İŞGAL VE SATILIK ÜLKE TÜRKİYE

Türkiye bugünlerde zormu zor bir dönemden geçiyor. - sefa yurukel

Türkiye bugünlerde zormu zor bir dönemden geçiyor.

Bir düşünürsek, bugün Türkiye’de doğrudan fiziki bir düşman işgali olsaydı, Türkiye’de, işgalci bir düşmanın işgal sırasında yapacağı şeyler, bugün fiili bir düşman işgali olmadan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve devletinin aleyhine Türkiye’de yapılmaktadır.

Bu yapılanlar gizli değil hemde açıkça yapılmaktadır.

Vatandaşın şahitliğinde ve gözünün önünde yapılmaktadır.

Bugün bilindiği gibi ülkede satılmadık her gangi bir hassas yer ve kurum kalmamıştır.

Peki bunun sorumlusu kimdir?

Bunun sorumlusu,

Bir ülke de illa uyumak istiyoruz, din, kuran, oruç, namaz ve ahiret önemli diyen ve bugünü ülkesinde ‘ yaşamayan’ bir ‘millet’ çoğunluğu ve kendini zoom toplantılarında tatmin eden bir ‘aydın zümre’ olduğu müddetçe, herşey kelepir ve sahibinden devren satılıktır denen bir ülkeye dönüşmenin ve bunu da görmezden gelmenin sorumsuzluğunu aynen bugün ASELSAN’ın veya bir önceki satılan Tank Palet fabrikası kurumun Katar’a satıldığı olaylarda olduğu gibi yaşatanlardır.

Bu konuda sorumlu olanlar, ideolojisi ve niyeti belli olan mevcut iktidarla birlikte, çözüm getiremeyen ve her gün ‘kıraathane’ de ( TBMM ve Parti binalarında) dert anlatıp sızlanan sistem içi bir muhalefet, aydınlanmamış ‘aydınlar’, Atatürk’ten geçinen bir zümre ve toptan bu millettin çoğunluğudur.

Bu gibi milli suçlardan tekrar altını çizerek söylemek gerekirse, tabiki her yerde olduğu gibi öncelikle Türkiye’de ki iktidar ve sözde muhalefet ve o toprağın işgaline ve satılmaya ses çıkartmayan insanları sorumludur.

Bu duruma karşı ironik olacak ama mesela Türkiye’de sorumsuz olanlar ise sadece ve sadece Türkiye’de ki: deniz ve kara hayvanları, bitkiler, su, hava, taş ve topraktır.
Yani bunlar dışındaki herkes bu gidişattan sorumludur.

Durum böyleyken,

Hergün ülkede her türlü çöküş, işgal ve satılma, işsizlik, pahalılık, intihar …. vs haberleri peş peşe gelirken, kendine ve ortada ki örgüt ve kişiliklere güvenmeyen vatandaş ise artık çıldırmakta ve korkudan din, diyanet, ayet ve ölülerden medet ummayı bir kurtuluş yolu olarak görmektedir.

Ama bu çıldırma derecesindeki vatandaşın aklına nedense, kendilerini millet ve özgür yurttaş yapan ve bir bağımsız sistem ve vatan bırakan Atatürk’ün fikir ve icraatları gelmemektedir.

Atatürk’ü unutmuştur.

Kendini köle ve yok olmaktan kurtaran milli bir lider kişiliği unutmuş olan bu millet, O’nun gösterdiği beceriden nedense bir damla bile ilham almak istememektedir. .

Kurtuluşun bedel ödeyerek Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin ülkede tekrar hayata geçirmekte olduğunu ve bunun için birlikte hareket edilmesi ve bu amaçla mevcut iktidarı değiştirmede olduğunu görmemektedir.

Durum böyle olunca da ey millet, yavaş yavaş dükkan herkes için kapanıyor demekte, bu millete karşı çok yanlış kaçmamaktadır.

Kısaca, bu duyarsız milleti de bu durumda gerçekten hırpalar bir biçimde de uyarmakta ve sorumluluğa davet etmekte de yarar vardır.

Çünkü bugünlerde gerçekten çanlar Türkiye için çalmaktadır.

Çünkü bu kötü durumda bu millet, en kısa sürede kendi aklını kendi vücuduna tekrar yerleştirmedikten ve Atatürk’ün ilke ve devrimlerine ve uygulamalarına tekrar sarılmanın kurtuluş reçetesi olduğunu görüp, o çerçevede harekete etmedikten sonra dükkanı kapatmak zorunda kalabilir!

Bunun adı bitiştir.

Bunun adı, bir milletin ve onun devletinin, milletler ve devletler mezarlığına kaçınılmaz bir yolculuğudur.

Uyuyan ve uyanmamakta ısrar eden milletlerde bu kaçınılmaz bir sondur ve bu sonu da hak ederler.

Şimdi soru şudur;

Türk milleti bu kötü ve çöküş durumunu hak etmişmidir?

Millet olarak yaptıklarıyla bu sonuç orantılımıdır?

Bu onursuz kötü ve çöküş durumunu hak etmiyorsa o zaman bu duruma karşı sızlanma dışında bu millet ne yapmaktadır yada yapmak istediği bir şey varmı?

Bu durumda,

bekleyip yine de görmek lazım desekte
zaman daralıyor.

Türkler için Türkiye’de ve bölgede gerçekten de zaman daralıyor.

Maalesef daralıyor.

Yine de her zaman olduğu gibi,
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın.
Sefa Yürükel


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir