zaman söylediğim bir gerçek var, cahil bırakılmış okumamış eğitim ve sanat değerlerinin akıl ve bilim ışığının körleştirildiği toplumlarda tükenmişliğin resmini görmek mümkün. Böyle bir toplum gördüklerine değil duyduklarına inanır, sonuç olarak ta sisteme hakim olan anlayışın işine gelir ve istediği gibi sürükler sürüyü önüne katarak. Yani sürü kör bir toplum yaratmanın adıdır. Bir ülkede geleceğine halk değil de birileri karar veriyorsa burada aranacak şey tükenmişlik değil mi? Nasıl yaşayacağına halk karar verdiği sürece huzur ve sevginin insanca yaşamanın adını koymak mümkün olacaktır. Bugün tarihi bile inkar edebiliyorsak, Atatürk düşünce ve sevgisini yok sayıyorsak, aydınlıktan nasıl söz edebiliriz. Buna sebep olanların duyarsızlığını düşündükçe var olması gereken güzel duygular tükenmiş demektir. Anayasa da 25-26 fikir ve düşüncelerin paylaşılması suç olmaktan ayrılmış, ama düşünen yazan konuşan insanın özgürlüğü bile yok. Şimdi bunun sancısını bu ülke ağır biçimde ödüyor bana göre. Aydınlığı çağdaş özgür değerleri insan hayatını cumhuriyeti demokrasiyi özgür biçimde konuşabilmek işte özlenen tablo bu olmalı. Ancak kör ve duyarsız toplumlarda yazı eskimez, hep aynı acımasızlığı, korkuyu, baskıyı, ezilmişliği, zulmü, yaşayan halk buna artık alıştırılmıştır. Karanlığın egemen olduğu toplumlar bu korkunun içinden asla kurtulamazlar. Duyarsız ve kör toplumda düşüncelerin iğdiş edilmesi. Milliyetçilik adına, Tanrı adına insanların acımasızca sömürülmesi vakayı adliyedendir!.. Ne yazık ki toplumun büyük bölümü bu durumun farkında değil. İnanç saygınlığına olan sadakatinin içinde konuşamayan suskun korkak bir durumda. Ama gerçeklerin farkında olanların büyük bölümü ise sinmiş ya da satın alınmış korkaklardır. Geriye kalan zaten bu sistemi asıl sürdürenlerdir. 

AÇLIK YOKSULLUK SEFALET…

Yokluk ve sefaleti iç içe yaşayan bir toplum var önümüzde. otuz milyondan fazla insanın açlık ve yoksulluk sınırında yaşadığını düşünmek acı veriyor insana. Yıkımın çöküşün tükenmişliğin adını yok saymak mümkün mü? Mutsuzluk ve korkaklığın verdiği sessizliğin bozulmasını istemeyenlerin çizdikleri resim bu değil mi? Alım gücü tükenmiş işsizliğin hızla arttığı açlığın sınırın da bu gerçeği yaratanlar acaba hala neredeler? Ekmek kuyrukları, akşamları pazar tezgahlarının kapanmasının ardından dökülenleri utanarak toplamaya çalışanlar, çocuğuna süt bulmakta zorlanan anneler, emekli olduğu halde geçinemeyenler, ne iş olursa olsun diyerek çalışmak zorunda bırakılan öğretmen. 40 kişinin işe alınacağı bir kuruma 1500 kişinin başvurması, üstelikte çoğunun üniversite mezunu olduğunu görmek başka bir söze gerek var mı? Türkiye’de utanç tablosunu Batı şimdi kendi diliyle yorumluyor ama bu birilerinin umurunda değil. Hedefe kilitlenmenin adı 2023 seçimleri ve sonrasında Cumhuriyetin laikliğin çağdaş değerlerin tüketilmesi hareketi. Atatürk hala birilerini rahatsız etmeye devam ediyor, onun üzerinden siyaset yapmak ve onu her gün öldürmek, bu ülkede cumhuriyete demokrasi akıl ve bilim çağdaş değerlere tümüyle ihanet anlamına gelmiyor mu? Tarihin nasıl yazıldığı kazanıldığı bu günlere gelindiği düşünülecek olursa bu ihanet bana göre.  Dine saygınlık getiren ve Diyaneti kuran Atatürk’e saldırmak tarihe tümüyle ihanettir. İnsan ömrünün değersizleştirildiği tarihin anlamının tüketilmesi aynı anlamda bana göre. Nereye gidiyoruz yarın neler yaşayacağız bu kimsenin umurunda değil. Kendilerini siyaset bilimcisi addedenlerin yaptıkları korkunç yanlışlardan ülke kaybediyor kimsenin umurunda değil. Günlük siyasetin bile adını koyamayanların nasıl bir çarkın arasında kaldıklarından kendileri bile haberdar değil. Buna birde cahil korkak kör bir toplum resmini koyacak olursak felaketin adı nasıl yazılır bilmiyorum. Dünya barışının ve tüm dengelerin gittikçe sarsıldığı bir dönemde biz hala nerede duruyoruz merak ediyorum. Dünyanın en ünlü strateji uzmanı ve gelecek bilimcilerinden biri olan BREZİNSKİ  ” Totaliter rejimlerde uygar olmak çağdaş olmak insanca yaşamak huzur ve güven oluşumu ve özgürlükler demokrasi beklemek mümkün değil. Özellikle tek bir iradenin hakim olduğu sistemde insan ömrünün de tükendiğini görebilirsiniz” diyor. Dilerim bundan böyle birileri akıl ve bilimsel değerlerin önemini kavrayacak kararlar alır. İnsan hak ve özgürlüklerine, bağımsız adalet anlayışına, huzur ve güven ortamında mutlu bir toplum olabilmek adına kenetlenmek olması gereken de bu değil mi? İnadına tüm bunların unutularak kişisel günlük siyasetin içine kapatılmış senaryolarla geleceği çarklar arasından kurtarmak mümkün olmayabilir. Türkiye tüm dünya ya örnek bir ülke olma şansını hala kaybetmedi. Yeter ki birileri bunun farkında olsun. Prof. Dr. Levent Seçer

Haberi paylaşın
İnsan ömrünün tümüyle tükendiği bir ülke olmak şu an gerçeğin adı bu . Bir de korkarak mutsuz yaşamak daha da acı veriyor insana. Birilerinin kendilerini tek söz sahibi kılanların sergilediklerine bakınca, içinden çıkılmaz adı konulamayan zamanı yaşamak kaçınılmaz değil mi? Okumayan, körleşmiş ve duyarsız toplumlar aynı zamanda mutsuz korkak olurlar, cehaletin adı, gördüğüne değil duyduğuna inanan bir toplum ve işte gelinen noktada sonun başlangıcı bu. Bugün tüm yaşananların sorumlusu da bu cahil toplumun duyarak inandıkları değil mi? Aslında bir kısır döngüdür bu. Okumayan, araştırmayan, hakkını aramayan arayamayan toplumlar körleşir. Körleşen toplumlar duyarsızdır. Duyarsız toplumlar korkaklık ve unutkanlığı bir yaşam biçimi olarak benimser. Siz inadına kendi siyasi geleceğinizi korumak adına sadece sözde siyaset yaparsanız. Bugüne kadar ortaya çıkaramadığınız akıl ve bilimsel çağdaş değerlerin dışında sürdürdüğünüz anlayıştan vazgeçmediğiniz zaman, felaketin adını koymak zor olmayacak. Siyasetin insan hayatının anlamının olmadığını yansıtan biçimde kullanılması tükenmişliğin diğer bir adı değil mi? Biz buna insan hayatının değerinin olmadığı bir ülke desek daha doğru olacak kanısındayım. Her zaman söylediğim bir gerçek var, cahil bırakılmış okumamış eğitim ve sanat değerlerinin akıl ve bilim ışığının körleştirildiği toplumlarda tükenmişliğin resmini görmek mümkün. Böyle bir toplum gördüklerine değil duyduklarına inanır, sonuç olarak ta sisteme hakim olan anlayışın işine gelir ve istediği gibi sürükler sürüyü önüne katarak. Yani sürü kör bir toplum yaratmanın adıdır. Bir ülkede geleceğine halk değil de birileri karar veriyorsa burada aranacak şey tükenmişlik değil mi? Nasıl yaşayacağına halk karar verdiği sürece huzur ve sevginin insanca yaşamanın adını koymak mümkün olacaktır. Bugün tarihi bile inkar edebiliyorsak, Atatürk düşünce ve sevgisini yok sayıyorsak, aydınlıktan nasıl söz edebiliriz. Buna sebep olanların duyarsızlığını düşündükçe var olması gereken güzel duygular tükenmiş demektir. Anayasa da 25-26 fikir ve düşüncelerin paylaşılması suç olmaktan ayrılmış, ama düşünen yazan konuşan insanın özgürlüğü bile yok. Şimdi bunun sancısını bu ülke ağır biçimde ödüyor bana göre. Aydınlığı çağdaş özgür değerleri insan hayatını cumhuriyeti demokrasiyi özgür biçimde konuşabilmek işte özlenen tablo bu olmalı. Ancak kör ve duyarsız toplumlarda yazı eskimez, hep aynı acımasızlığı, korkuyu, baskıyı, ezilmişliği, zulmü, yaşayan halk buna artık alıştırılmıştır. Karanlığın egemen olduğu toplumlar bu korkunun içinden asla kurtulamazlar. Duyarsız ve kör toplumda düşüncelerin iğdiş edilmesi. Milliyetçilik adına, Tanrı adına insanların acımasızca sömürülmesi vakayı adliyedendir!.. Ne yazık ki toplumun büyük bölümü bu durumun farkında değil. İnanç saygınlığına olan sadakatinin içinde konuşamayan suskun korkak bir durumda. Ama gerçeklerin farkında olanların büyük bölümü ise sinmiş ya da satın alınmış korkaklardır. Geriye kalan zaten bu sistemi asıl sürdürenlerdir.  - levent secer

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. Siyasi Partillesme ve Milli bir Örgütlenme ile siyasi ve ekonomik isgale karsi savasmaktan baskacaremiz hic bir yok.

  2. Şimdi de Çiftçilerin önü kesiliyor. Her çiftçi her istedini ekemeyecek, ekime sınır getiriliyor, hayvancılığa sınır getiriliyor. Enflasyon düzelirim dersiniz.

  3. brics ilk kurulduğunda ekonomik mucize gerçekleştiren ülkeler olarak masum bir örgüttü ve Türkiye’de o zamanlar nispeten iyi giden ekonmisi ile…

  • “Kıbrıs’ta 2 ayrı devlet var…”

    “Kıbrıs’ta 2 ayrı devlet var…”

    Kıbrıs’ta sular durulmuyor. Kıbrıslı Rumlar AB’nin desteği ile iyice şımardı. Önemli haklar elde etmeye çalışıyor. Ancak karşılarında KKTC’nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı buluyorlar. Tatar, hiç taviz […]


  • Dünya Siyasetinde Değişim Başlıyor

    Dünya Siyasetinde Değişim Başlıyor

    New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78’inci Genel Kurulu görüşmeleri bu yıl geçmişlerden farklı ve yeni bir dönemin başlayacağının habercisi konumunda zira 2023 yılında dünya […]


  • Altın Koza’ya Altın Program

    Altın Koza’ya Altın Program

    30. yılını kutlayan Adana Altın Koza Film Festivali’nin 18-24 Eylül tarihleri arasında Esas 01 Burda AVM, Cinema Pink salonlarında gösterime sunulacak uluslararası programı; Berlin, Cannes, […]


  • Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan, Rus göçü, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşa daha fazla vatandaşın katılmasını gerektiren kısmi seferberlik kararından sonra […]


  • BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    Son aylarda birbiri ardı sıra gündeme gelen uluslararası kongreler ve toplantılar sürüp giderken ,bugünkü dünya siyaseti normal koşulların ötesinde gelişmeler göstermektedir .Ülkeler ve devletler arası […]


  • SADAKA

    SADAKA

    Bir dakika durup düşünün, ne kadar aşağılayıcı bir durum içindeyiz bu günlerde. Emekli vatandaşların emekli maaşlarına 3 liramı verelim yoksa 5 liramı verelim konusu, bütün […]


  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB İle Yolları Ayırabiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB İle Yolları Ayırabiliriz”

    Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu görüşmelerine  katılmak için  New York’a  gitmeden  önce Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB ile yolları ayırabiliriz” diyerek önemli bir açıklamada bulunmuştur: ”Avrupa Birliği, […]


  • BİRİ YER, BİRİ BAKAR…

    BİRİ YER, BİRİ BAKAR…

    Enflasyon altında ezilen yurttaş bütçeyi de finanse etti. Merkezi yönetim bütçe sonuçlarına göre yılın ilk sekiz ayında başta ÖTV ve KDV’de olmak üzere vergi gelirlerinde […]


  • O YILLAR

    O YILLAR

    O YILLAR                 HÜSEYİN MÜMTAZ                 Biz eskidik ama yazılar hiç eskimiyor galiba…                 Tam on yıl önce, Falih Rıfkı Atay’dan şu kısa alıntıyı yapmışız; […]


  • Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Halkımız aptal değil, tehlikenin farkında. Yıllardır „sivil işgal kuvvetleri“ ülkemize dolduruluyor. „Barış süreci“ diye, binlerce PKK askeri, davul-zurna eşliğinde silâhları ile birlikte ülkemize sokuldu. Onları […]


  • Siyasette “aptal sözcüğü”

    Siyasette “aptal sözcüğü”

    Sosyal medyada aptal sözcüğünün çok sık kullanıldığını görmüşünüzdür. Siyasi ya da ideolojik tartışmayı aptalsın, akıllısın gibi yere indirgemek, aslında “entelektüel yeteneğin” sınırlı olduğuna işaret eder, […]


  • ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ÇEDES PROJESİ İLE AKP KARŞI DEVRİM’İNİN ŞEYHÜLİSLAMLIK AYAĞI DA KURULMUŞ OLUYOR Çağdaş bir devlet yurttaşlarına din dayatmaz. DİB bütçeden aldığı bakanlıklar üstü ödenek ile toplumun […]


  • FEYM GRUBU BÜLTENİ

    FEYM GRUBU BÜLTENİ

    ERMENİ Faaliyetleri (22 Eylül 2023) 1.  Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) ve Azerbaycan temsilcileri arasında, Azeri askeri saldırısının ardından askerlerin geri çekilmesi ve tahliye edilen […]


  • İngilizler, kesenin ağzını açtı…

    İngilizler, kesenin ağzını açtı…

    Kartla harcamalar çoğaldı. Yapılan araştırmada yurt dışına tatile çıkan İngilizlerin kesenin ağzını açtığı ifade ediliyor. Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistlerin yaptığı fiziksel harcamalar, bir önceki […]


  • Şirketler birer birer kapanıyor…

    Şirketler birer birer kapanıyor…

    İyimserlik devam ediyor ama ekonomik kriz karşısında da şirketler birer birer kapanıyor. Yeni şirketler de kuruluyor. Ancak, bu çok sınırlı. Kapanan bazı şirketlerin yetkilileri ”Ekonomik […]


  • ATATÜRK’E, TÜRK’E VE GERÇEK TC DEVLETİNE SALDIRILAR KARŞI DEVRİMİN ANAYASA DEĞİŞTİRMESİNE YÖNELİK ALIŞTIRMALARDIR. Sefa Yürükel

    ATATÜRK’E, TÜRK’E VE GERÇEK TC DEVLETİNE SALDIRILAR KARŞI DEVRİMİN ANAYASA DEĞİŞTİRMESİNE YÖNELİK ALIŞTIRMALARDIR.       Sefa Yürükel

    Atatürk’ün kurtardığı milletin bazı bireyleri ve Atatürkün kurduğu devletin bazı bürokratları, kurtarılmayı ve Türk Milletinin mensubu ve TC devletinin vatandaşı olmayı hak etmiyorlar. Son bir […]


  • FEYM GRUBU BÜLTENİ

    FEYM GRUBU BÜLTENİ

    ERMENİ Faaliyetleri (21 Eylül 2023) 1.  ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 21 Eylül Bağımsızlık Günü’nde Ermenistan halkına en iyi dileklerini göndererek, ABD’nin Ermenistan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve […]


  • 8 ayda Türkiye’ye 36 milyon turist geldi…

    8 ayda Türkiye’ye 36 milyon turist geldi…

    Yaz aylarında beklenen turist 50 milyondu 36 milyon turistle sezonu kapattık. Turizm Bakanlığı yetkilileri geçen yılın Ağustos ayına göre yüzde 5.65 artış yaşandığını söylüyor. Kış […]


  • NASIL İNSANLAR OLDUK BİZ

    NASIL İNSANLAR OLDUK BİZ

    Tv de anlatılıyordu.Antalya da Rus’un biri Site den 80 daire satın almış. Sadece Ruslara kiralıyormuş.Doğrumu yanlış mı bilmiyorum. Ama sektörüm olan Tarımdan biliyorumBaşta Muz seraları […]


  • İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet

    İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet

    İzmir’in işgalinden cesaret alan 800 kadar yerli Rum çetesi, İzmir’in işgalinden bir gün sonra, ı6 Mayıs sabahı Urla yarımadasındaki Türk köylerine saldırdılar. Köylüleri katletiler. Mallarını […]



Posted

in

by

Tags: